Doğanın uyanmaya başladığı, güneşin hafif hafif insanın içini ısıttığı, tazecik sebzelerin tezgahlarda boy gösterdiği baharın en keyifli ayı bence mayıs. Baharın tadını keyifli seyahatler eşliğinde gönlünüzce çıkarmak isterseniz size bir kaç önerim var.
En keyifli mayıs rotaları:
İçindekiler
1 – Bodrum
Ege aşıklarının en sevdiği destinasyonlar arasında ilk sıralarda yer alıyor bence Bodrum. Özellikle de bahar aylarında… Sarı yaz denilen sonbaharı da güzel ama mimozaların sapsarı açtığı, portakal çiçeklerinin kokusunun sokaklara yayıldığı mayıs ayı bence bir başka güzel. Mayıs ayında Bodrum’a giderseniz yaz sıcağında yapamayacağınız aktiviteleri yapın derim. Mesela Pedesa Antik Kenti’ne yürüyüp kendinizi manzaranın büyüsüne bırakın, pazarları gezip yerel ürünlere göz atın. Bodrum Kalesi’ne gidip en tepeye çıkın ve ufku selamlayın. Bir mayıs ayında Bodrum’a giderseniz mandalina ağaçlarını gölgesinde güzel bir kahvaltı ile güne başlamadan, kaleye karşı oturup güzel bir kokteylle güneşi batırmadan, ayağınız kumda dalga sesleri eşliğinde bir balık sofrasında keyif yapmadan dönmeyin derim.
2 – İzmir
Tazecik Ege otlarının tezgahlarda yarattığı cümbüşe tanıklık etmek, mis gibi Urla enginarı ile yapılan muhteşem lezzetler tatmak isterseniz mayıs ayında hiç düşünmeden İzmir’in yolunu tutun derim. Bana sorarsanız hazır İzmir’e kadar gitmişken kalış sürenizi biraz uzun tutup Seferihisar’a, Sığacık’a ve hatta Urla’ya da mutlaka uğrayın derim. Urla’yı da rotanıza alırsanız Türkiye’nin en iyi şeflerinden biri olan Osman Sezener’in Od Urla’sında yemek yemek de özel bir deneyim olabilir, aklınızda bulunsun! Hatta bakarsınız her yıl düzenlenen Uluslararası Urla Enginar Festivali’ne denk gelirsiniz belli mi olur?
3 – Datça
Çok virajlı yolundan olsa gerek Muğla’nın en bakir ilçelerinden biri olarak kalmış bence Datça. Datça’da giderseniz çam ağaçlarının ardından denizi izlemeden, Eski Datça’da Can Yücel’in evini görmeden ve yine Eski Datça’nın tarihi sokaklarında gezmeden, Knidos’ta güneşi batırmadan, bükleri gezip deniz havasını doya doya içinize çekmeden, hatta cesaretiniz varsa denize girmeden dönmeyin. Son bir tavsiyem daha var; Datça’ya giderseniz meşhur bademi ile yapılan efsane kurabiyesinden ve yine yerel bademlerle yapılan badem ezmesinden tatmadan ve almadan dönmeyin derim. Özellikle badem ezmesini hurmanın arasına sürdünüz mü yemelere doyamayabilirsiniz. Demedi demeyin. Ya da yulaf ve badem sütü ile hazırlayacağınız kahvaltı kasenizin üzerine bir tatlı kaşık koyarak kasenizin tadına tat katabilirsiniz.
4 – Cunda
Rumlardan kalma evlerin yer aldığı sokaklarda dolaşmak, Girit Mutfağı’ndan izler taşıyan muhteşem mezeler tatmak, güneşi dalga sesleri eşliğinde deniz kenarında batırmak isterseniz hiç düşünmeden Cunda’nın yolunu tutun. Cunda’ya giderseniz 1873 yılında yapılan ve şu an da Rahmi Koç Müzesi olarak kullanılan Taksiyarhis Kilise’sini gezmeden, Çınarlı Camii’ni görmeden, Barbaros ve 13 Nisan Caddelerinde yürümeden, perşembe günleri Barbaros Caddesi üzerinde kurulan yerel pazardan alışveriş yapmadan dönmemelisiniz. Pazara giderseniz özellikle tazecik Ege otlarından almanızı öneririm. Evinize döndüğünüzde otlarla ister lor peynirli yumurtalı kavurmasını yapın isterseniz de güzel bir börek. Ege otları her şeye yakışıyor. Hafızalardan uzun süre silinmeyecek bir manzaraya karşı keyif yapmak isterseniz de istikametiniz Şeytan Sofrası olsun. Genellikle çok kalabalık olsa da özellikle gün batımında efsane oluyor. Benden söylemesi.
5 – Fethiye
Muğla’nın en sevilen ve en çok tercih edilen ilçelerinden biri olan Fethiye’nin tadını yaz kalabalığı başlamadan çıkarmak lazım diye düşünenlerdenim. Siz de benim gibi düşünüyorsanız Ölüdeniz’in dinginliğinde huzur bulmak için rotanızı Fethiye’ye çevirin. Fethiye’ye giderseniz günlük tekne gezilerinden birine katılıp 12 Adalar turu yapabilir, Kelebekler Vadisi ve Kabak Koyu’na gidebilir, ekstrem sporları seviyorsanız Babadağ’ın eteklerinde yamaç paraşütü yapabilir, Saklıkent Kanyonu’nu keşfedebilir, şehrin en eski yerlerinden biri olan Paspatur Çarşı’sında mini bir alışveriş turu yapabilir ardından da balık pazarında bol mezeli, taze balıklı nefis bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Yemek için balık pazarını tercih ederseniz benim önerim tercihinizi Balıkçı Hilmi’den yana kullanmanız. Buraya kadar gelmişken biraz da doğal taze ürünler alalım derseniz de Servet Şekerleme’nin ürünlerine mutlaka göz atın derim. Özellikle çifte kavrulmuş Fethiye susamı ile yapılan tahini ve fıstık ezmesi favorim.
6 – Kaş
Akdeniz’in en özgün ilçelerinden biri olan Kaş’ın popülerliği her geçen gün artıyor. Her yıl farklı mekanlar açılsa da bence Kaş doğallığından asla ödün vermiyor. Doğal güzelliklerinin yanı sıra Kaş, meşhur Kaputaş Plajı, damak çatlatan restoranları, son derece salaş, kendinizi evinizde gibi hissettirecek beachleri ile de gönülleri fethediyor. Kaş’ın dingin tertemiz denizinin derinliklerinde de muhteşem bir dünyanın sizi beklediğini söylemeden geçmek olmaz. Dalış meraklısı iseniz Mayıs ayında mutlaka Kaş’a uğramalısınız. Benden söylemesi! Biraz klişe olacak ama son bir Kaş önerim daha var. Eğer geçerli bir shengen vizeniz varsa Kaş’a kadar gitmişten mutlaka Yunanistan’ın Meis Adası’na da uğrayın.
7 – Kaz Dağları
Şehrin kalabalığından ve gürültüsünden uzaklaşmak, büyük şehirlerin kaosuna kısa bir mola vermek isterseniz Kaz Dağları özellikle de Adatepe Köyü güzel bir alternatif olacaktır. Kaz Dağları’nın mis gibi havasını içinize çekip oksijene doymak sevdiklerinizle baş başa dingin birkaç gün geçirerek enerji depolamak isterseniz Kaz Dağları bütün güzellikleri ile sizi bekliyor.
8 – Kapadokya
Bahar denilince benim aklıma hemen Ege geliyor, deniz geliyor. Oysa bahar her yerde güzel. Siz ne dersiniz? Hele Kapadokya’da bir başka güzel. Doğanın en yeşil zamanında Kapadokya’nın efsunlu havasını solumak, kendinizi peri bacalarının büyüsüne bırakmak isterseniz Kapadokya için bilet bakmaya başlayın derim. Kapadokya’ya giderseniz, kapalı yer korkunuz yoksa yer altı şehirlerini gezmeden, Güllüdere Vadisi’nde dolunay yürüyüşü, gün doğumunda yoga ya da mini bir meditasyon yapmadan, kayaların oyulmasın ile yapılan restoranlardan birinde şık bir akşam yemeği yemeden dönmeyin derim.
9 – Olimpos
Nehrin denize kavuştuğu, plajında caretta carettaların dolaştığı doğa harikası bir yer bence Olimpos. Deniz sezonu geldiğinde çok daha popüler olsa da bence bahar aylarında da çok keyifli. Siz de lüks otellerden, bembeyaz kumlu yapay plajlardansa daha salaş doğallığını koruyan destinasyonları tercih ediyorsanız Olimpos en güzel alternatiflerden biri olacaktır. Olimpos’a gittiğinizde su sporlarını seviyorsanız kano kiralayıp kayalıkların gizli aralarını keşfedebilir, antik kenti gezebilir, halk arasında tanrıların sönmeyen ateşi olarak bilinen Yanartaş’a çıkıp mum gibi yanan kayaları seyredebilirsiniz. Son bir öneride daha bulunacak olursam Olimpos’a giderseniz Adrasan’ı da asla es geçmeyin derim.
10 – Çamlıhemşin
Yeşile doymak, bol oksijenli mis gibi dağ havasını içinize çekmek ve Karadeniz mutfağının karşı konulmaz lezzetlerini tatmak isterseniz rotanızı Rize’ye çevirmelisiniz. Rize’deki adresiniz ise bir Laz köyü olan Çamlıhemşin olsun derim. Çamlıhemşin’e giderseniz bolca yürüyüp doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetmeden, Zil Kale’yi, Fırtına Deresi’ni, Ayder Yaylası’nı görmeden dönmeyin derim. Fazlaca oksijen alacağınızdan Çamlıhemşin gezinizde iştahınız biraz açılabilir benden söylemesi. Ama bu durum sizi korkutmasın çünkü Çamlıhemşin’de mıhlamadan karalahana sarmasına enfes yöresel yemekler bulabileceğiniz pek çok adres var.
11 – Edirne
Hıdırellez etkinlikleri kapsamında düzenlenen Kakava Festivalleri ile popülerliğini iyice arttıran Edirne bence mayıs ayında gidilebilecek en eğlenceli destinasyonlardan biri. Siz de her yıl Hıdırellez gecesi dileğinizi yazarak ya da çizerek gül ağacının altına bağlıyorsanız bu yıl bu ritüeli Edirne’de yapmaya ne dersiniz? Üstelik bu seyahatinizi nefis bir tava ciğeri, lokum gibi bir Elbasan tava, ağızda dağılan Acıbadem kurabiyesi ya da badem ezmesi gibi muhteşem lezzetlerle de taçlandırabilirsiniz.