Ayvalık ve Cunda Adası Gezi Rehberi

0
25918

Kaz Dağları’nın eteklerinde yer alan Ayvalık, İstanbul’a nispeten yakın olmasının da etkisiyle ülkemizin gözde tatil beldelerinden biri.

Burada yer alan Cunda Adası ise karadan pek de uzaklaşmadan ada kültürünü yaşamanıza olanak sağlayan, eski dokusunu korumayı başarmış, denize nazır kafa dinlemek isteyenlerin memnun kalacağı bir adres.

Valizinizi hazırlayın, Ayvalık’a gidiyoruz!

Ayvalık’a Ne Zaman Gitmeli?

Ayvalık Ege Bölgesi’nin kuzeyinde yer alıyor, haritada İzmir’in biraz yukarısında kolayca bulabilirsiniz.

İklimi ise İzmir kadar sıcak değil. Yine de Temmuz ve Ağustos aylarında bunaltıcı bir sıcak yaşanabiliyor. Mümkünse Haziran sonu ve Eylül başı gitmek daha iyi olabilir, hem denize girebilirsiniz hem de o kadar pişmezsiniz.

Nisan, Mayıs ve Ekim ayları ise yüzmek değil de kıyıdan dalgaları izlemek ve tarih ve deniz kokan sokaklarda meltem eserken yürümek, akşamları mehtap sefası yapıp yakamozu seyretmek için güzel bir dönem.

Her yazımda belirtmeye özen gösteriyorum, özellikle yaz döneminde gidecekseniz güneş kremi götürmeyi kesinlikle ihmal etmeyin. Diğer kanser türleri kadar sık adı anılmasa da cilt kanseri çok tehlikelidir ve sinsi ilerler. Benzer biçimde güneş gözlüğü sizi katarakt olmaktan koruyacaktır, şapka ise güneş çarpmasından. Tabii şimdi bunları okuyunca içiniz kararmasın, mayonuzu da bavulunuzdan eksik etmeyin ki dalgaların sesi sizi çağırınca hemen üzerinize geçirip denize doğru koşabilin!

Ayvalık’a Nasıl Gidilir?

balıkesir kocaseyit havalimanı

Balıkesir’e bağlı olan Ayvalık’a ister uçak, ister otobüs, isterseniz de özel aracınızla gelebilirsiniz.

Bence Balıkesir Edremit Körfez Havaalanı’ndan (nam-ı diğer Koca Seyit Havalimanı) buraya ulaşmak pek kolay değil, ancak uçak firmanızın servis hizmeti varsa onunla gelebiliyorsunuz.

Halbuki Ayvalık’ın içinde kendi otogarı var. Dolayısıyla ben uçak yerine otobüs tercih etmenizi öneririm. Ayvalık Otogarı, şehir dışında bulunduğundan şehir merkezine ulaşmak için dolmuş kullanmalısınız.

Siz de obilet.com üzerinden biletleri karşılaştırıp kendi tercihinizi yapabilirsiniz:

Ayvalık’ta Şehir İçi Ulaşım

Ayvalık – Cunda – Sarımsaklı Plajı arasındaki ulaşım için birden fazla seçenek mevcut. Bölgede birçok dolmuş hattı işliyor. Özellikle merkezi noktalar arası sık sık vasıta geçiyor, onları kullanıp kalan mesafeyi yürüyerek gezmek en hızlı yöntem olacaktır. Ayvalık ile Sarımsaklı arasında otobüs de mevcut.

Ben tatilimde zaman zaman taksi de kullandım, özellikle Ayvalık ile Cunda arasındaki mesafe çok fazla değil ama yürünemeyecek kadar uzun, burada taksi kullanmak iyi oluyor.

Arabayla ulaşım ise pek tavsiye ettiğim bir yöntem değil. Temel noktalar arası elbette kolay oluyor, örneğin Sarımsaklı’dan Cunda’ya, oradan Şeytan Sofrası’na gitmek için en hızlı ve uğraşsız yol kendi aracınız fakat Ayvalık merkezde ve Cunda Adası’nın içinde gezerken arabanız bir rahatlık değil külfete dönüşüyor.

Sokaklar dar, park edecek yer yok. Biraz dış kısımda bir noktaya bırakıp sonra yürüyerek gezmeniz gerekecek her türlü. Aman ha nereye koyduğunuzu unutup gece vakti arabanızın peşinde avare olmayın!

Ayvalık’ta Gezilecek Yerler

sarımsaklı plajı

Eski adı Kydonia olan Ayvalık, antik çağlardan beri insanların yaşadığı, deniz kenarında harika bir yerleşim. Zaten Kydonia sözcüğü de birebir olarak “ayvalık” anlamına geliyor, ismini tarih boyunca en doğru biçimde korumuş yerleşimlerden biri olabilir.

Burada hem upuzun Sarımsaklı Plajı’nda bir şezlonga uzanıp denizin tadını çıkarabilir, hem kültür gezisine çıkabilirsiniz.

Doğasını da nispeten korumuş olduğundan akşamüzeri bir ağacın gölgesinde oturup denizi seyretmenin keyfi bambaşka.

Mübadele döneminde nüfus değişimin en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan Ayvalık’ta Girit ve Midilli adalarından gelen vatandaşlarımız yüksek sayıda bulunuyor.

macaron mahallesi

Macaron Mahallesi

Ayvalık’ın merkez mahallesinin adı Macaron Mahallesi ama günümüzde ünlenen Fransız kurabiyesi ile bir bağlantısı yok, zaten “makaron” diye değil de tam olarak yazıldığı gibi okunuyor. İsmi dağ kekiğinden geliyor.

Osmanlı zamanında ufak bir Rum köyü iken Sadrazam Cezayirli Hasan Paşa’nın çabalarıyla büyüyüp zeytin ve zeytinyağı ticaretinde önemli bir nokta haline gelmiş. Taş döşeli sokaklarıyla tarihi dokusunu koruyan bir mahalle.

Burada konaklama seçenekleri de mevcut, böylece bu binaları içeriden de görüp eski yaşam tarzını deneyimleyebiliyorsunuz.

Vatanım Sensin dizisini takip edenler ise Ayvalık sokaklarında dolaşırken Albay Cevdet’in Evi ile karşı karşıya kalınca kendilerini dizinin içinde zannedebilirler.

Saatli Camii

Saatli Camii

Saatli Camii Ayvalık’ta görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Aslen 1870 yılında, Ayios Giannis Kilisesi olarak inşa edilen yapı, mübadelenin ardından camiye çevrilmiş ve minare eklenmiş. Kilise olduğu zamandan kalma çan kulesinde bir saat bulunduğundan halk arasında bu isimle anılıyor. Küçük, şirin bir yapı ve özellikle çan kulesi göze hoş görünüyor.

Çınarlı Camii

Benzer biçimde Çınarlı Camii de Ayvalık merkezde bulunan, kiliseden çevrilmiş bir diğer yapı. Ön yüzündeki haç biçimli pencerelerden ve kule üstünde yükselen kubbesinden dolayı kilise olarak inşa edildiği hala kolayca anlaşılıyor.

Hamidiye Camii 

Hamidiye Camii ise ismini veren Sultan 2. Abdülhamit’in emriyle yaptırılmış ve diğerlerinin aksine kiliseden çevrilmeden, sıfırdan cami olarak inşa edilmiş.

Cunda Adası’nda Gezilecek Yerler 

cunda adası

Özellikle Cunda Adası, tarihi sokaklarıyla dikkat çekiyor. Piri Reis’in ünlü eseri Kitab-ı Bahriye’de Yund Adası yani “yelkenlerin rüzgarla şiştiği yer” olarak geçen bu adanın günümüzdeki resmi adı ise Alibey Adası. Bu ikinci ismin kaynağı Kurtuluş Savaşı’nın başında Yunan İşgali’ne karşı kahramanca mücadele eden Yarbay Ali Çetinkaya.

Ada dense de artık köprü sayesinde karayolu ile ulaşılabiliyor, yani doğal yapısı öyle olsa da insan yapısı bu kara bağlantısı nedeniyle şimdi tam anlamıyla bir ada sayılmaz. Bu köprüye Boğaz Köprüsü deniyor ve 1964 yılında inşa edildiğinden ülkemizdeki ilk boğaz köprüsü olarak anılıyor.

Cunda Adası’nın merkezinde, vatan şairi Namık Kemal’in adını taşıyan mahallede cumbalı evlerin arasında yürürken geçmiş günlerin huzurlu, doğal, telaşsız ortamını hayal ediyor insan. Sadece oradan oraya yürümek bile (tabii gündüz sıcağında değil de akşam serinliğinde) bir hayli keyifli diyebilirim. Tabii yazılarımı takip edenler bilir, bunda benim yürümeyi çok sevmemin de etkisi var.

Taksiyarhis Kilisesi

Ayvalık Rahmi M. Koç Müzesi

Cunda’nın taş döşeli yürüyerek 1873 yılında inşa edilen Taksiyarhis Kilisesi, mübadelenin ardından pek kullanılmamış ve bakımsız kalmış. 2011 yılında Koç Vakfı tarafından restore edilen kilise günümüzde Ayvalık Rahmi M. Koç Müzesi olarak gezilebiliyor.

İçinde (her Rahmi Koç Müzesi’nde adet olduğu üzere) eskiden kalma çeşitli alet ve oyuncaklar da sergileniyor ama beni esas etkileyen binanın mermerden yapılmış heybetli sütunları oldu.

Pazartesi günleri kapalı olan müze diğer günler sabah onda açılıyor. Nisan ile Eylül ayları arasında akşam yedide, öteki aylarda akşam beşte kapanıyor.

Parlak sarı dış duvarları ise uzaktan bile kolayca seçilebiliyor.

Sevim ve Necdet Kent Kütüphanesi

Sevim ve Necdet Kent Kütüphanesi ve Cunda Yel Değirmeni

Türkiye’nin dördüncü büyük adası olan Cunda’da gezilecek yerler arasındaki bir diğer nokta ise tepede yer alan yel değirmeni.

Kilise gibi burası da Koç Vakfı tarafından restore edilmiş.

İçerisine Coca Cola’nın ünlü Türk CEO’su Muhtar Kent’in babasından kalma binlerce kitap yerleştirildiğinden Sevim ve Necdet Kent Kütüphanesi olarak anılıyor.

Kütüphane görmek beni her zaman sevindirir zaten. Tabii tepeden Cunda’yı seyretmek de şahane. Bu nedenle buraya Aşıklar Tepesi de deniyor çünkü dünyadaki her manzaranın keyfi insanın yanında yâri varken bine katlanıyor!

panaya kilisesi

Adadaki Kiliseler

Eskiden adada yer alan bir diğer ibadethane olan Panaya Kilisesi’nden geriye ise sadece üç duvar kalmış, çatısının yerinde kelimenin tam anlamıyla yeller esiyor. Aslında 1863 yılında yapılmış, dolayısıyla şimdiki harap vaziyetinin çağrıştırdığı kadar eski değil ama bakımsızlıktan bu hale düşmüş.

Civardaki diğer tarihi yapılar ise 1865 yılında yapımı tamamlanan Ayia Triada Kilisesi, adanın en kuzey ucunda yer alan güzel isimli Ayışığı Manastırı ve Patriçya Koyu’nun ortasındaki sadece tekne ile ulaşılabilen Güvercin Adası’nda bulunan Kızlar Manastırı.

1862’de yapılan ve o dönem bölgenin en güçlü adamına ait olduğundan Despot Evi olarak anılan köşk ise ben gittiğimde restore ediliyordu. Müze olarak açılacağını söylediler. Zaten merkezi bir konumu var, siz gittiğinizde açılmış olursa mutlaka uğrayın derim.

Harap haliyle bile oldukça etkileyici görünüyordu. Zaten bir dönem Yeşilçam filmleri için set olarak da kullanılmış.

Şeytan Sofrası

Şeytan Sofrası

Şeytan Sofrası ise güneşin batışını seyretmek için enfes bir adres. Adaların manzarası gözlerinizin önüne seriliyor. Garip isimli bu yarımada hemen Cunda Adası’nın güneyinde, denizin karşısındaki bir yarımada üzerinde yer alıyor.

Artık iyiden iyiye ticari işletmeye dönüşmüş diyebilirim, otopark hizmeti bile var.

Adının kökeni konusunda ise her inancın kendi rivayeti mevcut. Kronolojik bakımdan en güçlü aday Antik Yunanlarınki tabii. Ayrıca ayak izine benzeyen bir donmuş lav birikintisi de şeytanın ayak izi olarak görülüyor ve herkes tarafından fotoğraflanıyor.

Küçükköy

Yol üzerinde, Ayvalık’ın güneyinde yer alan Küçükköy, diğer adıyla Yeniçeri Köyü’ne de bir uğramanızı tavsiye ederim. Osmanlı zamanında, denizden gelebilecek saldırılara karşı buraya yerleştirilen yeniçerilerden dolayı bu isimle anılmış. Mübadele sırasında Bosna’dan gelen vatandaşlarımız yerleştirilmiş.

Küçükköy şimdi ise resim sanatına duyulan yoğun ilgi ile anılır hale gelmiş, kim bilir yakın gelecekte Ressamköy diye isimlendirilebilir! Birden fazla sanat galerisi bulunuyor, bunları gezerek belki de gelecekte ismi Rembrandt, Dali ve Gauguin ile birlikte anılacak Türk ressamların tablolarını görebilirsiniz.

ayvalık tekne turu

Ayvalık’ta Yapılacak Aktiviteler

Tekne turlarına katılmak isterseniz Ayvalık merkezde, sahile sıralanmış çok sayıda tekne bulabilirsiniz. Ben Bodrum – Turgutreis’te yaşadığım felaketten beri tövbeliyim, tekne turuna katılmıyorum ama siz böyle bir maceraya atılmak isterseniz önceki akşam gelip burada kaptanlarla konuşabilir, fiyat ve güzergah bilgisi alabilirsiniz. Ayvalık civarındaki adalara giderek el değmemiş koylarda yüzmek keyifli tabii.

Dalış yapmak isteyenler ise tura çıkmadan önce bunu kesinlikle sormalı, bazı tekneler bu konuya özellikle odaklanmış durumda ve onları tercih etmeniz çok daha iyi olacaktır.

Patriçya Koy

Ayvalık’taki Plajlar

Sarımsaklı Plajı 

Sarımsaklı Plajı, ülkemizdeki en uzun sahil şeridi olmakla övünen çok sayıda yerden biri. Bu rekorun esas sahibi hangi plaj bilmesem de burada gerçekten ufka dek uzanan, ince kumlu, geniş bir plaj bulacağınız kesin.

Denizin kendisi de sığ, kolay derinleşmiyor. Nispeten serin bir suya sahip olsa da Ege’nin kuzeyi için sıcak bile sayılır. Dibi kum olduğundan kıyıdan yürüyerek girebiliyorsunuz, ayrıca denize atlamayı sevenler (ki özellikle çocuklar bu grupta yer alıyor) için çok sayıda iskele de mevcut.

sarımsaklı nplajı ayvalık

Eğer buradaki apart otellerde, pansiyonlarda konaklarsanız onların kendi şezlongları ve şemsiyeleri oluyor. Dışarıdan gelip kiralamanız da mümkün.

Denize girmek için tek seçenek Sarımsaklı Plajı ve tekne turları değil elbette. Ne de olsa her yer deniz burada!

Patriçya Koyu

Patriçya Koyu özellikle iyi bir tercih. Pateriça, Patriça ve Patricia diye de yazılabiliyor. Adanın kuzeydoğu kısmında bulunan bu geniş sahilde birkaç adet özel “beach” açılmış, kuzey kısmı ise daha tenha ve zeytin ağaçlarının arasında eski birkaç köy yer alıyor.

Sarımsaklı’ya kıyasla çok daha yakın olması Cunda’da konaklayacaklar için önemli bir artı. Ayrıca açılan beachlere rağmen Sarımsaklı’nın kalabalığına kıyasla bir hayli sakin oluyor, su da Sarımsaklı gibi sığ ve ılık. Gitmenin en iyi yolu ise kendi aracınızı kullanmak ama yolun biraz bakımsız olduğunu söyleyebilirim. Alternatif olarak dolmuşa binebilirsiniz.

Çataltepe Plajı

Çataltepe Plajı ise Patriçya’nın hemen güneyinde yer alan daha ufak bir kumsal, berrak bir denizi var ve azıcık daha serin gibi geldi bana. Değişiklik olsun diye bir gün uğramak isteyebilirsiniz.

Ortunç Koyu

Ayvalık Tabiat Parkı’nın yanında alan Ortunç Koyu ise hem bir adet lüks “beach”, hem camping alanı, hem de medeniyetin artıları ve eksilerinden uzakta ıssız bir sahil içerdiğinden geniş bir skala sunuyor (magazinseverler ise Sinem Kobaloğlu ile Kenan İmirzalıoğlu’nun düğünü buradan yapıldığından tanıdık bulabilir). Köprünün yanındaki ufak Duba Plajı da bir diğer seçenek.

Badavut Plajı

Sarımsaklı civarında kalacaklar ise batıya doğru yürüyüp Badavut Plajı’nı deneyebilirler ama açıkçası aralarında pek büyük bir fark yok.

Armutçuk Plajı

Ayvalık’ın kuzey tarafında ise Armutçuk Plajı bulunuyor. Burası da ince kumlu bir sahil ve Sarımsaklı’dan daha tenha.

Ayvalık’ta Nerede Kalmalı?

Konaklamak için birkaç farklı seçenek mevcut. Sarımsaklı Plajı civarında yer alan otel, apart veya pansiyonların en iyi yanı sahildeki şezlong ve şemsiyelerden yararlanma imkanı ile denize gidip dönmenin kolaylığı. Yalnız bu sefer de akşamları Cunda Adası’na gidiş geliş yorucu olabiliyor.

Cunda Adası ise akşamları muhteşem, gündüz denize girmek ise Sarımsaklı’da konaklamaya kıyasla biraz daha meşakkatli. Her gün Sarımsaklı’ya gidip dönmekle uğraşmak istemeyebilirsiniz. Bunun için iyi bir çözüm Patriçya Koyu’na gitmek.

Bir diğer seçenek ise Cunda Adası’nın güney kısmında kalan Ada Camping. Burada doğayla iç içe bir kamp tatili yapabilirsiniz.

Ayvalık merkezde yer alan moteller ise adı üzerinde merkezi bir konuma sahip ve her şeye eşit uzaklıkta kalıyor.

Sonuç olarak, Sarımsaklı’da kalırsanız deniz – kum – güneş ağırlıklı bir tatil yapmanız daha kolay olur, Cunda’da ise adanın tadını daha iyi çıkarırsınız. Tercih size kalmış!

Ayvalık’ta Ne Yenir?

ayvalık tostu

Muhtemelen kendi şehrinizde de sık sık yiyorsunuzdur ama Ayvalık Tostu’ndan bahsetmeden Ayvalık yazısı yazmak olmaz. Zaten merkezde, deniz kenarındaki kafelerin hepsinin koca koca tabelaları var ve elbette hepsi en iyisinin kendi yaptıkları olduğunu iddia ediyor. Ara öğün olarak bir kez de Ayvalık Tostu’nu adını aldığı yerleşimde yemek buraya gelmişken şart bence. Zaten adı Tostçular Çarşısı olan bir yer bile mevcut.

kabak çiçeği dolması

Kabak Çiçeği Dolması Ege Bölgesi’ne özgü spesiyallerden bence lezzet olarak en başta gelen seçenek. Turuncu renkli bu çiçeği pirinçle doldurup pişirmek ilk kimin aklına gelmiş bilmiyorum ama iyi yaptığı kesin!

Balıkçılarda meze olarak kolayca bulabileceğiniz gibi lokantalara da sorabilirsiniz. Çoğunda bulunuyor. Denemeden dönmeyin!

Tadına bakmanızı önereceğim çok sayıda meze daha var, artık damak zevkinize göre seçersiniz: Deniz Börülcesi, Ahtapot Salatası ve ilk bakışta şaşıracağınız Balıklı Bamya.

Ana yemeğe gelince, elbette burada balık yemek şart! Açıkçası ben bir hata yapıp Cunda Kordonu boyunca sıralanmış balık restoranları arasında ünlü olan lüks bir mekana girdim ve çok pişman oldum. İsim verip kimseyi rencide istemediğimden açıkça yazmayacağım.

Ertesi gün Cunda’nın taş sokaklarında, basit tahta bir sandalye üzerinde yediğim ekmek arası Papalina çok daha iyiydi.

Zaten yöre halkının en çok yediği balık da bu, dolayısıyla Cunda kültürünü çok daha iyi yansıtıyor bence. Sardalya türünden olan Papalina biraz daha ufak. Hamsiye benziyor ama daha az tuzlu geldi bana.

Cunda’ya gelmişken mutlaka tatmanız gereken lezzetler arasında olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. En taze olduğu dönem ise Ağustos ayı.

Damla Sakızlı Dondurma nerede olursam olayım çikolatalı ile birlikte benim en sevdiğim aromadır. Damla sakızının ülkemizdeki esas adresi Çeşme olsa da buradaki dondurmacıların da onlardan geri kalır yanı olmadığını söyleyebilirim. Daha önce denemediyseniz burada mutlaka bir top damla sakızlı dondurma tatmanızı öneririm, sonra her gittiğiniz yerde isteyeceksiniz!

Cunda Adası’nda yer alan Taş Kahve adanın olmazsa olmaz duraklarındandır. Herkes illa ki buraya bir kez oturup, ister sakızlı Türk kahvesi ister dibek kahvesi alır denize baka baka yudumlar.

Şimdi isim vermeyeyim ama burada birçok ünlü ismi görmüşlüğüm de var. Üstelik fiyatları hala makul seviyede. Geziniz sırasında buraya uğramanızı mutlaka öneriyorum.

Zaten Cunda’nın sahil şeridinde, tam orta yerde bulunuyor. Aşıklar Tepesi’nde yer alan kafe ise şahane manzarası nedeniyle tercih edilebilir.

Sokaklarda gezinirken buzlu badem ve çifte kavrulmuş lokma yemek de adaya gelen herkesin yaptığı, adı konmamış gelenekler arasındadır. Bu kadar enerji alınca kordon boyunca bir tur daha yürümek şart tabii!

Zeytinyağı ile yapılan ve pudra şekeri eklenerek yenilen Girit Böreği ise benim için enfes bir kahvaltı oldu.

Ayvalık’ta Alışveriş

ayvalık alışveriş

Özellikle Cunda Adası’nın dar sokakları, bilhassa da balıkçıların, Taş Kahve’nin, dondurmacıların bulunduğu esas sahil şeridi tezgahlarında hediyelik eşya satarak rızkını çıkarmaya çalışan insanlarla dolu. Bu tezgahlar çoğu zaman Belediye Sokağı’na dek uzanıyor. İyice gezerseniz kaliteli el işi hatıralar edinmek mümkün. Hem balık yedikten sonra akşam yürüyüşü de iyi geliyor!

Ayrıca damla sakızlı lokum ve lorlu kurabiye alıp eşe dosta götürmeyi (ve biraz da kendinize ayırmayı ihmal etmeyin).

Yazlık bir yer olduğundan havadar tekstil ürünleri de mevcut, ben kendime Şile bezinden bir tişört aldım mesela.

Ayrıca adada zeytin yetiştiğinden kaliteli zeytinyağı da bulabilirsiniz. Ben özellikle zeytinyağından yapılma sabunu severek kullanıyorum.

Ayvalık’ta Gece Hayatı

Cunda Adası’nın geceleri Ayvalık merkeze kıyasla daha hareketli olduğu kesin. Zaten adanın kıyı şeridi balıkçılarla dolu ve fasıl seviyorsanız burayı tercih edebilirsiniz. Yukarıda da bahsettiğim gibi ben ne yazık ki kendi gittiğim işletmeyi pek beğenmedim, siz oturmadan önce iyice inceleyin derim.

Adada geç saatlere kadar canlı müzik yapan yer ise ünü İstanbul’a kadar yayılmış olan Cilveli Bar. Gerçi denize bu kadar yakınken kapalı bir mekanda vakit geçirmek ister misiniz bilmem, ben karanlıkta beliriveren beyaz köpükleriyle dalgaları seyretmeyi ve onların kulak okşayan doğal müziğini dinlemeyi tercih edenlerdenim. Yine de Cilveli Bar’ın en azından adanın mimarisine saygı duyduğunu ve tipik bir Cunda evinin içinde yer aldığını not düşeyim.

Son olarak şunu da not düşmek isterim ki Cunda’da Nisan ve Mayıs aylarında Cunda Tiyatro Festivali, Temmuz ayında ise Cunda Müzik Festivali yapılıyor. Gezi tarihinizi festivale denk getirmek daha canlı geceler geçirmenizi sağlayabilir (ama kalabalık ve dolayısıyla otel fiyatları artacaktır).

İyi tatiller!

CEVAP VER

Lütfen yorum giriniz!
Lütfen isminizi yazınız