Daha önceki yazımda sizleri Edremit‘e götürmüştüm. Edremit’te gezdikten sonra buraya yarım saat uzaklıktaki Altınoluk’u görmeden olmaz diyorum ve bu sefer sizleri Altınoluk yolcusu yapıyorum. Doğacığım biz Edremit’e gitmedik diyenleriniz varsa bir önceki yazıma sizleri bekliyorum.
Balıkesir‘in küçük ama huzurlu sahil kasabası az öncede belirttiğim gibi Edremit’ten sadece yarım saat, şehir merkezine de bir buçuk saat uzaklıkta bulunuyor.
Bir yanınıza Ege Denizi’ni diğer yanınıza Kaz Dağları‘nı alarak huzuru çarpı iki yapmanız da mümkün oluyor haliyle.
Dilerseniz önce Altınoluk’a nasıl gideceğimize bakalım sonra huzurun adresinde kaybolmaya yola çıkalım.
İstanbul’dan yola çıkıyorsanız Çanakkale Yolu üzerinden ya da İzmit-Yalova-Bursa-Balıkesir rotasını kullanarak Altınoluk’a ulaşmanız mümkün.
Eğer İzmir tarafından gelecekseniz Manisa-Balıkesir istikametinden ya da Menemen-Aliağa-Dikili-Ayvalık-Akçay yolunu kullanarak cennet bölgeye ulaşabilirsiniz.
Uçak ile Altınoluk’a ulaşmak isteyenler ise Edremit Havaalanı‘na uçak biletinizi alabilir sonrasında havaalanından düzenlenen otobüsler vasıtasıyla Altınoluk’a varabilir.
Otobüsümüz yok mudur diyenler içinde Edremit’e düzenlenen şehirler arası otobüslerle ardından terminalden kalkan minibüslerle Altınoluk’a ulaşım sağlamanız mümkün. Bu noktada Edremit yazımıza göz atmanızı tavsiye ediyorum.
Altınoluk, dünyanın oksijen bakımından en zengin 2. bölgesi olarak temiz havaya hasret kalan bizlerin uğrak noktaları arasında.
Sokak aralarından sürekli denize çıkabileceğiniz, Kaz Dağları’nın eşsiz manzarasını görebileceğiniz bu cennet yerde otel arayışına girmenize gerek bile yok. Sokaklarında dolaşırken bulabileceğiniz eşyalı kiralık daireleri, tüm sezon kiralayabilir yahut haftalık ya da günlük olarak da tercih edebilirsiniz. Hem evinizde hissedecek hem de bu huzur dolu yerde gençleştiğinizi hissedeceksiniz. Doğacığım bize yaşlı mı diyorsun diyenler için, efendim stres insanın en büyük düşmanı, biz sizleri stresten uzaklaştırmak için yazıyoruz diyip işime geri dönüyorum.
Sonuçta hangimizin ön balkonu denize, arka balkonu kaz dağlarına bakıyor. Hangi manzarayı seçeceğiniz size kalmış sabah Kaz Dağları akşam deniz mi yaparsınız bilemem.
Hazırsanız sizleri Ege’nin en soğuk sularına götürüyorum. Çakıllı, tertemiz, bir de buz gibi olunca kendimize güzelce geliriz, tatilin keyfini çıkarırız diye düşünüyorum. Malum temiz yer bulmak zor bu dönemde.
Arkadaş Kafe’yi buluyoruz, sonra orayı arkamıza alıyoruz, Yağcılar’a gelmeden 100 metre önce bu tertemiz sahilde kendimizi buluyoruz. Şimdiden keyifli yüzmeler.
Doğacığım yazlık yer diyince aklımıza kalabalık, capcanlı çarşılar geliyor burda da var mı diyorsunuz duyuyorum, tabii ki var diyorum müjdeli haberi veriyorum sizlere.
Çarşının hemen girişinde gözlemeleriyle meşhur bu Anıl Gözleme Evi‘nde mutlaka patatesli ve patlıcanlı gözleme deniyoruz ve yanına Hisar ayranı söylüyoruz.
Dondurmasız gün geçer mi? Tabii ki geçmez. Meydanın liman tarafındaki Roma Dondurmacısı‘ndan bal badem deniyoruz diğer günlerde hızımızı alamayıp De Vardar‘ın leziz dondurmalarını tadıyoruz.
Deniz dedik sahil dedik aklımız midyeye gitti. Çarşıdan dönüş yolunda Uğur Büfe‘nin karşısındaki midyeciden midye yemeden asla ama asla dönmüyoruz.
Köy kahvaltısı yapmadık demeyelim hemen yapalım. Organik sebzelerin, meşhur zeytinyağının, ev yapımı reçellerin tadına bir de kahvaltıda bakalım.
Lokmayı sevmeyen var mı? Altınoluk’ta gördüğünüz upuzun kuyruklarda Lokmacı Ali Usta‘nın kuyruğu. Herkes bekliyorsa ve bu kadar kalabalıksa biz de üşenmiyoruz katılıyoruz bu kalabalığa ve enfes lokmaların tadına bakıyoruz. Hele bir de denizden yeni çıktıysak nasıl güzel gelecek anlatmam.
Organik ürünleri alalım bizde yiyelim ya da evimize götürelim nerden alırız diyenler için sizleri Salı Pazarına götürüyorum. İsmet Paşa Caddesi‘nde dilediğiniz kadar organik ürün alabilirsiniz.
Doğacığım yok mu şöyle etkinlikler eğlenelim keyfimiz daha da bir yerine gelsin diyenler için; Tatilin vazgeçilmezi konserlere ve tiyatrolara Amfi Tiyatro‘dan ulaşabilirsiniz.
Denizden çıktık manzaramızı seçtik yemeğimizi yedik atalım kendimizi kalabalıkların içine dedik ve çarşıya yürüyüşe çıktık. Ne güzel ettik. Ev yapımı eşyalar, yöresel ürünler, hediyelik süsler derken kendimizi kaybedecek miyiz artık gezerken göreceğiz.
Peki biz nerede güzel fotoğraf çekeriz derseniz çarşıya adımınızı atmadan Şahindere Köprüsü üzerinden eşsiz kareler yakalayabilirsiniz.
Çarşıya kadar yürümesekte şöyle eğlenceli bir yolculuğa çıksak diye düşünürsenizde küçük ve sevimli traktörler eşliğinde çarşıya gidebilirsiniz ayrıca bu traktörler, Balkent–Altınoluk Köyü arasında sefer yapıyor belki yolunuz Balkent’e bu vesileyle düşmüş olur.
Kanyon’u ziyaret edebilirsiniz. Kaz Dağları’nın arasından akan buz gibi suda yüzebilir, Milli Park sınırı içerisindeki doğa harikasını yakından görebilirsiniz. Ayrıca Edremit yazımda üzerinde durduğum yerleri de görmeden dönmemenizi öneriyorum. Yeşilyurt Köyü, Mıhlı Çayı, Assos, Behramkale, Hasan Boğuldu, Ören, Ayvalık, Şeytan Sofrası, Sarımsaklı Plajı, tatilinizi daha da keyifli bir hale getirecek.
Bu yazımın sonuna gelmiş bulunuyoruz sağlıkla ve seyahatle kalın, hoşçakalın.