Kategoriler AvrupaYurt Dışı

Podgorica’da Gezilecek Yerler

Henüz yakın zaman önce bağımsızlığını ilan eden Karadağ’ın başkenti olan Podgorica, oldukça önemli bir ivme kazanmış durumda.

Hırvatistan ile Bosna Hersek gibi ülkelere komşu durumunda olan ülke, deyim yerindeyse emekleme aşamasında. Buna rağmen kültürel açıdan çok zengin bir mirastan söz etmek mümkündür.

Karadağ halkı bağımsızlık döneminden önce son derece çetin koşullar altında yaşamış. 1990’lı yılların başında Sırbistan- Karadağ özelinde yapılan nüfus sayımında, toplam nüfusun %69’unu Sırp kökenlilerin oluşturduğu görülür.

5 sene sonraki nüfus sayımı sonucunda 1996 yılı ortalarında yüzbinlerce mültecinin varlığı tespit edilir. Nüfus sayımı daha sonraki dönemlerde de hızlı bir şekilde değişir. Sırbistan Karadağ Federasyonu’nun toplam nüfusu bir dönem 10 milyona kadar ulaşır.

1960’lı yıllardan sonra gelişmiş Avrupa ülkelerine ve Kuzey Amerika taraflarına ciddi bir Sırp ve Karadağ göçü olmuştur. Bunu takip eden yıllarda göç aynı hızla devam etmiştir. Daha sonra, özellikle malum savaşı takip eden yıllarda göç Sırbistan ile Karadağ üzerinde yeniden yoğunlaşmıştır.

Balkanların bu küçük ve önemli ülkesini yerinde keşfetmek adına başkent Podgorica’ya gelebilirsiniz.

Toplu ulaşımın son derece uzuz olduğu Podgorica, uzun süre Osmanlıların egemenliğinde kalmıştır. Osmanlı devleti zamanında şehir “Böğürtlen” olarak bilinir.

Şehre geldiğinizde Osmanlı etkisinden dolayı bazı tanıdık yapılarla karşılaşmanız mümkün. Herkese hitap edebilen yemek kültürü dışında, şehir merkezindeki yeşil alanları ve ilginç tarihi mekanları ile Podgorica, size keyifli bir Balkanlar deneyimi vadediyor.

Podgorica şehrinde gezmeye değer yerleri; Müzeler, Tabiat Güzellikleri ve Tarihi Mekanlar başlıklarıyla sizin için bir araya getirdik. Sadece başkenti değil ülkenin diğer önemli şehirlerini de mutlaka keşfe çıkmalısınız; Karadağ’da Gezilecek Yerler ve Karadağ’a Nasıl Gidilir? yazılarımıza göz atarak şehirler ve ulaşım ile ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Podgorica’da Gezilecek Yerler

Podgorica’daki Müzeler

Karadağ Doğa Tarihi Müzesi

Karadağ görece yeni kurulan bir ülke olduğu için henüz potansiyelini yansıtacak düzeyde müze ile karşılaşmak pek gerçekçi bir beklenti değil. İlerleyen yıllarda şehrin müzecilik anlamında önemli bir yol alması beklenebilir.

Yeni bir ülkenin elbette tarihinin, kültürünün, yaşam biçiminin oturması, müzeciliği de besleyecektir. Yine de şehirde ön plana çıkan iki kıymetli müze bulunuyor.

Bunlardan ilki olan Karadağ Doğa Tarihi Müzesi, oldukça ilginç bir sunuma sahip. 1961 senesinden bu yana var olan müze, farklı Balkan ülkelerinden gelen koleksiyonları kapsıyor. Buradaki sergilerin bazıları geçici bazıları ise daimi olarak belirlenmiş. Bu özel müze Podgorica’nın güney yakasında konumlanıyor. Uzunca bir süre tadilat için kapalı durumda kalmış olsa da şu anda yeniden ziyarete açık durumdadır. Oldukça cüzi bir ücret karşılığında müzeyi ziyaret edebilirsiniz.

Podgorica Müze ve Galerisi

Şehrin öne çıkan ikinci müzesi olan “Podgorica Müze ve Galerisi” kültürseverlerden tam not almayı başarıyor.

Karadağ’ın farklı noktalarından toplanan eserlerin bir araya getirildiği müze, koleksiyon sayısı açısından bir nebze zayıf kalır. En azından diğer Avrupa başkentleri ile kıyaslandığında eser sayısının biraz daha fazla olması beklenebilirdi.

Buna rağmen Karadağ geleneksel kıyafetleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için önemli doneler barındırır.

Ülkenin en çok tanınan heykeltıraşlarından biri olan M. Scepanovic’in emekleriyle ortaya çıkarılan özgün heykeller, müzenin en çok ilgi gören eserleri arasında.

Burada savaşlarda aktif olarak kullanılan bazı silah ve materyaller dışında çeşitli folklorik eşyalar, kesinlikle görülmeye değer!

Podgorica’daki Tarihi Mekanlar

Dajbabe Manastırı

Balkanlar özelinde küçük ve mütevazi bir yer olarak öne çıkan Karadağ’ın başkentinde sizi çok önemli tarihi mekanlar bekliyor.

Bu bölümdeki önerilerimize Dajbebe Manastırı ile başlıyoruz. Görünümüyle oldukça etkileyici bir forma sahip olan manastır 1897 senesinden bu yana ayakta.

Yapıldığı dönemde Uspenje Bodorodice’ye adanır. Buranın adı dahil olduğu köyden kaynaklıdır.

Dajbebe’ye geldiğinizde hem Balkanlarda ilginç bir köy keşfetme şansı bulabilir hem de sıklıkla ziyaret edilen bu popüler manastırı görme fırsatını edinebilirsiniz.

Dajbebe Manastırı’nın iç mimarisinden ziyade dış görünümü oldukça etkileyicidir.

Tarihi mekanın Zeta Vadisi’nin gölgesinde yer alması burayı daha da özel kılar.

Ostrog Manastırı

Podgorica şehrinde özellikle tarihi ve kültürel mekanları ziyaret etmek istediğinizde karşınıza pek çok manastır çıkacaktır.

1600’lü yıllardan bugüne kalan Ostrog Manastırı da tam olarak bunlardan biri durumunda.

Bir tür “Sırp-Ortodoks” Kilisesi olarak bilinen Ostrog Manastırı, ülkenin en çok ilgi gören dini mekânları arasında bulunuyor.

Tek dezavantajı bu özel yapının Podgorica şehir merkezinin görece biraz dışarıda kalması. Buraya geldiğiniz zaman meşhur Bjelopavlici Ovası’na ait manzara ile karşılaşabilirsiniz.

Kayalara oyulmasından dolayı sıkça Sümela Manastırı’na benzetilen Ostrog Manastırı ile şehir merkezi arasında yaklaşık olarak 50 km civarında bir mesafe bulunuyor. Manastırın deniz seviyesinden 900 metre yukarıda olduğu söylenebilir.

Mekana yaklaştığınız zaman alt ve üstte iki ayrı bölümün olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Özellikle “Alt Manastır” adı bölüm, 1824 senesinde yapılan kiliseden dolayı biraz daha fazla ilgi görüyor. Burası ile ana tapınak arasındaki mesafe yaklaşık olarak 2 km civarında.

“Üst Manastır” adı verilen kısımda da mağaralar son derece ilgi çekici. En tecrübeli isimler bile manastıra gelirken yolların zorluğundan dolayı epey zorlanıyor. Bu nedenle manastırı ziyaret etmek için yapmanız gereken yolculuğun sizi zorlayabileceğini hatırlatalım. Tabi bu durum daha çok kış mevsimi için geçerli.

Bahar ve yaz aylarında manastıra ulaşmak görece daha kolay. Bu nedenle sevdiklerinizle beraber manastırı bahar ya da yaz aylarında ziyaret edebilir ve çevresindeki güzelliklerin keyfini yaşayabilirsiniz.

Aziz George Kilisesi

Podgorica gezilecek yerler listesinin içinde her daim kendine yer bulan Aziz George Kilisesi  ile tanışmaya hazır olun!

Şehrin en eski kiliseleri arasında bulunan kilise, Gorica Tepesi‘nin alt yamacında konumlanır.

Bir Ortodoks kilisesi olan bu tarihi mekan, özellikle tarihçiler tarafından büyük ilgi görüyor.

Kilisenin duvar kısımları özellikle bir kale yapısını andırıyor.

Aziz George Kilisesi’nin hemen arka kısmında ise büyük bir mezarlık bulunuyor. Bu arada görünüm itibariyle de biraz ürpertici olduğunu söylemek gerekiyor.

Şehrin en ihtişamları mekânları arasında yer alan Aziz George Kilisesi, 10. yüzyılda inşa edilmiş.

Dönemin mimari özelliklerini bariz şekilde yansıtan bu görkemli yapı sizi büyüleyecektir.

Kilise kalabalıktan uzak, oldukça sakin ve huzurlu bir bölgede yer alır.

Zaman zaman dini kutlamalar ya da ayinler için kullanılır. Bu dönemlerde Aziz George Kilisesi ciddi kalabalıklarla karşılaşır.

İsa’nın Diriliş Katedrali

Yakın tarihte, Yugoslavya’yı oluşturan altı Cumhuriyet’ten biri olarak öne çıkan ve sonrasında bağımsızlığına kavuşmayı başaran Karadağ’da tarihi mekanları keşfetmeye devam ediyoruz. Sıradaki mekanımızın adı: İsa’nın Diriliş Katedrali.

İnşa süreci yaklaşık olarak 20 sene civarında süren katedral, oldukça özel bir mimariye sahip.

Şehrin merkezinde konumlaması ise buranın çok daha kolay bir şekilde ziyaret edilmesine olanak sağlıyor. Tapınağın sanatsal bir stilde inşa edildiği görülüyor.

Ortodoksluğun merkezi yerlerinden biri olarak görülen mekan, Moraca Nehri’nin hemen batı kısmında bulunuyor.

Yapının tasarımında Predrag Ristic ismi görünüyor.

Katedralin iç bölümlerinde komünist liderlerin cehennemde yandığını temsil eden freskler dikkat çeker.

İkiz kule şeklinde olan ön cephe kısmında ise daha çok altın kaplama freskler bulunur.

Çok uzun süren yapımı esnasında meşhur Kotor Katedrali’nden ilham alınmıştır.

Podgorica Çağdaş Sanat Merkezi

Podgorica şehrinin en önemli kültürel mekanlarından biri olan “Podgorica Çağdaş Sanat Merkezi” doğrudan Karadağ’ın kendi sanatçılarının elinde yükselen bir yapı.

Açıldığı ilk günden bu yana büyük ilgi gören ve pek çok etkinliğe ev sahipliği yapan bu merkez, son derece dinamik bir yapıya sahip.

Nikola Petrovic Sarayı’nın içinde yer alması burayı daha da ilginç kılıyor.

Çağdaş Sanat Merkezi içinde Karadağlı sanatçılar dışında Latin, Asya, Avrupa ve Afrikalı sanatçıların da sergileri yer alır. Bu sergi programlarını takip ederek Podgorica Çağdaş Sanat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Hem mimari yapısı hem de içeriği ile göz dolduran bu güzel yer sizi oldukça güzel zaman geçirmenizi sağlayacaktır.

Milenyum Köprüsü

Podgorica içinde hem tarihi ve doğal bir mekan keşfetmek hem de kent manzarasına tanıklık etmek istiyorsanız Milenyum Köprüsü oldukça ideal bir tercih olarak öne çıkıyor.

Şehre gelenlerin gezi listelerinde bulundurdukları tarihi köprü toplamda 173 metrelik bir uzunluğa sahip.

Yapı, Moraca Nehri’nin hemen üstünde konumlanıyor.

Açılışı tam olarak Karadağ’ın bağımsız gününde gerçekleştirilen Milenyum Köprüsü, tam fotoğraflık bir görüntüye sahip.

Köprü, şehrin modern yapıları arasında kendine yer bulduğu için büyük ilgi görüyor.

Özellikle tasarım tarzı ve ışıklandırma biçimi ile fark yaratan Milenyum Köprüsü sizi doğrudan 13 Temmuz Sokağı’na doğru çıkaracaktır.

Stara Varos

Bazı tarihi mekanları ile İstanbul’a benzetilen Podgorica şehri, yaklaşık olarak 400 sene civarında Osmanlı kontrolünde kalmıştır. Bu nedenle de imparatorluktan miras pek çok eserin kalması oldukça normal.

Osmanlı mirasının en önemlilerinden bir tanesi de Stara Varos’tur. Burası bazı kaynaklarda hala “Eski Türk Şehri” olarak tanımlanır.

Ne yazık ki 2. Dünya Savaşı esnasında ciddi bir hasarla karşılaşsa da bugüne kalmayı başaran çok sayıda yapıdan söz etmek mümkündür.

Tito’nun döneminde adeta baştan yaratılmış olan bu bölgeyi ziyaret ettiğinizde sizi saat kulesi ve pek çok Osmanlı camisi karşılayacaktır.

Türkler için son derece önemli olan Osmanagic Camii bunların başında geliyor.

Hercegovacka Caddesi

Yugoslavya’nın dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Karadağ, son zamanlarda turizm anlamında var olan potansiyelini değerlendirmeye çalışıyor.

Şehre dışarıdan gelen turistlerin en çok kullandığı caddelerden bir tanesi olan Hercegovacka Caddesi, muhtemelen sizin de kısa sürede kalbinizi kazanacaktır.

Podgorica şehrinin merkezinde konumlanan cadde, şık dükkanları ve hareketli yapısı ile göze çarpıyor. Buna rağmen yayalar için oldukça güvenilir bir düzen olduğunu söyleyebiliriz.

Şehir kültürünü ve sosyal yaşamını yakından tanımak için bu caddede vakit geçirebilirsiniz.

Geleneksel yemeklerini tadabileceğiniz mekanlar, kafeler, oteller çoğunlukla bu cadde üzerinde bulunuyor.

Related Post

Aynı zamanda ülkelerin temsilcilikleri de büyük ölçüde bu alana sıkışmış durumda.

Trafiğe kapalı olması ve mekanların turistik yapıda olması, burayı her daim cazip kılmaya yetiyor.

Saat Kulesi

Avrupa’nın pek çok noktasında kendine has mimari özellikleri olan bir saat kulesiyle karşılaşabilirsiniz. Bu gelenek elbette Podgorica’da da bozulmuyor.

Stara Varos bünyesindeki Osmanagic Meydanı üzerinde konumlanan tarihi kule, tümüyle taş malzemelerden yapılmış durumda.

2. Dünya Savaşı’na rağmen ayakta kalabilen ender yapılardan biri olarak karşımızda duruyor.

Kulenin toplam yüksekliği 19 metre civarında. 1667 senesinde inşa edilen ihtişamlı kule, dönem dönem restorasyon sürecine dahil olur. Bu restorasyonlardan en sonuncusu 2012 senesinde gerçekleşir. Bu süreçte ilk kez elektronik mekanizmayla tanışır.

Kulenin odak noktasındaki saatin İtalya’da bir döküm atölyesinde üretildiği bilinir.

Kulenin hemen üstündeki haç işareti, Podgorica’nın Osmanlı egemenliğinden çıkıp Karadağlılara geçişini temsil eder.

Petrovic Sarayı

Şehrin görülmeye değer mekanlarından biri plan Petrovic Sarayı, 1800’lü yıllarda inşa edilmiş.

Moraca Irmağı’na yakın bir konumda olan saray, aynı adı taşıyan park ile komşu durumunda.

Uzunca bir süre buranın yazlık bir konut olarak değerlendirildiği biliniyor. Bugün ise iki ayrı galerisi olan çağdaş bir sanat merkezi olarak kullanılıyor. Hem tarihi bir mekanı hem de zengin bir galeriyi gezme fırsatı karşınızda duruyor!

Vladimir Vysockij Heykeli

Vladimir Vysockij Heykeli, Milenyum Köprüsü’nün hemen yanında bulunuyor.

Heykel, özellikle Slav kültüründen beslenen pek çok sanatçının anılarını yad etmek amacıyla dikilmiştir.

Heykelin yapımında heykeltıraş Alexander Tartynov imzası bulunuyor.

Heykel dikkatli bir şekilde incelendiğinde elinde bir gitarla tasvir edildiği görülüyor.

Bilhassa arka bölümündeki detaylar ve çeşitli eklentiler heykeli daha da ilginç kılıyor.

Heykelin doğrudan kaide bölümüne oturmak suretiyle fotoğraf çekmek burada bir ritüel olarak görülüyor. Bu ritüele siz de dahil olmayı unutmayın!

Osmanagiç Camii

Karadağ’a gelen Türklerin önemli bir çoğunluğu buradaki Osmanlı eserlerini ziyaret etmek istiyor. Bu elbette çok doğal bir talep.

Siz de Karadağ’ın başkenti ve en büyük şehri olan Podgorica’ya geldiğinizde listenize muhakkak Osmanagiç Camii’ni dahil etmelisiniz.

Bilindiği üzere Osmanlı, Podgorica şehrini 1457 senesinde fetheder. O tarihten sonra da çok uzun bir süre boyunca şehir Osmanlı egemenliğinde kalır.

Bu süreç içinde yapılan pek çok cami olsa da çok azı bugüne ulaşmayı başarır. Bunlardan biri olan Osmanagiç Camii, 18. yüzyılda inşa edilmiş.

Günümüzde yalnızca cuma günlerine özel olarak açılan cami, 140 bin civarındaki Müslüman vatandaşına hizmet ediyor. Yapı olarak Osmanagiç Camii tek minarelidir.

Osmanlı mimarisini oldukça iyi bir şekilde yansıtması ve bugüne dek korunarak gelmesi, onu çok kıymetli kılar.

Şehre gelen Müslümanların yoğun biçimde ilgi gösterdiği tarihi cami, 2011 senesinde aslına uygun kalınarak restore edilir.

Starodoganjska Camii

Podgorica şehrinde bir Türk olarak görmeniz gereken tarihi mekanlardan birisi de kesinlikle Starodoganjska Camii’dir.

Bu da tıpkı Osmanagiç Camii gibi Osmanlının şehri kontrol etmesinden sonra yapılan camiler arasında kendine yer bulur.

1600’lü yılların sonlarına doğru inşa edilen Starodoganjska Camii, özellikle rengarenk duvarlarıyla ilgi görür.

Bu özelliğinden dolayı şehre gelen pek çok turist cami önünde fotoğraf çektirir.

Diğer yandan minberi ve özel işlemelere sahip olan mihrabı ile de öne çıkar.

Diğer Osmanlı camileri gibi Starodoganjska Camii de dönem dönem belli onarımlardan geçer. Son onarım 1990’lı yılların sonlarına doğru gerçekleşir.

Podgorica’daki Doğal Güzellikler

King’s Gate Park

Sadece Karadağ’ın değil aynı zamanda dünyanın sayılı parklarından biri olan King’s Gate Park, Podgorica için bir gurur vesilesi.

Son derece çağdaş bir görünüme sahip olan bu özel park, şehrin en çok ziyaret edilen noktaları arasında bulunuyor.

Parkın içinde toplamda 3 bin civarında bitki türü bulunuyor.

Parkı biraz dolaştığınız zaman Karadağ tarihine damga vuran çok özel bazı isimlerin heykelleri ile karşılaşabilirsiniz.

King’s Gate Park’ın şehrin merkezinde bulunması burayı biraz daha cazip hale getiriyor.

Karadağ başbakanının özel isteği neticesinde 2013 senesinde parkta büyük çaplı bir değişim yaşanmış.

Yeşil alanların arasındaki heykelleri, özel yürüyüş parkurları ve tertemiz havasıyla dikkat çeken King’s Gate Park’ta doyasıya vakit geçirebilirsiniz.

Parkın içindeki taş çeşmesi akşam saatlerinde çok daha güzel bir atmosfere bürünüyor. Bu nedenle parka özellikle akşam saatlerinde gitmenizi öneririz.

Bu arada King’s Gate Park’ın çevresinde yemek yiyebileceğiniz çok sayıda kafe bulunuyor.

İşkodra Gölü

İşkodra Gölü, Balkan Yarımadası’nın en büyük gölü durumundadır.

Şehrin en değerli turistik noktalarından biri durumundaki göl, turizme önemli bir değer katıyor.

İşkodra Gölü doğrudan Moraça Nehri’nden alır.

Karadağ dışında aynı zamanda Arnavutluk’a da sınırı bulunur.

Gölün Karadağ tarafına bakan kısmı 1983 senesinden bu yana bir milli park olarak değerlendirilir. Milli park statüsüne kavuştuktan sonra bölgeye olan ilgi artar.

Yalnızca göl manzarasını karşısına alan özel yürüyüş alanları için bile buraya gelmeye değer.

Diğer taraftan 300’e yakın farklı kuş türüne ev sahipliği yapması, doğaseverlerin bölgeye ilgi duymasının bir diğer nedeni olarak öne çıkıyor.

Kıtanın en yoğun ve zengin doğal mekânları arasında gösterilen göl, 530 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Tabi kapladığı alan debisindeki hareketlere bağlı olarak dönem dönem değişebiliyor.

Gölde oluşan derin çöküntüler bu hacmin en önemli nedeni durumunda.

Grmozur Kalesi’nin bölgeye yakın olması buranın bir diğer avantajı durumunda.

Ribnica Nehri

Sıra geldi Podgorica şehrindeki bir diğer tabiat güzelliğine. Ribnica Nehri, pek çok tarihi kalıntıya ve plaja ev sahipliği yapan “Skaline” isimli bir bölgede yer alıyor.

Bu bölgenin tam anlamıyla ortasında konumlanan nehir, özellikle tarihi kale ile köprüden dolayı büyük ilgi görüyor.

Tarihin ve doğal güzelliklerin bir arada olması Ribnica Nehri’ni daha da anlamlı kılıyor.

Roma İmparatoru şehri kontrol ederken bu köprünün inşa edildiği biliniyor.

Osmanlıların şehri ele geçirmesinden sonra köprüde ciddi bir değişim yaşanıyor. Bu büyük değişim 18. yüzyılda gerçekleşiyor.

Kale ise Eski Türk Mahallesi olarak bilinen bölgenin sınırlarına dahil.

Yapıldığı dönemde şehrin en önemli iki kalesinden biri durumundadır. Kalenin yapımı 1400’lü yılların sonlarına doğru gerçekleşir.

Tara Nehir Kanyonu

Karadağ coğrafyasında yer alan bazı yerler dünya çapında bir üne sahip.

Dünyanın en derin nehir kanyonu olmasından dolayı Tara Nehir Kanyonu’nun ünü ülke sınırlarını aşıyor.

1.300 metrelik bir derinliğe sahip olan kanyon, aynı zamanda UNESCO tarafından da onurlandırılmış.

Özellikle rafting tutkunları başta olmak üzere doğa spora ilgi duyan çok sayıda turist yılın belli dönemlerinde kanyonu ziyaret ediyor.

Resmi düzeyde pek çok uluslararası spor müsabakasına ev sahipliği yapan Tara Nehir Kanyonu’nun popülerliği gittikçe katlanıyor.

Niagara Şelalesi

Sırada yine dünyaca tanınan bir başka tabiat güzelliği var. Niagara Şelalesi denildiği zaman aklınıza hemen Kuzey Amerika’da yer alan şelalenin gelmesi elbette normal. Karadağ’da meşhur Niagara’nın tam anlamıyla ikizi bulunuyor diyebiliriz. Buna rağmen şelalenin çok daha fazla tanıtımının yapılması gerekiyor.

Buraya geldiğiniz zaman iki şelalenin yapı itibariyle birbirine gerçekten de ne kadar benzediğine tanıklık edebilirsiniz. Kuzey Amerika’ya kadar gitmenize gerek kalmadan bu ihtişamlı şelaleye tanıklık etmeniz mümkün.

Şehir merkezi ile yaklaşık olarak 10 dakikalık bir sürüş mesafesi olan şelalenin ana kaynağı Cijevna Nehri.

Şelalenin debisi özellikle de bahar aylarında arttığı için ortaya çok daha ihtişamlı bir görüntü çıkıyor.

Hem doğa fotoğrafçılığı hem de yürüyüşler için Niagara Şelalesi son derece makul bir yer.

Ribnica Köprüsü

Ve geldik “doğal güzellikler” başlığı altındaki son mekanımıza: Ribnica Köprüsü!

Burası esasen tarihi bir işleve de sahip olmasına rağmen bulunduğu konum ve çevresindeki doğal güzelliklerden dolayı listemizin bu bölümüne almayı tercih ettik.

Ribnica Köprüsü’nün tarihine bakıldığı zaman, yapının ilk olarak Romalılar tarafından inşa edildiği görülüyor.

İster köprünün üstünde isterseniz de sur kalıntılarının çevresinde uzun yürüyüşler gerçekleştirebilirsiniz.

Osmanlı döneminde yenilendiği için bazı kaynaklarda hala “Adzi Paşa Köprüsü” şeklinde de geçebiliyor.

Bu arada köprünün çok yakınında eski bir Türk hamamından dönüştürülmüş şirin bir kitapçı bulunuyor.

Paylaş
Ezgi Opan

Blogger, içerik yazarı, editör, besteci, söz yazarı, gitarist, turizmci, seyahat tutkunu, müzik ve kedilere hasta☺️