Selçukluların ve Osmanlıların derin izler bıraktığı bir şehir Kayseri. Erciyes Dağı yamacına kurulmuş olan şehir tarihi, kültürü ve mimarisiyle ziyaretçilerini yüzyıllardır etkiliyor. Kayseri gezilecek yerler açısından oldukça zengin, tarih ve kültürün iç içe geçtiği bir şehir.
Doğal güzelliklerinin de saymakla bitmeyecek kadar çok olduğu Kayseri, Türkiye’de herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken ve İç Anadolu bölgesinde bulunan şehirlerimizden.
Farklı medeniyetlere başkentlik yapmış olan şehrin farklı kültürlerde ve dillerde farklı isimlere sahip olması da doğal.
Hititler’in Mazaka adını verdiği şehre şu anki ismini veren ise Kapadokya Kralı Archelaus olmuş. Roma İmparatoru Sezar Augustus’a ithafen şehre, Caesarea adını vermiş. Daha sonra bölgeye gelen Selçuklular da bu ismi Kaisariyah şeklinde benimseyerek kullanmaya başlamış.
1906 yılında II. Abdülhamid döneminde yaptırılan Saat Kulesi ve meydana hakim konumdaki Bürüngüz Camii ile beraber Cumhuriyet Meydanı, Kayserililer için önemli bir buluşma noktası olmasının yanı sıra, şehrin de ana merkezi.
Haliyle, bir Kayseri turu çok rahat bir şekilde bu noktadan başlayabilir.
1500 yıllık Kayseri Kalesi Bizanslılar tarafından inşa ettirilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılan kale günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşabilmiş.
Şehir merkezinde, Cumhuriyet Meydanı’na hakim konumuyla görkemli bir şekilde yükselen kale, Kayseri’nin en önemli simgelerinden biri.
Cumhuriyet Meydanında bulunan Saat Kulesi, II. Abdülhamit tarafından 1906 yılında yaptırılmıştır.
Saat Kulesi’nin yanındaki dikdörtgen mekan ise muvakkithane (saat odası) olarak inşa edilmiştir. Bina, Mustafa Kemal Paşa Kayseri’ye geldiğinde halka hitap etmek için kullandığı binadır.
Kurtuş Savaşı sırasında da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kayseri şubesi olarak da hizmet vermiştir.
Yıkılan buradaki iki kapılı mescidin yerine, Refik Bürüngüz tarafından 1977 yılında inşa ettirilmiştir.
Cumhuriyet Meydanı’na hakim bir noktada yer alan cami, büyük kubbe örtüsü, cam işçiliği ve kubbe süslemesiyle klasik Osmanlı mimari tarzını yansıtmaktadır.
İstanbul’daki Şehzade Camii, Süleymaniye Camii, Mihrimah Sultan Cami; Edirne’deki Selimiye Camii; Diyarbakır’daki Behram Paşa Cami; Erzurum’daki Lala Mustafa Paşa Cami gibi yapıtların mimarı olan Mimar Sinan’ın kendi memleketindeki tek eseri ise Kurşunlu Camii.
1573 yılında inşaa edilen caminin asıl adı ise Hacı Ahmet Paşa Camisi olmasına rağmen ana kubbesinin kurşunla kaplı olmasından dolayı “Kurşunlu Cami” adını almış.
Cami, şehirde 12 eser yapan Mimar Sinan’ın Kayseri’de Kurşunlu Cami ve Şadırvanı günümüze ulaşmış tek eseri olma özelliğini taşımaktadır.
Klasik Osmanlı dönemi mimari eseri olan Kurşunlu Camii, süslemeleri açısından Kayseri’nin en güzel camilerinden biridir.
Zeynel Abidin, 15. yüzyılın önemli tarikat liderlerinden biri olarak bölgeye tekke, cami ve çeşme yaptırdığı bilinmektedir.
İmam Sultan da denilen Zeynel Abidin, 1414 yılında Kayseri’de vefat etmiş ve mezarı da bugünkü bulunduğu yerde türbeye dönüştürülmüş.
Türbe, Kayseri Kalesi’nin tam karşısında bulunuyor.
Ne zaman ve kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmeyen kilisenin üçgen alınlıklı düzenlemelere sahip olduğundan dolayı 19. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir.
Konya’ya seyahat eden Hz. Mevlana Türbesi’ni de görmüşlerdir. Hz. Mevlana’nın hocası Seyid Burhanettin, 1235 ve 1244 yılları arasında Kayseri’de yaşamıştır.
Mezarlıkta Seyid Burhanned’in türbesi de bulunmaktadır.
Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin hemen arkasında bulunan türbe ve mezarlık, Kayseri Kalesi’nin ilerisinde türbe ile aynı adı taşıyan bulvarda bulunmaktadır.
1857 yılında yaptırılan kiliseye ne yazık ki hak ettiği saygı yıllarca gösterilmemiş.
Çeşitli tahribatlara uğrayan bir ara belediye deposu olarak dahi kullanılmış ve Başkan Mehmet Osmanbaşoğlu döneminde restore edilmiş.
17. yüzyılda yapılan Kalaycıoğlu Mescidi, Kayseri Orta Mahalle’de, Gevher Nesibe Sultan Şifaiyesi’nin kuzeyinde bulunur.
Kayseri’de bilinen ilk Ermeni kilisesi olan 1191 yılında yaptırılmıştır. Yüzyıllar içerisinde harap olan kilise 1859’da yeniden inşa edilmiştir ve o günden bugüne şu anki hali korunarak ulaşmıştır.
Surp Krikor Lusavoriç kilisesi İç Anadolu’daki tek Ermeni kilisesi olmasından dolayı bölgedeki tüm Hıristiyan Ermeni cemaatimizin de ruhani merkezidir.
Dânişmendliler Beyliği hükümdarı Melik Mehmed Gazi’nin 1143 tarihinde vefat ettiği düşünülmektedir.
Yapı, Melik Mehmed Gazi tarafından Kayseri’de inşa edilen bir başka yapı olan Ulu Cami’ye bitişik olacak şekilde yerleşmiştir.
Türkiye’deki hemen hemen her şehirde bulunan, şehrin kalbini oluşturan ana camiler ulu cami olarak anılır. Ticari ve sosyal hayat Kayseri Ulu Cami’nin etrafında akmaktadır.
Şehir merkezinde bulunan Ulu Camii, Kapalıçarşı’nın yanında yer almaktadır. Cami-i Kebir ya da Sultan Cami olarak da anılan Ulu Cami Danişmentlilerin hükümdari Melik Mehmet Gazi tarafından 1135 yılında yaptırılmıştır.
Farsça’dan geçen kümbet kelimesi “kubbe” anlamına gelmektedir.
Kayseri şehir merkezi ilçelerinden biri Melikgazi’de bulunan Döner Kümbet, çift başlı kartal, insan başlı ve kanatlı pars, aslan ve hayat ağacı gibi Türk mitolojisine ait figürlerle doludur. Şah Cihan Sultan’a aittir. Şah Cihan Sultan Babür İmparatorluğu hükümdarı ve Tac Mahal’i yaptırdığı bilinen sultandır.
Melikgazi ilçesinde bulunan bir başka kümbet ise Seyyid Burhaneddin Bulvarı üzerinde bulunan Alaca Kümbeti. 12. yüzyılda inşa edilen yapı diğerlerine göre daha sade bir görünüme sahiptir.
Şehir merkezinde ziyaret edebileceğiniz bir başka kümbet ise Hastane Caddesi üzerinde bulunan ve 12. yüzyılda inşa edilen Hasbek Kadı Kümbeti.
Talas yolu üzerinde bulunan Sırçalı Kümbet ise Talas yolu üzerinde, Endüstri Meslek Lisesi’nin bahçesinde bulunuyor.
Diğerlerinin aksine bir kitabeye sahip olmadığı için yapılış yılı ve sebebi kesin olarak bilinmemektedir.
Sırçalı denmesinin sebebi ise kubbesinin köşeli kubbesinde çini süslemeleri olmasındandır.
Kayseri il merkezinde Gavremoğlu Mahallesi’nde, Hunat Hatun Camisi’ne yakın konumlanmış Kutlu Hatun Kümbeti ise Şah Kutluğ Hatun tarafından 1349 yılında yaptırılmıştır ve Kutluğ Hatun’un türbesidir.
Selçuklu taş oyma sanatının en güzel örneklerini sunan kümbette bitkisel süslemeler göze çarpmaktadır.
Günümüzdeki ilköğretim okullarıyla benzer bir işleve sahip olan medreselerin gelişimi Anadolu Selçuklu Devleti döneminde olmuştur.
Özellikle devletin hakimiyet sürdüğü Kayseri, Konya ve Sivas gibi şehirlerinde birçok medrese açılmış; burada eğitilen alimler Anadolu’nun dört bir yanında eğitimler vermeye başlamıştır.
I. Alâeddin Keykubad döneminde Kayseri önemli bir bilim merkezi haline gelmiştir.
Medrese geleneği Osmanlı İmparatorluğu döneminde de gelişerek devam etmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa edilen medreselerde genellikle eyvan denilen büyük avlu teras, mescit, türbe, talebe odaları, kışlık dershaneler, havuz, çeşme gibi bölümler bulunmaktadır.
Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan’ın verem hastalığı sonucunda vefat eden kızının anısına inşa edilen bir medrese ve şifahanedir. Anadolu’daki ilk hastanelerden biri olan şifahane aynı zamanda tıbbi eğitim de vermiş, 1890lara kadar da hastalara hizmet vermiştir. Şu anda ise müze olarak kullanılmaktadır.
Hikayeye göre, Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu ordusundan bir sipahiye aşık olmuştur fakat ağabeyi Anadolu Selçuklu I. Gıyasseddin Keyhüsrev bu aşka karşı çıkar. Savaşa giden sipahinin şehit haberi üzerine Nesibe Sultan verem hastalığına yakalanır. Ölümünden sonra, kız kardeşinin vasiyeti üzerine, Gıyasseddin Keyhüsrev bu şifaheneyi yaptırır.
1204 yılında inşa edilen yapıdan etkilenerek Hunat Hatun da benzer bir külliye inşa ettirmiştir.
Anadolu Selçuklularının mimari anlayışı, şehirdeki birçok aynı dönemde yapılmış eserde de görüldüğü gibi, bu şifahaneye de yansımıştır. Bitkisel ve astronomik motiflerin ağırlıklı olduğu yapıda geometrik şekiller de bulunmaktadır.
1237 yılında Anadolu Selçuklu Devleti vezirlerinden Sahip Ata Fahreddin Ali yaptırılmıştır.
Sahabiye Çeşmesi Kayseri’nin en eski çeşmesidir.
Tamamen kesme taştan inşa edilen yapı açık avluludur ve Selçuklu kervansaraylarını andırmaktadır.
Hatuniye Medresesi’nin bir diğer adı da Sitti Radviyye Medresesi’dir. 12. yüzyılda inşa edilen medrese, Selçuklu medrese mimarisinin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
İki eyvanı bulunan yapı zaman içerisinde değişiklikler geçirerek avlu yapısını kaybetmiştir.
Mihrabının yanında bir camekan içinde Hz. Muhammed’e ait olduğu iddia edilen bir ayak izi bulunmaktadır.
Çeşitli medeniyetlerin yerleştiği şehir, aynı zamanda Cumhuriyet tarihine de damga vuran yerlerden biri. İşgal görmeyen şehirlerimizden biri olan Kayseri, milli mücadelenin başlaması ve yayılması konusunda büyük bir rol üstlenmiştir.
Kayseri Lisesi’nin öğrenci nüfusu da Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sıralarında azalmış. Kurtuluş Savaşı sırasında da, TBMM hükümet merkezinin 1921’de Kayseri’ye taşınması üzerine lise TBMM toplantılarına ev sahipliği yapmak üzere hazırlanmış. Fakat Sakarya Savaşı sonucunda hükümetin Ankara’dan Kayseri’ye taşınması kararından vazgeçilmiş.
Kayseri’ye ilk kez geldiği 19-20 Aralık 1919 tarihleri arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün konakladığı konak Atatürk Müzesi olarak hizmet vermektedir.
19. yüzyılda yapılmış olan Osmanlı evlerinden biri olan İmamizade Raşit Ağa Konağı’nda çeşitli sergiler de düzenlenmektedir.
Müze kış döneminde 8-17 saatleri arasında; yaz döneminde ise 8-19 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Kayseri’nin bir başka özel yanı da dünyanın en iyi mimarlarından biri olarak anılan Mimar Sinan’ın memleketi olması.
1490 yılında Kayseri’nin Ağırnas ilçesinde doğan Mimar Sinan devşirme bir yeniçeri olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok köşesini gezmiş. Askeri mühendis ve mimar olarak ün kazanan Mimar Sinan tüm Türkiye’de iz bırakan eserler bırakmış.
Ağırnas’ta bulunan evin müze kısmı kadar, yer altı şehrine bağlanması açısından da ev çok önemli bir role sahip.
Hunat Hatun Medresesi’nin Etnografya Müzesi’ne dönüştürülmesiyle açılan müzenin sergi alanı ikinci kattadır.
Cam, çini, ahşap ve madeni eserlerin yanı sıra İslam devletlerine ait sikkeler, el yazma Kuran- Kerimler de bulunmaktadır. Bakır ev eşyaları, halı ve kilimleri müzede görebilirsiniz.
Selçuklu ve Osmanlı’nın evlerini yansıtan eserlerin sergilendiği müze Anadolu’nun tarihini yakından incelemek için doğru bir yer.
İstanbul’daki adaşından sonra Türkiye’nin en büyük 2. çarşısı olan Kayser Kapalıçarşı’sı 15. yüzyılda yaptırıl, yüzyıllar içerisinde yenilerek bugüne ulaşmıştır.
Kapalıçarşı, halen yöreye özgü yiyecek ve el işlerinin satıldığı dükkânları barındırmaktadır. Kayseri’de sevdiklerinize hediyelik eşya veya Kayseri’ye özgü tatları götürmek için Kapalı Çarşı ideal bir alışveriş cenneti.
Milli Mücadele sırasında asker annelerinin seferberliği sonucunda oluşturulan çarşıda, öncelikle savaşa yardım amacıyla satışlar gerçekleşmiş ve erzak toplanmıştır.
Kadınların emekleriyle alınan ve taşınan cephaneliklerin anısına da bu çarşı Kadınlar Çarşısı olarak anılmaya başlanmış.
Eski bir Kayseri mahallesini tanımak ve Osmanlı geleneklerini görmek isterseniz, taş konaklarla dolu bu mahalleyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Başlı başına bir gezi planı yapılmasına sebep olacak kadar zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olan bölgede çeşitli tarihi konakları, Aynalı Kilise’yi ve Ali Saip Paşa Hamamı görebileceğiniz onlarca yerden sadece birkaçı.
Erciyes Evrensel Kış Sporları ve Turizm Merkezi uzun ve eşsiz bir kayak tatili yaşatmasının yanı sıra son derecede teknolojik imkanlara da sahip.
Uygun fiyatları ile fark yaratan kayak merkezi, doğal güzellikleri ile de büyülüyor. Eski bir volkanik dağ olan Erciyes, büyüleyici bir manzara sunuyor.
Erciyes Kayak Merkezi’nin kış sezonu aralık ayından başlayarak nisan ortalarına kadar devam ediyor. Zorlu parkurları ile Erciyes, Uludağ pistlerine alternatif oluşturmuş durumda ve kayak tutkunlarını cezbetmeye devam ediyor.
Kayak merkezi ile ilgili ayrıntılı bilgi almak isterseniz Erciyes Kayak Merkezi yazımıza göz atabilirsiniz.
Dünyanın en yüksek ikinci şelalesi olan Kapuzbaşı Şelalesi, Aladağ’ın zirvesindeki karlardan beslenmektedir.
Kayseri merkezden 165 km uzaklıkta bulunan şelaleye giden yolun büyük bölümü orman içinden geçmektedir.
Eğer dilerseniz, Aladağlar’da dağ yürüyüşü de yapabilirsiniz.
Sultan Sazlığı Milli Parkı, Yahyalı, Develi ve Yeşilhisar ilçelerinin sınırları içerisindedir. 48 tanesi endemik olmak üzere 428 farklı doğal bitki örtüsüne ev sahipliği yapan Sultan Sazlığı’nda 301 kuş türü de bulunmaktadır.
Merkezden Yahyalı minibüslerine binerek 1,5-2 saat içerisinde Sultan Sazlığı’nın bulunduğu Ovaçiftlik Köyü’ne ulaşabilirsiniz.
Soğanlı Vadisi Kayseri’den 80 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Güvercinlik, mağara, barınak, kilise ve manastır olarak kullanılan çeşitli kaya oluşumlarına da ev sahipliği yapmaktadır.
Roma döneminden kalan kiliseleriyle ünlü olan Soğanlı Vadisi, Kapadokya‘ya gelen turistler tarafından da sıklıkla ziyaret edilen bir ören yeri.
Haftanın her günü ziyarete açık olan ören yeri yaz döneminde 8-19 saatleri arasında; kış döneminde 8-17 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Eğer buradan bir anı saklamak isterseniz, Soğanlı’nın bez bebeklerini tercih edebilirsiniz.
Gesi Bağları türküsünü bilirsiniz, işte türkünün adını aldığı yer burası. Hikayeye göre, türkü bu Gezi kasabasına gelen bir gelinin uzaktaki ailesine özlemini yansıtıyor. Annesinin ölümünden sonra Gesi Bağları’nda dolaşırken bu türküyü mırıldandığı söylenir. Gesi Bağları’nda dolanırken bu acıklı hikaye sizi çok daha derinden etkileyecektir.
Gübre gereksinimi için yabani güvercinliklerin yerleştirildiği güvercinlikler de bu bağlarda bulunuyor.
Gesi Park’ına Kayseri şehir merkezinden kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz; yaklaşık 25 km uzaklıkta bulunuyor.
Kültepe’deki antik ticaret kolonisinin Hititler döneminde kurulduğu düşünülüyor. Her dönemde önemli bir ticaret merkezi olarak bilinen Kültepe, tarihi İpek Yolu ve Pers Kraliyet rotalarının kesişim noktasında bulunuyor.
Eski adı Mazaca olan Kültepe şehri Kapadokya krallarına da ev sahipliği yapmış.
Erciyes Dağı’nın kuzeyinde bulunan antik şehirde ne yazık ki çok az tarihi eser ayakta kalabilmiş.
Koridorlar, kiliseler, yemek odaları, zindanlar ve işkence odaları… Milattan önce yapılan bu yer altı şehirleri Kayseri’nin birçok bölgesinde bulunuyor. Öyle ki, neredeyse bütün bir şehrin altında, kocaman bir başka şehir dahi olduğunu söyleyebiliriz.
Mimar Sinan’ın doğduğu evin bodrumunda Ağırnas Yer Altı Şehri‘nin başlangıcı bulunuyor. Milattan önce yapıldığı düşünülen şehir eklemelerle milattan sonra 13. yüzyıla dek kullanılmış. Ağırnas’ın da Osmanlı döneminde ağırlıklı olarak bir Rum köyü olduğu biliniyor.
Talas’ta da benzer bir Yer Altı Şehri bulunuyor. Ali Dağı’nın eteklerinde Bizans dönemine ait 1300 yıllık bir yer altı şehri ve şehrin sarnıcı var. Henüz şehrin tamamı keşfedilmediği için turizme açık değil fakat şehrin Kayseri şehir merkezine ya da Gesi Beldesine kadar uzandığı düşünülüyor.
Pınarbaşı ilçesinde ise Pazarören Yer Altı Şehri; Tomarza ilçesinde ise Tomarza ve Emiruşağı; Develi ilçesinde ise Gazi Kasabası adında yer altı şehirleri bulunuyor.
Kayseri’ye Nasıl Gidilir?
Kayseri Erkilet Havalimanı, Türkiye’nin birçok şehrinden her gün uçuşlar düzenlenmektedir. Bütçenize uygun uçak biletlerini görmek için tıklayınız.
Şehir merkezine 5 kilometre uzaklıkta bulunan havalimanından şehir merkezine HAVAŞ servisleriyle veya toplu taşımayla 4, 100, 101, 102, 270 numaralı otobüslerle ulaşım sağlanmaktadır.
Havaalanından araç kiralama hizmetine ulaşabilir; 7/24 çalışan taksileri de kullanabilirsiniz.
Kayseri’ye Ankara, Nevşehir, Konya gibi civar şehirlerinin yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirlerden de otobüsle ulaşabilirsiniz.