Kış mevsiminin eve kapanmak, üşümek ve sıkılmak anlamına geldiği günler muhtemelen bir önceki yüzyılda kaldı. Havaların soğumasıyla birlikte hem huzur hem de adrenalin arayanların yaptığı şey tıpatıp aynı: Kış tatili alternatiflerini bir bir gözden geçirmek.
Kayak merkezleri; acemi sporculardan usta kayakçılara, çocuklardan gençlere kadar her kesime kolaylıkla hitap edebiliyor. Fiyatlar da, bir zamanlar olduğu gibi sadece jet sosyetenin karşılayabileceği türden değil.
Bastıran soğukları avantaja dönüştürmek; yağan karın tadını çıkarmak ve bu sayede kış mevsimini de en az yaz kadar dolu dolu yaşamak için hem yurt içinde hem de yurt dışında onlarca farklı kayak merkezi var.
Son zamanlarda kayak tatili denilince Balkan Yarımadası’nın ilk akla gelen, en gözde lokasyonu ise kesinlikle Bansko. Türk tatilcilerin de büyük ilgi gösterdiği Bulgar kayak merkezi; sahip olduğu turizm istatistikleriyle Bulgaristan’ın başkenti Sofya’yı bile tahtından etmeye aday.
Blagoevgrad şehrinde yer alan Bansko’dan yerli halk arasında “dağın armağanı” olarak söz ediliyor. Burası hem farklı bir coğrafyada kayak yapmak hem de başka bir kültürü keşfetmek isteyenler için ve kış turizmi için özellikle ideal.
Dünyanın en iyi kayak merkezlerinden biri haline gelmiş olan ve Bulgaristan’ın kayak merkezleri arasında ilk sırada bulunan Bansko Kayak Merkezi’ne geldiğinizde gün boyu kış sporları için elverişli Bansko ikliminin tadını çıkardıktan sonra, Bulgaristan’ın tarihi ve doğal güzellikleri için akşam saatlerinde başlayan hızlı bir şehir turuna katılmayı düşünebilirsiniz.
Şehirdeki hareketli gece hayatı; özellikle de öğrencilerin ve genç yaştaki gezginlerin ilgisini çekiyor. Kışın tatile çıkmanın sadece yurt içi kayak merkezleri denince ilk akla gelen Uludağ’a gitmekten çok daha fazlası olduğu, artık Türkiye’de de hemen hemen herkes tarafından anlaşılmış durumda.
Siz de eğer henüz kış aylarında mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan Bansko kayak merkezini ziyaret etme ve Balkan lezzetlerini deneme ayrıcalığına sahip olamadıysanız, bu yazı sizin için güzel bir başlangıç olabilir. Bansko hakkında aklınıza gelen tüm soruların cevapları için sizleri yazının devamına bekliyoruz.
Komşu ülke Bulgaristan’ın güneybatısında yer alan Bansko; Pirin Dağı’nın da eteklerinde konumlanıyor. Bulgaristan sınırları içindeki Glazne Nehri’nin bu yerleşimi ikiye böldüğü söylenebilir.
1985 yılında düzenlenen kayak şampiyonasından sonra Bansko artık sadece Balkanlar için değil, tüm Avrupa için de önemli bir kayak merkezi.
Bansko ile Bulgaristan’ın başkenti Sofya arasında 160 kilometrelik bir kara yolu mesafesi var.
Türkiye’den çok ilgi gören bu merkez; özellikle Trakya’da yaşayanlar için adeta kapı komşusu. Hem ucuza yurtdışı tatili yapmak hem de kayak tatilinin tadını çıkarmak isteyenler için Bansko ideal bir merkez.
Bansko’ya hem otobüsle hem de uçakla turlar düzenleniyor; Bansko ile Sofya arasındaki transferler de tur şirketleri tarafından karşılanabiliyor.
En uygun otobüs ve uçak biletlerini satın almak için tıklayınız.
Türkiye ile Bulgaristan arasındaki konum ve ulaşım kolaylığına rağmen, hala turizmde patlama yaşanmıyorsa bunun nedeni herhalde ancak vize olabilir. Bulgaristan’da yer alan Bansko Kayak Merkezi’ne gidebilmek için ne yazık ki Bulgaristan vizesi başvurusunda bulunmak gerekiyor. Yunan adalarında olduğu gibi sınır kapısından vize almak gibi ayrıcalıklı bir durum da söz konusu değil.
Yeşil pasaport sahiplerinin bu sorumluluktan muaf olduklarını belirtelim. Ancak her tür pasaportun, ülkeye giriş sırasında gezi tarihinden itibaren en az 6 ay geçerliliğini koruması şart.
Kış döneminde buraya seyahat etmeyi düşünen vize yükümlüleri, tarihler konusunda da dikkatli olmalı. Noel, yılbaşı tatili, yarı yıl tatili, Paskalya ve kayak sezonu derken; Aralık ayında başlayan sezon neredeyse baharın ortalarına kadar hız kesmeden devam ediyor. Bu nedenle de hem başvurularda hem dönüşlerde gecikmeler yaşanabiliyor.
Otel ve uçak rezervasyonunda sorun yaşamamak için vize işlemlerini seyahat tarihinden en geç on beş gün önce tamamlamış olmakta fayda var.
Tur şirketleri vize dahil paketler düzenleyebiliyor, farklı firmaları fiyat ve hizmetler anlamında kontrol edebilirsiniz.
Daha önce faydalandığınız, geçerli ve çok girişli bir Schengen vizeniz varsa, Bulgaristan girişinde bunu kullanmanız da mümkün. Tam tersi ise maalesef mümkün değil; başka bir deyişle Bulgaristan vizesiyle diğer Schengen ülkelerine giriş yapamazsınız. Schengen vizesi kullanımında değişmez bir kural olarak; önce başvurulan ülkeye giriş yapmak da şart. Aksi halde kurallar ihlal edilmiş oluyor, hiçbir tur şirketi de bu riski kabul etmiyor.
Kara Yolu: Bansko; otobüsle de gidilebilen bir yurt dışı kayak merkezi olduğu için, uçak korkusu olan kişilerin de her daim favorileri arasında.
Özellikle İstanbul’dan akşam saat 21.00 civarında hareket eden otobüsler, sabahın ilk ışıklarında Bansko’da olabiliyor. Otobüs seferleri duraklamalar da dahil olmak üzere yaklaşık 11 saat sürüyor.
Özel araçla bu sürenin sınır geçişleri dışında 8 saate kadar düşmesi rahatlıkla mümkün.
İzmir ya da Ankara için tur otobüsleri 17.00-18.00 sularında kalkış yaparak aradaki mesafeyi telafi ediyor.
Blagoevgrad şehir merkezine kadar bilet aldığınızda, Bansko’ya kadar 60 kilometre kadar daha yolunuz bulunduğunu göz önüne almalısınız.
Kalabalık gruplar için buradan minibüs transferi ayarlanabiliyor. Taksi ile iki merkez arasındaki ulaşım mesafesi yaklaşık 40 dakika. Belediye otobüsleri de popüler kayak merkezine doğru saat başı servis şeklinde işlemeye devam ediyor.
Türkiye’deki bazı iller ile Bansko arasındaki toplam mesafeler aşağıdaki gibi:
Hava Yolu: İstanbul ile Sofya arasında aktarmasız uçuşlar neredeyse haftanın her günü, farklı hava yolu firması seçenekleri ile mevcut. Uçuşların süresi ortalama 1 saat 15 dakika olarak düşünülebilir.
Sofya’dan sonra ise 160 kilometre kadar kara yolu ile Bansko’ya devam etmek gerekiyor. Araç kiralamak ya da önceden havalimanı transferi organize etmek en yaygın seçenekler arasında.
Bansko’da ne yazık ki havalimanı bulunmuyor. Bansko aktarması için Sofya otobüs terminalinden kalkan servislere de binmek mümkün. Servislerle yolculuk yaklaşık 2,5 saat sürüyor.
Bansko’ya uçakla ulaşmanın tek dezavantajı ise, kayak ekipmanlarının yarattığı bagaj ağırlığı için ödeme yapmak. Bu nedenle mümkünse ekipmanları yanınızda taşımak yerine, Bansko’dan kiralama yoluna gidebilirsiniz.
Bansko, olimpik standartta mekanik tesislere ve ileri teknoloji pistlere sahip dünyaca ünlü bir kayak merkezi.
Tüm bu teknolojik imkanlara rağmen fiyatların Avrupa geneline göre son derece makul olması ise mutlaka değerlendirilmesi gereken bir avantaj. Üstelik fiyatlara lüks otellerdeki SPA, masaj ya da termal kapalı havuz gibi pek çok ayrıcalıklı imkan da dahil.
İklimin yanı sıra, 44 adet yapay kar makinesi de kayak turizmini her an canlı tutmaya yetiyor. Bansko’ya gittiğinizde, hangi ay olursa olsun, kar kalınlığı yönünden risk almış olmuyorsunuz.
Kayak merkezinde sezon Aralık’ta başlıyor ve Nisan ortalarına kadar rahatlıkla devam ediyor.
Doğanın tüm cömertliğini aynı anda sunduğu Bansko’da acemilerden ustalara kadar her seviyeden kayak sporcusunun mutlu olması mümkün.
Pirin Dağı eteklerinde yer alan Bansko Kayak Merkezi’nde pistlerin toplam uzunluğu 70 kilometreyi aşıyor. Farklı zorluk seviyelerinde tam 13 adet pistten oluşan kayak merkezi 2600 metre yüksekliğe kadar da ulaşıyor.
Bansko’da bulunan liftlerin toplam uzunluğu ise 24 kilometre. Lift kapasitesi saatte 24 bin kişi gibi rekor bir sayıya çıkabiliyor.
Milyonlarca yatırım ile oluşturulan mekanik tesislere bakıldığında sayılar aşağıdaki gibi:
Bansko Kayak Merkezi’nde zorluk yönünden de herkese hitap edecek bir şeyler var. Kolay (mavi) pistlerin uzunluğu 20 kilometre iken, orta (kırmızı) pistlerin uzunluğu neredeyse 25 kilometre.
Siyah ile renklendirilen en zor pistlere bakıldığında 4 kilometre toplam uzunluk göze çarpıyor. 4 kilometre kulağa az gibi gelse de, ancak profesyonel sporculara hitap edebilen oldukça zor parkurları içinde barındırıyor.
Bansko’da mavi ile renklendirilen kolay pistlerde bile zaman zaman buzlanma ve çamurlanma nedeniyle zor anlar yaşanması mümkün. Her daim dikkatli olmakta fayda var.
Pist Adı | Seviye | Rakım | |
1 | Tomba 1 | Uzman | 2567 m |
2 | Tomba 2 | Uzman | 830 m |
3 | Balkaniada | Orta | 1792 m |
4 | Chalin Valog Zapad | Orta | 775 m |
5 | Chalin Valog İztok | Orta | 1429 m |
6 | Sirna Mogila | Orta | 2080 m |
7 | Plato Yug | Kolay | 1148 m |
8 | Plato Sever | Kolay | 1015 m |
9 | Shiligarnik | Kolay | 2047 m |
10 | Todorka | Kolay | 1690 m |
11 | Stara Pista | Kolay | 970 m |
12 | Detska Pista | Kolay | 510 m |
13 | Shiligarnik 2 | Kolay | 2047 m |
Bansko Kayak Merkezi’ne oteller bölgesinden gondol ile ulaşılabiliyor. Oteller ortalama bin kilometre rakıma kadar konumlanırken, pistlerle aralarında da neredeyse 1 kilometre kadar mesafe var.
Gondola bindikten 15 dakika kadar sonra ilk durak Chalin Valog olabilir. Burada Zapad ve İztok olmak üzere orta zorluk seviyesinde 2 pist mevcut. Chalin Valog pistlerine ulaşmak için diğer seçenek ise, gondol yolculuğunu tamamladıktan sonra buraya kadar kayarak gelmek.
Pistler arasında en zoru ve rakım bakımından en yükseği, Avrupa’nın da en iyilerinden sayılan ve 2012 Dünya Şampiyonası ile kendisini dünyaya tanıtan Tomba pisti. Burası şampiyonların pisti olarak da biliniyor. Pist adını Dünya Kayak Şampiyonu Alberto Tomba’dan alıyor.
Shiligarnik; iki ayrı kolay piste ev sahipliği yapmasının yanı sıra kafe ve restoranları ile de tercih edilen bir bölge. Özellikle çocuklu aileler bu bölgede oyalanmaktan keyif alabilir.
Bansko’da kayak yapabilmek için profesyonel bir kayak sporcusu olmaya gerek yok; aksine acemiler ve çocuk yaştakiler için imkanlar çok daha fazla. Sadece çocukların deneme yapabildiği pistler ve liftler Bansko’da fazlasıyla mevcut.
Bansko’ya gitmeden önce kayak sporu ile ilgili bilinmesi gerekenleri derlediğimiz yazımıza mutlaka göz atın.
Bansko Kayak Merkezi’ne ulaşmak için gondola binmeden önce mutlaka ski pass satın almak gerekli. Ski pass hem gün ve saat hem de kişi sayısı bakımından farklı formlarda alınabiliyor. Kimi tur şirketleri günlük kayak ücretini dahil ederek de misafirlerine fiyat verebiliyor, tur satın alırken bunu sorgulayabilirsiniz.
Kayak merkezinde yapılan ödemelerde BGN ya da uzun adıyla Bulgaristan Levası geçerli. Türk Lirası ile bu döviz cinsi arasında 3 kattan fazla fark bulunuyor. Avrupa’da bu fiyat; Euronun yarısına denk geldiği için Bansko’nun ucuzluk yönünden namı yayılmış durumda.
Türkiye’den Bulgaristan’a giden turistler ise yine de; hem merkeze giriş hem de kiralama işlemleri sırasında olabildiğince tasarruf etmenin yollarını arıyor.
Bir gün için 79 BGN ya da yaklaşık 40 euro olarak ücretlendirilen Bansko Kayak Merkezi girişlerinin yarım günlük fiyatı 61 BGN ya da 31,20 euro.
Yarım gün için dikkate alınması gereken saatler, 12.30 ile 16.00 saatleri olarak belirtiliyor. Ski pass için her bir karttan 5 BGN depozito alındığını da hatırlatalım.
Gondol için gidiş geliş olmak üzere yetişkinlerden 36 BGN fiyat talep ediliyor ve yolculuk yarım saat sürüyor.
Tüm sezon için ski pass satın almak 1500 BGN olarak ücretlendiriliyor.
Kalabalık aileler için bu sezonluk fiyat üzerinden yapılan indirimler var. Eğer Bansko’yu kış döneminde aileniz için ikinci bir ev olarak hayal ediyorsanız; sezonluk fiyatlara bakabilirsiniz.
Ski pass kişiye özel satıldığı için; bu hakkı baştan satın alarak arkadaş ortamında transfer etmek ne yazık ki mümkün değil. Bu tarz kullanımlar fark edildiğinde kart da geçersiz hale getiriliyor.
Kayak merkezinde 4-7 yaş aralığındaki okul öncesi çocuklar kreşe bırakılabiliyor. Kreşin günlük ücreti 60 BGN.
Bansko kayak pistlerinde haftada iki gün gece kayağı yapmak mümkün. Gece kayağı saatleri 18.30 ile 21.30 aralığını kapsıyor.
Rakamlarla ilgili önemli bir detay daha var; herhangi bir acil müdahaleye ihtiyacınız olursa bu durum fiyata dahil ediliyor. Bu durumdan dağ sigortası olarak söz edildiğine şahit olabilirsiniz.
Tesisler çoğunlukla kameralar tarafından gözetlendiği için; Bansko güvenli bir kayak merkezi olarak da adını duyuruyor.
Bansko’da kayak ekipmanı kiralama için hizmet veren birçok şirket var. Mutlaka dikkate almanız gereken en önemli detaylardan biri; bu şirketlerin online olarak da hizmet verebilmesi. Ne de olsa, yüksek sezonda sadece ekipman için girilen sıralar bile 1 saat kadar sürebiliyor. Tatil için ayırdığınız vaktin bir kısmını bu şekilde geçirmek istemezseniz, ekipman organizasyonunuzu önceden yapabilirsiniz.
Bu uyarı, kayak merkezine giderken kullanacağınız gondol için de geçerli. Sabah erken saatlerde gondol sırasına girmemek ve uzun uzun sıra beklememek vakit kazanmanıza yardımcı olabilir. Telesiyejlerde çok fazla sıra olmasa da, teleskilerde her zaman bir müddet beklemeyi göze almalısınız.
Ekipman kiralama hizmetini özellikle Bansko’ya uçakla hareket etmek istediğinizde değerlendirmelisiniz. Ekipmanları tüm aktarmalar ve transferler boyunca taşımaktansa, hem ağırlık yönünden, hem de maddi olarak kiralamak daha avantajlı bir hale gelmiş oluyor. Euro cinsinden yapabildiğiniz kiralamalarda yaklaşık günlük ücretler aşağıdaki gibi:
Malzemenin Cinsi | Kiralama Ücreti |
Kayak takımı | 11 Euro |
Snowboard takımı | 14 Euro |
Kayak elbise takımı | 12 Euro |
Kayak pantolonu | 6 Euro |
Kayak montu | 6 Euro |
Kask | 3 Euro |
Kar maskesi | 2 Euro |
Bansko, kayak dersi almak isteyen acemiler ve özellikle de çocuklar için adeta beyaz bir cennet. Burası çocuklar için kayak okulu fırsatını da sınırlarında barındırıyor. Yarım gün için 33 BGN ya da tam gün için 55 BGN karşılığında çocukların snowboard sınıfına dahil olması mümkün. Özel dersler için ise çocuklardan yarım gün 113 BGN ve tam gün 162 BGN ücret talep ediliyor.
Kayak dışında, tesislerde çocukların faydalanabildiği buz pateni pistleri de mevcut. Tüm bunlarla doğru orantılı olarak Bansko’da öğrenci nüfusunun çok fazla olduğuna da dikkat çekelim.
Yetişkinler için kayak dersi ücretleri yarım gün için 130 BGN ve tam gün için 184 BGN. Her ikinci kişiden yarım gün için 75 BGN ve tam gün için 108 BGN talep ediliyor. Bu şekilde göz önüne alındığında, iki kişi olarak ders almak çok daha makul.
Hem Bansko’daki olimpik pistlerde profesyonel hocalardan ders almak hem de fiyatı iki kişi olarak bölüşmek mümkün.
Bansko; keşfetmekten keyif alan gezgin ruhların gözünde net bir biçimde ikiye ayrılıyor. Bir yanda tüm Avrupa’nın kış boyunca adeta akın ettiği ünlü kayak merkezi diğer yanda ise şehrin sokaklarına yayılan dev bir kültür mirası.
Yalnızca Pirin Dağı’na yayılan doğal güzellikleri izlemek bile başlı başına büyük bir deneyimken; bir de tarih ve kültür bakımından UNESCO tarafından da korumaya layık görülen yerlere bir adım mesafede olmak büyük bir avantaj.
Özellikle kayak ile mesafeli bir ilişkiniz varsa Nisan ayını tatil için tercih ederek; yürüyüşlerden ve doğa içindeki diğer aktivitelerden de daha fazla faydalanabilirsiniz. İşte Bansko’da gezebileceğiniz yerlerin özet bir listesi:
Kayak merkezinin bulunduğu dağ olan Pirin; UNESCO Dünya Mirası listesindeki en değerli doğal oluşumlardan biri. Dağda bulunan endemik bitki ve hayvan çeşitliliği bu nedenle koruma altında.
Özellikle Edelweiss adındaki çiçeğin parkın sembolü haline geldiğini rahatlıkla görebilirsiniz.
Mevsim koşulları da izin veriyorsa; Bansko’ya kadar gelmişken Pirin Ulusal Parkı’nı keşfetmemeniz için hiçbir neden yok.
Dağda ayrıca göletlerin bulunması sayesinde oluşan manzaralar da trekking keyfinizi ikiye katlayabilir.
Tüm turistik aktivitenin yaşandığı, kafelerin ve butik dükkanların bulunduğu ana cadde de yine adını dağdan alarak Pirin Caddesi olarak adlandırılıyor.
Arka sokakları keşfetmek, ana caddedeki turist kalabalığının içinde savrulmaktan kesinlikle daha eğlenceli. Yerlilerin rağbet ettiği küçük meyhaneler ve gerçek esnaflar da bu dar sokaklarda bulunuyor.
1835 yapımı kutsal Trinity Kilisesi, 30 metre yüksekliğindeki devasa çan kulesi sayesinde ziyaretçileri etkilemeyi başarıyor. Son derece görkemli bir yapı olan Trinity, ahşap mimarisi ile de görülmeye değer.
Kilise yapımının 25 yıl kadar sürdüğü söyleniyor. Kulenin üzerinde yer alan 12 sütun sembolü, 12 mesihi simgeliyor.
Pirin Dağı’nın en yüksek tepesi olan Vihren; kış döneminde ancak profesyonel dağcılar tarafından ziyaret edilebilen muhteşem bir seyir alanı. Tepenin yüksekliği neredeyse 3 bin metreyi buluyor. Burası aynı zamanda Rila Dağı’nda yer alan Musala Tepesi’nden sonra Bulgaristan sınırları içerisindeki en yüksek ikinci nokta.
Yalnızca turistik bir gezi için, amatör bir ruhla Vihren’i kendisine hedef olarak seçenler, ancak Temmuz ayından Eylül’e kadar süren yaz mevsiminde şanslarını denemeli.
Edebiyata ilgi duyanlar için, Bansko’nun yetiştirdiği değerlerden biri olan ünlü şair Nikola Vaptsarov’un müze evi burada.
1952 yılından bu yana müze olarak gezilebilen evde, şairin özel eşyalarının yanı sıra Bansko kültürüne dair de simgeler var. Şairin yaşamından kesitlerin yanı sıra fotoğrafları da evin duvarlarını süslüyor.
Bansko, dünya genelinde sadece kayakla tanınıyor olsa da tarih, kültür ve coğrafya bakımından konuklarına güzel bir seçki sunuyor. Bu nedenle Bansko’ya kadar yüzlerce kilometre yolu aştıktan sonra, bu yerleşimin hakkını da sonuna kadar vermek kesinlikle şart.
Bansko turunuza kayakla başlasanız bile, Bulgaristan’a özgü diğer güzelliklere de mutlaka vakit ayırmalısınız.
Hem Bansko hem de Bulgaristan geneli özellikle kırmızı et konusunda övgüye tabi. Hem porsiyonlar büyük, hem fiyatlar Avrupa’daki diğer ülkelere göre çok daha uygun hem de etler son derece leziz.
Sarımsaktan mantara kadar farklı birçok çeşit sos eşliğinde servis edilen bonfilelerden deneyimleyebilirsiniz.
Gulaş; yine bölgenin yöresel bir lezzeti olarak ziyafet sofrasına başlangıçta tercih edilebilir.
Pileşka da yine bir tür tavuk çorbası olarak sofra açılışlarında servis ediliyor.
Mişmaş, menemeni andıran yerel bir lezzet.
Geyik eti, sadece Bansko’da tadabileceğiniz lezzetlerden biri olmaya aday. Yanında yumurtalı patates ya da fırında mantar gibi ilginç garnitürler ile bu lezzetin servis edildiğine şahit olabilirsiniz.
Bansko, ev yapımı sosis yemek ve bu lezzeti eve taşımak için de uygun bir yer. Etler genellikle buğulama ya da kavurma olarak müşterilere sunuluyor. Tandır, çevirme ve çömlekte pişen yemekler de Türk kültüründe olduğu gibi burada da gözde.
Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi, eğer kolesterol ya da kalp hastalıkları yönünden takip altındaysanız, belki de Bansko geziniz doktorunuzdan onay alamayabilir!
Bulgar şarapları, şarap tadımına ilgi duyanları genellikle cezbediyor. Mavrud, bölge üzümlerinden yapılan bir şarap çeşidi olarak turistler arasında özellikle popüler. Hem akşam yemeklerinizde deneyebilir hem de arkadaşlarınıza hediye olarak dönüş yolunda yanınızda taşıyabilirsiniz.
Bulgar yemekleri et tüketmeyenleri ya da vegan beslenenleri biraz korkutsa da, burada meze ve salatalar yönünden de büyük çeşitlilik var. Köz patlıcan ve biberle yapılan ayvarın yanı sıra, peynirli salata ve lahana salatası gibi hafif lezzetleri de en güzel şekilde Bansko’da bulabilirsiniz.
Şopska salatası istediğinizde çoban salatasının peynirli bir versiyonu masaya getiriliyor. Bansko’da şömine başında servis yapan çok şık restoranlar bulunduğu için burayı özel günlerde de bir tatil rotası olarak tercih edebileceğinizi hatırlatalım.
Bansko’da öğrenci nüfusunun bir hayli fazla olduğundan söz etmiştik. Yarı yıl, Noel, Paskalya ve hatta Spring Break (Bahar Tatili) derken, Avrupalı öğrenciler Aralık ile Nisan ayları arasında çok fazla tatil yapma fırsatı buluyor. Bu da doğal olarak Bansko’ya genç bir nüfus ve son derece hareketli bir gece hayatı olarak dönüyor.
Noel benzeri özel dönemlerde bir çok mekanda programlara ve DJ performanslarına denk gelebilirsiniz.
Karaoke barlar her daim ilgi görüyor. Farklı ülkelerden turistlerin aynı şarkıları farklı aksanlarla söylemelerini izlemek bile başlı başına bir eğlence.
Bulgar tavernalarını ise, gece hayatından daha lokal bir tat almak için ziyaret edebilirsiniz.
Güzel akşam yemeği sunan mekanlarda mutlaka canlı müzik seçeneği de var. Ahşap mimariye sahip mekanlarda şarap eşliğinde müzik dinlemek; hayalinizdeki tatili de beraberinde getirebilir.
Gece hayatı renkli ancak kafa dinlenebilecek alternatifler de az değil; yani mutlaka yorulmak zorunda değilsiniz.
Daha “genç işi” tabir edilen partiler, gece kayağı sırasında ve sonrasında pistlerde bile karşınıza çıkabilir. After ski ya da kayak sonrası eğlencesi olarak bilinen kültürün Bulgaristan’daki karşılığı “Apres Ski”.
Avrupa’nın ünlü elektronik müzik sanatçılarıyla Bansko’da karşılaşmanız kesinlikle mümkün.
Yemekten gece hayatına, kayak pistlerinden ulaşım biçimlerine kadar Bansko’da her konu başlığı için onlarca farklı seçenek var. Bu durum konaklama tercihleri için de elbette geçerli.
Dilerseniz büyük otellerde, dilerseniz de dağ evini andıran yerleşimlerde ve pansiyonlarda konaklamanızı gerçekleştirebilirsiniz. Bu durum bütçenizi de olabildiğince esnetiyor. Otellerin avantajı, spa ve masaj gibi hizmetleri de size sunabilmeleri. Ev ya da oda kiralamak ise, büyük bir fiyat avantajını beraberinde getiriyor.
Rezervasyon tarihinden üç dört ay önce Bansko’da ortaya çıkan erken rezervasyon imkanları kesinlikle takip etmeye değer. Erken rezervasyona alternatif olarak, eğer halihazırda vizeniz varsa son dakika fiyatlarını da kovalayabilirsiniz. Kimi zaman ciddi anlamda avantajlı son gün fiyatları ortaya çıkabiliyor.
Dağda kalmak yerine şehir merkezinde konaklayarak ekonomi yapma fikri; Bansko sınırlarında da aynen Türkiye’de olduğu gibi geçerli. Bansko’da neredeyse her yere yürüyerek ulaşabileceğiniz için; fiyat avantajı için biraz uzaklık göze alınabilir. Sonuçta her şekilde pistler için gondola binmek gerekiyor ve en yüksek otel bile bin rakım seviyesinde yer alıyor. Kasaba içinde ise, soğuklara rağmen her yolu yürüyerek aşan yüzlerce turist var.
Kempinski Hotel Grand Arena; hem beş yıldızlı hizmet hem de zincir otel tercih edenlerin gözünde öne çıkabilir. Lucky Bansko Apart Hotel & SPA da aynı şekilde; beş yıldızlı ve spa hizmetine sahip lüks bir otel. Hotel Bansko, Hotel Pirin ya da Hotel Sofia ise daha mütevazı şehir merkezi otelleri.
Otellerin tümü müşteri memnuniyeti bakımından belirli bir standardı yakalıyor. Ancak en pahalı otelde bile Türkiye’deki her şey dahil imkanları gibi bir beklenti içine girmek hata olur. Aksine bir çok otel konuklarına en fazla kahvaltı dahil hizmet sunuyor. Otel içinde tüketilen tüm ekstralar da ücrete tabi.
Çağdaş yapılar ile antik gezilerin aynı çatıda toplandığı bir adres olan Bansko dışında, Bulgaristan’da görebileceğiniz çok sayıda tarihi ve doğal güzellik var. Bulgaristan’ın Osmanlı döneminden kalma tarihi, bizi bu ülkeyle kültür olarak daha da yakınlaştırıyor. Balkanların en güzel şehirlerinden biri olan Sofya uygun fiyatları ve etkileyici tarihi yapılarıyla her sene daha da popüler bir turist destinasyonu haline geliyor.
Bansko’ya eğer hava yolu ile ulaşacaksanız, ilk adresiniz de Sofya olacak demektir. Sofya’yı hızla transit geçmek yerine, başkentte biraz daha uzun vakit geçirmenizi önerebiliriz. Sofya’da gezebileceğiniz en temel yerleri ise aşağıda ayrıntılı olarak bulabilirsiniz:
Katedralin görkemli yapısını gördüğünüz anda buranın sadece Sofya’nın değil, Bulgaristan’ın da en ikonik sembollerinden biri olduğuna kolayca ikna olabilirsiniz.
Katedral; özellikle Pazar günleri düzenlenen ayin sırasında görülmeye değer.
Burası bir ibadethane olmasının yanında Bulgar halkı için aynı zamanda bir bağımsızlık anıtı.
Tüm Doğu Avrupa için Neo-Bizans mimarisinin en önemli yapıtlarından biri olan Aleksander Nevski Katedrali’ni Sofya turunuz sırasında mutlaka görmeli ve önünde birkaç fotoğraf çektirmelisiniz.
Avrupa’daki en büyük arkeoloji araştırma birimlerinden birine sahip olan Sofya Arkeoloji Müzesi, müze gezmeyi sevenler ve arkeolojiye ilgi duyanlar için biçilmiş kaftan.
Roma döneminden Orta Çağ’a kadar olan parlak dönemlerin ağırlıklı olarak halkın ilgisine sunulduğu dev müzede; tarihi eserler daha da geriye giderek MÖ 4. yüzyıla kadar uzanabiliyor.
Yaz döneminde müze haftanın her günü açık; ancak kışın çalışma günleri Salı-Pazar aralığında. Çalışma saatlerini ise 10.00-17.30 olarak not alabilirsiniz.
Yılın her mevsimi, haftanın her günü ziyaret edilebilen bir diğer Bulgar müzesi, yine Sofya’da yer alan Tarih Müzesi.
Sofya Tarih Müzesi’ni özellikle de Osmanlı ile benzerlikleri daha yakından görebilmek için ziyaret listenize alabilirsiniz.
Eski dünyanın izlerinden, geleneksel motifli nakışlara ve Bulgar sinema tarihine kadar müze içinde çok çeşitli bölümler var. Bu da müzeyi, kalabalık ailelerin her bir ferdine hitap edebilen esnek bir duruma getiriyor.
Bulgaristan’ın UNESCO Dünya Mirası listesine kazandırdığı yapılardan biri de 13. yüzyıldan bugüne dek varlığını sürdüren Boyana Kilisesi.
Şehir merkezine 8 kilometre mesafede olan yapı, aldığı vaktin hakkını ise fazlasıyla veriyor. Tek kubbeli kilisenin malzemesi tamamen tuğla olup, hem mimarisi hem de içinde bulunan bilgi ve belgeler yabancı turistlerde merak uyandırıyor.
Yurt dışında kayak tatili yapmak yerine kış tatilini yurt içinde bir kayak merkezinde geçirmek isterseniz, kayak merkezi yazılarımıza mutlaka göz atın: