Gastronomi turizmi alanındaki popülerliğini her geçen gün arttıran Mardin’in geleneksel lezzetlerinin her biri her lokmasında kendine hayran bırakıyor.
Mardin’in hayal gücünüzü zorlayacak derecede farklı baharatların bir arada kullanıldığı, meyveyle etin sıkça buluştuğu, yörede yetişen otların bolca kullanıldığı, yemelere doyamayacağınız hamur işlerinin sofralardan eksik olmadığı muazzam bir mutfağı var.
Siz de her sofranın şölen tadında kurulduğu bir şehre konuk olmak istiyorsanız istikametiniz Mardin olsun. Emin olun Mardin’den dönerken aklınız tadamadıklarınızda kalacak. Diyorum ve sizi okurken bile insanın iştahını kabartan Mardin lezzetleri ile baş başa bırakıyorum.
İçindekiler
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hemen hemen her ilde karşımıza çıkan çorbalardan biri olan lebeniye, Mardin mutfaklarında da sıkça pişiriliyor.
Pirinç, nohut ve mini mini köfteli, üzeri tereyağında kızdırılmış naneli bu nefis çorbadan tatmadan Mardin’den dönmeyin.
Mardin mutfağının hem en ekonomik hem de en lezzetli çorbalarından biri bence un çorbası.
En basit haliyle anlatacak olursam un çorbası, kokusu iyice çıkıncaya kadar tereyağında kavrulan unun üzerine su eklenerek yapılıyor.
Son olarak üzerine kırmızı pul biberli ve naneli yağ gezdirildikten sonra servis ediliyor.
Kulağa son derece basit ve sıradan bir lezzet gibi gelse de bir kere tattınız mı her akşam içmek isteyebilirsiniz, demedi demeyin.
Karşı konulmaz rahiyasını mahlep, tarçın ve zencefilin efsane buluşmasından alan nefis bir çörek kiliçe.
Kiliçe halk arasında hayat çöreği olarak da biliniyor. Nedeni ise Mardin’de yapılan geleneksel düğünlerde gelin ve damat kiliçeyi ikiye bölerek paylaşıyor. Bu paylaşım da hayatı paylaşmayı sembolize ediyor.
Mardin’in tarihi sokaklarında dolaşırken gözünüze kestirdiğiniz bir fırından kiliçe alıp yolunuza öyle devam edin derim.
Lahmacun inceliğinde, calzone denilen kapalı pizza formunda nefis bir hamur işi sembusek. İç harcı özel baharatlarla harmanlanmış kıyma ve soğan ile hazırlanan sembusek çıtır çıtır oluncaya kadar fırında pişiriliyor.
Mardin gezinize lezzetli bir akşam üzeri molası vermek isterseniz yanında bir bardak ayranla sembusek güzel bir alternatif olacaktır. Mutlaka deneyin derim.
Geleneksel Mardin mutfağının en farklı yemekleri arasında ilk sıralarda yer alıyor bence accin.
İnce bulgur ve soğan geniş tepsilerde iyice özdeşleşinceye kadar yoğuruluyor. Ardından tepsiye güzelce yayılıyor. Soğanlı bulgurun üzerine ayrı bir sahanda pişirilmiş göz yumurtalar ve bolca kişniş ilave ediliyor.
Accin genelde evlerde pişen bir lezzet olsa yöresel yemek yapan restoranların bir kısmında bulabilirsiniz. Denk gelirseniz mutlaka tadın derim.
Mardin mutfağının adına yabancı tadına aşina olduğumuz lezzetlerinden biri de ikbebet yani içli köfte.
Hem haşlaması hem de kızartması yapılan ikbebet bence nefis bir atıştırmalık, efsane bir başlangıç, karşı konulmaz bir lezzet.
İkbebeti bir kere tattınız mı her yemek önce bir tane yemeniz garanti. Benden söylemesi.
Mardin’e özgü içli köfte çeşitlerinden biri de irok. Alışık olduğumuz içli köftelerden farklı olarak yuvarlak formda yapılan irok yağda kızartılıyor.
İrok yanında çayla da efsane oluyor ama bana sorarsanız iroğun en güzel eşlikçisi süzme yoğurt. Çıtır çıtır irokları süzme yoğurda banıp yemek çok keyifli.
Mardin mutfaklarında eti meyve ile buluşturan pek çok lezzet var. Firkiye de onlardan biri.
Çağlanın, kuzu eti ve arpacık soğanla buluştuğu firkiye, Mardin mutfaklarında en sık pişirilen yemeklerden biri.
Yöresel yemek yapan pek çok restoranda bulabileceğiniz firkiyeden tatmadan Mardin’den ayrılmayın derim.
Mardin mutfağının en özel lezzetleri arasında ilk sıralarda yer alıyor bence incasiye.
Siyah kuru eriğin hafif mayhoş tadı ile tadına tat katan, lokum gibi pişmiş kuşbaşı etli incasiye yemeğinden yemeden Mardin’den ayrılmayın derim.
Minik de bir lezzet tüyosu verecek olursam incasiye yanında pirinç pilavı ile efsane oluyor. Aklınızda bulunsun!
İncasiyenin yeşil eriklisi diyebileceğim alluciye tadan herkesin hayran kaldığı çok özel bir yemek. İşin sırrı bence taze yeşil eriklerin bütün halde yemeğe eklenmesinde saklı.
İçinde soğandan maydonoza, etten baharata pek çok farklı lezzet olan alluciyeyi Mardin’de tadılacaklar listenize mutlaka alın derim.
Her zaman söylerim her türlü ete en çok yakışan sebze bence patlıcandır diye. Mardin usulü dizme de patlıcan ve köfteyi buluşturan lokum gibi bir yemek.
Sıra sıra dizilen patlıcan ve köftelerin üzerine salçalı sos gezdirildikten sonra pişiriliyor.
Siz de benim gibi patlıcan ve etin ayrılmaz bir ikili olduğunu düşünenlerdenseniz Mardin’in dizmesini asla es geçmeyin derim.
Geleneksel Mardin mutfağının en meşhur lezzetleri arasında ilk sıralarda yer alıyor kaburga dolması.
Mardin’e gittiğinizde tadı damağınızdan uzun süre silinmeyecek bir lezzet tatmak isterseniz üzeri bol bademli, içi dolmalık fıstıklı, kuş üzümlü, kuzu ciğerli nefis bir pirinç pilavı ile doldurulan kaburga dolmasından mutlaka tadın derim.
Minik bir de lezzet tüyosu verecek olursam kaburga dolması yanında ev yapımı ayranla efsane oluyor.
Önce soğanların içine sığacak boyutta tombik köfteler hazırlanıyor. Ardından hazırlanan köfteler kabukları soyulup ortadan ikiye kesilen soğanların içine yerleştiriliyor. Üzerine nar ekşili ve zeytinyağlı bir sos gezdirildikten sonra servis edilen soğan kebabının tadı tam anlatılmaz yaşanır türden.
Soğan sevmeyeni bile kendine hayran bırakan bu nefis kebaptan tatmadan Mardin’den dönmeyin derim.
Etli yemekleri ile meşhur olan Mardin’in en sevilen lezzetlerinden biri de dobo. Süryanilerin Mardin mutfağına kazandırdığı bu özel lezzet kuzu kol ile yapılıyor.
Üzerine yoğurtlu, sarımsaklı özel bir marine sosu sürüldükten sonra pişirilen kuzu kol yanında soğan, patlıcan ve pirinç pilavı gibi eşlikçilerle servis ediliyor.
Mardin’e giderseniz görüntüsü ile iştah kabartan, tadı ile damak çatlatan dobosundan tatmadan dönmeyin.
Arap Mutfağı’ndan Mardin mutfağına miras kalan en lezzetli yemeklerden biri de maklube.
Üzeri kuşbaşı etli pirinç pilavı diye anlatabileceğim maklube genellikle yanında salata ve yoğurtla servis ediliyor.
Bence pirinç pilavının her hali güzel ama Mardin usulü kuşbaşı etli maklube ayrı bir lezzetli. Denk gelirseniz mutlaka tadın derim.
Kibbe nam-ı diğer işkembe dolması için sakatat severlerin Mardin mutfağındaki favorisi diyebilirim. Özel hazırlanan pirinçli bir harçla doldurulan kuzu karnı ağır ateşte yavaş yavaş pişiriliyor.
Farklı lezzetler denemeyi seviyorsanız hafif soğuduktan sonra ılık olarak servis edilen kibbeye mutlaka bir şans verin derim.
Mardin usulü lokma tatlısı diyebileceğim zingili alışık olduğumuz lokma tatlılarından ayrılan en temel püf noktası bence şerbetinin en az üç saat dinlendirilmesi.
Kızarmış hamur tatlıları sizin de vazgeçilmez lezzetiniz ise Mardin’in zingil tatlısını es geçmeyin derim.
Arası künefe peynirli, üzeri Antep fıstıklı, incecik çıtır çıtır hamurlu nefis bir tatlı kahiye.
Mardinliler kahiye tatlısını genelde mırra eşliğinde yiyor ama bence esas taze demlenmiş çayla efsane oluyor. Sizin favoriniz hangisi olurdu?
Mardin’e giderseniz limon suyu ve balla tatlandırılan sumak şerbetinden, acı kahve olarak da bilinen mırrasından içmeden, mavi rengi ile gönülleri fetheden Coğrafi İşaret Tescilli badem şekerinden, odun ateşinde kavrulan tarçınlı, vanilyalı, biberli, karanfilli gibi çeşitleri olan leblebisinden ve Midyat’ın meşhur incirinden almadan dönmeyin derim.