Adını bölgede yetiştirilen safran bitkisinden alan Safranbolu, hem doğal güzellikleri hem de tarihi ve kültürel dokusuyla Karadeniz’in en gözde turizm bölgelerinden biri.
1994 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan şehir, birkaç mahalleden oluşan küçük bir yerleşke olsa da Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden olan tarihi Safranbolu Evleri ile ziyaretçileri kendisine çekmeyi başarıyor.
İster romantik bir hafta sonu kaçamağı, ister ailece keyifli bir hafta sonu…
Eşsiz mimarisinin yanı sıra, sahip olduğu kent kültürü ve yaşam tarzıyla, yöresel yemekleriyle, Osmanlı’dan günümüze kadar uzanmış gelenek ve görenekleri ile Safranbolu size birkaç günlük “başka dönemlerden kalma” farklı bir deneyim yaşatıyor.
İçindekiler
Karabük iline bağlı Safranbolu, Bartın ve Kastamonu il sınırlarına komşu bir noktada.
Konumu sebebi ile bölgeye ulaşım oldukça rahat. Karabük il sınırına 8 km uzaklıkta bulunan ilçeye, şehir merkezinden özel aracınız ile 10-15 dakikada varabileceğiniz gibi merkezden kalkan belediye otobüslerinde de faydalanabilirsiniz.
Karabük’ten Safranbolu’ya hafta içi her gün, her 14 dakikada bir kalkan belediye otobüsleri cumartesi günleri yarım saatte bir, pazar günleri ise 45 dakikada bir sefer düzenliyor. Safranbolu’dan son sefer 22.45, Karabük’ten ise 23.30.
Safranbolu’ya hava yolu ile direkt bir ulaşım bulunmuyor. Şehre en yakın havalimanı 136 km uzaklıktaki Kastamonu Havalimanı, bir diğeri ise 227 km uzaklıkta yer alan Ankara Esenboğa Havalimanı.
Düzenli olarak gerçekleşen otobüs seferleri ile Kastamonu’dan Safranbolu’ya 1 saat 30 dakikada, Ankara’dan ise 2 saatte ulaşabilirsiniz.
Homeros’un İlyada Destanı’nda bahsi geçen ve Roma İmparatorluğu’nda Paflagonya olarak isimlendirilen bölgede yer alan Safranbolu’nun bilinen tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar dayanıyor.
Bölgede bulunan tümülüsler, Safrabolu’da yerleşimlerin M.Ö. 3000 ve 4000’lere uzandığını gösteriyor.
Tarih boyunca birçok millete ev sahipliği yapan bölgenin ismi yapılan kayıtlara göre, Osmanlı’nın ilk yıllarında “Taraklıborlu” olarak geçiyor. 18. yüzyılda “Zağfiran-ı Borlu” ve 19. yüzyıl sonlarında “Zağfiranbolu” olarak adlandırıldıktan sonra, şehrin ismi Safranbolu’ya dönüşüyor. Tahmin edersiniz ki bu isim bölgede yetişen dünyanın en değerli baharatlarından biri olan safran bitkisinden geliyor.
1420’li yıllarda Osmanlı kültürü etkisine giren Safranbolu, döneminde kervanların en çok uğradıkları bölgelerden biri oluyor. Bu sebeple şehir yerleşim yeri ve ticaretin bulunduğu bölge olarak ikiye ayrılıyor. Çarşıda demircilik, dericilik, bakırcılık gibi çeşitli zanaatlar yapılarak ticaret gelişmeye başlıyor.
Osmanlı kültürünün bu şehre etkisi günümüzde şehre yapacağımız seyahatlerde kendini hissettirmeyi çok iyi başarıyor.
Safranbolu, hem tarihi dokusu ve kültürel yapıları ile hem de çevresindeki doğal güzellikleriyle Karadeniz’in en keyifli turizm noktalarından biri. Birkaç günlük keşfin yeterli olacağı şehirde ziyaret edebileceğiniz pek çok tarihi yapı mevcut.
Şehrin simgesi halindeki yüzlerce yıllık tarihi ahşap Safranbolu Evleri, eşsiz mimarisi ile turistleri bölgeye kendi başlarına bile çekmeyi başarıyorlar.
18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan dönemde inşa edilen 2000 adet ev, bizlere geleneksel Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini sunuyorlar. Günümüzde UNESCO tarafından yasal koruma altındaki bu yapılar, sel sularına ve rutubete dayanıklı olmalarının yanı sıra hiçbir bina komşusunun görüş alanını engellemiyor ve güneşini asla kapatmıyor.
Safranbolu Evleri’nin en ilgi çekici ve güzel evlerinden biri Havuzlu Asmazlar Konağı. 1899 yılından beri otel olarak hizmet veren bu köşk, havuzu ve bahçesiyle Safranbolu’nun mutlaka ziyaret edilmesi gereken konaklarından biri.
Safranbolu şehir ziyaretinizde Türkiye’nin en eski saat kulelerinden olan ve 200 yılı aşkın süredir aralıksız çalışan Tarihi Saat Kulesini’nin 12 metre yüksekliğindeki tepesine çıkabilir, 800 yıllık bir tarihe sahip Tabakhane Müzesi’ni ziyaret ederek üst kısmındaki Kahve Müzesi’nde çeşit çeşit kahvelerin tadına bakabilirsiniz.
Safranbolu’nun kültürel ve sosyal yönlerini keşfetmek, dönemin Türk aile yapısını anlayabilmek için Kent Tarihi Müzesi ve Kaymakamlar Müze Evi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Çikolata ustası Mesut Kırımlı tarafından açılan Çikolata Müzesi’nde çikolatadan yapılmış safran çiçeği maketi, konaklar, hamamlar ve camileri inceleyebilirsiniz.
20. yüzyıla kadar kervansaray olarak kullanılan şehir merkezindeki Cinci Han’daki restoran ve cafelerde zaman geçirebilirsiniz.
Safranbolu’nun doğal güzelliklerinin tadını çıkarmak isteyenler ise rotasını Kristal Teras ve Hıdırlık Tepesi’ne çevirebilirler.
Tokatlı Kanyonu üzerinde 80 metre yükseklikteki bir uçurumun eteğinde yer alan cam zeminli Kristal Teras, üç kanyonun kesişim noktasında yer alıyor. Yeşillikler ve devasa kayalıklarla çevrili bölge, ziyaretçilere eşsiz manzaralar sunuyor. (Minik bir not: Buraya cam zeminden dolayı en fazla 30 kişi kabul ediliyor. Yoğun günlerde sırada biraz beklemek zorunda kalabilirsiniz.)
Hıdırlık Tepesi ise, Safranbolu’yu kuş bakışı seyredebileceğiniz muhteşem manzaralı bir köy. Türklerin ilk yerleştikleri köylerden olan bölge, günümüzde düzenledikleri Hıdırellez kutlamaları ile de biliniyor.
Safranbolu “Şehir Bölgesi” ve “Bağlar Bölgesi” olarak ikiye ayrılıyor.
Bütçenize göre pek çok farklı seçenek bulabileceğiniz Safranbolu’da, kentin eski bölgesinde bulunan tarihi Safranbolu Evleri’nin büyük bir kısmı turizme açılmış durumda. Pek çok konak otel, apart ve pansiyon hizmeti veriyor.
Şehir merkezinin yukarı kesimlerindeki Bağlar Bölgesi, merkezin kalabalığından uzak ve daha sakin bir bölge. Vakti zamanında bu bölge tepede yer aldığı için sıcak dönemlerde yazlık bölge olarak tercih ediliyormuş. Siz de yaz döneminde Safranbolu’ya seyahat etmek istiyorsanız, bu bölgeyi tercih edebilirsiniz.
Bağlar Bölgesi’nde de tarihi konakların bir kısmı konaklama hizmeti verdiği gibi, modern otelleri de tercih edebilirsiniz.