Kategoriler AvrupaYurt Dışı

Amsterdam’da Gezilecek Yerler

Hollanda’nın başkenti Amsterdam, Avrupa’nın incisi ve kuzeyin Venedik’i gibi lakapların sahibi.

Kanal şehri olan Amsterdam’da Venedik’ten veya Paris’ten çok daha fazla kanal bulunuyor.

Adı, ilk kurulduğu zamanlarda Amstel ırmağının üzerine kurulan su bendi (“dam”) olan Amstelredamme‘ın zamanla Amsterdam haline dönüşmesiyle oluşmuş.

Hollanda’nın birçok yerinde olduğu gibi, Amsterdam’daki kanallar da eskiden bataklık olan bölgede öncelikle suları denetim altına almak için yapılmıştır. Haliyle eğer Amsterdam’a 17. yüzyılın başında gitseydiniz şimdiki halinden tamamen farklı küçük bir balıkçı kasabasıyla karşılaşabilirdiniz. Şimdi ise Avrupa’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri ve Avrupa’nın kültürel başkentlerinden.

Hollanda dünyanın en düşük yüz ölçümüne sahip olan ülkesi ve Amsterdam şehrinin de su altında kalmaması için de çeşitli önlemler alınmaya devam ediliyor. Alınan önlemler o kadar işe yaramış ki, Hollanda, şu an Avrupa’nın tarım merkezi ve dünyanın tarım ürünleri üretimi ve ithalatında başı çeken ülkelerinden biri.

Ülkenin bataklık bir araziden bugünkü tarım devi ve kültürel merkez Hollanda’ya dönüşümü 17. yüzyılda hızlanmış; Altın Çağı’nı yaşayan Hollanda yüzyıl boyunca dünya ekonomisinin merkezi olarak yerini korumuştur.

Her renkten lalelere ev sahipliği yapan sokaklarıyla, etkileyici mimarisiyle ve kanallarıyla Amsterdam, Avrupa’nın mutlaka ziyaret edilmesi gereken şehirlerinden biri.

Ünlü Amsterdam sakinleri arasında Anne Frank, ressam Rembrandt van Rijn ve Vincent van Gogh adlı sanatçılar ve filozof Baruch Spinoza yer alıyor.

Amsterdam ve Hollanda’nın çeşitli şehirlerinde yaşadığım deneyimlerden yola çıkarak sizin için ayrıntılı bir Amsterdam Seyahat Rehberi hazırladım. Keyifli okumalar!

Amsterdam’a Ne Zaman Gidilir? 

Avrupa’nın en turistik şehirlerinden biri olan Amsterdam her yıl daha da fazla kişi tarafından ziyaret ediliyor. Haliyle, şehri yaz aylarında ziyaret etmek daha masraflı olacağı gibi turist kalabalığı sebebiyle yorucu hale gelebilir.

Her ne kadar yaz ayları, Amsterdam’ın Kuzey Denizi’nden gelen soğuklarına karşı en ideal aylar olsa da, yılın her ayında yağmur alan ve her daim serin gecelere sahip olan bu şehri bahar aylarında ziyaret etmek en ideal seçenek olacaktır. Yağmura önlem almak için kendinize uygun yağmurluk ve şemsiye almayı unutmayın.

Amsterdam’da Ulaşım

Amsterdam az yüz ölçümüne rağmen zengin bir demiryolu altyapısına sahiptir. Seyahatinize uygun olacak şekilde 1-7 güne kadar geçerli bir şehir kartı ya da 7,5 Euro‘ya günübirlik kart alarak tramvay, metro ve otobüsleri kullanabilirsiniz. Kartı duraklardan almanız gerekmektedir; nakit para araçlarda geçmemektedir.

I Amsterdam City Card alarak, şehrin en önemli noktalarına ücretsiz giriş yapabilir; 24, 48, ve 72 saat arasında limitsiz kullanabilirsiniz.

Amsterdam şehir merkezini yürüyerek keşfetmeniz ise en iyi seçenek olacaktır.

Amsterdam şehrinde yaşayan birçok insan ise yoğunlukla bisiklet kullanmaktadır. Günlük 12 Euro gibi bir ücretle siz de bisiklet kiralayabilir ve bu şehri bisiklet ile keşfedebilirsiniz. Fakat Amsterdam halkı bisiklet kullanımında epey profesyonel hale gelmiş; haliyle hızlı akan bisiklet trafiğine kolay adapte olabileceğinizi düşünmüyorsanız bisiklet kiralamayı bir başka şehre bırakabilirsiniz.

Eğer bisiklet kullanmayacaksınız, yürüyerek de bu şehri keşfedebilirsiniz fakat bisiklet yolunda yürümediğinize dikkat etmelisiniz.

Eğer dilerseniz, Amstel Nehri’nde hareket eden feribotları da kullanabilirsiniz.

Amsterdam Schiphol Uluslararası Havaalanı’na ulaşım için de en hızlı ve en uygun yol tren hattını kullanmaktır. Tren 1 veya 2. platformlardan hareket etmektedir.

Amsterdam yakınlarındaki diğer şehirlere de toplu taşımayla veya araç kiralayarak ulaşabilirsiniz. Volendam ve Zaanse Schans’a ulaşım için 12.5 Euro‘ya sınırsız otobüs kullanım hakkı sunan bilet alabilirsiniz.

Amsterdam’da Gezilecek Yerler

Amsterdam yılın her mevsiminde ve yılbaşı eğlenceleri için tercih edebileceğiniz Avrupa’nın en renkli, en eğlenceli şehirlerinden biri olmaya devam ediyor.

Hollanda gibi küçük bir yüz ölçümüne sahip olan bir ülke sürpriz zenginliklere sahip. Ülkenin başkentinde gezebileceğiniz tarihi eserleri ve kültürel merkezleri keşfetmeye hazırsanız başlayabiliriz. Geziniz sırasında dinleyebileceğiniz en iyi yol şarkılarını arıyorsanız, listemize göz atmak isteyebilirsiniz:

Amsterdam’da herkes İngilizce’yi rahatlıkla konuşabiliyor; haliyle geziniz sırassında iletişim konusunda hiçbir sıkıntı çekmeyeceksiniz. Ayrıca Amsterdam, sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en güvenilir şehirlerinden biri.

Önemli Bölgeler ve Meydanlar

Dam Square (Dam Meydanı)

Bir Avrupa şehrinin olmazsa olmazı ve bütün yolların buluştuğu nokta: şehrin ana meydanı. Amsterdam şehrini gezmeye Amsterdam Merkez İstasyonu’ndan başlayabilirsiniz. Bulunduğunuz konumdan Damrak Caddesi üzerinden güneye doğru dümdüz ilerlerseniz şehrin en önemli ve en merkezi konumuna ulaşabilirsiniz.

Şehirdeki etkinliklerin birçoğunun düzenlendiği, bütün turistlerin en az bir kere uğradığı ve şehrin en bilinen noktalarından biri olan Dam Meydanı, Amsterdam Kraliyet Sarayı‘na da ev sahipliği yapıyor. Ana saraylardan biri olduğu için Hollanda’yı temsilen yöneten kraliyet ailesi her yıl bu sarayda önemli etkinlikler düzenliyor.

Meydanda ayrıca Yeni Kilise, 2. Dünya Savaşı anıtı ve Madame Tussaud’s Müzesi de bulunuyor.

Amsterdam Kanalları ve Köprüleri

Hollanda’nın ekonomik büyümesinin göstergelerinden olan 17. yüzyılda planlanan kanallar ve bölgeleri birbirine bağlayan köprüler üstün mühendislik, şehir tasarımı ve mimarinin birleşimi.

Kanallar düzenlenmeden ve köprülerle küçük adacıklar birbirlerine bağlanmadan önce şehrin etrafı bataklıklarla kaplıymış. Bugün ise şehre cazibe ve uluslararası ün katan bu kanallar yılın her döneminde ilgi çekiyor.

Kanalların önemini anlamak için Hollanda tarihini de keşfetmemiz önemli. Artan deniz ticareti sonucu finans merkezi haline gelen Amsterdam, döneminin en önemli merkezlerinden biri olmuştu. Haliyle zenginliğin simgesi haline gelebilmesi için bilinen dünyanın merkezi olan bu şehrin de kolay ulaşılabilir ve göz alıcı bir şehir haline getirilmesi gerekiyordu.

Red Light District

Her şehrin aşırı ünlü olmuş bir bölgesi vardır. Hiç açıklamaya gerek duymayan “Kızıl Fener Bölgesi”, Amsterdam denince ilk akla gelen yerlerden biri.

Elbette bu isim bu bölgenin sadece lakabı. Bölge haritalarda “De Wallen” olarak gözüküyor ve geniş bir bölge olarak ana şehir merkezinin hemen doğusundaki kanalları kapsıyor.

Her liman şehrinde mevcut olan bir bölgeden bahsediyoruz. Fakat bu bölgenin en önemli yanı, bölgenin devlet tarafından düzenli olarak kontrol ediliyor olması. Avrupa’daki benzer bölgelere kıyasla bu semt çok daha popüler ve turistik.

Zeedijk

Uluslararası her şehirde olduğu gibi Amsterdam’ın da kendine has bir Çin Mahallesi var. Çin Mahallesi olarak genel bir ada sahip olsa da, bu bölgede Çin mutfağının yanı sıra Vietnam ve Tayland mutfakları da dahil olmak üzere çeşitli Uzak Doğu yemeklerini de deneyebilirsiniz.

Amsterdam’ın en eski bölgelerinden biri olan Zeedijk, sokak lambalarının inşa edildiği ilk cadde. 17. yüzyıla kadar zengin tüccarlara ev sahipliği yapmış olan bölge, eski barlar ve gemi malzemeleri satan dükkanlardan da anlaşılabileceği gibi zamanla kanal ticareti yapan gemicilerin uğrak bölgesi haline gelmiş. Haliyle bu sokak da Red Light bölgesi içerisinde bulunan önemli sokaklardan biri.

Begijnhof

Amsterdam’ın en yakın sınır komşularından biri olan Belçika’daki Brugge şehrinde de bir kardeşi olan bu bölge eskiden bir manastıra aitmiş. Şu anda ise birçok ev özel mülk olarak kullanılıyor.

Amsterdam merkezde Orta Çağ’dan kalma ender bölgelerden olduğu için buraya da uğramanızı öneriyoruz ama Brugge’daki eş değeri hala manastır olarak kullanıldığı için sakinliği ile daha çok ilgi çekecektir.

Bölge, şehir merkezinin güneyinde bulunuyor.

The Waag

“Yeni Market”, Nieuwmarkt Meydanı‘na hakim konumda bulunan 15. yüzyıl binası bir zamanlar Amsterdam duvarlarının bir parçasını oluşturuyormuş ve şehir kapısı olarak kullanılıyormuş.

Amsterdam’ın dini olmayan en eski binası olan bina farklı dönemlerde farklı işlevlere sahipmiş. Müze, itfaiye, belediye binası olarak kullanılmış.

Geleneksel Hollanda Evleri & Jordaan

Merkez kesimi keşfettikten sonra seyahatimizi biraz daha genişletmeye başlayabiliriz.

Hollanda evleri olarak daha çok bilinse de aslında bu evler “Alçak Ülkeler” (Low Countries) olarak bilinen, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg bölgesinin birçok şehrinde görülebiliyor.

Genel olarak Felemenk geleneğine uygun olan evler de ilk olarak Hollanda’nın Altın Çağı olarak bilinen 17. yüzyılda inşa edilmeye başlanmış. Zengin tüccarların statülerini göstermek amacıyla inşa ettirdiği ve dış cephesini süslediği evlerin içi aslında epeyce dar. Özel mülklerin yanı sıra birçok kamu binası da bu mimari süslemeyle inşa edilmiş.

Felemenk Barok mimarisinin örnekleri olan evler, Belçika’nın Felemenk bölgesindeki Antwerp, Gent ve Brugge şehirlerinin kanallarını da süslüyor.

Şehrin en önemli simgelerinden biri olan bu sıralı evleri ve bu evlerin modern yansımalarını da özellikle Jordaan bölgesinde görebilirsiniz.

Birçok sanat galerisine de ev sahipliği yapan bu bölgede ayrıca şehir pazarları da zaman zaman kuruluyor.

Birçok ünlü isim bu bölgede yaşamış. Bu isimlerin arasında Batı Kilise’sinde anıt mezarı bulunan Rembrandt da bulunuyor. Anne Frank Müzesi de hemen Jordaan bölgesinin sonunda, Prinsengracht Kanalı’nda bulunuyor.

Leidseplein

Amsterdam gece hayatının en önemli merkezlerinden biri olan Leidseplein, restoranları ve gece kulüpleriyle ünlü bir meydan. Fiyat açısından bu bölgedeki restoranların ve cafelerin bir miktar yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bölgenin ve içerisindeki dükkanların bir hayli turistik olduğunu ve Amsterdam halkından ziyade turistlerle beraber olacağınızı söylemekte fayda var.

Bölgenin en ünlü binası ise Stadsschouwburg Tiyatrosu.

De Pijp

Jordaan bölgesinin güneyinde bulunan “Pipo” mahallesi, Amsterdam’ın en yoğun pazarlarından biri olan Albert Cuyp sokak marketine de ev sahipliği yapıyor.

Marie Heinekenplein Meydanı’nda oturup biraz dinlenebileceğiniz birçok cafe ve bar bulabilirsiniz. Leidseplein’e kıyasla burası çok daha otantik bir bölge. CT Coffee & Coconuts önerebileceğimiz ferah cafelerden sadece biri.

Eski Heineken fabrikalarından biri olan, şu anda da müze olarak kullanılan Heineken Experience binası da burada bulunmaktadır.

Amsterdam Kuzey (Amsterdam Noord)

Merkez İstasyonu’nun hemen arkasında kuzeyde kalan bölge son zamanlarda sanat stüdyolarına ve festivallere ev sahipliği yapmaya başlamasıyla epey ün kazandı. Bölge özellikle sokak sanatlarıyla ilgi çekiyor. Eğer dilerseniz şehrin plajında da vakit geçirebilirsiniz.

Özellikle genç nüfus tarafından tercih edilen bu bölgede ayrıca şehrin en ilginç otellerinden biri bulunuyor. Faralda Crane Hotel, endüstriyel bir vinçte kalmak ya da vinçten bungee jumping yapmak isteyen maceraseverler için ideal.

Amsterdam Merkez İstasyonu’nun hemen arkasından bedava bir feribot kullanarak şehrin bu kuzey bölgesini keşfetmeye başlayabilirsiniz.

Müzeler

Müze Meydanı (Museumplein)

Amsterdam, hiç kuşkusuz dünyanın en ilginç müzelerinden birkaçına ev sahipliği yapıyor. Şehrin mutlaka görülmesi gereken bölgelerinden biri olan Museumsplein, yani Müze Meydanı da, Van Gogh Müzesi, Stedelijk Müzesi ve Rijks Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor.

Altın Çağ, şehrin kültürel ve bilimsel açıdan gelişiminin de önünü açmış. Demokrasi yönetimi ve entellektüellere gösterdiği hoşgörü sebebiyle Avrupa’nın başka ülkelerinde eleştirilen, hor görülen ve hatta ülkelerinden kaçmak zorunda bırakılan birçok entellektüel, Hollanda’yı ve özellikle de Amsterdam’ı çalışmalarını gerçekleştirebilecekleri özgür bir alan olarak benimsemiş. Ülkenin başkentinin tarihi ve entellektüel zenginliklerini şehrin çeşitli müzelerinde görmeniz mümkün.

Bölgenin dünyaca ünlü sembollerinden biri de “I amsterdam” yazısı. Son 10 yıldır turistlerin sıklıkla selfie çektirdikleri bu yazı, geçen Aralık ayında tamamen kaldırıldı. Türkiye’de de birçok şehrin benzer simgelere sahip olduğu düşünülürse, etkileyici müzelere ev sahipliği yapan böyle bir bölgede bu sembolü pek de aramayacağınız söylenebilir.

Müzeleri keşfettikten sonra müzeler arasındaki küçük parkta oturup biraz dinlenmeyi tercih edebilirsiniz.

Van Gogh Müzesi (Van Gogh Museum)

Van Gogh, Amsterdam’da çok kısa bir süre yaşamış ama Hollanda’nın en ünlü sanatçılarından birinin eserleri elbette ülkenin başkentinde sergileniyor. Dünyanın en ünlü ve en önemli sanat müzelerinden ve bölgenin en modern binalarından biri olan müzede Van Gogh’un en ünlü eserleri sergileniyor fakat eserlerin birçoğu yıl içinde dünyanın birçok farklı müzelerinde de sergilenmeye çıkıyor.

Dünyanın en güzel müzeleri arasında Van Gogh Müzesi’ni sabah saatlerinde ziyaret etmenizi öneriyoruz çünkü günün geri kalanında yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Yaklaşık 1 saat 15 dakikada tüm müzeyi gezmeniz mümkün.

Müze yılın her döneminde 9-21 saatleri arasında hizmet verrmektedir. Eğer Hollanda ziyaretiniz Noel veya Yılbaşı dönemine geldiyse, müzenin saat 5’e kadar açık olduğuna dikkat etmelisiniz.

Bilet fiyatıyla Avrupa’nın en pahalı sanat müzelerinden biri olan Van Gogh Müzesi’ne giriş ücreti 19 Euro.

Rijks Müzesi (Rijksmuseum)

1885’de açılan Rijks Müzesi, Hollanda’nın en önemli sanat eserlerini sergiliyor. Hollanda’nın en ünlü sanatçılarından biri olan Rembrandt’ın eserleri de bu müzede sergileniyor.

Özellikle de yukarıda görebileceğiniz, Rembrandt’ın en önemli eserlerinden biri olan “Gece Bekçisi” eseri, müzenin en önemli eserlerinden biri.

Van der Helst, Vermeer, Frans Hals, Ferdinand Bol, Albert Cuyp, Jacob van Ruisdael ve Paulus Potter gibi sanatçıların eserleri de müzede görülebilir.

Müze Meydanı’nın en görkemli binalarından biri olan Rijks Müzesi‘ne giriş ücreti 20 Euro. Eğer internetten satın alırsanız, 19 Euro’ya da satın alabilir; bilet sırası beklemeden müzeye giriş yapabilirsiniz.

Müzeyi her gün saat 9-17 arasında ziyaret edebilirsiniz. Müze, Noel ve yılbaşı gününde de açık.

Eğer I Amsterdam City Card satın alırsanız, bütün müzelere girmeden önce rezervasyon yaptırmanız ve belli bir saatte müzede bulunmanız gerekiyor.

Stedelijk Müzesi (Stedelijk Museum)

Related Post

Van Gogh Müzesi’nin hemen yanında ise Amsterdam’ın en önemli modern sanat müzelerinden biri bulunuyor. 1895 yılında açılan Stedelijk Müzesi’nde Piet Mondriaan, Karal Appel ve Kazimir Malevich gibi sanatçılarının eserleri bulunuyor.

Müzeyi saat 10-18 arasında ziyaret edebilirsiniz. Cuma günlerinde ise müze gece 10’a kadar açık kalıyor. Müzenin giriş ücreti 20 Euro iken, öğrenciler 10 Euro’ya giriş yapabilir.

Anne Frank’in Evi (Anne Frank House)

“Sokağa çıkmak. Düşünsene, sokağa çıkmak! Hayal bİle edemİyorum.”

İkinci Dünya Savaşı döneminin acılarını anlatan simgesel kitaplardan birinin yazarı, Anne Frank. Amsterdam, İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından işgal edildiğinde, Musevi bir aile olan Frank ailesi, Hollandalı dostlarından birinin çatı katında saklanmak zorunda kalmıştı.

Henüz 14 yaşında olan ailenin küçük kızı Anne Frank de saklandıkları iki yıl boyunca yaşadıklarını ve duygularını aktardığı bir günlük tutar. Aile, 2 yıl sonra evde yakalanarak Auschwitz ve Bergen-Belsen kamplarına gönderilir. Aileden geriye sadece baba Otto Frank kalır.

“İdeallerİmi korurum, çünkü her şeye rağmen insanların yüreklerinde hala İyİ olduklarına inanırım.”

Batı Kilisesi’ne yakın Prinsengracht kanalı üzerinde bulabileceğiniz Anne Frank Müzesi’nin giriş ücreti 14 Euro ve biletleri sadece internet üzerinden satın alabilirsiniz. Küçük bir ev olduğu için müzeye belli gruplar belli saat dilimlerinde giriş yapabiliyor.

Müze kış döneminde 9-19 saatleri arasında açıkken, yaz döneminde 9-22 arasında hizmet veriyor.

Müzeyi ziyaret etmeden önce trajik ama umut dolu Anne Frank’in Günlüğü’nü mutlaka okumalısınız.

Rembrandt’ın Evi (Rembrandt House Museum)

Amsterdam ile en çok özdeşleşen sanatçılardan biri Rembdrant. Hollanda’nın en önemli döneminde, 17. yüzyılda şehirde yaşamış ve birçok eserini bu şehirde tamamlamış olan Rembrandt’ın yaşadığı ev şu anda bir müze olarak kullanılıyor.

1656 yılında iflas eden Rembrandt hem evi hem de içerisindeki bütün eserlerini kaybetmiş.

Müze her gün saat 10-18 arasında açık. Noel ve Yılbaşı gününde ise saat 5’te kapanıyor.

Müzenin giriş ücreti ise 15 Euro. Bilet fiyatınıza dahil olacak şekilde sesli rehberiniz de ziyaretiniz boyunca yanınızda oluyor.

Heineken Bira Müzesi (Heineken Experience)

Hollanda birasının en ünlü markalarından biri Heineken. 1867’de şehir merkezinde kurulan ana fabrika şehir dışına taşındıktan sonra, bu tarihi merkez müze olarak kullanılmaya başlanmıştı.

Amsterdam’ın en popüler turistik yerlerinden biri olan müzenin giriş ücreti 21 Euro.

Pazartesi-Perşembe günleri arasında 10.30-19.30 saatleri arasında, Cuma-Pazar günleri 10.30-21.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.

İşkence Müzesi (Torture Museum)

Amsterdam, dünyanın en ilginç müzelerinin birkaçına ev sahipliği yapıyor olabilir. Bloemenmarkt Çiçek Pazarı’na yakın, şehir merkezinde bulunuyor.

Orta Çağ döneminde yapılan işkence aletlerinin sergilendiği müze labirent benzeri küçük karanlık odalara ev sahipliği yapıyor. Müzenin karanlık atmosferi Orta Çağ’ın karanlık uygulamalarına tanık olurken eşsiz bir deneyim yaratıyor.

Tarihe ilgi duyan herkesin ziyaret etmesi gereken İşkence Müzesi, Avrupa’nın acı dolu geçmişini yansıtıyor.

Müzenin giriş ücreti ise 7,50 Euro. Müze her gün saat 10-23 saatleri arasında açık.

Erotizm ve Seks Müzesi (Erotic & Sex Museum)

Venüs Tapınağı da olarak bilinen Seks Müzesi, 1985 yılında açılmış ve Hollanda’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri haline gelmiş.

İnsan cinselliğinin evrimi üzerine geniş bir koleksiyona sahip olan müzede farklı uygarlıkların cinsel hayatlarından da bilgiler sunuluyor.

Diğer müzelere kıyasla bu müzenin fiyatı oldukça uygun; 5 Euro’ya her gün saat 11’den gece 2’ye kadar ziyaret edebilirsiniz.

Red Light bölgesinin hemen ortasında bulunan müze, bölgenin tarihi hakkında da bilgi vermiş oluyor.

Amsterdam Bilim Müzesi (NEMO)

NEMO Bilim Müzesi, Amsterdam’ın bilim merkezi olarak açılan bir müze. Müzenin binası ise 1997 yılında yapılmış.

Hollanda’nın en büyük bilim merkezi olan müze 5 katlı ve dünyanın en popüler bilim müzelerinden biri.

Merkez İstasyonu’ndan sola döndükten sonra yürüyerek yaklaşık 15 dakikada bu müzeye ulaşabilirsiniz.

Parklar

Vondelpark

Amsterdam’ın en ünlü parkı Amsterdam merkezde, Müze Meydanı ve Leids Meydanı’nın hemen arkasında bulunuyor.

Her yıl yaklaşık 10 milyon insanın ziyaret ettiği parkta açık hava tiyatrosu, çocuk oyun parkı ve yemek stantları bulunuyor.

Tüm yaz döneminde de parkta müzik ve dans performansları sergileniyor.

Oosterpark

Biraz turist kalabalığından kaçmak isterseniz, Amsterdam’ın daha çok yerli halkı tarafından tercih edilen ve Hollanda mimarisinin en güzel park süslemelerini sergileyen Oosterpark’ta vakit geçirebilirsiniz.

Bu parka ulaşmak için Dam Meydanı’ndan yaklaşık yarım saat sürecek bir yürüyüş yapmanız gerekse de, bütün bu yol boyunca Amsterdam’ın güzelliklerini keşfedecek, haliyle hiç yorulmayacaksınız. Rembrandt Evi’nden sonra aynı caddede dümdüz ilerleyerek şehrin doğu bölgesinde bulunan bu parka ulaşabilirsiniz.

Yol üzerinde İkinci Dünya Savaşı sırasında, tıpkı Anne Frank gibi soykırıma uğramış olan Musevi halk için kurulmuş olan Soykırım Müzesi’ni, Savaş Müzesi’ni ve Soykırım Anıtı‘nı da görmek isteyebilirsiniz.

Her ne kadar kafesteki hayvanları görmek için para verip gitmenizi istemesek de bütün büyük şehirlerde olduğu gibi Amsterdam’ın da kendine has bir hayvanat bahçesi var ve aynı yol üzerinde bulunuyor.

Kiliseler

Amsterdam Hristiyanlığın Protestan mezhebine mensup bir ülke.

Açıkçası, eğer Hollanda’nın Katolik komşuları Fransa ve Belçika’daki görkemli Katolik kiliselerini de ziyaret etmişseniz, bu hem içi hem dışı sade dizayn edilmiş Protestant ibadethaneler sizi pek etkilemeyecektir.

Şehrin tek Katolik ibadethanesi ise Aziz Nicholas Bazilikası.

Yeni Kilise (Nieuwe Kerk)

Hem “yeni” hem de “kilise” olarak adlandırılmış olsa da bu bina ne yeni ne de artık bir kilise olarak kullanılıyor.

Dam Meydanı’nda, Kraliyet Sarayı’nın hemen yanı başında bulunan bina sadece çeşitli sergilere ve konserlere ev sahipliği yapıyor.

15. yüzyılda Gotik tarzda inşa edilen yapıda kraliyet ailesine ait düğünler de düzenleniyor.

Eski Kilise (De Oude Kerk)

Amsterdam’ın en eski mimari yapısı olarak bilinen Eski Kilise, 1306 yılında inşaa edilmiş.

Yine Gotik yapıda inşa edilmiş olmasına rağmen, klasik gotik mimariden çok daha sade bir yapısı var. Bu sade yapısından dolayı Gotik mimari, Hollanda’da özel olarak “Hollanda Gotik Mimarisi” olarak anılıyor. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu ülkedeki kiliseler oldukça sade bir mimariye sahip.

Aziz Nicholas Bazilikası

Şehrin tek Katolik ibadethanesi Aziz Nicholas Bazilikası Amsterdam Merkez İstasyonu’nun hemen karşısında bulunuyor.

Neo-Rönesans ve Neo-Barok mimarilerin bir birleşimi olan bazilika diğer kiliseler arasında göze çarpan bir görünüme sahip.

Amsterdam’da Alışveriş

Waterlooplein Markt

Waterlooplein Marketi, şehrin en büyük açık hava pazarlarından biri.

Özellikle ikinci el kıyafet satmasıyla ün kazanmış olan market şehrin öğrencileri tarafından sıklıkla tercih ediliyor.

Fakat döviz kurlarının durumu düşünüldüğünde, eğer Amsterdam’a düşük bir bütçeyle gidiyorsanız ve alışveriş yapmak istiyorsanız buraya mutlaka uğramalısınız. Önyargılarımızın aksine, Avrupa’daki ikinci el eşya satan veya ucuzcu pazarlarda, birçok kaliteli ürün çok uygun fiyatlara sergileniyor. Sadece biraz vakit geçirip keşfe çıkmanız gerekiyor, pazarlık da serbest!

Kalverstraat

Kalverstraat, Amsterdam’ın en popüler alışveriş caddesidir. Dam Meydanı’ndan Muntplein’a kadar Amsterdam’ın ve dünyanın en ünlü markalarını görebilirsiniz.

Hollanda’nın en pahalı alışveriş caddesi olan Kalverstraat, tam bir alışveriş cenneti. Fakat alışveriş yapmayacaksanız da, bu caddede yürüdükten sonra gezinize başlamak isteyebilirsiniz.

Caddeyi bulmaya çalışırken hiç sıkıntı çekmeyeceksiniz. Merkez İstasyonu’ndan dümdüz ilerleyip kalabalığı takip ederseniz kendinizi bu caddede dolaşırken bulacaksınız. Amsterdam’ın ünlü peynirlerini denemek ve sevdiklerinize götürmek için de bu caddedeki tarihi peynircilere göz atabilirsiniz; Gouda, Edam ve Old Amsterdam peynirlerini mutlaka denemelisiniz.

Eğer Amsterdam halkının daha sıklıkla ziyaret ettiği bir bölgede alışveriş yapmak isterseniz, birbirine paralel ve dikey çizgilerle oluşturacak şekilde sıralanmış 9 cadde bölgesini tercih edebilirsiniz. Giyimden ev eşyalarına her türlü ihtiyacınızı ve antik bir çok eşyayı bu bölgede bulabilirsiniz. Kalverstraat’taki herhangi sokaktan sağa dönüp yolu takip ederseniz kanalı geçtikten sonra kendinizi bu bölgede bulacaksınız. Alışverişten sonra yorulduysanız yine bu bölgede Hollanda’ya özgü elma tartını Ree 7 Cafe‘de deneyebilirsiniz.

Ev ürünleri satan Hollanda’nın ünlü markası HEMA‘ya mutlaka uğrayın. Hollanda’nın Delft şehrine özgü porselen takımlarını da inceleyebilirsiniz.

Her türlü market ihtiyacınız için de Albert Heijn (AH), Lidl veya Aldi süper marketleri uygun fiyatlarıyla şehrin her bölgesinde bulunabilir.

Bloemenmarkt (Amsterdam Çiçek Pazarı)

Dünyanın su üzerindeki tek çiçek pazarı 1862 yılında kurulmuş. Laleleriyle ünlü olmuş ülkenin en güzel lale fidelerini bulabileceğiniz pazarda ayrıca hediyelik eşya satın alabileceğiniz dükkanlar da bulunuyor. Hollanda tahta ayakkabılarından veya magnet yel değirmenlerinden bulabilirsiniz.

Nieuwmarkt

Meydanıyla beraber “Yeni Market”, Red Light District bölgesinin hemen doğusunda kalıyor.

17. yüzyıldan beri Amsterdam sosyal ve ticari hayatının merkezi olan bölgede cumartesi günleri organik ürünler pazarı organize ediliyor.

Alışveriş yapmasanız bile bu bölgedeki cafelerde ve restoranlarda vakit geçirmek isteyebilirsiniz.

Amsterdam’da Önemli Etkinlikler

King’s Day

2020 yılında 27 Nisan Cumartesi günü başlayacak olan bu özel gün ülkenin temsili kralı Willem-Alexander’ın 30 Nisan 2012’de tahta çıkmasından beri kutlanıyor. Daha öncesinde Kraliçe Günü olarak kutlanan etkinlik ilk olarak kutlanması 31 Ağustos 1885’te kutlanmış.

İsmi tahttaki yöneticiye göre değişse de eğlence hep aynı kalıyor. Tüm Hollanda’da düzenlenen etkinlikler özellikle Amsterdam bölgesinde yoğunlaşıyor. Kutlama süresince her yer adeta ülkenin rengi olan turuncuya boyanıyor.

Aynı Venedik Karnavalı’nda olduğu gibi, kanallarıyla ünlü olan bir başka şehir olan Amsterdam’da da etkinlikler özellikle kanalların çevresinde yoğunlaşıyor.

Eğer festival için Amsterdam’da bulunmayı ve Amsterdam gezinizi de o sırada gerçekleştirmeyi planlıyorsanız, bazı müzelerin kapalı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Seyahati planlamadan önce müzelerin durumunu kontrol etmekte fayda var. Şehrin en turistik müzeleri olan Anne Frank House, Van Gogh Museum, Stedelijk Museum ve Rijksmuseum ise bu özel kutlama boyunca açık kalıyor.

Dünyanın en ünlü festivallerinden biri sayılabilecek King’s Day etkinlikleri tam 1 gün sürse de, gece boyunca da, hatta tüm bir hafta sonu boyunca çeşitli eğlenceler devam ediyor.

Lale Festivali

Nisan ayının Hollanda için çok eğlenceli geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Haliyle seyahatinizi bu döneme denk getirmeniz durumunda ülkenin kültürünü tüm hatlarıyla keşfedebilirsiniz.

King’s Day’den hemen önce de ülkede lale festivalleri başlıyor. Hollanda’nın yükselişe geçtiği 17. yüzyılda başlayan bir başka gelenek de Hollanda’da lale bahçelerinin düzenlenmeye başlaması. Bilindiği üzere Avrupa’ya lalelerin tanıtılması Türkiye’de büyükelçilik yapan Avusturyalı Ogier de Busbecq’in ülkesine lale göndermesiyle başlıyor. Çok sevilen bu renkli çiçekler kısa sürede Viyana’dan yayılarak önce Antwerp’e daha sonra da Amsterdam’a ulaşıyor. Zenginlik simgesi haline gelmiş olan lale zamanla bir Hollanda markası olarak ün kazanıyor.

Renk renk lale bahçeleri arasında kaybolmanın en ideal yolu da Keukenhof’u ziyaret etmeniz. Keukenhof Avrupa’nın en ünlü parklarından biri olabilir. Bu parka her yıl 7 milyondan fazla lale ekiliyor.

Keukenhof’a ister turlarla, isterseniz de toplu taşıma imkanlarıyla ulaşabilirsiniz. Park, Amsterdam ve Lahey şehirleri arasında kalan Lisse’ye bağlı. İki şehirden de bu bölgeye ulaşım trenle yaklaşık 1.5 saat kadar sürüyor.

Keukenhof Parkı 21 Mart’tan başlayarak 19 Mayıs’a kadar açık kalıyor.

Amsterdam Onur Yürüyüşü

Kanal partileri, sokak etkinliklerinin yaşandığı Amsterdam Onur Yürüyüşü, 2020 yılında 25 Temmuz’dan 2 Ağustos’a kadar devam edecek.

Tüm dünyada kutlanan Onur Yürüyüşü etkinliklerinin belki de en ünlüsü Amsterdam’nın tarihi kanallarında yaşanıyor.

Şehrin en kalabalık hale geldiği bu dönemde Amsterdam’da bulunmak isterseniz aylar öncesinden konaklama rezarvasyonu yapmanız ve uçak biletlerinizi bir an önce almanızı tavsiye ederiz.

Paylaş
Sena Özkurt

Çocukluğundan beri atlas karıştıran ve en büyük hayallerinden biri bir gün Avustralya'ya da adım atmak olan bir gezgin adayı. Kültürel devr-i alem yapmak için Boğaziçi'nde Batı Dilleri ve Edebiyatları okudu. Şimdi de seyahatseverleri dünyaya bağlamak için çalışıyor.