Annelik; bir kadının hayatı boyunca verdiği en güzel ancak en zor sınavlardan biri. Adrenalinden yana en zengin macera sporları bile en fazla birkaç saat sürerken bir annenin kalp çarpıntılarıyla dolu yolculuğu bir ömre yayılıyor.
Bir çocuğun büyümesini, genç bir adam ya da kadın olmasını izlemek elbette her yaşta ayrı bir keyif; ancak zorluklar yetişkinlik döneminde bile biraz olsun azalmıyor. Annelerin üzerinde; bir evin tüm sorumluluğunun yanı sıra çoğu zaman çalışma hayatına dair sorumluluklar da var. Tüm bu koşuşturmanın ortasında en çok unutulan da ne yazık ki yine annenin ta kendisi oluyor.
Söz konusu Anneler Günü olduğunda herhalde hiçbir anne hediye taleplerini sıralamaz. Hatta daha önce mutlaka bir dal çiçek ya da bir öpücükle geçiştirdiğiniz özel günler olmuştur. Bir annenin yufka yüreği, en ufak jesti bile gözyaşları için de karşılayabilir!
Ancak hayat yolculuğunda en çok teşekkür etmemiz gereken varlıklar için senede bir kez olsun bundan daha iyisini yapmayı deneyebiliriz. Maddi koşullar elveriyorsa bu yıl hemen harekete geçmek ya da önümüzdeki yıllar için bütçe planlaması yapmak mümkün!
Söylemeye gerek yok ama; bu özel günde ona ütü ya da tencere tava almak büyük talihsizlik. Anneyi daha fazla mutfağa mahkum etmenin aksine, özel günleri taçlandırmanın en ideal biçimlerinden biri; daha fazla anı biriktirmek için hemen yollara düşmek olabilir.
2023 yılında Anneler Günü 14 Mayıs Pazar gününe denk geliyor. Kısa bir hafta sonu kaçamağı; hem yurt içinde hem de yurt dışında onlarca farklı seçenek ile mümkün. Bu tarih aynı zamanda Ramazan dönemine de dahil olduğu için günübirlik bir seyahat de tercih etmeyi düşünebilirsiniz.
Mayıs ayı; birçok açıdan doğanın uyanışını da sembolize ettiği için ayrıca kıymetli. En güzel çiçeklerden annenizin saçlarına taç yapabileceğiniz, birbirinden güzel doğa harikaları ziyaretinizi bekler.
Hem annenizin hem de sizin zevkinize uygun isabetli bir gezi seçimi yapmak çok da zor değil. Bütçenizi belirledikten sonra, aktarmasız uçuşlarla yurt dışı destinasyonları bile yakın hale geliyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde olanlar bu açıdan şanslıyken Türkiye’nin farklı bölgelerinde de keşfedilmeyi bekleyen eşsiz güzellikler var.
Eğer sizin de aklınızda Anneler Günü’nü olabildiğince yüceltmek ve biriciğinizi bir gün olsun şımartmak varsa sizi hemen yazının devamına davet etmek isteriz.
Türkiye’deki doğal güzelliklerin hakkını vermeden rotayı yurt dışına çevirmemek gerek. Bahar aylarında Türkiye; çağlayan nehirler, şelaleler, deniz kıyısına vuran dalgalar ve çiçeklerle bir anda rengarenk hale gelen tabiat derken tam bir cennet oluyor.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye birçok şehir için yılın en güzel ve en turistik zamanı Mayıs ayı. Anneyle keyifli bir tatil geçirmek için haritayı elinize alıp gezinizi planlamaya hemen başlayabilirsiniz.
Henüz görmeyenler için Kapadokya çok büyük bir eksiklik. Burası balayı çiftlerinin ve romantik gençlerin favori durakları arasında olsa da anne ile gezip görmek için de fena bir lokasyon değil! Sonuçta herkesin günün ilk ışıklarını balonda karşılamaya hakkı var, öyle değil mi?
Gelelim binlerce yıllık jeolojik mirasa sahip Kapadokya’da, balona binmek dışında annenizle birlikte yapabileceğiniz diğer aktivitelere… Öncelikle mümkünse güne olabildiğince erken başlayın ve Kapadokya Vadisi’nin altını üstüne getirin. Yer altı şehirleri, Göreme Açık Hava Müzesi, Avanos Saç Müzesi ve Güray Seramik Müzesi ziyaretinizi bekler.
Bölgede toprağı incelikle işleyen çömlek ustalarına ait çok sayıda atölye var. Bunlardan birinde ustanın da yardımıyla tasarlayacağınız el yapımı bir çalışma; Anneler Günü hediyesi olarak kesinlikle iyi fikir.
Peri Bacaları’nı ve mümkünse fonda Erciyes Dağı’nın haşmetli manzarasını arkanıza alarak güzel bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmeyin.
Kapadokya Nevşehir’e bağlı olsa da Kayseri oldukça yakın bir mesafede konumlandığı için, tek bir tur kapsamında iki şehir birden gezilebiliyor. Şehre hava yolu ile ulaşmak isterseniz de; muhtemelen Kayseri Erkilet’teki havalimanını kullanmanız gerekecek. Dolayısıyla özellikle tarihe merakı olan anneler; Kayseri şehrindeki Selçuklu ve Osmanlı miraslarını programa almak isteyebilir. Yağlama, su böreği, Kayseri mantısı, sucuk ve pastırma gibi Kayseri mutfağının yöresel tatları da cabası.
Kapadokya gecelerini kesinlikle Türk geceleri güzelleştiriyor. Yabancı turistlerin sayısı bol olunca yerli halk da geleneksel ezgileri birbirinden leziz yemekler eşliğinde ziyarete açıyor. Siz de bu fırsattan faydalanarak, annenizle birlikte tam anlamıyla bir kültür şölenine konuk olabilirsiniz.
Marmara Bölgesi’nde yaşayan ya da bu bölgenin güzelliklerini yakından görmek isteyenler için; Çanakkale’nin şirin ilçesi Bozcaada insanın içini açan bir seçim.
Adaya Ezine ilçesine bağlı Geyikli beldesindeki iskeleden, feribot seferleri ile ulaşılabiliyor.
Ada hayatı ve sahil yolu zaten başlı başına huzur demek. Buna bir de birbirinden güzel butik otellerin ve eski evlerin adaya kattığı hoş havayı ekleyebilirsiniz.
Bozcaada’daki bağlar ve şarap fabrikaları; ilk sırada görmeniz gereken turistik noktalar arasında. Ayazma Yat Limanı, Mermer Burnu, Polente Deniz Feneri, Tuz Burnu ve Köprülü Mehmet Paşa Camii derken; Bozcaada gezilecek yerler listenizin bir türlü sonu gelmeyecek. Alaybey Camii ve Kimisis Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi gibi mekanlar da farklı yollardan maneviyata erişmek isteyenler için.
Adadaki Çamlık Piknik Alanı; ellerinizle hazırladığınız şahane bir Anneler Günü pikniğine ev sahipliği yapabilir.
Anne ile tatil hakkını daha ileri bir tarihte kullanmak isteyenler için bir de haberimiz var. Eski çağlarda adı Tenedos olarak bilinen bu güzel ada; her sene Ağustos ayında da Bağ Bozumu Şenlikleri’ne ev sahipliği yapıyor.
Aydın’ın sahil kesiminde yer alan ilçesi Didim; hem ekonomik hem de turistik bir destinasyon olmanın hakkını sonuna kadar veriyor.
Antik Yunan döneminden kalan kentler ya da toplam uzunluğu 90 kilometreyi bulan plajlar arasında; tamamen zevkinize göre seçim yapabilirsiniz. Didim’deki mavi bayraklı Altınkum Plajı da; en uç noktasına kadar yürüyerek ulaşılabilen Saplı Ada da görülmeye değer noktalar. İlçedeki antik kalıntılar Priene, Ddyma ve Milet olarak anılıyor.
Didim sınırları dahilinde ayrıca keyifli bahar pikniklerine ev sahipliği yapan Bafa Gölü Milli Parkı var. Annenizle birlikte uzun yürüyüşlerden hoşlanıyor, yapraklara dokunmaktan ve kuşları gözlemlemekten haz alıyorsanız sizden iyisi yok!
Denize nazır bir köy kahvaltısıyla ya da gün batımında balık ve salatadan oluşan hafif bir menüyle ruhunuz kadar bedeninizi de şımartmak isteyebilirsiniz.
Didim ile Aydın şehir merkezi arasında 100 kilometre kadar mesafe var. İzmir’den Didim’e ulaşmak 160 kilometre sürerken, İstanbul’dan yola çıkanları yaklaşık 630 kilometrelik bir kara yolu mesafesi bekliyor.
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Erikli beldesi; Trakya’da yaşayıp annesi ile seyahat hayali kuranlar için günübirlik bir tercih.
Daha uzaklarda yaşıyorsanız da hem Edirne’nin meşhur tava ciğerinden yemek hem de Erikli’nin doğal güzellikleri karşısında hayranlıkla dolmak için bir an önce yollara düşmenizde fayda var.
Erikli plajı, beldeye 3 kilometreden daha kısa bir mesafede yer alıyor ve sahip olduğu mavi bayrağın hakkını sonuna kadar veriyor. Erikli’nin İstanbul’a kara yolu mesafesi ise 240 kilometre.
Erikli’nin turist bakımından dolup taştığı günler genellikle yaz günlerine denk geliyor. Tertemiz ve dupduru bir denizi olan Erikli’de su sporları da revaçta. Bu nedenle sporcular da bu beldeye ilgi gösteriyor.
İyi tarafından bakacak olursak; buraya yolunuzu bahar aylarında düşürebilirseniz, kelimenin tam anlamıyla kafanızı dinleyeceğiniz bir tatil sizi bekler.
Erikli aynı zamanda anne ile ekonomik tatil peşinde olanlar için de ideal. Burada konaklama alternatiflerine baktığınızda pansiyonların ağırlıkta olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla aile boyu yollara düşseniz bile; konaklama masrafınız Çeşme standartlarına kolay kolay yükselmeyecektir.
Türkiye’de yaşayan herkes, ne yapıp edip bir fırsat yaratmalı ve Karadeniz sahillerini görmeli.
Çay bahçeleri, yaylalar, yerel halkın özgün kıyafetler içinde oynadığı horonlar, kuymak, mısır ekmeği ve kara lahana gibi yemekler başta olmak üzere yöresel lezzetler derken bu coğrafi bölgemiz sınırlarında tam bir kültür şöleni barındırıyor. Balık mevsiminde Karadeniz hamsisini yerinde yemenin güzelliğinden henüz bahsetmedik bile!
Karadeniz’in tüm güzelliklerine tek bir noktada erişmek isterseniz önerebileceğimiz en güzel adreslerden biri; Doğu Karadeniz şehirlerinden olan Rize’de yer alan Ayder Yaylası. Burası size her şeyden önce; sabahları annenizle birlikte tertemiz bir havaya ve bol oksijene gözünüzü açma fırsatı sunuyor.
Kahvaltıda ise nefis Rize tereyağını sıcacık ekmeğinize sürerek yeni günü kutluyor olacaksınız. Yine kahvaltıda tükettiğiniz çay da; büyük ihtimalle hemen karşınızdaki manzarada yer alan çay bahçelerinden toplanmış olacak. E daha ne olsun?
Ayder’deki kaplıcalar, şifa arayanlar için denemeye değer bir adres. Rize’deki Fırtına Deresi ise, bu kez rafting fırsatı ile adrenalin tutkunlarını kendisine çekiyor. Hamsi pilavı, hamsili ekmek, laz böreği, Rize simidi, Rize pidesi, kavurma, kuru fasülye gibi denemeniz gereken lezzetlerin sonu gelmediği için; dönüşte sıkı bir diyete girmenizi tavsiye edebiliriz.
Kaçkarlar, buzullar, kemer köprüler, Zil Kale ve Botanik Çay Bahçesi derken Rize seyahatiniz boyunca görmeniz gereken yerlerin de yine upuzun bir listesi var; Rize’de Gezilecek Yerler yazımıza göz atarak Rize’de görülmesi gereken tarihi eserler ve doğal güzellikler hakkında ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.
İstanbul’da yaşayan insanların stres, kaos, trafik ve kalabalıkla nasıl başa çıktıklarını anlamak gerçekten zor. Neyse ki; hemen yakınlarda Sakarya’nın Sapanca ilçesi gibi cennet duraklar var da, metropol halkı biraz olsun nefes alma fırsatı buluyor.
Siz de annenizi şehir hayatının stresinden kaçırmak isterseniz; bir sonraki gezi durağınız Sapanca olabilir. Günün ilk saatlerinde yola düşenleri Sapanca’da müthiş bir serpme köy kahvaltısı fırsatı bekliyor.
Sapanca Gölü çevresinde piknik yapmak, bisiklete binmek, ATV’ye binmek ya da paintball oynamak yine birbirinden eğlenceli gün içi aktiviteler.
Eğer tatil standardınızı yüksek tutmaktan yanaysanız; ilçede çok sayıda beş yıldız seviyesinde otel de var. Otellerdeki spa ve masaj olanakları, doğanın içinde bir tatil kapsamında kulağa oldukça hoş geliyor.
Sapanca çevresinde; Maşukiye’den Kartepe’ye Soğucak Yaylası’ndan Kırkpınar Mevkii’ne kadar her biri son dönemde giderek daha da meşhur hale gelen tatil destinasyonları var. Dolayısıyla Sapanca’ya bir hafta sonundan fazlasını ayırmak sizi sıkmayacaktır.
Buraya özel araçla gelmek de; istediğiniz esneklikte hareket edebilmek için lehinize olur. Seyahatinizin mevsimine göre rotayı kışın daha çok tercih edilen Kartepe’ye ya da bahar ve yaz aylarında Kırkpınar çevresindeki havuzlu butik otellere doğru çevirebilirsiniz.
Muğla ili, sınırlarında en çok turistik ilçeyi barındıran şehrimiz olabilir. Bu nedenle Muğla gezisini yalnızca Fethiye ile sınırlı tutmak oldukça zor. Ne de olsa Akyaka, Marmaris ve Bodrum gibi cazibe merkezleri de hemen yakınlarda konumlanıyor.
Ancak aile boyu hayatın akışını yavaşlatmak, doğanın sesine kulak vermek ve her bir koyda yeni manzaralara yelken açmak isteyenler Fethiye’de en az birkaç gün geçirmeli.
Fethiye’nin şirin beldesi Göcek de; özellikle mavi tur arayışında olanlara kucak açabilir. Göcek’in marinası oldukça güzel, fiyatlar ortalamanın üstünde olmakla birlikte mekanlar nezih.
Civardaki yatlarda muhtemelen Türk ve Avrupa sosyetesinden ünlü isimler güneşlenmekte oluyor. Eğer daha ekonomik bir Fethiye tatili hayal ederseniz Çalış Plajı ve çevresi ihtiyacınıza cevap verebilir. Bu civarda üç yıldız seviyesinde oteller kümelense de hemen hemen hepsi oldukça temiz.
Yazın turist akınına uğrayan cadde ve sokakları baharda gezmek; ilçenin ruhunu ve dokusunu anlamak isteyenler için iyi fikir.
Akyaka’da denize girilecek yerler ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için Akyaka’nın En İyi Plajları ve Koyları yazımıza mutlaka göz atmalısınız.
Yazın yaşadığı turist akını nedeniyle sokaklarında adım atmanıza bile fırsat vermeyen bir tatil lokasyonu daha! Özellikle İstanbul’dan seyahat edenler için son dönemin gözde tatil beldesi Alaçatı’dan söz ediyoruz elbette.
İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı beldesi her geçen gün daha fazla mekanın açıldığı bir yer haline geldi. Açıkçası fiyatlar da ortalamanın üzerinde seyrediyor diyebiliriz. Dilerseniz Ilıca gibi Çeşme merkeze daha yakın beldelerde konaklayarak bir nebze olsun ekonomik avantaj elde edebilirsiniz.
Çeşme çok geniş kilometrelere yayılmadığı için ulaşım konusunda da ziyaretçilerini üzmüyor. İzmir şehir merkezi ile Çeşme arasındaki mesafeyi kaliteli bir otoban bağlantısı ile 1 saatte alabilirsiniz. Şehir içinden kalkan otobüsler bu bakımdan işinizi görebilir. Ege Bölgesi’ndeki ziyaretçiler için Alaçatı’nın günübirlik bir gezi rotası olması mümkün.
Cumartesi günleri Alaçatı’da kurulan pazar özellikle annenizin ilgisini çekecektir. Burada taptaze sebze ve meyve tezgahlarının yanı sıra; el işi takıların ve birbirinden güzel elbiselerin görücüye çıktığı tezgahlar da bulunuyor.
Alaçatı’nın sakızlı dondurmasını da mutlaka alışveriş molası sırasında deneyimlemelisiniz. İlçede hem meşhur Çeşme kumrusu yemeniz hem de leziz deniz ürünlerinden tüketmeniz mümkün. Seçim size kalmış. Deniz kenarındaki mekanlarda annenizle karşılıklı bir Türk kahvesi keyfi yapmayı da ihmal etmeyin tabii!
Mevsim koşulları izin verirse; Alaçatı’nın sörf ve yelken sporcularına ev sahipliği yapan meşhur plajlarından denize de girebilirsiniz.
Alibey adası olarak da bilinen Cunda Adası; Balıkesir’in Ayvalık ilçesine gelen tatilcilerin uğrak mekanlarından biri.
Cunda’ya ada denilse de; kara bağlantısı ile buraya ulaşılabiliyor. Ayvalık merkezinde hem taksiler hem de dolmuşlar bu ulaşım hizmeti için emrinize amade. Konaklamada ve yeme içmede fiyatlar sudan ucuz değil ancak yine de uygun sayılabilir.
Özellikle butik otel denildiği zaman; konak hayatı sevenlere uygun birbirinden güzel seçenekler Cunda’da mevcut. İki tatil destinasyonu arasında yarım saatlik mesafe bile olmadığı için Ayvalık’ta konaklayıp gün içinde Cunda’ya geçmeyi planlayanlar da çok oluyor.
Cunda denildiğinde akla ilk gelenler; leziz Cunda yemekleri. Burada Ege otları şahane zeytinyağlılara dönüşüyor ve meze gibi tüketiliyor. Deniz mahsüllerinden yana da bölge oldukça cömert. Balık keyfinizi tamamladıktan sonra; sıcak dondurma olarak da servis edilen dışı kızartılmış dondurmayı tadabilirsiniz. Cunda lokması da yine adaya özel lezzetlerden biri ve bir kez olsun denenmeyi kesinlikle hak ediyor.
Cunda’da hediyelik alışverişi yapabileceğiniz çok sayıda yer var. Adanın çarşısı her daim açık ve hareketli. Yöreye has zeytinyağından yapılan sabunlar ve bu sabunların kokulu şık versiyonları özellikle tercih edilmeli. Yöre kadınlarının tertemiz tezgahlarından anneniz için tamamen elde örülen kolye ve setlerden satın alabilirsiniz.
Akdeniz bölgesinin lokomotif şehri Antalya ile yurt içi seyahat önerilerimizi kapatabiliriz. Antalya’da otellerden ve turistik aktivitelerden yana seçim şansı bol. Sevenlerinin gönlünde ise, Manavgat ilçesinin yeri bir başka.
Tazı Kanyonu, Side Antik Kenti, Manavgat Şelalesi ve Köprülü Kanyon burayı rakiplerine göre birkaç adım öne çıkarıyor. Side’nin çarşısı ve sahilleri de ayrıca çok güzel ve tabii popüler.
Manavgat’a kadar gelmişken; alternatif yerler görmek isterseniz Antalya’nın Kapadokyası olarak da bilinen Adam Kayalar’a uğrayabilirsiniz. Burası Ballıbucak Köyü sınırları içinde konumlanıyor.
Manavgat Şelalesi ve çevresinde de seyir terasları, restoranlar ve mesire yerleri göze çarpıyor. Manavgat geziniz boyunca yaz döneminde birbirinden güzel plajlarda da bir deniz ve güneş molası verebileceğinizi gönül rahatlığıyla hatırlatabiliriz.
Bütçe ya da zaman yönünden kısıtınız yoksa; annenizle birlikte gezi planlaması yaparken yurt dışına gitmemeniz için de bir neden yok demektir!
Üstelik uçak ve otel rezervasyonlarında planlı davranarak; bugün fiyatları yurt içi seçeneklerle yarıştırmak bile mümkün olabiliyor.
İsviçre’nin Valais kantonuna bağlı Zermatt şehri; annesine gerçek bir sürpriz yapmak isteyenler için. Öyle bir yer düşünün ki tertemiz havayı araçlar bile kirletemiyor; çünkü birçok bölgeye arabayla erişim izni yok.
Tarihi Zermatt bölgesi bir yandan karla kaplı dağlar ise öte yandan ziyaretçi çekiyor. Dağ yürüyüşlerinden hoşlanan ve formuna dikkat eden bir anneniz varsa; buradan iki kat fazla hoşlanacaktır. Dağa tırmanan teleferikler yaz boyu tırmanışçıları, kışın ise kayakçıları zirveye ulaştırıyor.
Türkiye’den Zürih kentine aktarmasız olarak uçakla erişim sağladıktan sonra Zermatt’a kadar tren kullanmak geçerli bir seçenek. İsviçre uçak biletleri uçuş tarihinden önce alırsanız uygun fiyatlara bilet bulabilirsiniz.
Bölgede hostellerde ya da butik otellerde konaklamak mümkün; ancak söz konusu İsviçre olunca bölgede standartlar Avrupa ortalamasının da üzerinde. Bütçe planlaması yaparken kur etkisinin yanı sıra; İsviçre’deki hayat pahalılığını da dikkate almanızda büyük fayda var.
Zermatt’ın hemen arka fonundan size göz kırpan Matterhorn Dağı’nın tam bir kartpostal manzarası olduğunu hatırlatalım. Zermatt dönüşünde Matterhorn baskılı hediyeliklerden sevdiklerinize de getirebilirsiniz.
Zermatt’ta doğanın öyle güzel bir bütünlüğü var ki; Gornergrat ve Sunnegga gibi karlı tepeleri Leisee gibi göller tamamlıyor. Yeşil, beyaz ve mavi tonlarını böyle bir ahenk içinde görmek; mevsim ne olursa olsun annenizin çok hoşuna gidecektir.
Avrupa’nın turistik noktalarını kovalayanlar için ilk olarak İspanya’nın en güzel şehirlerinden olan Barselona’yı tavsiye edebiliriz. Katalonya’nın başkenti sayılan bu güzel şehir; mimariye ve fotoğraf çekmeye ilgisi olan anneleri bekler. Şehrin her bir yanını modern sanat akımının öncülerinden Gaudi’nin eserleri sarmış durumda.
Tabii sizin de bu nedenle her bir mekan için bol bol giriş ücreti ödemeniz gerekebileceğini üzülerek hatırlatırız. Gaudi imzalı mimari eserlerin başında Sagrada Familia, Park Güell, Casa Mila ve Casa Batllo sayılabilir. Şehir ayrıca, Fransa’daki ile birlikte dünyanın en büyüklerinden sayılan Picasso Müzesi ile de tanınıyor.
Her mevsimin ayrı güzellikte yaşandığı Barselona’ya turist akını özellikle bahar ve yaz aylarında yaşanıyor. Barceloneta olarak anılan bölüm plajları ve limanları ile oldukça ünlü.
Şehirdeki halk kendilerini Katalan olarak ifade ediyor ve her bir köşede bu kültürün izleri, hatta müzeleri var.
Gece hayatının Las Ramblas Caddesi’nde aktığını ve buradaki mekanların turistik fiyatlara tabi olduğunu söylemek hata olmaz.
Barselona’da mutlaka deneyimlenmesi gereken lezzetlerin başında ise bir tür meze olarak ifade edilebilecek tapas var. Tapas barlarda bu lezzetin farklı versiyonlarını tadabiliyorsunuz.
Türkiye’den de birçok farklı hava yolu firması aktarmasız uçuşlarla sizi 3,5 saat gibi bir sürede bu rüya şehre taşıyabilir. Bütçenize uygun uçak biletlerine göz atmak için tıklayınız.
Annenize hem nostaljik hem de her dem popüler bir tatil lokasyonu sunmak isterseniz; Fransa’nın başkenti Paris her zamanki yerinde bekliyor. Notre Dame Katedrali’nin başına gelenlerden sonra; insan dünyaca ünlü eserleri görmeyi daha fazla ertelememesi gerektiğini daha iyi anlıyor.
Tamamı dünya mirasına dahil olan Fransız eserleri arasında Eiffel Kulesi’nden Louvre Müzesi’ne kadar uzun bir liste var. Aralara ise Seine Nehri’nde bir tekne turu ya da Türkiye’de Şanzelize olarak anılan Champs Elysees’te bir alışveriş molası serpiştirmek hiç fena fikir değil. Fransa’nın kalbinin attığı yerde, cadde boyu sıralanan dev markaların ve tasarım butiklerin arasında başı dönen annenizi, biraz makaron ve kahve ile sakinleştirmeyi de deneyebilirsiniz.
Paris’te gece hayatı; Lido Show ya da Moulin Rouge gibi özel gösterileri de beraberinde getiriyor. Louvre Müzesi; başta Leonardo da Vinci’nin ölümsüz eseri Mona Lisa olmak üzere binlerce farklı esere sahip.
Paris yakınlarında sizi bekleyen bir diğer eğlence ise, kapısından girdiğiniz saniyede yaşınızı unutmanızın da mümkün olduğu Disneyland. Dolayısıyla; tüm bu etkinliklerin bilet ve rezervasyon gerektirdiğini göz önüne alarak Paris yoluna düşmeden önce resmi internet sitelerinden alımlarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Daha az sıra beklemek ve işinizi sağlama almak size Fransa’da olduğunuz günler boyunca avantaj sağlayacaktır.
Paris’e kadar gelmişken; Ressamlar Tepesi olarak da anılan Montmarte’ye uğramadan dönmeyin. Burası adı üzerinde; resim alanında kendini gösteren sanatçılar ile ünlü. Birbirinden yetenekli sokak sanatçıları, sizin ve annenizin bir karikatürünü hazırlayarak bu gezinizi ölümsüz bir hale getirebilir. Montmarte’nin yüksek konumu sayesinde, en iyi panoramik Paris manzarasını da buradan izleyebiliyorsunuz. Paris’te gezilecek yerlerin çokluğu göz önüne alındığında; bu ömürlük deneyime en az 4 gün ayırmak şart.
Sanatçı ruhlu, asil karaktere sahip anneleri fazlasıyla mutlu edecek bir adresteyiz. İtalya’nın en güzel şehirlerinden biri olan Floransa; Toskana bölgesinin de başkenti olarak anılıyor. Burası birçok kişiye göre, İtalya’da Rönesans’ın doğduğu yer.
Ülkenin kuzeyinde konumlanan şehir; tarihi, kültürü ve mutfağıyla ayrı ayrı büyük şöhrete sahip. Arno Nehri, Floransa sokakları için gezip görebileceğiniz birbirinden güzel manzaraları da beraberinde getiriyor. Floransa’yı yılda yaklaşık 10 milyon turistin ziyaret ettiği düşünüldüğünde halen bu romantik adrese yolunuz düşmediyse büyük kayıp yaşıyorsunuz demektir.
Floransa’ya ulaşabilmek için hem aktarmalı hem de direkt uçuşlar mevcut. Paris, Münih ya da Roma gibi şehirlerden buraya trenle de seyahat edilebiliyor. Dolayısıyla gezinizin hem süresini hem de kapsamını genişletmeyi düşünebilirsiniz.
Floransa Katedrali ve Vecchio Sarayı gibi tarihi yapılar mutlaka gezilip görülmeye değer. Güzel sanatlar alanındaki başarıları ile ünlü olan ve sanat galerileri sayesinde tüm dünya tarafından parmakla gösterilen şehirde; bu alanda eğitim veren ikonik okullar da var. Eğer ilgi duyduğunuz özel bir sanat dalı varsa atölye çalışmalarını takip edebiliyorsunuz.
Floransa’yı İtalyanlar dışında, tüm dünya vatandaşları için de olmazsa olmaz bir adres haline getiren bir diğer özellik ise Floransa mutfağı. Gurme bir anneniz varsa; pizzalar, şaraplar, makarnalar ve peynir türleri derken muhtemelen burada tadım yapmaya da doyamayacaktır.
Bağların şehrin havasına kattığı muhteşem bir hava var; dolayısıyla da güneşi batırırken mutlaka bu manzaraya karşı yiyip içiyor olmalısınız.
Atlas Okyanusu’nda Portekiz’e bağlı bir ada ve buranın merkezi olarak anılan Funchal… Çiçekleriyle ünlü Madeira Adası’nda ziyaret edebileceğiniz bu adres; hem siz hem de anneniz için en orijinal seyahat deneyimlerinden biri olabilir.
Portekiz denildiğinde akla ilk gelen yer burası değil ve bu kesinlikle bir avantaj. Monte Tepesi üzerinde konumlanan kilisesi, limanı, iskeleleri ve sokak sanatçılarının eserleriyle dolu ara sokakları ile Funchal; asla bu dünyaya ait olmayan bir adres.
Adanın Çiftçiler Pazarı olarak anılan çarşısında hem en leziz deniz ürünlerini hem de daha önce tadına bakmadığınız tropik meyveleri bulabiliyorsunuz. Avrupa seyahati yapmak ya da bir adada inzivaya çekilmek arasında gidip gelenler için Funchal; iki güzelliği bir arada sunuyor.
Tropik iklimi nedeniyle yaz aylarında özellikle tercih edilen ada; Nisan ayında yağmurlara ev sahipliği yapıyor. Buna rağmen; çiçeklerle ilgili düzenlenen ünlü festival de yine bahar aylarında kutlanıyor.
Sadece Funchal değil; Madeira Adası’na bağlı tüm köyler ve kasabalar görülmeye değer. Portekiz’e geldiğinizde Lizbon üzerinden Funchal’da yer alan uluslararası havalimanına aktarma yapabiliyorsunuz.
Burası aynı zamanda cruise turlarının da favori durakları arasında sayılabilir.
Bir taşla iki kuş vurmak isteyenlerin tercih edebileceği bir adres, orijinal adıyla Fransa’nın Strasbourg şehri. Burada hem Münih hem de Paris kültüründen güçlü esintiler var.
Şehrin mutfağında bile hem Fransız hem de Alman izlerini kesin biçimde hissedebiliyorsunuz.
Eğer annenizle kısıtlı vakitte çok şey keşfetmek isterseniz doğru yerdesiniz demektir. Romanesk ve Gotik mimarinin güzel bir bileşimi olan Strazburg Katedrali ve Rohan Sarayı mutlaka görmeniz gereken yerler arasında. Şehirde aynı zamanda, turistlerin çokça ilgisini çekecek bir lokasyon olarak Strazburg Modern ve Çağdaş Sanat Müzesi var.
Fransa’da yer alan Alsas Bölgesi’nin en büyük şehri olan Strazburg’a ulaşmak için Paris’ten sonra 3,5 saatlik bir tren yolu kullanabilirsiniz. Hızlı trenlerle bu süre bir saat kadar daha iniyor. Alternatif bir seçenek olarak, Türkiye’den aktarmasız uçuşun bulunmadığı şehre ulaşmak için İsviçre, Fransa ve Almanya’nın ortak kullanımında olan Mulhouse Havalimanı’nı da tercih edebilirsiniz.
Annesinin tarzını “klasik” diye tanımlayanlar el kaldırsın. Hazırsanız; Orta Çağ esintilerini muhtemelen 2100 yılında da hep birlikte hissedebileceğimiz bir şehir olan Prag’a gidiyoruz. Eski adıyla Çek Cumhuriyeti olarak bilinen Çekya’nın başkenti Prag; çocuklar ve gençlerden ziyade belirli bir yaşın üstündeki kesimi büyülüyor.
Özellikle de şehrin mimari dokusu, bir masal alemini andırıyor desek herhalde yalan olmaz. Avrupa’nın en ünlü meydanlarından olan ve uzun yıllardır UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Old Town Meydanı’na karşı bir kahve içmek kesinlikle unutulmayacak bir deneyim.
Charles Köprüsü olarak da anılan Karl Köprüsü ve Karlovy Vary olarak bilinen şifalı suları ile ünlü kasaba Prag gezinizin akılda kalan anlarına ev sahipliği yapabilir.
Doğu Avrupa’nın en turistik lokasyonlarından biri olan Prag; Viyana gibi komşu şehirlerle ortak turlar vasıtasıyla da sık sık ziyaret ediliyor.
Neredeyse haftanın her günü, farklı hava yolu firmalarının aktarmasız Prag uçuşlarına denk gelmeniz mümkün. Yolculuk süresi, İstanbul üzerinden yalnızca 3 saat olarak belirtilebilir.
Avrupa adresleri arasında her zaman daha orta bir yol bulmak mümkün. Gideceğimiz yer Fransa kadar pahalı olmasın ancak Prag kadar da sakin olmasa iyi olur diyenlere, Belçika’nın güzel kasabası Brugge rahatlıkla önerilebilir.
Su kanalları, nehirler, birbirinden değişik mimariye sahip evler ve ara sokakları renklendiren çiçekler derken hem sizin hem de annenizin sosyal medya hesabı Brugge gezisi ile dolup taşabilir!
Burası sevgiliyle gidilmek için romantik bir lokasyon, kabul, ancak waffle ve çikolata gibi lezzetleri yerinde yemek annenizin de çok hoşuna gidecektir. Gezi dönüşünde yine hediyelik Belçika çikolataları ile diğer sevdiklerinizi de mutlu etmeniz mümkün.
Brugge, Belçika’nın Flaman bölgesinde yer alıyor ve birçok farklı seyahat sitesi tarafından her sene en iyiler arasında işaret ediliyor. Aziz Salvator Katedrali, Historium Müzesi ya da Grote Markt (Büyük Meydan) Brugge’da mutlaka görmeniz gereken yerler arasında sayılabilir.
Bu şirin yerleşimde yapmaktan en çok hoşlanacağınız şeylerden biri de, bir kafede oturup meşhur patates kızartması eşliğinde etrafı izlemek olacaktır.
Brugge’daki pozitif hava, bu şehre gelen her bir ziyaretçiye de yansıyor. Bölge en çok bahar aylarında, ılıman iklimi ile turistleri kendisine çekiyor.
Şehirde düzenlenen festivaller ise daha çok Haziran ile Ağustos ayları arasındaki yaz döneminde diyebiliriz. Brugge kasabasına ulaşmak için önce Brüksel’e ulaşmanız gerekli. Bunun için yaklaşık 3,5 saat süren aktarmasız İstanbul-Brüksel uçuşlarından faydalanabilirsiniz. Brüksel ile Brugge arasında ise, 1 saatlik bir tren yolculuğu yapmak yeterli.
Tayland denildiğinde akla ilk olarak balayı turları gelse de, anneyle gidilecek gezi önerileri listesinin yıldızlarından biri de yine Tayland’a bağlı Pattaya şehri.
Burası yılda neredeyse 5 milyon turisti ağırlıyor, bölgedeki tesisler gün geçtikçe güzelleşirken gece hayatı da bitmek bilmez bir hal alıyor.
Tayland Körfezi kıyılarında konumlanan sahil şehri, hem plajlarıyla hem de Paradise Pattaya olarak bilinen sanat müzesi ile oldukça ünlü.
Şehirde tropikal iklim hakim; Mayıs ile Kasım ayları arasında bu nedenle yağışlar görülebiliyor. Hava sıcaklığı ise, yağışlı havaya rağmen son derece ılıman.
Türkiye’den Pattaya’ya direkt olarak uçmak mümkün olmasa da Katar, Singapur ve tabii Bangkok aktarmaları sayesinde buraya ulaşmanın mümkün olduğunu belirtebiliriz.
Hem uçak ücretleri hem de konaklama bedeli bütçeyi zorlar nitelikte olsa da; Tayland herhalde herkes için asla pişman etmeyen bir deneyim olarak sayılabilir.
Annenizi şımartmak için; ona denizin kıyısında bir masaj keyfi de ısmarlayarak gezi keyfinizi ikiye katlayabilirsiniz. Tayland’a kadar gelmişken; farklı kültürleri tanımak adına Budist tapınaklarını da gezmek isteyebilirsiniz.
Anne ile gezilecek yerler listesinin son durağı olan Budapeşte; okyanus ötesi gezi duraklarına göre çok daha ekonomik bir tatil fırsatı sunuyor.
Macaristan’ın başkenti olan şehir, ortak tarih mirası sayesinde Türklere de tanıdık gelen kültürel değerlere ve mimari eserlere sahip.
Hamamlar şehri olarak da bilinen Budapeşte, kaplıca gezilerinden hoşlanan anneleri özellikle mutlu edebilir.
Şehirdeki termal havuzların yanı sıra; Buda Tepesi ve Gellert Tepesi de kesinlikle görülmeye değer. Macar Ulusal Müzesi, Tuna Nehri ve iki yakayı birbirine bağlayan Zincir Köprüsü de; yine Budapeşte yoluna düşmeden önce bir yerlere not almanız gereken adresler arasında sıralanabilir.
Budapeşte yolculuğunda İstanbul’dan sıklıkla düzenlenen aktarmasız seferler tercih edilebilir.
Nemli bir iklimi olan Budapeşte, en gözde dönemini yaz aylarında yaşasa da bahar ayları da hiç fena bir tercih sayılmaz.
Avrupa Birliği’nin en büyük yedinci şehri olan Budapeşte’de sizi uzun yürüyüşler bekliyor. Gezilecek yerler listesinin ne kadar kalabalık olduğu düşünüldüğünde de rahat kıyafetlerden ve ayakkabılardan oluşan bir valiz hazırlayabilirsiniz.