Osmanlı padişahlarından II. Selim’in gençlik yıllarından beri en çok sevdiği şehirlerden biri olarak bilinen Edirne, günümüzde mimari harika Selimiye Camii ile bütünleşmiş bir halde ve Edirne’de gezilecek yerler dendiğinde ilk akla gelen tarihi eserlerden biri.
Mimar Sinan tarafından tamamlanan ve mimarın “Ustalık eserim” olarak bahsetmiş olduğu Edirne’nin simgesi Selimiye Camii, yılın birçok döneminde hem yerel hem yabancı turistlerin ilgisini çekmekte.
2000 yılından beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yerini alan bu eşsiz camii, 2011 yılında Dünya Mirası olarak tescil edilmekle birlikte, mimari detaylarında barındırmış olduğu pek çok simge sebebi ile de Türkiye’de görülmesi gereken tarihi yapılar arasında bulunuyor.
İçindekiler
Edirne il merkezinde yer alan Selimiye Camii, şehrin “Meydan Mahallesi”nde, Mimar Sinan Caddesi’nde konumlanıyor.
Edirne merkezinin pek çok noktasından yürüyerek kolaylıkla ulaşım sağlayabileceğiniz Selimiye Camii, İstanbul’dan 230 km Tekirdağ’dan ise 142 kilometre mesafede yer alıyor.
Ege Bölgesi’nden Edirne’ye gelecekler ise D-550 karayolu ile Çanakkale üzerinden geçiş yaparak Selimiye Camii’ni ziyarete gelebilirler.
Önceki yıllarda yalnızca sabah namazı ve yatsı saatleri arasında ziyaret edilebilen Selimiye Camii’ni, günümüzde haftanın her günü 24 saat boyunca ziyaret edebilirsiniz.
Ziyaret öncesinde aklınızda olması gereken, namaz saatlerini dikkate alarak bir ziyaret planı oluşturmak.
Selimiye Camii’nin külliye kısmını görmek isteyen ziyaretçiler ise 09.00-18.30 saatleri arasında külliyeye giriş yapabilirler.
Mimar Sinan tarafından 1568 senesinde başlanan Selimiye Camii’nin yapımında yaklaşık 15 bin kadar kişi çalıştığı biliniyor ve cami yaklaşık yedi yılda tamamlanarak 1575 senesinde ibadete açılıyor.
Selimiye Camii’nin yapımına Osmanlı padişahlarından II. Selim döneminde başlanmış olsa da, ne yazık ki II. Selim vefat ediyor ve caminin tamamlanmasını göremiyor.
Tarihi kaynaklara göre, Osmanlı döneminde Avrupa bölgesine sefere çıkan ordunun namaz kılmak için Edirne’de durarak Selimiye Camii’nde mola verdiği biliniyor.
Edirne ilinin simgesi haline gelmiş Selimiye Cami, görkemli büyük kubbesi ve ilgi çeken dört minaresinin yanı sıra içinde barındırmış olduğu birçok simge ile de dikkatleri üzerine çekmekte.
Caminin yapımını 80 yaşında tamamlayan Mimar Sinan’ın “Ustalık Eserim” olarak bahsetmiş olduğu Selimiye Camii, dış avlusunda sıbyan mektebi, medrese ve imarethane de bulunduruyor.
Osmanlı-Türk mimarisinin en önemli mimari yapılarından olan Selimiye Camii, bünyesinde birbirinden eşsiz Edirnekari kalem işleri, mermer, çini ve hat işçilikleri barındırıyor.
Camiinin mermerlerinin Marmara Adası’ndan ve Kavala’dan getirildiği, direklerinin Enez’den geldiği biliniyor. Çiniler ise elbette İzmit’te özel olarak üretilme. (Bu çinilerin bir kısmı Osmanlı-Rus savaşında sökülerek Moskova’ya kaçırılıyor.)
Aynı anda 6 bin kişinin ibadet edebileceği büyüklükte bir cami olan Selimiye Camii, Mimar Sinan’ın çalışmalarından bahsettiği Tezkiret-ül Bünyan adlı eserinde de yer alıyor. Mimar Sinan, eserinde Selimiye Camii’nin minarelerinin eşsiz olduğundan bahsederken, caminin kubbesinin Ayasofya’nın kubbesini aştığına değiniyor. Birçok anlam barındıran Selimiye Camii’nin mimari özelliklerine bakacak olursak, caminin kubbesi ve minareleri gerçekten eşsiz özelliklerde.
Caminin yekpare bir kubbeden oluşması Allah’ın birliğini simgelerken, cami pencerelerinin beş kademeli oluşu İslam’ın beş şartını işaret ediyor, pencerelerin üst kısımlarında ise “Allah göklerin ve yerin nurudur” yazısı yer alıyor.
Mimar Sinan’ın belirtmiş olduğu gibi Selimiye Camii’nin minareleri eşsiz özellikle. 85,67 metre yüksekliğindeki dört minare, mümkün olduğunca ince olacak şekilde tasarlanmış. Bilinene göre Selimiye Camii’nin minarelerinden daha yüksek olan tek minare Hindistan, Delhi’de bulunan Kutb-Minar; fakat Kutb-Minar’ın sahip olduğu minarelerin kalındığı Selimiye Camii’nin minarelerine kıyasla daha kalınlar.
Edirne ilinin her noktasından görülebilen, Selimiye Camii’nin dört bir köşesinde yer alan minarelerin her biri üç şerefeli. İki minareye üç farklı noktadan çıkış olmakla birlikte, diğer iki minare tek merdivenli.
Bahçesinde iki dikdörtgen avlu bulunan Selimiye Camii’nin avluları taş duvarlar ile çevrili ve caminin avlusunda altında oturup serinleyebileceğiniz üç adet Anıt Ağaç yer alıyor.
Külliye içerisinde yer alan sıbyan mektebi günümüzde çocuk kütüphanesi olarak hizmet verirken, medrese ise müze olarak ziyaretçileri ağırlamaya devam ediyor.
Edirne ili ve Selimiye Camii dendiğinde akla gelen sembol elbette lale. Selimiye Camii’nin süslemelerinde 101 farklı lale deseni kullanıldığı biliniyor ve bunlar arasından en önemli motif “ters lale”. Camide yer alan ters lale motifi ile ilgili birden fazla rivayet var.
Rivayetlerden birine göre, Selimiye Camii’nin yer aldığı arsa önceden bir lale bahçesiymiş ve arsanın sahibi bu araziyi satmama konusunda inat edinmiş. En sonunda ise caminin herhangi bir noktasında lale motifi olması şartı ile arazisini satıvermiş. Mimar Sinan ise adamın “inadını” simgeleyecek şekilde bu lale motifini ters olarak işlemiş.
Selimiye Camii’nde yer alan ters lale motifi ile ilgili olarak anlatılan rivayetlerden bir diğeri, cami inşasında çalışan görme engelli ustanın çizim hatası sebebi ile laleyi ters işlemesi.
Her ne kadar yaygın olmasa da, ters lale ile ilgili bir diğer söylenti ise Mimar Sinan’ın sekiz, dokuz yaşlarındaki torunu Fatma’yı Edirne’ye davet etmesi ve Fatma’nın bir süre sonra hastalanarak hayatını kaybetmesi ile ilgili. Torunu Fatma’yı kaybeden Mimar Sinan, yaşamış olduğu kayıp ve acı sebebi ile türbedeki mermer sandukaya ters lale figürü bırakmış ve Mimar Sinan’ın üzüntüsünü gören çırağı, ustasının üzüntüsünü Selimiye Camii’ne işlemek istemiş.
Ters lale motifi ile ilgili hangi söylenti doğrudur bilemeyiz fakat Selimiye Camii’ne gelen neredeyse tüm ziyaretçilerin caminin içerisinde yer alan ters lale motifini aradıklarını ve bu motifin artık cami ile bütünleşmiş olduğu gerçeğini çok iyi biliyoruz.