İstanbul’un en önemli turistik yeri neresidir?
İstanbul’un pek çok önemli turistik yeri bulunsa da en önemli noktası olarak Ayasofya Camii ve Sultan Ahmet Meydanı gibi popüler yerlerin başta geldiğini söyleyebiliriz.
Istanbulda gezmek için nereye gidilir?
İstanbul’da gezmek için saraylara, müzelere ve parklara gidebilirsiniz.
Ailecek nereye gidilir istanbul?
İstanbul’da ailecek yapacağınız bir gezide Arkeoloji Müzesi’ne, Topkapı Sarayı’na ve İstanbul’da bulunan eğlence ve tema parklarına gidebilirsiniz.
İstanbul 8 bin yıllık geçmişi olan kadim bir kent. Üzerinde ne medeniyetler kurulmuş, nice devlet şehri almak için seferler düzenlemiş. Yedi denizden gemiler, İstanbul Boğazı’na demirlemiş. Dünyanın öteki ucundan gelen tüccarlar mallarını İstanbul pazarlarından satışa çıkarmış. Günümüzde İstanbul’un her bir köşesi doğal ve tarihi güzelliklerle dolu. Her bir eserde tarihin izlerini görebilirsiniz. İstanbul’un nostaljik havası ziyaretçilerine şehri yeniden keşfetmesi için yalvarıyor.
Bir tarafta insan üzerine insanın bindiği metrobüsler, diğer yanda çayın yanına simidini alıp martıyla paylaşan vapur yolcuları. Hepsi İstanbul’u İstanbul yapan özellikler arasında vazgeçilmez bir rol üstleniyor. İstanbul’da yaşayanların birçoğu her gün işe gidip gelmekten şehrin güzelliklerine karşı kör bakıyor. Dışarıdan bir göz ise İstanbul’un halen dünyanın en eski, en meşhur ve en güzel şehirlerden biri olduğunu rahatlıkla görebiliyor. ‘Dersaadet’ yani ‘Saadet Kapısı’ olarak bilinen İstanbul, aynı zamanda Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlıyor. Kimi çocukların rüyalarına dahi giren İstanbul Boğazı, iki kıtayı birbirinden ayırıyor.
Avrupa Yakası’nda hayat biraz daha hızlı akarken, Anadolu Yakası sakinleri daha salaş takılıyorlar. Anadolu Yakası, Avrupa Yakası’na kıyasla çok daha ekonomik ve daha az kalabalık. Anadolu Yakası ya da Avrupa Yakası olsun İstanbul’un her yeri kuşkusuz çok güzel! Kadıköy’ü, Üsküdar’ı, Ataşehir’i en önemlisi de Adalar’ı ile Anadolu Yakası, ziyaretçilerine hem sakin hem de eğlenceli bir tatil imkanı sunuyor ve hem de şehrin en güzel doğal güzelliklerinin kapılarını açıyor.
İçindekiler
İstanbul’un Beykoz ilçesinde konumlanan Polonezköy Tabiat Parkı, 3 bin hektar üzerine yayılmış. 1994 senesinde doğa parkı statüsü kazanan park, İstanbul’daki parkların arasında yer alan en büyük park unvanını taşıyor. Özellikle sabahın erken saatlerinde, yoğunluk daha başlamadan parkta yürüyüşe çıkabilir, en güzel yeri kendinize ayırabilirsiniz.
Polonezköy Tabiat Parkı’nda koşu, bisiklet, trekking gibi doğa sporlarının yanı sıra sevdiklerinizle birlikte piknik de yapabilirsiniz. Parkta sarıçam, gürgen, funda, karayemiş gibi pek çok bitki çeşidi bulunuyor. Ayrıca parkın içerisinde Sülün – Keklik Üretme İstasyonu ile Geyik – Karaca Üretme İstasyonu yer alıyor.
Beykoz ve çevresinde gezilecek yerler ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için Beykoz ve Kuzguncuk’ta Gezilecek Yerler yazımıza göz atabilirsiniz.
Polonezköy Tabiat Parkı konumu
Mihrabat Korusu adını, Nevşehirli İbrahim Paşa’nın emriyle inşa edilen Mihrabat Kasrı’nda yer alıyor. Beykoz’da konumlanan koru, tabiat parkı statüsünde yer alıyor. 20 hektarlık alan üzerine yayılmış olan Mihribat Korusu’na gelmek için Kanlıca sahil yolunu kullanabileceğiniz gibi TEM bağlantı yolundan Kavacak Tekke mevkiinde ilerleyerek ulaşabilirsiniz.
Hazır Kanlıca’ya gelmişken de yoğurt yemeden dönmeyin. Mihribat Korusu düğün, konser, toplantı gibi pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Farklı kuş türlerinin cıvıltıları eşliğinde sevdiklerinizle yemek yemek isterseniz de bölgede bir kır lokantası hizmet veriyor.
Herhangi bir etkinlik organize etmek veya bilgi almak için de 0216 425 86 16 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Pendik mevkiinde yer alan Gözdağı Korusu, 206 metre rakımda konumlanıyor. Marmara Denizi’ni, Yalova’yı ve Adalar’ı ayaklarınızın altına seren Gözdağı Korusu ve içerisinde hizmet veren Sosyal Tesisler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işletiliyor. Onlarca çeşit bitki türünü görebileceğiniz koru, hem yüksekliği hem de ahşap mimarisiyle adeta bir kartal yuvasını andırıyor.
Ailesi ya da sevdikleriyle Gözdağı Korusu’na gelmek isteyenler için güzel bir terasa sahip çay bahçesi hizmet veriyor. Ayrıca acıkanlar için de yemeklerin lezzetine manzaranın keyfini katan bir restoran bulunuyor. Biraz doğayla iç içe olmak isteyenler içinse seyir çardakları, piknik ve gezi alanları yer alıyor. İçerisinde çocuk parkı dahi var.
Sabah saat 08.30 ile akşam saat 23.00 arasında ziyarete açık olan Gözdağı Korusu’na giriş için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmiyor.
Bölgeyle ilgili daha detaylı bilgi almak için de 444 10 34’ü arayabilirsiniz.
Pendik ve çevresinde gezilecek yerler ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için Kartal Pendik Maltepe ve Göztepe Gezilecek Yerler Rehberi yazımıza göz atabilirsiniz.
İstanbul’un en güzel tepelerinden bir tanesinde yer alan Çubuklu Korusu, doğasıyla görenlerin içini rahatlatsa da tarihi bir ihtişama sahip Hidiv Kasrı ziyaretçilerin oldukça ilgisini çekiyor. Rakım biraz yüksek olduğu için ilk gittiğinizde hafif bir baş dönmesi yaşayabilirsiniz. Bu sebepten ötürü de hafta sonunu ailesi veya sevdikleriyle piknik yaparak geçirmek isteyenlerin değil daha çok doğa gezginlerinin huzur bulduğu bir hazineyi andırıyor.
Kartpostallara konu olacak görünümüyle fotoğraf çekimi için son derece uygun olan Çubuklu Korusu’nda bulunan yapay şelale, gezi keyfini ikiye katlıyor. Koruya ulaşmak için TEM Otoyolu’nun Kavacık çıkışını kullanabilirsiniz. Sahil yolundan da Kanlıca veya Çubuklu üzerinden Çubuklu Korusu’na ulaşabilirsiniz.
Girişte herhangi bir ücret talep edilmezken, Hidiv Kasrı’nı ziyaret etmek isteyenlerin sabah saat 09.00 ile akşam 23.00 arasında işlerini halletmeleri gerekiyor.
Çubuklu Korusu ve Hidiv Kasrı hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak istiyorsanız 0216 413 92 53 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
İstanbul’un Ataşehir semtinde konumlanan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, metropol ortamında insanın en çok ihtiyaç duyduğu huzuru ziyaretçilerine sağlıyor. Biyoçeşitlilik açısından oldukça zengin olan botanik bahçesinde aynı zamanda 18 yaş üstü bireyler için bahçıvanlık, bitkisel tasarım, bitki ressamlığı, etnobotanik gibi alanlarda eğitimler veriliyor.
İki ayrı girişi bulunan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne hem Ataşehir tarafından hem de Ümraniye tarafından girebilirsiniz. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nin ziyaretçi saatleri dönemsel olarak değişiyor. Kasım ayından şubata kadar 09:30 – 16:00 saatleri arasından, mart, eylül ve ekim aylarında 09:30 – 17:00 saatleri arasında, nisan ayından ağustosa kadarsa 09:30 – 18:00 saatleri arasında ziyaretinizi gerçekleştirebilirsiniz. Bahçe, son girişten 1 saat sonra kapanıyor.
Herhangi bir giriş ücreti ödemediğiniz Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız 0216 456 44 37 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi konumu
21 ülkede, 27 farklı şehirde hizmet veren ve İstanbul’un en iyi eğlence merkezleri arasında sayılabilecek Kidzania, çocukların kendi dünyalarına ait şeylerle hoşça vakit geçirdikleri bir yer. ‘Eğlen, öğren, keşfet’ sloganını benimseyen işletme, çocuklara keyifli dakikalar vadetmesinin yanı sıra çocukların birçok meslek grubunu deneyimleyerek fikir edinmelerine yardımcı oluyor.
Aynı zamanda Kidzania’da pek çok atölye ve etkinlik gerçekleştiriliyor. Pazartesileri hariç haftanın 6 günü hizmet veren Kidzania’ya hafta için saat 10:00 ile 16:00 arasında, hafta sonu ise saat 10:00 ile 19:00 arasında gidebilirsiniz.
Yetişkinler ve 2 – 3 yaş için giriş ücreti 85 TL iken, 4 – 14 yaş arası çocuklar için giriş ücreti 345 TL olarak belirlenmiş.
Üsküdar’da konumlanan Kidzania hakkında daha detaylı bilgi almak için 0850 200 54 39 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Üsküdar’da gezilecek yerler ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için Üsküdar’daki Gezilecek Yerler yazımıza göz atabilirsiniz.
Zarif Çinili Camii olarak da bilinen Çinili Camii adını dünyaca ünlü çinilerinden alıyor. 1640 senesinde yapılan camii, 17. yüzyılda inşa edilen diğer yapılara nazaran biraz daha küçük. Bunun nedeni ise hem arazinin daha büyük bir yapı inşa etmeye elverişli olmaması hem de 17. yüzyıla kadar İstanbul topraklarında önemli alanların imar edilmiş olması. Ayrıca, o dönemde şehirde devasa külliyelerin vakfedilmesi giderek azalmış.
Üsküdar’da bulunan Çinili Camii, Mahpeyker Valide Kösem Sultan tarafından inşa ettirilmiş. Devlet yönetiminde etkili olan son harem kadını olan Kösem Sultan aynı zamanda I. Ahmet’in eşi ve IV. Murat ile Deli İbrahim’in validesidir. Camiinin avlusunda geniş bir şadırvan bulunuyor. Hemen bitişiğindeki medrese ise oldukça küçük.
Çinili Camii’nin içi ve ön cephesi, renk renk İznik çinileriyle kaplı. İznik çiniciliğinin altın dönemindeki yeşil ve kırmızı figürler Çinili Camii’nde kullanılmasa da mekandaki çiniler oldukça şık ve zarif. Minberin konik başlığında da çini kullanılmış. Üstelik minberdeki oymalarda, yeşil, kırmızı ve altın rengi süslemelere yer verilmiş.
Camii’nin bir de hamamı bulunuyor. O da Çinili Hamamı Sokağı’nda konumlanıyor.
Beykoz ilçesinde konumlanan Anadolu Kavağı, İstanbul Boğaz’ının kuzeyinde yer alan bir sahil mahallesi. Turistik bir balıkçı kasabası olan Anadolu Kavağı, yıl içerisinde nüfusundan 4 – 5 kat fazla turisti ağırlıyor. Bölgede ziyaret edilebilecek Yoros Kalesi ile Poyrazköy bulunuyor.
Yoros Kalesi, Anadolu Yakası’nın en geniş tepesinde yer alıyor. Ceneviz Kalesi olarak da bilinen kale, boğazın girişini kontrol etmek amaçlı inşa edilmiş. Doğu Roma döneminden kaldığı düşünülen Yoros Kalesi, sahip olduğu muhteşem atmosfer ve manzarasıyla görenleri adeta büyülüyor. Karadeniz yönüne doğru ilerlediğinizde karşınıza Poyrazköy çıkacak. Burası piknik yapmak isteyenler için tahsis edilmiş mesire alanlarıyla insanları günlük hayatın stresinden uzaklaştıran bir yer. Üstelik balığın her zaman taze olduğu restoranlar da hizmet veriyor.
Rüzgar ve akıntıya karşı korunaklı olduğu için gemilerin gönül rahatlığıyla demir attığı Poyrazköy’e yolunuz düşerse, tarihi 600 sene öncesine dayanan Poyrazköy Kalesi’ni ziyaret etmeyi unutmayın.
Anadolu Kavağı’na gitmek için İETT otobüslerini ya da Eminönü’nden hareket eden vapurları kullanabilirsiniz.
Kartal ilçesinde yer alan Dragos Tepesi, İstanbul’u hayran hayran seyretmek ve bu şehre duyduğu aşkı tazelemek isteyenlerin tek adresi. Marmara Denizi’nin muhteşem görüntüsüyle birlikte Dragos Tepesi’nde güneşi batırabilirsiniz.
Bölgede hizmet veren sosyal tesisler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işletiliyor. Marmara Denizi ve İstanbul temalı bir yemek yemek istiyorsanız ya da sadece çay – kahve içip sevdiklerinizle sohbet ederek bu etkileyici manzara karşısında büyülenmek istiyorsanız Dragos Tepesi’nde gidebilirsiniz.
Sabah saat 08:30 ile akşam saat 23:00 arasında ziyarete açık olan Dragos Tepesi’nde girmek için herhangi bir ücret ödemenize gerek yok. Yalnızca sosyal tesislerden yapacağınız alışverişler için işletme tarafından belirlenen fiyatlar karşılığında bir ücret ödemeniz gerekiyor.
Dragos Tepesi hakkında daha detaylı bilgi almak istiyorsanız, 444 10 34 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Prens Adaları arasında en büyüğü olan Büyükada’da görülmesi gereken çok fazla yer var. Tarihi eserleri, plajları, tepeleri ve müzeleriyle ziyaretçilerine paket tur imkanı sunan Büyükada’da adayı dolaşmak için tercih edebileceğiniz aracı ise bisiklet. Böylelikle dilediğiniz yere gidebilir, isteğiniz yerde mola verebilirsiniz. Adayı baştan aşağı bisikletle geçerek günlük sporunuzu da yapmış olursunuz.
Büyükada’ya gitmek için Kadıköy, Bostancı, Eminönü, Maltepe, Kartal, Kabataş, Avcılar veya Beşiktaş’tan hareket eden vapurları kullanabilirsiniz. Büyükada’da mutlaka gitmeniz gereken yerlerin başında Aya Yorgi Kilisesi geliyor. 1751 senesinde inşa edilen bu kilise, Hristiyanların, Türkiye’deki iki hac noktasından bir tanesi olarak kabul ediliyor.
2010 senesinde açılan Adalar Müzesi de, Prens Adaları’na sürgünlerin konu alındığı pek çok eserle kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Pazartesi günleri hariç haftanın her günü açık olan Adalar Müzesi, yaz mevsiminde saat 09:00 – 18:00 arası, kış mevsiminde ise saat 10:00 – 17:00 arasında hizmet veriyor.
Büyükada’da ziyaret edebileceğiniz diğer yerler ise Rum Yetimhanesi, Hamidiye Camii, Adakule, Prenses Koyu, Meryem Ana Kilisesi, Müslüman Mezarlığı ve Reşat Nuri Güntekin’in Evi.
Adalar’da gezilecek yerler ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için İstanbul Prens Adaları Gezi Rehberi yazımıza göz atabilirsiniz.
Prens Adaları’ndan bir tanesi olan Heybeliada, gerek tarihi yapıları gerekse yeşil alanların fazlalığıyla oldukça sık tercih edilen durak noktalarından bir tanesi. Büyükada’ya nazaran biraz daha sakin ve huzurlu olan Heybeliada’da da gezilip görülecek onlarca yer bulunuyor. Ulaşım için ada merkezinde yer alan dükkanlardan kiraladığınız bisikletleri kullanabilirsiniz.
Heybeliada’ya gitmek için Bostancı, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Avcılar, Karaköy, Eminönü veya Kabataş’tan hareket eden vapurları kullanabilirsiniz. Heybeliada’da gezilecek başlıca yerler; Heybeliada Deniz Lisesi, Aya Yorgi Uçurum Manastırı ve Bet Yaakov Sinagogu.
1773 senesinde inşa edilmiş, ilk adı Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun olan Heybealiada Deniz Lisesi ilk olarak Kasımpaşa Tersanesi’nde kurulmuş. Yıllar boyu farklı adlarla farklı kurumlar altında çalışan lise 1946’da Heybeliada’ya geri dönmüş. 2016’da askeri liselerin kapanmasıyla da eğitim sona ermiş fakat halen ziyaretçiler için açık tutuluyor. 16. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen Aya Yorgi Uçurum Manastırı, pembe rengiyle dikkatleri çekiyor. 1882’de çıkan yangın sonucu büyük zarar gören manastırda şu an için yalnızca Rus eserleri bulunuyor.
Beet Yaakov Sinagogu ise, 1940’lı yıllarda, adadaki Yahudi halkın nüfusunun artması sebebiyle kurulmuş. Gerekli izinler alındıktan sonra uygun bir yer arayan Neve Şelom Vakfı, 5 senenin sonunda 1952’te sinagogu yaptırmış.
Prens Adaları arasında İstanbul’a en yakın olanı Kınalıada, adını Kum taşı uçurumlarının kızıla çalan renginden alıyor. Bizans surlarının, Haydarpaşa Limanı’nın ve Tophane Rıhtımı’nın inşasında taş ve maden bakımından zengin Kınalıada’daki taşlardan yararlanılmış. Bölge küçük olmasına karşın gezilip görülecek çok fazla eseri bünyesinde barındırıyor. Oldukça küçük olduğu için Kınalıada’da bisikletle veya yürüyerek dilediğiniz yere gidebiliyorsunuz.
Kınalıada’ya gitmek için Beşiktaş, Karaköy, Kabataş Kadıköy, Bostancı ya da Eminönü’nden hareket eden vapurları kullanabilirsiniz. Kınalıada’da bir özel plaj bir de halk plajı bulunuyor. Ayazma Plajı, ‘beach club’ statüsünde özel bir firma tarafından işletiliyor. Denize girmenin yanı sıra işletmenin sunduğu pek çok hizmetten de yaralanabiliyorsunuz. Yaz sezonunda saat 08:00 – 02:00 arasında hizmet veriyor.
Bizans döneminden kalma Hristos Tepesi ve Manastırı, bölgenin en eski tarihi eseri. Antik bir Yunan tapınağı üzerine inşa edilmiş olan manastırın hemen yukarısında bir Rum mezarlığı bulunuyor. Hristos Tepesi ise tüm İstanbul’u ve Marmara Denizi’ni seyredebileceğiniz bir görsel şölen sunuyor. Dilerseniz, ağaçların altında sevdiklerinizle piknik de yapabilirsiniz.
1857’de inşa edilen Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi, İstanbul Ermeni Patriği III. Hagapos Seropyan tarafından ibadete açılmış. Adalarda bulunan ilk ve tek Ermeni Gregoryen kilisesi olma özelliği taşıyan Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’nin mihrap perdesi, Trabzon’da bulunan Aziz Auxent Ermeni Kilisesi’nden getirtilmiş. Kınalıada’nın görülmeye değer diğer noktaları ise; Sirakyan İkiz Evleri ve Rum Ortodoks – Panayia Kilisesi.
2500 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Kız Kulesi, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde, İstanbul Boğazı’nda yükseliyor. Kız Kulesi Anadolu yakasında gezilecek yerlerin belki de en meşhuru. İlk olarak milattan önce 410 yılında adı geçen Kız Kulesi, Atinalı komutan Alkibiades tarafından inşa ettirilmiş. Milattan sonra 1110’da ise İmparator Manuel Comnenos, bugünkü yapının taslağı diyebileceğimiz yapıyı ortaya çıkartmış.
Osmanlı Dönemi’nde de kuleye bir fener eklenmiş ve günümüzdeki görünümüne kazandırılmış. Son olarak geleneksel mimariye bağlı kalınarak 1995’te başlanan restorasyon 2000’de son bulmuş ve Kız Kulesi, kapılarını ziyaretçilere açmış. Sabahları kafe ve restoran olarak işletilen kule, akşamları ise özel rezervasyonla girilebilen bir restoran olarak hizmet veriyor. Ayrıca düğün, toplantı, lansman, iş yemeği gibi pek çok etkinlik düzenleniyor.
Hem müze hem de restoran olarak yılın 365 günü ziyaret edilebilen Kız Kulesi’nin giriş katı kafeterya olarak hizmet veriyor. Üst katında ise bar yer alıyor. Boğazın ortasında bir şeyler içerek sevdiklerinizle bu eşsiz manzaranın tadını çıkartmak istiyorsanız, Kız Kulesi’ne mutlaka gitmelisiniz.
Kız Kulesi’ne gitmek için Kabataş’tan yapılan vapur seferlerini veya Üsküdar Salacak’tan kalkan tekneleri kullanabilirsiniz.
İstanbul’un Üsküdar ilçesinde konumlanan Beylerbeyi Sarayı, Sarkis Balyan tarafından tasarlanmış. 1860 yılında yapımına başlanan ve 1865’te tamamlanan sarayı Sultan Abdulaziz konukevi olarak kullanmış, hatta Fransa Kraliçesi Eugenie, Winsdor Dükü gibi siyasiler Beylerbeyi Sarayı’nda ağırlanmış. Sarayda, haremlik ve selamlık olmak üzere iki adet hamam bulunuyor.
Kabul salonunda yer alan fıskiyeli havuz ise saraya farklı bir hava katıyor. Sarayın zemininde Mısır’dan ithal hasır örgüler, iç dekorasyonda ise Bohemya süslemeler ve avizeler kullanılmış. Barok mimarinin hakim olduğu yapıda Doğu – Batı mimarisi sentezlenmeye çalışılmış. Sarayda toplam 24 oda, 2 hamam ve 1 banyo bulunuyor.
Altın işçiliğinin en nadide örneklerinin yer aldığı Beylerbeyi Sarayı’nın Uluslararası Kabul Salonu’nda günümüzde çeşitli davetler ve etkinlikler düzenleniyor. II. Mahmut döneminde Ahır Köşkü de saraya eklenmiş. Atlar tarafından kullanılan bu bölüm son derece büyük ve güzel. Mermer Köşk ve Sarı Köşk de saraya dahil diğer köşkler.
Ziyaretçi saatinin dönemsel olarak değiştiği saraya ulaşmak için Üsküdar istikametinde giden herhangi bir otobüs veya aracı kullanabilirsiniz.
İstanbul’un Üsküdar ilçesinde konumlanan Selimiye Kışlası, III. Selim zamanında Nizam-ı Cedid askerleri için inşa ettirilmiş. Yeniçerilerin isyanı sonucu yıkılan bina II. Mahmut zamanında, ‘kagir’ olarak yeniden yapılmış. Dünyaca ünlü mimar Krikor Balyan tarafından tasarlanan bina, 1854’te Sultan Abdülmecit tarafından Kırım Savaşı’nda yaralanan İngiliz askerlerinin tedavi edilmesi için tahsis edilir.
İngiliz askerler için gönderilen hemşirelerin arasında Florence Nightingale de bulunur. Nightingale, savaş sonrası hızla yayılan kolera salgınına karşı geceleri elinde lambasıyla bir oraya bir buraya koşturduğu için ‘lambalı kadın’ lakabı takılır. Hasta bakıcıların hastalara kötü davrandığını gören Nightingale, hasta bakıcı olmak ister fakat varlıklı ailesi buna karşı çıkar. Her şeye rağmen hasta bakıcı olur, 1907’de İngiltere Liyakat Nişanı alır ve görevini başarıyla yerine getirir.
Selimiye Kışlası’nda sağlık alanında verdiği hizmetlerden dolayı Florence Nightingale Müzesi kurulmuş. Hafta içi her gün saat 10:00 ila 17:00 arasında ziyarete açık olan müzeye gidebilmek için iki gün öncesinden kimlik fotokopinizi ve ziyaret saatini bildirmeniz gerekiyor. Müzeye girmek içinse herhangi bir ücret alınmıyor. Aynı zamanda I. Ordu Komutanlığı Merkezi olan Selimiye Kışlası’nı ziyaret edenler, bölgenin askeriye sınırlarına dahil olmasından kaynaklı belirli kurallara uymaları gerekiyor.
Kışlada Florence Nighingale Müzesi’nin yanı sıra Selimiye Askeri Okul Müzesi’ni de gezebilirsiniz.
İstanbul Oyuncak Müzesi 2005’te yazar Sunay Akın tarafından Göztepe’de kurulmuş. Tarihi bir köşkte kapılarını ziyaretçilerine açan müzede 300 yıllık oyuncaklar dahi sergileniyor. Sunay Akın, 20 yılda 40’tan fazla ülkeyi gezerek antikacılardan ve açık arttırmalardan oyuncaklar satın almış. Bu oyuncuklarla da çocukları eğlendirirken öğreten Oyuncak Müzesi, son halini almış.
2012’de müze tarafından düzenlenen TOYCO- 2012 İstanbul (Avrupa Oyuncak ve Çocuk Müzeleri Birliği) buluşması dünyada ilk olma özelliği taşıyor. Bu sayede de İstanbul, ‘Oyuncak Müzeleri Başkenti’ unvanını kazanmış. İstanbul Oyuncak Müzesi, yeni oyuncak müzelerinin kuruluşuna da öncülük etmiş. 2011’de Antalya Oyuncak Müzesi, 2013’te Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi, 2015’te Düştepe Oyun Müzesi ve 2017’de Kartal Masal Müzesi ziyarete açılmış.
Canik Belediyesi tarafından kurulan Canik Oyuncak Müzesi’nin danışmanlığını ve küratörlüğünü de İstanbul Oyuncak Müzesi kurucusu Sunay Akın yapmış.
İstanbul Oyuncak Müzesi hakkında daha detaylı bilgi almak istiyorsanız 0216 359 45 50 ve 0216 359 45 51 numaralı telefonları arayabilirsiniz. Kadıköy ve çevresinde gezilecek yerler ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için Kadıköy ve Moda Gezi Rehberi yazımıza göz atabilirsiniz.
İstanbul Oyuncak Müzesi konumu
1906 senesinde Sultan II. Abdülhamit döneminde inşasına başlanan Haydarpaşa Garı iki sene içerisinde tamamlanmış. İstanbul – Bağdat demiryolu hattının başlangıç noktası olması için yapılan gar, Osmanlı son dönemlerinde Hicaz Demiryolu seferlerinde kullanılmış. Alman bir şirket tarafından inşa edilen Haydarpaşa Garı’nın mimarları Helmuth Cuno ve Otto Riter.
Günümüze kadar çeşitli olaylardan dolayı hasara uğrayan garın, son olarak 2010’da çıkan yangın sonucu çatısı çökmüş ve yapının dördüncü katı kullanılamaz hale gelmiş. 2010 yangınından sonra kullanılamaz hale gelen Haydarpaşa Garı’nda o günden beri tren seferi düzenlenmiyor. Ayrıca 2013’de şehir içi banliyö seferleri de durdurulmuş. Restorasyon çalışmaları halen sürüyor ve trenler en yakın bir sonraki durak olan Ayrılık Çeşmesi’nde çalışıyor.
Marmaray CR3 projesinin hayata geçirilmesiyle birlikte Haydarpaşa Garı, ‘Yüksek Hızlı Tren Garı’ olarak hizmet vermeye devam edecek. İstanbul’un Kadıköy ilçesinde konumlanan gar, müze statüsünde olmadığından dolayı ziyarete kapalı bulunuyor.
Üsküdar’da yer alan Çamlıca Tepesi, Marmara Denizi’ni, Haliç’i, Adalar’ı hatta Karadeniz’i ayaklarınızın altına seriyor. Bazı günler Uludağ’ın karla kaplı tepelerini dahi görebiliyorsunuz.
İstanbul’un en yüksek tepesi olan Çamlıca, Büyük Çamlıca Tepesi ve Küçük Çamlıca Tepesi olarak ayrılıyor. Yüksekliği 230 metre olan Küçük Çamlıca Tepesi’nin zirvesinde Cihannüma, Topkapı gibi Küçük Çamlıca Köşkleri ve Küçük Çamlıca Televizyon Kulesi En yüksek noktası 268 metre olan Büyük Çamlıca Tepesi’nde ise Nurbaba Tekkesi bulunuyor.
Büyük Çamlıca Tepesi’nde bulunan tesislerde, büyüleyici manzara eşliğinde kahvenizi içebilir, İstanbul’un karmaşasından bir an olsun uzaklaşabilirsiniz. Türkiye’nin en büyük camisi olan Çamlıca Camii de yine Çamlıca Tepesi’nde bulunuyor. 37 bin 500 kişi kapasiteli caminin mimarları yarışmaya belirlendi. 2013’te temelleri atılan Çamlıca Camii 2019’da ibadete açıldı. Çamlıca Tepesi’ne kadar gitmişken camiyi de görmeden dönmeyin.
Çamlıca Tepesi’ne girmek için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmiyor. Yalnızca tesislerde sipariş verdiğiniz ürünlerin ücretini ödüyorsunuz. Tepeye ulaşmak içinse İETT otobüslerini kullanabilirsiniz.
Göztepe’de Bağdat Caddesi üzerinde konumlanan Göztepe 60. Yıl Parkı, bir zamanlar camii tartışmalarıyla gündeme gelmiş sonrasında ise nefes kesici bir tematik park yapımına karar verilmiş. Her yaştan insanın ziyaret ettiği parkta her renkten çiçeğe rastlayabilirsiniz. Ligustrum ağacının şekillendirilmesiyle ortaya konan semazenleri, çeşit çeşit balığın yüzdüğü akvaryumları, lale ve gül bahçeleri, tik ağacından yapılma teknesi, 1200 metrekarelik kendi kendini temizleme özelliği bulunan yapay göleti ile metropolün bunaltan atmosferinde nefes almanızı sağlayacak.
Parkın bulunduğu bahçenin bir kadına ait olduğu iddia ediliyor. Yaşlı kadın, bahçesini belediyeye hibe ediyor. Uzun süre üzerinde yeller esen arsa, belediye tarafından tematik park olarak değerlendiriliyor. 80 dönümlük park için 4.5 milyon TL harcanarak tematik parka dönüştürüldü. Avrupa’da örneğine çok fazla rastlasak da Göztepe 60. Yıl Parkı Türkiye’deki tematik parkların ilk örneği olarak kabul ediliyor.
Otobüs veya minibüsle kolayca ulaşabileceğiniz parka giriş için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmiyor.
Maltepe ilçesinin İdealtepe Mahallesi’nde konumlanan koru, doğanın kalbinden bir parça gibi insanların karşısına seriliyor. İçerisinde yürüyüş ve koşu alanları bulunan parka sabahın erken saatlerinde giderek sporunuzu yapabilirsiniz. Piknik alanları ve çocuk parkları da bulunan koru, özellikle yaz akşamlarında, çam ağacının altında serinleyip hoş sohbet etmek isteyenler tarafından fazlaca tercih ediliyor.
Koru oldukça iyi aydınlatılmış olup içerisinde 7/24 güvenlik bulunuyor. Böylece gece geç saatlere kadar güvenli bir şekilde koruda eğlenebiliyorsunuz. 72 dönüm alan üzerine inşa edilmiş olan İdealtepe 50. Yıl Korusu’nun içerisinde 2 tane çocuk oyun alanı, 2 tane spor alanı ve 1 tane de basketbol – voleybol sahası yer alıyor. Bahçeyle ilgilenenler için de koru içerisinde Bahçıvanlık Eğitim Merkezi hizmet veriyor. Minibüs ve otobüsle rahatlıkla ulaşabileceğiniz koruya, Küçükyalı metrosunun İdealtepe çıkışından 10 – 15 dakika yürüyerek de ulaşabilirsiniz.
İdealtepe 50. Yıl Korusu’na girmek de ücretsiz.
İdealtepe 50. Yıl Korusu konumu
Sultan I. Mahmut, Göksu Nehri’nin kıyısında yer alan mesire alanını bir hayli severmiş. Bu yüzden de iki katlı ahşap bir bina inşa ettirmiş. I. Mahmut’tan sonra da padişahlar tarafından kullanılan Küçüksu Kasrı günümüzdeki görünümünü Sultan Abdülmecit zamanında almış. Batı mimarisinin esintilerini Sultan Abdülmecit’in daha önceden yaptırdığı eserlerde görmekle birlikte Küçüksu Kasrı da bu mimarinin izleri görülüyor.
Diğer Osmanlı Dönemi mimarilerine nazaran daha alçak, şık demir parmaklıklarla çevrili bahçesi, fazla süslemeli iç ve dış cephesi, Avrupa’dan ithal mobilyaları ve tablolarıyla Küçüksu Kasrı mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Küçüksu Mihrişah Sultan Çeşmesi olarak da bilinen Küçüksu Kasrı Çeşmesi, Sultan III. Selim tarafından validesi Mihrişah Sultan’a ithafen yaptırılmış. Barok işlemelerin görülebildiği çeşmede III. Selim’e ait olduğu düşünülen tuğralar ile kasrın mimarisine oldukça benzer 4 yüz bulunuyor.
Kadıköy’ün simgesi haline gelen Boğa Heykeli, gününü Kadıköy’de geçireceklerin buluşma noktası. Dışarıdan yalnızca bir heykel gibi dursa da aslında derin bir mazisi bulunuyor. Boğa Heykeli’nin hikayesi Almanya ile Fransa arasında, Alsace bölgesi için yaşanan soruna dayanıyor. Tarih boyunca Alsace, bir Almanya’nın bir Fransa’nın eline geçip durmuş. 1860 senesinde yapılan savaş sonucunda Fransızlar Almanları yenmiş. Bunun üzerine de Almanya’yı temsilen Fransız heykeltıraş Isidore Bonheure tarafından kızgın bir boğa heykeli yapılmış.
1870 senesinde yapılan savaştan ise bu kez Almanlar Fransızları yenilgiye uğratıyor ve heykel Almanya’ya geçiyor. Almanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında da o dönem iyi ilişkiler. Hatta ilişkiler o kadar iyi ki Almanya Kralı II. Wilhelm dostluğun bir nişanesi olarak Osmanlı İmparatoru’na Boğa Heykeli’ni hediye ediyor.
İstanbul’a getirilen heykelin şehir içindeki yolculuğu da böylelikle başlıyor. İlk olarak Yıldız Sarayı’na götürülen Boğa Heykeli, daha sonra Taksim’de hizmet veren Hilton Otel’in bahçesine konur. Sırasıyla Gezi Parkı ve bugünkü Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin bulunduğu alanları da dolaşan heykel, 1970’li yıllarda Anadolu Yakası’na geçer. İlk olarak Kadıköy Belediyesi’nin önüne yerleştirilen heykel, 1990’da ise bugünkü yerine, yani Altıyol’a getirilir.
Kadıköy Boğa Heykeli’ni görmek ücretsiz. Tek yapmanız gereken bir arkadaşınızla Boğa Heykeli’nin orada buluşmak için sözleşmek.
Anadolu Yakası’nın kalbi olan Kadıköy, gencinden yaşlısına herkesin buluşma noktası. Günlerini dolu dolu geçirmek isteyenler, sabahın ilk ışıklarında Kadıköy’e gelip mumu söndürene kadar burada takılabilirler. Hatta sadece Barlar Sokağı’na giderek tüm günlerini değerlendirebilirler. Kadıköy Barlar Sokağı, adından da anlaşılacağı üzere sağlı sollu barların bulunduğu bir sokak. Girişinde hemen Rexx Sineması konumlanıyor. Uzun zamandır beklediğiniz bir film veya o an hikayesinden etkilendiğiniz için bir film izleyebilirsiniz.
Sokakta bulunan barlar genellikle ‘Rock Bar’ konseptli olsa da pop, rap veya caz çalan barlar da bulabilirsiniz. Hepsinin iç dizaynı ve fiyatları farklı. Kadıköy Barlar Sokağı’nı bu kadar ünlü ve değerli yapan şey ise insanları.
Çoğunlukla öğrencilerin takıldığı sokakta geceleri kalabalık gruplar barların önünde, kaldırımlardan, tekel bayinde kısacası sokakta çemberler oluştururlar. Ufak bir grupta çalınan gitarın sesi duyulduğunda diğer insanlar da gruba dahil olur. Hep beraber sohbetler edilir, şarkılar söylenir, gülüp eğlenilir. Gecenin sonunda da kokoreç ya da tantuni yenilerek evlere gidilir.
Kadıköy’ün En Güzel Kafeleri ve Restoranları yazımızı inceleyerek Kadıköy’ün en iyi yeme-içme mekanlarını keşfedebilirsiniz.
İstanbul’un en meşhur caddelerinden bir tanesi olan Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesi’nin daha şık ve modern hali olarak kabul ediliyor. 19. yüzyılda cadde üzerine köşkler inşa edilmeye başlamış. Endüstrileşmenin çığ gibi büyümesi, arzın artması ve tüketim kültürünün yaygınlaşmasıyla cadde üzerine farklı alanlarda hizmet veren markalar dükkanlar açmaya başlamış.
Açık havada alışveriş merkezi diyebileceğimiz Bağdat Caddesi, bir insanın ihtiyaç duyabileceği her şeyi içerisinde barındırıyor. Geniş kaldırımları, lüks restoranları ve konsept barlarıyla dünyanın sayılı caddelerinden bir tanesi olan Bağdat Caddesi, İstanbul Anadolu yakasında gezilecek bir diğer adres.
Her yıl, genellikle sonbahar mevsiminde düzenlenen moda haftası boyunca markalar, yeni sezon ürünleriyle birlikte büyük davetler düzenliyorlar. Kimileri marka yüzlerini getiriyor, kimileri defile düzenliyor kimileri de kokteyl organize ediyor. Birçok ünlünün de akın ettiği moda haftası kapsamında akın ettiği Bağdat Caddesi, yılın bu zamanlarında Los Angeles’taki Beverly Hills’e göz kırpıyor.
Listemizin sonunda geldik, ancak İstanbul’da gezilecek tüm yerleri merak ediyorsanız lütfen linkteki yazımıza da göz atın!