Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesinin 2019 yılı sıralamasını hala görmediniz mi? Her ne kadar ilk 50’nin içinde olmasa da uzayıp giden sıralamada bu yıl Türkiye’den de iki restoran var.
Listede Şef Mehmet Gürs’ün geçtiğimiz yıllarda da listede yer alan restoranı Mikla 52. sırada yer alırken Maksut Aşkar’ın Neolokal’i 110. sırada yer alıyor. Ben listeyi birazcık kısaltmak ve restoranları daha ulaşılabilir kılmak adına Avrupa’nın En İyi 20 Restoranı olarak kısaltarak favorilerimi yazdım.
Siz de seyahatlerini benim gibi gastronomi odaklı ayarlayanlardansanız bir sonraki yolculuğunuz neden bu restoranlardan birinin olduğu şehirlerden birine olmasın?
Liste hazırlanırken belli bir kıstas üzerinden sıralama yapılmamıştır.
İşte listeden sizin için seçtiğim Avrupa’nın En iyi 20 Restoranı:
İçindekiler
Michelin yıldızlı şef Mauro Colagreco’nun restoranı Mirazur 2019 yılında Dünya’nın En İyi Restoranı olma ünvanını taşıyor.
Mirazur’un mutfağından Arjantinli şef Mauro Colagreco önderliğinde efsane tabaklar çıkıyor.
Şef Mauro Colagreco mutfağında ağırlıklı olarak kendi bahçesinde yetiştirdiği ürünlere yer veriyor.
Mirazur’un tadım menüsünün en dikkat çeken tabaklarından biri ise tuzlu pancar, havyar kreması ile hazırlanan yılan balığı ve balığın yanında servis edilen üzerinden beyaz trüf sosu akan, fındıklı ve patatesli brioche ekmeği. Okuyunca bile insanın iştahı kabarıyor ne derseniz?
Listenin ikinci sırasında ise yemek yiyebilmek için aylar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gereken Noma yer alıyor.
Kısa bir süre kapalı kaldıktan sonra yeniden açılan Noma sadece İskandinav Yarımadası’na özgü malzemeler kullanarak hazırladığı yemekleri ile dikkat çekiyor.
Noma’nın mutfağının emanet olduğu şef René Redzepi gastronomi dünyasının en vizyoner şefleri arasında yer alıyor.
Siz de bu vizyoner şefin elinden çıkan yemeklerden tatmak istiyorsanız istikametiniz Kopenhag olsun.
Basit malzemelerle efsane lezzetler yaratan bir İspanyol şefin mutfağına konuk olmak istiyorsanız Asador Etxebarri’ye mutlaka bir şans verin derim.
Kendi restoranının mutfağından başka hiç bir yerde çalışmamış olan şef Victor Arguinzoni özellikle barbekü ve mangal konusunda karşı konulmaz lezzetlere imza atıyor.
Şef Viktor Arguinzoni’nin imza lezzetleri arasında ‘Palamos Karides’ ve ‘Dana Pirzola’ var.
Yemeklerin isimlerine bakıp da aldanmayın. Şef Arguinzoni basit malzemelerle karşı konulmaz lezzetler yapması ile meşhur.
Geranium’un mutfağı gastronomi dünyasının en önemli ödüllerinden biri olan Bocuse d’or sahibi Danimarkalı Şef Rasmus Kofoed’e emanet.
Üç Michelin yıldızı bulunan Geranium’un menüsü mevsimsel olarak değişiyor.
Yerel ürünlerle yaratıcı tabaklar sunan Gernaium, İskandinav topraklarında yetişmiş ürünlerle hazırlanan harika tatları denemek isteyenleri bekliyor.
İspanya’nın gastronomi cenneti olan Basque Bölgesi’nin en çok konuşulan restoranlarından biri de Mugaritz.
Mugaritz sadece dünyanın en iyi restoranlarından biri olmakla kalmıyor aynı zamanda dünyanın en ünlü şeflerinin pek çoğunu da mutfağında yetiştiriyor.
San Sebastian’a giderseniz deniz ürünleri ağırlıklı bir menüsü olan Mugaritz’e de mutlaka bir şans verin derim.
Alain Passard’s Place olarak da bilinen L’Arperge’de sebzeler üç Michelin yıldızlı Şef Alain Passard’ın ellerinde gerçek bir sanat eserine dönüşüyor.
Şef Passard’ın onlarca imza yemeği olsa da en popüler ve tadı damağınızdan uzun süre silinmeyecek olanı beyaz kuşkonmaz ile hazırladığı ‘White Asparagus in Spring’ ve trüf mantarı ile hazırladığı ’The Arrival of Black Truffles in Autumn’, mevsim sebzeleri ile doldurulmuş ‘Dumpling’ yer alıyor.
Adlarından da tahmin edebileceğiniz üzere Şef Alain Passard yemeklerini hazırlarken çoğunlukla mevsime özel ürünler kullanmayı tercih ediyor.
Disfrutar geçtiğimiz yılın listeye en hızlı giriş yapan restoran ünvanını elinde taşıyor.
2018 yılında 18. sırada yer alan Disfrutar bu yıl listenin 9. sırasına yerleşti.
Siz de sandviç formunda bir ‘Gazpacho’ çorbası, çıtır yumurta sarısı ya da likit bir salata gibi son derece yaratıcı ya da kendi tabirleri ile ‘Fantastik’ yemekler deneyimlemek istiyorsanız Disfrutar’a mutlaka gidin derim.
Disfrutar’ın mutfağı Oriol Castro, Mateu Casañas ve Eduard Xatruch adlarında üç şefe emanet.
Listenin 14. sırasında ise ’Westholme Highest Climber Award’ ödüllü restoran Azurmendi yer alıyor.
Sürdürülebilir ve yaratıcı mutfağı ile öne çıkan Azurmendi’nin mutfağı Şef Eneko Atxa’ya emanet.
İnsana evinin mutfağında yemek yiyormuş gibi hissettiren Şef Eneko Atxa gastronomi tutkusunu şu sözlerle açıklıyor:
‘Hayal etmek, seyahat etmek, keşfetmek, bulunduğu yeri hissetmek, keşfetmek ve başladığınız noktaya ulaşmak için köklere dokunun.’ (‘‘Touch the roots to dream, travel, discover, feel the territory and fly to reach the same starting point.’’).
Benim yorumum, Atxa, kendi yetiştirdiğiniz sebze ve meyvelerle hazırladığınız yemeklerin size katacağı mutluluğun çok başka olduğunu belirtiyor. Siz de yemeğe bu denli gönül vermiş birinin mutfağına konuk olmak istemez misiniz?
İnsana lezzet patlaması yaşatan tabaklar sunan Septime’in en güzel yanlarından biri de birçok gastronomi harikası restorana kıyasla çok daha makul fiyatlar sunuyor olması.
Fransız şefi Bertrand Grébaut mevsimler ürünler kullanarak Septime’in mutfağında harika tabaklar hazırlıyor.
Fransız mutfağının ağırlıklı olduğu Septime gastronomi tutkunlarının favori mekanları arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Gastronomi dünyasının duayenleri arasında gösterilen Şef Bertrand Grébaut en rafine, en taze ürünleri kullanarak hazırladığı tabaklarını ‘sofistike’ olarak nitelendiriyor.
Fransa’nın en ikonik şeflerinden olan Alain Ducasse’in mutfağından çıkan tabaklarda ‘Doğallık’ teması öne çıkıyor.
Alain Ducasse au Plaza Athénéé’nin mutfağında kullanılan tüm ürünler günlük olarak Château de Versailles’dan geliyor.
Şef Alain Ducasse harika bir gastronomi deneyimi yaşamak isteyenleri Paris’in en canlı noktalarından birinde bulunan Plaza Athénéé otelinin içindeki restoranına bekliyor.
Dışarıdan bakıldığında son derece basit ve sıradan malzemelerle yemek yapan bir restoran görüntüsü olsa da Steirereck, Avusturya mutfağına fütüristik bir yorum getiriyor.
Bir aile işletmesi olan restoranın şefi Heinz Reitbauer en iyi yemeklerin en taze malzemelerle hazırlanabileceğini, bu yüzden yemeklerinde kullandığı her bir malzemeyi özenle seçtiğini söylüyor.
Reitbauer’in imza yemekleri arasında polen, sarı havuç ve ekşi krema ile pişirdiği, dağlardaki göllerde yetişen tatlı su balığı ‘char’ var.
Tickets’da ısırdığınız her lokma damağınızda tahmin ettiğinizden çok daha farklı bir tat bırakacak diyor; İspanyol kardeşler Ferran ve Albert Adrià.
İnsana bambaşka bir ‘Tapas’ deneyimi yaşatan Tickets’da yemeklerin bir şölen havasında geçtiği söyleniyor.
Özel bir tadım menüsü bulunmayan Tickets, Chef Fran Agudo’nun elinden çıkan ve insanın aklını başından alan özel lezzetler tatmak isteyenleri bekliyor.
Frantzén’in mutfağı şeflik kariyerine İsveç Ordusu’nda başlayan Björn Frantzén’e emanet.
Yerel ve uluslararası lezzetlerden ilham alan Frantzén mutfağında klasik ve modern teknikleri kullanarak Asya ve Kuzey Avrupa mutfaklarını birleştiriyor. Sonucunda da ortaya karşı konulmaz lezzetler çıkıyor.
Frantzén’in öne çıkan ve en beğenilen imza lezzetlerinden bir de trüf mantarı, soğan, peynir ve yüz yıllık özel bir balzamik sirke ile hazırladığı kızarmış ekmekler yer alıyor.
Geleneksel Fransız mutfağının izlerini taşıyan Alléno Paris au Pavillon Ledoyen için tam bir Parizyen desem abartmış olmam.
Restoranın dünyaca ünlü şefi Yannick Alléno’nun imza tabaklarının görüntüsü bile insanı etkilemeye yetiyor.
Özellikle Kalamata zeytin ile hazırladığı özel bir köpüğü geleneksel Fransız sosları ile birleştirip bambaşka malzemelerle harmanlayarak hazırladığı kalkan balığı, Alléno Paris au Pavillon Ledoyen en akıl çelen yemekleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Modern İngiliz mutfağının lezzetlerinin en yetenekli şeflerin ellerinden çıktığı restoranlardan biri de The Clove Club.
The Clove Club’da şef Isaac McHale tarafından hazırlanan iki tip tadım menüsü var. İlki, içinde neredeyse her şey olan ‘Full Tasting Menu’. İkincisi ise içinde beş bölüm yemeğin haricinde şarap ve çay eşleştirmeleri de bulunan ‘Five Course Menu’. Bu menünün en güzel yanlarından biri de öğlen saatlerinde de alabiliyor olmanız.
The Clove’un şefi Isaac McHale’nin en beğenilen imza lezzetlerinden biri fındık ve mandalina ile hazırlanan özel bir sosla servis edilen deniz tarağı.
The Clove’da tatlı tercih edebileceğiniz en popüler tatlılardan biri ise buzlu mandalina ile servis edilen ‘Buttermilk Mousse.’
İtalya’nın gastronomik açıdan en zengin bölgelerinden birinde bulunan Piazza Duomo misafirlerine damak çatlatan lezzetler sunuyor.
Trüf mantarı ve şarapla tatlanan yemeklerin ağrılıklı olduğu enfes bir mutfağı var Piazza Duomo’nun.
Şef Enrico Crippa’nın öne çıkan imza yemeklerinden biri biraz şaşırtıcı olsa da 21…31…41…51… adını verdiği ve içinde envai çeşit sebzenin olduğu salatası. Salatanın içindeki yeşillik ve sebzelerin sayısı mevsime göre değişkenlik gösteriyor. Salatanın adı da bu yüzden sayılardan oluşuyor olsa gerek diye düşünmekten alıkoyamıyor insan kendini.
Kalabalık masalarda saatler süren, İtalyanların uzun akşam yemeği geleneğini yaşatan Piazza Duomo trüf mantarı ve şarabın anavatanlarından biri olan İtalya’da basit görünen ama damakta muazzam tatlar bırakan enfes bir restoran deneyimi sunuyor.
Elkano’ya babası Aitor Arregui’den öğrendiği püf noktalarını mutfağına taşıyarak harikalar yaratan şef Pedro Arregui hayat veriyor.
İspanya’nın gastronomi cenneti diyebileceğimiz Bask Bölgesi’nin en iyi restoranlarından olan Elkano günümüzde de aile işletmesi geleneğini sürdürüyor.
Babası vefat ettikten sonra ilk Michelin Yıldızı’nı alan Pedro Arregui’nin imza yemekleri arasında balığın ön planda olduğu tabaklar yer alıyor.
Le Calandre, aile işletmesi olmanın yarattığı sıcak ve samimi bir ortamda enfes yemekler deneyimlemek isteyenleri bekliyor.
Şef Massimiliano Alajmo, aşina olduğumuz İtalyan lezzetlerine yaptığı dokunuşlarla o klasik tatları bambaşka bir boyuta taşıyor.
Üç farklı tadım menüsü seçeceği bulunan La Calandre’nin imza lezzetleri arasında badem sütü ve fesleğenle hazırlanan badem mozarella menüdeki adıyla ’Almond Mozarella’, sunum şekli ile insanı şaşırtan tiramisu ‘Tiramisu in a Pipe’ yer alıyor.
Modern sanatın kalbi olan noktalardan biri diyebileceğimiz Guggenheim Müzesi’nin içinde yer alan Nerua’da, Şef Josean Alija’nın mutfağından çıkan tabaklar adeta bir sanat eserine dönüşüyor.
Modern sanatı mutfağa taşıyan Şef Josean Alija’nın mutfağında deniz ürünleri ve sebzenin ağırlıklı olarak kullanılıyor olması dikkat çekiyor.
Pancar, yeşil elma ve kum midyesi kreması ile hazırlanan özel soslu tütsülenmiş yılan balıklı ravioli Şef Alija’nın en çok dikkat çeken imza yemeklerinden biri.
Dünyanın En İyi Restoranları sıralamasında kendine yer bulan Şef Mehmet Gürs’ün restoranı Mikla listeye giren ilk Türk restoranı olma ünvanını taşıyor.
Yarattığı ‘Yeni Anadolu Mutfağı’ konsepti ile dikkat çeken Mikla’nın şefi Mehmet Gürs Türk ve İskandinav birikimini menüye dengeli bir biçimde yansıtıyor.
Anadolu’nun her köşesinden özenle seçilen malzemelerle hazırlanan tabaklar Mikla’da baş döndürücü bir güzellikteki İstanbul manzarası eşliğinde sunuluyor.