Kişisel duygu ve zevklerin tamamen yerine oturmaya başladığı, gençlik döneminin enerjisinin devam ettiği 20’li yaşların sonu birçok kişi için seyahat etmeye en uygun yaştır. bu yaşlarda sakin, huzurlu, kültürel ve tarihsel öneme sahip gezi rotaları daha çok tercih edilmektedir.
Düşünürler tarafından daha olgun yaş, daha kültürlü, daha rafine zevklere sahip olunduğu ve hayır demenin kabul edildiği 30’lu yaşlarınızda gidebileceğiniz yerleri bu yazıda sizler için derledik.
İçindekiler
İtalya’nın başkenti Roma, zamanla Avrupa’yı aşarak dünyanın başkenti haline gelmiştir. Roma, karmaşık sokakları ve zengin tarihi kültürü ile medeniyetin beşiğidir. 10 bin yıllık insan varlığına sahip şehir kalabalık ve turistik bir şehirdir.
Kolezyum, MS 72 yılından bu yana varlığını sürdüren eski tarihi bir yapıdır. 2007 yılı itibariyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilmiştir. Elli bin kişi kapasitesine sahip Kolezyum, inşası tamamlandığı yıldan itibaren birçok dini kışla, tiyatroya, taş ocağına ve barınmaya şahit olmuştur.
Trevi Çeşmesi, diğer bilinen adı ile Aşk Çeşmesi, Roma’nın romantik bir şehir olduğunun göstergesidir. Çeşmenin inşaatına 1972 yılında başlanmıştır ve tam 30 yıl içerisinde bitmiştir. Roma’ya her gelen kişinin dilek tutup para attığı bu çeşmede oldukça dikkat çekici heykeller yer almaktadır. En ihtişamlı ve önemli heykel ise deniz tanrısı Neptün’dür.
Roma’nın romantizm ve sakinlik dolu sokaklarında gezerken birbirinden farklı müzeler ile karşılaşabilirsiniz. Gezi esnasında sakinlik ve huzur aradığınızda müzeler sizin için en iyi duraklama noktası olabilir. Müzelerde genel olarak çeşitli tarihlere ait koleksiyonlar yer almaktadır.
Gerek tarihi gerekse kültürüyle gezenleri kendine çeken ülkemiz Türkiye, gerçek ve efsaneler arasında tarihe yolculuk yapmak isteyen gezginler için ideal bir ülkedir. Günümüzden binlerce yıl önce yüzlerce medeniyetin ayak basarak geçtiği Türkiye toprakları dünyanın 7 kıtasından birçok gizemi barındırmaktadır.
Efes Antik Kenti, tarihte Anadolu’nun ilk metropolü olarak kabul görmektedir. Güney Ege’de yer alan İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efe Antik Kenti, Helenistik ve Roma medeniyetlerinden bu yanan varlığını sürdürmektedir. Yunan Mitolojisi’nden çeşitli izler taşıyan antik kent birçok tarihi esere ev sahipliği yapıyor. Efes Antik Kenti gezi rotanıza ekleyerek dünyanın en etkileyici eserlerine şahitlik etmiş olabilirsiniz.
Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından 1994 tarihinde keşfedilen Göbeklitepe, MÖ 10 bin yıl önceye kadar tanıklık etmektedir. Keşfedildiği tarihten bu yana gizemleri çözülemeyen Göbeklitepe hakkında birçok efsane mevcuttur. Mısır piramitlerinden daha eski bir tarihe sahip olan bu yapı dijital platformlardaki dizilere de konu olmuştur.
Patara, Türkiye’de görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Fethiye ve Kalkan arasında bir konumda yer alan Patara Likya Birliği’nin bilinen en eski ve en önemli şehirlerinden biridir. Toros Dağları’nın yamacında bulunan bölge Akdeniz’in en uzun plajına da sahiptir. Tarihin ilk meclisine de ev sahipliği yapan bölge uzun bir tarih ve doğal güzellikler ile iç içe olmak için gezi rotanıza ekleyebilirsiniz.
Kapadokya; Türkiye’nin doğal, tarihi ve kültürel güzelliklerinin bir arada olduğu bir şehirdir. Tarihi MÖ 6. yüzyıla dayanan bölge Peri Bacaları gibi çeşitli doğal güzelliklere ev sahipliği yapmaktadır. Hitit, Selçuklu, Pers, Roma, ve Osmanlı gibi birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bu topraklar UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor. Paşabağ Vadisi (Rahipler Vadisi), Üç Güzeller ve Derinkuyu Yer Altı Şehri gezi rotanıza eklemeniz gereken duraklar arasında yer alıyor. Kapadokya’ya gittiğinizde balon turu yaparak bölgeyi kuşbakışı izlemeyi unutmayın.
Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olarak bilinen Sofya Ekspresi, eski adı ile Bosfor Ekspresi, İstanbul-Halkalı tren istasyonundan 20.45 kalkışlı tren, Bulgaristan-Sofya’ya 09.45’te varıyor. Dönüş treni ise Bulgaristan-Sofya’dan 18.30’da kalkıp 05.34’te İstanbul’a varmış oluyor.
Tren güzergahı sırasıyla il durak Halkalı, Çerkezköy, Alpullu, Edirne, Kapıkule, Svilengrad, Dimitrovgrad, Plovdiv, Pazarcık ve son durak Sofya olacak şekildedir. İstanbul-Sofya tren yolculuğu yaklaşık 11 saat kadar sürmektedir. Sofya treni ile seyahat edebilmeniz için Schengen vizesinin olması gerekiyor.
Sofya treni yataklı ve yataksız olmak üzere iki farklı türde vagonlara sahiptir. Treni bir nevi otel olarak kullanacak kişiler için yataklı vagonlar idealdir. 2022 fiyatları Halkalı-Sofya treninin tek gidiş ücreti 4 kişilik vagonda kişi başı olacak şekilde 31.12 Euro, 2 kişilik yataklı vagonda kişi başı 36,12 Euro, 1 kişilik yataklı da ise tek kişi ücreti 66,68 Euro olarak belirlenmiştir. Halkalı-Bükreş tek gidiş ücreti ise 4 kişilik kuşetli vagonda kişi başı 51,20 Euro olarak belirlenmiştir.
Tren seyahati süresince yemek servisi mevcut değildir. Dilerseniz trene kendi yiyecek ve içeceğiniz ile binebilirsiniz. Tren yolculuğunun sakin ve huzurlu yanından bakarak 11 saatlik yolculuğa kendinizi hazırlayabilirsiniz. Yolculuk süresince kitap okuyabilir, sohbet edebilir, aynı zamanda size özel ayrılan yataklı kontuarı istediğiniz gibi dizayn edebilirsiniz. Ancak dezavantajlar arasında hızlı tren ve mavi tren kadar hızlı gitmemesi, yiyecek ve içecek servisi olmaması, maliyet ve benzeri durumlar söz konusu olsa da sakin bir tren yolculuğu deneyimi elde edebilirsiniz. Yolda, kitap okumak, müzik dinlemek gibi aktiviteler yapabilirsiniz.
Sofya Ekspresi’ni size önermemizin bir nedeni sakin ve huzurlu yavaş yavaş ilerleyen yolculuk esnasında kendi iç dünyanız ile baş başa kalarak vakit geçirmenize olanak tanınıyor olmasıdır. Tren içerisinde yeterli derecede elektrik prizi, sıcaklık ve sakinlik hakim olmaktadır. Doğu Ekspresi ile hemen hemen aynı özelliklere sahip Sofya Ekspresi de nevresim, çöp ve tuvalet hizmeti sunuyor.
Tren yolculuğu sonrası Sofya’da seyahat etmek isteyen gezginler için Budapeşte, Viyana, Atina, Selanik, Moskova, Zagreb, Münih, İskandinavya, İspanya, Paris, Brüksel, Amsterdam, Kopenhag ve Portekiz’e trenle ulaşım olanakları sunulmaktadır. Tren biletlerine Sofya Garı’ndan ulaşabilirsiniz.
Sofya’da kalarak gezmek isteyen gezginler için ise rota basittir. Trenden inip gardan çıktığınızda 15-20 dakikalık yürüme mesafesi uzaklıkta şehir merkezi bulunuyor. Küçük bir şehir olan Sofya çeşitli tarihi mimarilere ev sahipliği yapıyor. Şehrin en işlek caddesi olan Vitosha Caddesi’ni rotanıza eklemeyi unutmayın, antika pazarı da mutlaka görmeniz gereken yerlerdendir. Ülkenin %10’luk kısmı Türklerden oluştuğu için yabancılık çekmeyerek tatilinizi keyifle devam ettirebilirsiniz.
Orta Doğu’nun pek çok doğal güzelliğine ev sahipliği yapan Ürdün, klasik Avrupa ve Amerika gezilerinin dışına çıkmak isteyen kişiler için güzel ve farklın bir tatil rotasıdır. Mistik tarihe, doğal güzelliklere ve çöl yaşamına hakim Ürdün’ün başkenti Amman gezi rotalarına eklenebilecek bir şehirdir. Çöl yaşamını keşfetmek 30’lu yaşlar için tam zamanı.
Amman’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında Abu Darweesh Cami, Lut Gölü, Kral Hüseyin Müzesi ve Saklı Şehir bulunuyor.
Abu Darweesh Cami, Amman şehrinin en yüksek noktasında bulunan Ashrafi Es’de konumlanıyor. Ürdün’e özel siyah beyaz dama deseni ile dekore edilen caminin duvarlarını kaplayan İran halıları bulunuyor. Ayrıca camiyi ziyaret ederken geçtiğiniz sokaklarda bulunan Hıristiyan kiliselerine de uğramayı unutmayın, kiliselerde Bizans döneminden kalma mozaikler mevcuttur.
Lut Gölü, Hz. İsa’nın vaftiz edildiği göl olarak biliniyor ve Hıristiyan turistler için büyük önem taşımaktadır. Lut Gölü ismini Hz. Lut ve kavminden almaktadır. Gölde turistlerin yüzebileceği bir alanda bulunuyor, yüksek oranda tuza sahip göl güçlü bir kaldırma kuvvetine de sahiptir.
Kral Hüseyin Müzesi, eski bir çarşı içerisinde yer almaktadır. Gezi rotasını renkli ve geleneksel pazara çevirmek isteyen gezginler için Hüseyin Müzesi doğru bir karardır. Roma ve Orta Doğu kültürlerinin harmanlandığı bu topraklardaki birçok miras bu müzede sergilenmektedir. Rotayı bozmadan seyahat etmek isteyen gezginler için müze çıkışında bulunan Amman Tepesi’nin doğusunda bulunan Herkül Tapınağı iyi bir tercih olabilir.
Saklı Şehir, Amman’dan biraz uzakta Ceraş’ta yer alıyor. Ceraş, Yakındoğu’daki önemli ve iyi korunmuş Roma şehri olarak bilinmektedir. Kızıldeniz’e açılan gemiler için yapılmış bir liman ve plajlar vardır. Dünyanın 7 yeni harikasından biri olarak kabul gören, kayalara oyulmuş “Hazine”si ve “Ed-Deyr”i ile bir şaheser olan Saklı Şehir’i görmeden dönmemeniz diğer gezginlerce tavsiye edilmiştir.
Avusturya’nın başkenti olan Viyana, kültürel zenginliği, mutfak kültürü ve Barok tarzı ile gezginleri kendisine hayran bırakıyor. Çok kültürlü bir yapının hakim olduğu şehirde modern unsurların ve geleneksel yapıların harmanlandığı bir atmosfer hakimdir. Viyana her sene milyonlarca gezgine müzik festivallerinde, alışverişte ve gece hayatında ev sahipliği yapmaktadır.
Viyana, kültürel etkinliklerden hoşlanan kişiler için cennet tadında bir yerdir. Dört mevsimde de farklı festivallere ev sahipliği yapan Viyana keyifli bir tatil imkanı sunmaktadır. festivaller arasında Yeni Yıl Konseri (Ocak), Viyana Opera Balosu (Ocak), Resonanzen Müzik Festivali (Ocak), Viyana Festivali (Mayıs-Haziran), Viyana Caz Festivali (Temmuz-Ağustos), ImPulsTanz (Temmuz-Ağustos), Wiener Wiesn-Fest (Eylül-Ekim), The Viennale (Ekim) yer alıyor.
Klasik müziğin başkenti olarak kabul gören Viyana, birçok sanatsal mimariye sahiptir. Bu mimari yapı ve müzelerden en önemlileri ise Schönbrunn Sarayı, Hofburg Sarayı, Aziz Stefan Katedrali, Belvedere Sarayı, Müzeler Bölgesi ve Hundertwasser Evi’dir.
Yaşamın diğer ülkelere oranla daha maliyetli olduğu ülke olarak kabul gören İngiltere, 20’li yaşların başında seyahat etmek için doğru bir karar olmayabilir. Daha çok orta yaş insanlara hitap eden Londra, 30’lu yaşlar ve sonrası için ideal seyahat noktasıdır.
İngiltere’nin kültürel zenginliğe sahip şehri Londra, olağanüstü gece hayatına sahiptir. İlgi çekici birbirinden farklı sokaklara sahip Londra’da birçok gezilecek nokta vardır. Şehir çok sayıda tarihi eser, müze ve sergi alanlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Londra şehrinin en iyileri olarak adlandırılan 4 farklı mekan vardır, bunlar; Thames Nehri, Britanya Müzesi, Buckingham Sarayı ve London Eye’dır.
Big Ben, kentin simgesi olarak kabul gören bir kuledir. Kuleye ait büyük bir çan vardır, bu çan Büyük Benjamin olarak adlandırılmaktadır. Gotik bir tarzda tasarlanan bu kule dünyanın en büyük ikinci dört cepheli saati olarak kabul görmektedir. Elizabeth Kulesi olarak da bilinen saat 1 Ocak 2022 tarihi ile tekrardan açılmıştır.
Britanya Müzesi, dünyaca ünlü müzelerinden biridir. Müzede dünyanın her bir yanından getirilen etnografya koleksiyonları ve antik çağ yapıtları sergileniyor. Kurulduğu tarihten bu yana önemli ve ünlü bir müzedir. Müzeye giriş ücretsiz olup saat 10.00 ile 17.00 arasında ziyarete açıktır.
Buckingham Sarayı, kraliyet ailesinin ikametgahıdır. Sarayda bulunduğunuz süre içinde ilginç törenleri gözlemleyebilir ayrıca sarayın çeşitli koleksiyonlarını keşfedebilirsiniz.
London Eye, Londra manzarasına 365 derece hakim olana 30 dakikalık bakış imkanı sunmaktadır. Milenyumun simgesi olan London Eye kapsüllerinde panoramik açıdan kentin 40 km’lik bölümünü seyretmenin keyfini yaşayabilirsiniz.