Eskişehir’in güzel bir ilçesi olan Odunpazarı, 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmiş.
Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden kalan çok sayıda tarihi yapıya ev sahipliği yapan Odunpazarı bölgesi, 8 Eylül 2019 itibariyle Odunpazarı Modern Müzesi’ni (OMM) de bünyesinde barındırıyor.
Dünyaca ünlü Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates tarafından inşa edilen müze, üç katlı ve 4500 metrekarelik bir alana sahip. Dünyanın en iyi beş mimarı arasında gösterilen Kengo Kuma tarafından tasarlanan modern sanat müzesi, Eskişehir’e müthiş bir hava katmış.
Osmanlı kubbe mimarisi, Japon mimarisi ve Odunpazarı bölgesinin yerel mimarisinin güzel bir sentezi olan bu müze dışarıdan bakıldığında modern gözükse de geleneksel izleri de bünyesinde barındırıyor.
Müzenin inşasında ana malzeme olarak ahşabın kullanılması sayesinde yöre ile güzel bir uyum yakalanmış. Bu sayede gezerken burnunuza gelen ağaç kokusu da çok özel bir duygu yaratıyor.
Tam ortada yer alan avludan (atrium) yukarıya doğru baktığınızda gördüğünüz ışık tamamen farklı bir dünyaya götürüyor sizi.
Sade ve şık bir mimariye sahip bu başarılı müze ferah sergileme alanlarına sahip. Bu sayede gezerken insanı bunaltmıyor.
Modern sanat müzeleri büyükşehirler dışında pek fazla yerde bulunmadığı için Odunpazarı Modern Müzesi kısa zamanda çok sayıda ziyaretçinin ilgisini çekmiş.
Ayrıca yaşlıların rahatça gezebilmesi için koltuk değnekleri bulunuyor müzede.
Biletinizi alıp girdiğinizde solunuzda yer alan vestiyer ve kilitli dolaplar adeta bir kurtarıcı görevi görüyor. Eşyalarınızı taşımak zorunda kalmadan müzeyi gezme keyfi gerçekten şahane.
Size naçizane önerim, müzenin en üst katına asansörle çıkarak alt katlara inerken merdivenleri kullanmanız. Bu sayede müzeyi pek yorulmadan gezebilir, merdivenlerin başında yer alan eserleri de kaçırmazsınız.
Farklı yaş gruplarının müzeye aktif bir şekilde katılımını sağlayabilmek adına Odunpazarı Modern Müzesi’nde çeşitli atölyeler, eğitimler, seminerler de düzenleniyor.
Hem çocuklar hem de büyükler için rehberli sergi turları mevcut.
Sanatçı buluşmaları ve sanat tarihi seminerleri düzenleniyor.
Sanata ve müzelere ilginiz varsa kesinlikle gezmenizi önerdiğim bu güzel müzeyi en kısa zamanda ziyaret edebilmeniz dileğiyle.
Müzede hala aktif olan iki adet sergi bulunuyor. Bunlardan ilki “Tanabe Chikuunsai IV’ün Mekana Özel Yerleştirmesi” ismiyle biliniyor ve 8 Eylül 2020’ye kadar ziyaret edilebiliyor.
Ünlü Japon bambu sanatçısı Tanabe tarafından sadece bambu çubuklar kullanılarak oluşturulan bu eser dört element (ateş, hava, su, toprak) ve insanı simgeliyor. Bu elementlerin ve insanın nasıl bir araya gelerek evrenin içinde var olduğunu göstermeye çalışmış eser sahibi.
Dört asistanı ile birlikte çalışan Tanabe, eseri 12 günde oluşturmuş.
Japonya’nın yalnızca Kochi bölgesindeki bir dağda yetişen ‘kaplan bambu’ dalları örülerek birbirleri içerinden geçirilmiş. Eseri duvara sabitleyen kancalar dışında herhangi bir yapıştırıcı malzeme kullanılmamış.
O yüzden esere baktığınızda dengenin ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz aslında. Doğadaki elementler ve insanın kusursuz bir biçimde birlikte yer aldığını, bu düzenin bir parçası bile zarar görse dengenin bozulacağı hissini yaşatıyor size bu etkileyici eser.
Yer aldığı galerinin tavanının yarısı cam olduğu için özellikle öğle vaktinde esere güneş ışınları vurduğunda eseri izlemek ayrı keyifli.
Gece vakti de ortam aydınlatması sayesinde farklı bir görünüme sahip oluyor.
Yukarıdan ve aşağıdan baktığınızda bile size farklı bir duygu yaşatıyor. Tahmin edeceğiniz üzere müzenin en ilgi çekici eserlerinin başında geliyor.
Müzenin kurucusu Eskişehirli mimar Erol Tabanca’nın Koleksiyonu’ndan bir seçki olan “Vuslat” isimli sergiyi de 6 Eylül 2020 tarihine kadar görebilirsiniz müzede.
Bu sergide yerli olduğu kadar yabancı sanatçıların eserlerine de yer verilmiş.
Guido Casaretto’nun farklı insan yüzleri kullanarak oluşturmuş olduğu “Sevimsiz İnsanların Yüzü Birbirine Benzer mi III” isimli heykeli serginin en ilgi çeken eserlerinden. Beyaz reçine döküm üzerine kömür ve grafit kullanılarak yapılan bu heykele bakınca gözlerin içindeki kılcal damarlarına varana kadar tüm detayları görebiliyorsunuz. Yüzdeki mimikler, kırışıklıklar ve lekeler ifadeyi çok gerçekçi bir hale getiriyor. Bu yüzden olsa gerek bu kocaman eser insanı derinden etkiliyor.
Koreli sanatçı SeungMo Park’ın çelik teller keserek oluşturduğu eserlerine belli açılardan baktığınızda insan suretleri görüyorsunuz. O özel açıyı yakalayamadığınızda ise sadece çelik teller görmek insanı bir anlığına hayal kırıklığına uğratsa da eseri daha da anlamlandırıyor aslında.
Hans Op de Beeck’ın koltuğun üzerinde uyumuş küçük bir kızı gösteren “Uyuyan Kız” isimli eserini de çok beğendim. Bu eser tüm doğallığıyla adeta içimi ısıttı, benim de minik kızın yanına kıvrılıveresim geldi.
Yağız Özgen’in eserleri de klasik portreler dışında dijital dünyadaki objeleri gösteriyor bizlere.
Kalan birçok eseri anlatıp sizin için heyecanını kaçırmak istemediğimden daha fazla anlatmıyorum.
Bu güzel eserleri keşfederken yorulursanız müzedeki kafede bir şeyler içip, hediyelik eşya dükkanından size bu güzel yeri hatırlatacak bir şeyler satın alabilirsiniz.
Adres: Şarkiye Mah. Atatürk Bul. No: 37, Odunpazarı/Eskişehir
Pazartesi günü dışında her gün belirtilen saatlerde ziyaret edebilirsiniz.
Salı 10:00-18:00, Çarşamba 10:00-20:00, Perşembe 10:00-18:00, Cuma 10:00-18:00, Cumartesi 10:00-18:00, Pazar 11:00-18:00.
Tam biletin 20, indirimli biletin ise 15 TL olduğu müzede indirimli biletten öğrenciler, öğretmenler, 65 yaş üzerindeki kişiler faydalanabiliyor.
Müzekartın geçerli olmadığı müzeyi engelliler, basın mensupları, 12 yaş ve altı çocuklar, OMM üyeleri, Milletlerarası Müzeler Konseyi (ICOM) kart sahipleri, Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği (MMKD) üyeleri ve okul gruplarına eşlik eden öğretmenler ücretsiz olarak gezebiliyor.
Telefon: +90 222 221 27 37
E-posta: info@omm.art