2012 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin en önemli parçalarından biri olan Çatalhöyük; Türkiye sınırları içinde bulunması büyük şans olan tarihi eserlerden ve arkeolojik kazı alanlarından biri.
İç Anadolu Bölgesi’nde, Anadolu’nun tam kalbinde, Konya iline bağlı Çumra ilçesinde yer alan bu tarihi oluşum, neolitik döneme ait sosyal değişim ve gelişimleri katmanlar halinde bir bir gözler önüne seriyor.
Taşıdığı evrensel değer nedeniyle arkeoloji, antropoloji ve tarih gibi sosyal bilimlerle ilgilenen dünya vatandaşlarını içine çeken Çatalhöyük; Türkiye’yi yabancı turistlere tanıtmak amacıyla daha fazla öne çıkarılması gereken bir gurur kaynağı.
Sizin için Çatalhöyük’ün bilinmeyenlerini aynı başlık altında topladık:
İçindekiler
Çatalhöyük hakkında en çok merak edilenlerden biri, bu adın nereden geldiği olabilir. Höyüğün farklı yüksekliklerde iki tepe düzlüğüne sahip olması, buranın bir çatal şeklinde görünmesine neden oluyor.
Doğu ve Batı Çatalhöyük olmak üzere iki isimle anılan bölgenin dünya çapında ünlü olması, James Mellaart, David French ve arkadaşlarının 1958 yılındaki keşfine dayanıyor.
Güney Anadolu Platosu üzerinde toplam 14 hektar alana yayılan Çatalhöyük Neolitik Kenti, sadece yatay olarak geniş bir alana sahip değil. Burası dikey olarak da toprağın altına doğru uzun bir yola sahip. Sayıları 18’i bulan yaşam katmanlarından her biri; farklı bir çağa ve heykel sanatından rölyeflere duvar resimlerinden evlere kadar farklı dünyalara açılıyor.
Dönemin dini inançları hakkında da bilgi veren Çatalhöyük kazılarında, en çok ana tanrıça heykelleri dikkat çekici. Doğum yaparken de görülen bu iri göğüslü, fazla kilolu ve büyük kalçalı kadınlar kesinlikle görülüp araştırılmaya değer.
Kesici ve delici aletler, tabak çanaklar, pişmiş topraktan yapılan hayvan figürleri, ölü hediyesi olarak yapılan boncuklar, renkli taşlar ve baltalar, av bereketi için duvara ya da örtülere yapılan resimler gibi birçok ilgi çekici detay Çatalhöyük kazılarında adeta toprağın altından fışkırıyor.
Burada elde edilen tarihi buluntuların Konya Arkeoloji Müzesi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde de sergilendiğini söylemek mümkün.
Çatalhöyük sadece Türkiye’nin değil, tüm insanlığın da tarihine ışık tutan bir yapı. Şu ana kadar Çatalhöyük kazılarında açığa çıkanlar arasında, bilinen ilk ev mimarisi ve ilk manzara resmi var.
Keşfedilmesi ilk kez 1958 yılına dayanan Çatalhöyük’te kazıların 1961 yılında başladığı söylenebilir. 1993 yılından bu yana İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında yapılan çalışmalar, günümüzde halen çeşitli aralıklarla yapılan bilimsel kazılarla tekrar tekrar destekleniyor.
Höyükte bulunan ve “olağanın ötesinde” olarak değerlendirilen sanat ve mimari anlayışı, MÖ 7400 yılına kadar geri gidiyor. Medeniyetin ve tarımın tarihini anlamak isteyenler için burası mükemmel bir başlangıç noktası.
Tarih boyunca 9 bin yıllık Çatalhöyük’ten daha eski yerleşimlerin olduğunu, başta Mezopotamya olmak üzere biliniyor. Son günlerde daha da popüler hale gelen, Şanlıurfa sınıra Göbeklitepe de Türkiye sınırları içerisinde 12 bin yıllık bir tarih sunuyor. Farklı tarihi yerleşimleri aynı gezi kapsamında görmek bu anlamda, benzerlikleri ve farkları değerlendirmek için, ilgi çekici bir deneyim olabilir.
Çatalhöyük Neolitik Kenti’ne dair en çok konuşulanlardan biri, buranın son derece ilginç mimarisi. Ailelerin yaşam süresi dolduğunda evlerin toprakla doldurulup üstüne yenilerinin yapılması yoluyla, höyük yüksekliğinin 18 yapı katına ve 21 metreye kadar yükseldiği biliniyor. Burası dönemin en kalabalık yerleşimi olarak da biliniyor. Çatalhöyük’ün bitişik kerpiç evlerindeki tahmin edilen nüfusu 8 bin civarında.
Ölülerin yaşam alanının altındaki bir platformda kaldığı Çatalhöyük’te, yine ölenlerin yanına gömülen hediyeler var. Tek katlı evlerde bir oda ve bir depo mevcut.
Ev duvarlarındaki resim panoları, burada sanatla iç içe bir yaşamın sürüldüğünü gösteriyor. Göbeklitepe ile ortak bir özellik olarak; burada da hayvan çizimleri arasında özellikle leopar figürleri göze çarpmakta.
Evlerin duvarları arasında yol olmaması ve insanların evlerine çatıdan girmesi, Çatalhöyük’ü en ilginç hale getiren detaylar arasında sayılabilir. Evlerin içinde vahşi hayvanlara ait boynuzların ve kafa tası gibi anatomik parçaların da özenle saklandığı görülüyor.
Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin mimarisinden; burada avcılık ve toplayıcılık dışında tarımın da olduğu, bireylerin eşitlikçi bir yaşam sürdüğü anlaşılabilir. Duvar resimlerinde kent planının görünmesi, şu ana kadar sahip olunan tarihi buluntular arasında bir ilk olarak görülüyor.
Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük için ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 1 Ekim) ve kış dönemi (1 Ekim – 1 Nisan) olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Her iki dönemde de sabah 09.00’da açılan kapılar; yaz döneminde 19.00’a, kış döneminde ise 17.00’ye kadar açık tutuluyor. Ziyaret sırasında son dakikaya kalmamakta fayda var zira gişe kapanışları, kapanış saatinden 20 dakika önce. Yaz dönemi için 18.40 ve kış dönemi için 16.40 saatlerini not alabilirsiniz.
Tam bir açıkhava ve tarih müzesi sayılan bu yerde tatil günü de yok. Haftanın her günü Çatalhöyük’ü ziyaret edebilirsiniz.
Girişin tamamen ücretsiz olduğu Çatalhöyük’ü ziyaret etmemek için bahaneniz yok. Çatalhöyük ve çevresinde ne yazık ki sesli rehberlik, müze mağazası, otomat ya da kafe gibi ek imkanlar yok.
Müze maceranıza Anadolu’nun diğer illerinde de devam etmeyi düşünüyorsanız Müzekart satışları Çatalhöyük gişesinden yapılıyor.
Çatalhöyük Konya il merkezinin 52 kilometre güneydoğusunda yer alan bir yerleşim. Hasandağı ile tarihi eser arasında ise 136 kilometre mesafe var. Konya’nın tüm Anadolu’nun merkezi konumunda olması bu açıdan büyük avantaj.
Türkiye’nin neredeyse tüm şehirlerinden 12 saati geçmeyen bir kara yolculuğuyla buraya ulaşabilirsiniz. Hem ulusal hem de yerel konya otobüs firmaları buraya günlük düzenli seferler düzenlemeye devam ediyor.
2000 yılından bu yana sivil uçuşlara açık tutulan Konya Havalimanı ise, ulaşımda farklı bir seçenek olarak karşınıza çıkabilir. Buraya daha çok İstanbul aktarmalı uçuşlar ile Türkiye’nin diğer şehirlerinden ulaşım sağlanıyor. Hem İstanbul Yeni Havalimanı’ndan hem de Sabiha Gökçen’den Konya yönüne uçuşlar mevcut. Selçuklu ilçesinde hizmet veren havalimanı ile şehir merkezi arasında ulaşım Havaş otobüsleri ile mümkün. Otobüsler uçakların varış saatine göre havalimanından hareket ediyor.
Çatalhöyük Neolitik Kenti, Konya’ya bağlı Çumra ilçesine 10 kilometre kadar mesafede yer alıyor. Konya Havalimanı’ndan sonra araç kiralamak; bu ilçeye geçmek için uygun bir seçenek olabilir.
Konya’ya otobüsle gelmeyi tercih edenler ise garajdan kalkan Çumra minibüslerini araştırabilirler.
Konya’nın yerli halkı da bu tarihi miras yönüne daha sık ve daha ulaşılabilir toplu taşıma çözümleri olmamasından şikayetçi. Dolayısıyla araç kiralama yoluna giderseniz, daha rahat etmeniz söz konusu. Kış döneminde yol koşulları ile ilgili dikkatli olmakta fayda var.
Çatalhöyük’ü yurt içi turlar kapsamında rehber eşliğinde gezmek de bir diğer seçenek. Bu sayede Neolitik Çağ ve dönemin koşulları hakkında daha geniş bir aydınlanma yaşayabilir, Konya’ya kadar gelmişken Anadolu’nun saklı kalan diğer gizemlerini de çözmeye kendinizi adayabilirsiniz.