Sinema, görsel sanatlar arasında en büyük izleyici kitlesine sahip olan bir sanat dalı. Gün geçtikçe endüstrileşen ve yalnızca bir tüketim aracına dönüşen sinema sektöründe üretilen filmlerin birçoğu yüzeysel ve anlatıdan yoksun maalesef ki…
İnsanın içine işleyecek ve eve döndüğü zaman zihninde yaşatacağı filmleri bulmak artık gerçekten çok zor. Tabii bu durum sinema salonları için de geçerli. Dünyanın dört bir yanında bu sıradan, özgünlük ve yaratıcılıktan uzak salonlarda film izleyebilirsiniz. Oysa ki bazı sinema salonları, insanın hayatında hiç unutamayacağı anılar yaratabiliyor. İşte onlardan bazıları:
İçindekiler
1913 senesinde hizmete açılan Toronto‘daki Elgin & Winter Gardens Theatres, Kral Edward döneminde harika ayrıntılarla işlenerek hayata geçirilmiş.
Toronto Film Festivali’ne ev sahipliği yapan salon, geçtiğimiz yıllar içerisinde sessiz sinemanın evi olarak adlandırılıyormuş.
Elgin & Winter Gardens Theatres, Ontario eyaletinde, 189 Yonge Street konumlanıyor.
100 yılı aşkındır faaliyet gösteren sinema salonunda seanslı film gösterimi yerine etkinlikler düzenleniyor.
Hayatı film olacak Abraham Tuschinski tarafından 1921 senesinde açılan Pathé Tuschinski, kurulduğu günden bu yana Hollanda’nın en büyük sinema salonu olma unvanını taşıyor.
Art Deco ve Art Nouveau mimarileriyle tasarlanan Amsterdam‘daki 740 koltuklu sinema salonu ilk bakışta gözlerinizi kamaştıracaktır kuşkusuz.
Pathé Tuschinski, Reguliersbreestraat Caddesi üzerinde konumlanıyor. Otobüs ile kolaylıkla ulaşabileceğiniz sinema salonunda film gösterimleri, kendilerine ayrılan seanslarda halen sürdürülüyor.
Paris‘in 9. Arrondissement bölgesinde 1888 senesinde açılan L’Olympia Bruno Coquatrix, zamanında Bülent Ersoy, Ajda Pekkan gibi sanatçıların da konser verdiği bir müzik salonu.
Burada konserler, tiyatro oyunları ve film gösterimleri gerçekleştiriliyor. Günümüzde de faaliyetini sürdüren L’Olympia Bruno Coquatrix’i bu kadar ünlü yapan özelliği ise ziyaretçilerine yattıkları yerden film izleme imkanı sunması.
28 Boulevard des Capucines’te konumlanan müzik salonuna yürüme mesafesinde otobüs terminali bulunuyor.
2002 senesinde John Wyatt tarafından kurulan Cinespia, genellikle tarihi mekanlarda klasik ve ikonikleşmiş filmlerin gösterildiği bir organizasyon.
Cinespia ilginç kılan şey ise alışılagelmişin çok dışında bir konseptte hizmet veriyor olması. Yılın belirli dönemlerinde Hollywood Forever Cemetery adı verilen ve zamanın klasik filmlerinde rol almış pek çok ünlü oyuncunun yattığı mezarlıkta film gösterimleri gerçekleştiriliyor.
Los Angeles‘taki Santa Monica Bulvarı üzerinde yer alan Cinespia’ya toplu taşıma ile ulaşmanız mümkün. Ayrıca günümüzde film gösterimleri devam ederken bilet fiyatları 12 ile 20 dolar arasında değişiyor.
1935 senesinde hizmete açılan ve genellikle nisan ile ekim aylarında film gösterimlerinin gerçekleştiği Cine Thisio, Atina‘nın en güzel açık hava sineması.
Cine Thisio’nun açık hava sineması olması dışında en önemli özelliği, siz gişe rekorları kıran filmleri seyrederken bir yandan da Akropolis’i ve üstte oturan Parthenon’u görme imkanınızın olması.
Atina’nın en eski açık hava sineması olan Cine Thisio’da hem ilk stüdyo sürümü filmleri hem de klasik filmleri izleyebilirsiniz.
Günümüzde film gösterimleri devam eden açık hava sinemasının adresi ise; Apostolou Pavlou 7, Thission, Atina 11851, Yunanistan.
1997 senesinde Tim ve Karrie League çifti tarafından kurulan Alamo Drafthouse Cinema, izleyicilere tam anlamıyla bir film şöleni sunuyor.
Altı yaşından küçük çocuklar, zamansız çalan cep telefonları ve konuşmak gibi can sıkıcı durumlara ve kişilere karşı çok katı bir politika izleyen sinema salonunda siz filminizi izlerken biranızı yudumlayabilir ve hatta yemek bile yiyebilirsiniz.
Aynı zamanda filmden önce reklam gösterimleri de olmuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin birçok eyaletinde ve şehrinde bulunan Alamo Drafthouse Cinema’nın ilk şubesi ise Teksas, Austin’de kurulmuş. Ayrıca halen film gösterimleri gerçekleştirilmeye devam ediyor.
Art Deco mimarisiyle tasarlanan ve Jaipur’un simgesi olan Raj Mandir Cinema, 1976 tarihinden itibaren hizmet vermeye devam ediyor. Bhuramal Rajmal Surana’nın sahibi olduğu sinema salonunda 1200 koltuk bulunuyor ve genellikle filmler kapalı gişe oynuyor.
Raj Mandir Cinema’da yalnızca Bollywwod filmleri gösteriliyor ve tüm seanslarda aynı film gösterime giriyor. Halen hizmet vermeye devam eden Raj Mandir Cinema, C-16, Panch Batti, Bhagwan Das Rd, C-Scheme’de konumlanıyor.
Soğuk Savaş’ın bir parçası olan ve açılışı 1953 senesinde gerçekleştirilen Kino International, Almanya’nın sosyalist dönemine dayanıyor.
Bugün Kino International, çok yönlü bir sanat evi programına sahip ve güçlü bir prömiyer, festival ve partiler listesine ev sahipliği yapıyor.
Sinema salonu Karl Marx Allee’de yer almakta olup, bütün bina blokları miras statüsünü taşıyor ve Berlin‘deki Denkmalschutz tarafından korunuyor.
Bu miras statüsü de iç mekan mobilyalarıyla birlikte Kino International’ın dış cephesinin değiştirilemeyeceği anlamına geliyor elbette.
Dünyanın ilk 4-D sineması olan Seul‘deki 4DX, 3 boyutlu filmleri bir sonraki seviyeye taşıyarak, rüzgar ve su efektlerinin yanı sıra hareket ve kokuyu da izleyiciyle buluşturuyor.
Kalp rahatsızlığı bulunanların, sırt ağrısı çekenlerin, hamile kadınların ve bir metreden kısa çocukların girmesi yasak olan 4DX, sinemadaki karakterlerle bağlantı kurarak filmin sesini “hissettirmeyi” amaçlıyor.
4DX, Goyang, Gyeonggi-do’da konumlanıyor ve alana metro veya otobüs kullanarak ulaşmak da oldukça kolay.
Uplink X, yalnızca bir sinema salonu olmanın dışında içerisinde alışveriş merkezi, kafe ve restoranları da barındırıyor.
40 kişilik kapasitesiyle aynı zamanda Japonya’nın en küçük sineması olma özelliğini taşıyan Tokyo‘daki Uplink X’de sosyal oturma planı kullanılıyor. Bu plan dahilinde 10 yere sabit olmayan 10 farklı koltuk türü, mekan içerisinde hareket ettirilebiliyor. Böylece film izleme aktivitesi daha etkileşimli ve sosyal hale getiriliyor.
Çoğu Japonca gösterilen filmlerde alt yazı bulunmuyor. Uplink X, 2F, 37-18 Udagawa-cho, Shibuya-ku’da konumlanıyor.
“Akşam yemeği ve film” konseptini belirleyen Cine de Chef, bu özelliğiyle diğer sinema salonlarından sıyrılıyor. Diğer birçok sinemada izleyiciye yiyecek ve içecek hizmeti sunulsa da; Cine de Chef, eski bir Park Hyatt şefinin sağladığı lüks Fransız-İtalyan mutfağı ile öne çıkıyor.
Akşam yemeğinin ardından seyirciler, Cine de Chef için özel olarak tasarlanmış Quinette Gallay koltuklarında film süresince rahatlayabilirler.
Cine de Chef, B5 CGV Apgujeong, 602 Sinsa-dong, Gangnam-gu’da yer alıyor ve toplu taşıma ile kolaylıkla ulaşım sağlanabiliyor.
4DX ve Cine de Chef sinemaları haricinde Seul’de görmeniz gereken yerleri linkteki yazından görüntüleyebilirsiniz.
“Film sarayı” terimi, Amerika Birleşik Devletleri’nde 20. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan özenle tasarlanmış tiyatroları tanımlamak için kullanılırdı.
1922 yılında açılan ve ‘Film Sarayı’ olarak tanımlanan Castro Theatre, halen faaliyette olan, geçmiş dönemlerin son kalıntılarından biri.
Meksika Katedrali’nden esinlenmiş cephesi, turistleri ve sinemaseverleri büyülemeye devam ediyor.
Castro Caddesi üzerinde konumlanan sinema salonuna otobüs ile ulaşım sağlamanız mümkün.
Diğer açık hava sinemaları daha lüks, daha doğal veya daha romantik olabilir. Fakat hiçbir açık hava sineması, çekicilikte ya da uzun ömürlülükte, Broome’un Çin mahallesinin merkezindeki basit ahşap binaya yaklaşmıyor.
1913’te faaliyete başlayan Sun Pictures’ın en önemli özelliği de dünyanın en eski açık hava sineması olması.
Bilet fiyatları 15 ile 20 dolar arasında değişiyor. Adresi ise; 27 Carnarvon St, Broome WA 6725, Avustralya.
Holywood’da Holywood Bulvarı üzerinde konumlanan TCL Chinese Theater, 1927 senesinde Sid Grauman tarafından açılmış.
Sinema salonunun açılışında ise Cecil B. DeMille’in kaleme aldığı The Kings of Kings (tartışmalı olarak İsa Mesih’i canlandıran bir oyuncu gösteren ilk film) gösterilmiş.
Üç kez Oscar’a ev sahipliği yapan TCL Chinese Theater, halen film gösterimlerine devam ediyor.
1921’de inşa edilen Colosseum kino, dünya sinemasının en unutulmaz mimari yapılarından birisi.
Kubbesi (hemen hemen yer seviyesinde), Michelangelo’nun tasarladığı Roma’da bulunan St Peter Bazilikası’nın kubbesi boyutundadır.
Film gösterimlerinin günümüzde de devam ettiği Colosseum kino, Fridtjof Nansens vei 6,0369 Oslo‘da konumlanıyor.
Tema parkı olarak hizmet veren Walt Disney World’ün içerisinde bulunan Sci-Fi Dine-In Theatre’da, neredeyse 60 yıl önce kullanılan klasik spor arabalarına benzeyen fiberglas kabinler şeklinde dizayn edilmiş koltuklar kullanılıyor.
Bir yandan içecek veya yiyecek sipariş edebilirken bir yandan da filmin keyfine varabiliyorsunuz.
Disney Resort Hotel’de konaklayan kişiler, otobüsle, tekneyle, monoraille ve Disney’in Sihirli Ekspresi’yle Sci-Fi Dine-In Theatre’a ulaşabilirler.
1920’lerden günümüze kadar ulaşmayı başaran film sarayı Fox Theatre, ilk açıldığında aynı anda 5 bin kişiye ev sahipliği yapabiliyordu.
1928 senesinde Shirley Temple’ın çocuk olarak açılışını yaptığı Fox Theatre’da 1989 senesinde Frank Sinatra, Sammy Davis Jr. ve Lize Minelli ilk TV programlarının çekimlerini gerçekleştirmiş.
Günümüzde ise film gösterimlerinden ziyade etkinlikler düzenleniyor. Geçirdiği restorasyonda sinema salonunun içi “mağribi kemerler”, 1200 parça kristal içeren dev avize ve “insan yüzleri, kuşlar ve hayvanlar” ile süslenmiş.
2211 Woodward Ave, Detroit’te yer alan Fox Theatre toplu taşıma ile ulaşım da inanılmaz kolay.
Londra‘da iki farklı Electric Cinema bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Shoreditch’te yer alıyor.
Bizim ele alacağımız Electric Cinema ise Portobello Road üzerinde konumlanan ve 1910 senesinde açılan orijinal Electric Cinema.
Günümüzde sinema salonu içerisinde yalnızca 98 deri koltuk bulunuyor. Ayrıca hemen yan tarafında Electric Brasserie ve üst katında da özel bir üye kulübü mevcut.
Fellini’nin Evi, Casa del Cinema ve Nuovo Sacher gibi muhteşem sinema salonlarına ev sahipliği yapan Roma, dünyanın en küçük resim evi olan Cinema dei Piccoli’yi de içerisinde barındırıyor.
Aslında çocuklar için komedi ve çizgi filmleri göstermek için tasarlanan Cinema dei Piccoli, halen öğlenleri “sadece çocuklara” hitap eden bir konsepte sahip.
Akşamları ve geceleri ise yetişkinler için film gösterimleri gerçekleşiyor.
Cinema dei Piccoli, Villa Borghese, Viale della Pineta, 15,00197 Roma RM’de bulunuyor.
1990’lardan beri, Madrid‘in eski kesimhane ve et pazarı, İspanya Ulusal Bale ve Ulusal Dans Topluluğu da dahil olmak üzere çeşitli sanat organizasyonlarına ev sahipliği yapıyor.
Cineteca Madrid, ışık dolu binası, sineması, sergi alanı, belgesel olanakları ve film arşivi dahil olmak üzere tam anlamıyla İspanyol film yapımına adanmış.
Günümüzde film gösterimleri devam eden Cineteca Madrid, Plaza de Legazpi, 8, 28045 Madrid’de yer alıyor.