Bozcaada ya da diğer adıyla Tenedos özellikle yaz aylarında pek çok kişinin yaz tatili için tercih ettiği bir ada. Hem tarihi bir ada olması hem de ziyaretçilerine sunduğu diğer artılardan dolayı her yıl pek çok ziyaretçi alıyor. İster deniz tatil için isterseniz de kültür tatili için buraya gelin tatiliniz çok keyifli olacak.
Bozcaada’nın bir baÅŸka artısı ise buranın 48 saatlik bir zamanda bile gezebileceÄŸiniz bir ada olması. 48 saatte adanın pek çok yerini görebilir ve çok keyifli iki gün geçirebilirsiniz.
İşte eğlenceli ve dolu dolu 48 saatte Bozcaada rotası:
Ä°çindekiler
Bozcaada’ya Nasıl Gidilir?
Bozcaada, Çanakkale üzerinden kolayca ulaşılabilen bir bölge. İstanbul gibi yakın konumlardan Bozcaada’ya birkaç farklı şekilde ulaşım sağlanabiliyor. İstanbul’dan Bozcaada’ya ulaşım, en kolay olan ulaşım rotalarından.
İstanbul’dan arabayla Bozcaada’ya gideceksen kullanabileceğin üç farklı yol var. Öncelikle feribota binmeden Bozcaada’ya ulaşmak mümkün değil. Bu yüzden hangi yolu seçerseniz seçin feribota binmeniz gerekecek. Arabanızla Çanakkale Boğazı’nı geçmek için üç farklı yol var. İlki, Çanakkale-Lapseki arabalı feribotuna binmek. Bu yol yaklaşık olarak 20 dakika sürüyor. Diğer bir yol ise Eceabat-Çanakkale arabalı feribotuna binmek. Bu yolculuğun yaklaşık süresi ise 20 dakika. Son yol ise Kilitbahir-Çanakkale arabalı feribotuna binerek yolculuk yapmak. Bu rota en kısa süren rota. Yaklaşık olarak 10 dakikalık bir yolculuktan sonra hedefine ulaşmış oluyorsunuz.
Arabalı feribotların yanı sıra yeni yapılan köprüyü de kullanabilirsiniz. Bu köprü ile birlikte İstanbul-Çanakkale arası yol 50 km azaldı. Çanakkale’ye ulaşım sağladıktan sonra Geyikli- Bozcaada tabelalarını takip ederek Geyikli Yükyeri İskelesine gidebilirsiniz. Çanakkalle boğazını geçtikten sonraki bu yol yaklaşık olarak 50 dakika sürüyor.
Araba ile ulaşım sağlamanın bir diğer yolu ise Yenikapı-Bandırma hızlı feribotunu kullanmak. Hızlı feribotlar ile yolculuk yaklaşık olarak iki saat sürüyor. Her gün sabah ve akşam saatlerinde yapılan seferler ile Bozcaada’ya ulaşmak için Bandırma üzerinden Lapseki-Çanakkale rotasını takip ederek Geyikli Yükyeri İskelesi’ne varmanız gerekiyor. Bu yolculukta yaklaşık olarak 3 saat sürüyor. Geyikli Yükyeri İskelesi’nden ise feribot ile Bozcaada’ya geçebilirsiniz. Burada bineceğiniz feribot için önceden internetten bilet almanızda fayda var. Aksi takdirde özellikle, yaz aylarında, yoğunluk olduğu için bilet almakta ve bulmakta bazı sorunlar yaşayabilirsiniz.
İzmir tarafından Bozcaada’ya gidecekseniz, Çanakkale’ye uğramadan iskeleye gitmeniz mümkün. Bunun için Ezine ve Geyikli tabelalarını takip etmeniz gerekiyor. Böylece daha kısa bir şekilde feribot iskelesine varabilirsiniz.
Özel araba yerine otobüsle gitmeyi de tercih edebilirsiniz. Büyükşehirlerde özellikle yaz aylarında her gün için Bozcaada’ya otobüs seferleri düzenleniyor. Otobüsler, sadece yaz dönemlerinden Geyikli Yükyeri İskelesi’ne kadar gidiyorlar. Kış aylarında ise otobüsler, sadece Ezine’ye kadar gidiyor. Eğer kış ayında Bozcaada’ya gidiyorsanız Ezine otobüs garına vardıktan sonra Geyikli Yükyeri İskelesi’ne minibüs ya da taksi ile varabilirsiniz.
Bozcaada’ya gitmenin son yolu ise uçak kullanmak. Bozcaada’ya en yakın havaalanı 56 km uzaklıkta bulunan Çanakkale Havaalanı. Buraya Ankara ve Ä°stanbul’dan direkt uçuÅŸlar bulunabiliyor ve bu uçuÅŸlar yaklaşık olarak 50 dakika sürüyor. Çanakkale Havaalanı’na varışlar genelde geceyarısı olduÄŸu için Çanakkale’ye vardıktan sonra bir gece Çanakkale’de konaklamanız gerekiyor. Çünkü gece yarısı adaya ulaşım saÄŸlamanız mümkün deÄŸil.
Bozcaada’da Nerede Kalınır?
Bozcaada, her yeri ayrı güzel ve etkileyici olan bir rota. Bu yüzden nerede kalırsanız kalın oldukça güzel bir tatil yapacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Fakat bu iki gün içinden nasıl bir tatil yapmak istediğiniz de tabi ki çok önemli. Kısa süreli tatil yaparken genelde en çok tercih edilen merkezde konaklama oluyor. Çünkü her yere neredeyse eşit uzaklıkta olmak veya ulaşım araçlarına kolay ulaşabiliyor olmak kısa süreli tatiller için çok önemli. Merkezde konaklamanın yanı sıra plaja yakın konumdaki otellerde ya da evlerde de kalabilirsiniz. Son ve diğer bir seçenek de tabi ki bağ evlerinde kalmak. Bağ evlerinde kalmak özellikle kalabalık aile ve arkadaş grupları için ideal fakat evlerin bulunduğu konumdan dolayı gezmeyi zorlaştıran bir seçenek. Bu yüzden arabanız yoksa ve sadece iki gününüz varsa bağ evleri yerine merkezdeki ev, otel ya da pansiyonlarda kalabilirsiniz.
1.Gün:Bozcaada Müzesi, Bozcaada Kalesi ve Polente Feneri
Bozcaada denilince akla deniz, kum ve güneş gelse de Bozcaada sadece denize girip sahilde keyif yapacağınız bir yer değil. Tarihi bir ada olan Bozcaada’da pek çok gezilecek yer var. Sadece iki günlüğüne geldiğiniz bu harika adada deniz kenarında dinlenerek vakit geçirebilirsiniz. Fakat eğer dolu dolu ve tam olarak adayı tanıdığınız bir tatil yapmak istiyorsanız 48 saate sığdırabileceğiniz çok güzel yerler var.
İlk gün için ise önerimiz Bozcaada Müzesi’den başlayarak Ayazma Manastırı ve Polente Feneri’ni ziyaret etmek. Ama uzun bir gün olacağı için ilk başta vakitlice kalkmak ve güzel bir kahvaltı yapmak gerekiyor. İster otelinizde isterseniz otelinizin çevresinde bulunan bir restoran ya da kafede kahvaltınızı yapabilirsiniz. Merkezde konakladığınızı varsayarak gideceğiniz yerlerin size oldukça yakın olacağını söyleyebiliriz. Konaklama yeri merkezden uzaklaştıkça gideceğiniz yerlere gitme süreniz de değişecektir.
Merkezden Bozcaada Müzesine gitmek için kısa bir mesafe yürümeniz yeterli. Nispeten ufak taş bir bina olan Bozcaada Müzesi, 15 dakika içinde gezebileceğiniz bir müze. Fakat çok keyif alacağınızı söyleyebiliriz. Çünkü burada resmen Bozcaada tarihi saklı. Eskiden Yunanistan ve İtalya Konsolosluğu olarak kullanılan binanın şuan ki sahibi Hakan Gürüney. Kendisi aynı zamanda buraya gelen ziyaretçilerin biletlerini de kesiyor. Küçük samimi bir müze olan Bozcaada Müzesi, adanın köklü ailelerinin hikayelerinden tutun adanın yemek kültürüne kadar geniş bir skalada birikim içeriyor. Bozcaada’da ilk gezmeniz gereken yer için burayı önermemizin sebebi de tam olarak bu. Bozcaada Müzesi’ni gezdikten sonra adanın tarihine ve kültürüne kendinizi çok daha yakın hissedeceksiniz.
Müzeden sonraki ilk istikamet Bozcaada Kalesi. Burasının kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı tam olarak bilinmese de Fatih Sultan Mehmet tarafından restorasyonun yaptırıldığı ve 1815’te II. Mahmut tarafından neredeyse tamamen yeniden yaptırıldığı biliniyor. Küçük bir adaya göre oldukça büyük bir kale olmasının nedeni ise Çanakkale Boğazı için önemli bir konumda olması. Zamanında oldukça önemli olan kale şuan misafirlerini ağırlıyor. Burada müze kart geçmiyor. İçeri girerken bilet almanız gerekiyor. İçeride görülecek çok fazla şey yok. Bazen belediye bu kalenin içinde çeşitli konserler düzenliyor. Gideceğiniz döneme denk gelen bir konser varsa bu konseri kesinlikle kaçırmayın deriz. Kalenin dışarıdan görünümü ve etrafındaki çeşitli kafe ve publar ise oldukça keyifli. Kalenin içerisine girmek istemezseniz dahi kaleyi yakından görüp etrafındaki mekanlardan birine oturmanızı ve hem dinlenip hem muheteşem manzraların keyfini çıkarmanızı öneriyoruz.
Bozcaada Kalesi’ni gördükten ve etrafında keyifli bir şekilde dinlenip vakit geçirdikten sonra sıra Polente Feneri’nde. Polente Feneri, rüzgar türbinlerinin bulunduğu bir falez. Fenerin bulunduğu konum, gün batımını izlemek için mükemmel bir yer. Bu yüzden Bozcaada’ya gelen pek çok kişi buraya uğramadan dönmüyor. Günü bitirmek için harika bir yer olan Polente Feneri’ne minibüsle de gidebiliyorsunuz. Minibüsler buraya gelmek için saat 19.30’da kalkıyor. Fakat o saatlerde trafik çok yoğun oluyor. Bu yüzden eğer arabanız varsa buraya gitmek için en az iki saat önceden yola çıkın. Hem trafiğe yakalanmadan yolun tadını çıkarabilirsiniz hem de gün batımını izlemek için çok daha güzel bir konum belirleyebilirsiniz. Polente Feneri ile ilgili bir başka önemli nokta ise buraya gelirken yanınıza almanız gerekenler. Gün batımını izlerken keyifli bir şekilde yemek yemek isteyebilirsiniz. Yanınıza pizza gibi yemekler ve atıştırmalıklar alabilirsiniz. Ayrıca burada bu şekilde keyif yapmak o kadar popüler ki buraya özel gün batımı paketleri alabiliyorsunuz. Fenere giderken yol üstünde sandalye, masa, tirbüşon ve şarap gibi çeşitli ihtiyaçlarınızı satan kişilere rastlamak mümkün. Buraya vardıktan sonra güzelce yerleşerek ve hazırlanarak gün batımının keyfini çıkarmaya başlayabilirsiniz.
Günü bitirmenin en güzel yönlerinden biri olan Polente Feneri manzarası ve güzel atıştırmalıklarla günü burada batırıyoruz. Sonrasında buranın keyfini çıkarabilir ve istediğiniz zaman otelinize dönebilirsiniz.
2.Gün: Ada Sokakları ve Meryem Ana Kilisesi
İkinci günde biraz daha sokaklarda dolaşacağınız bir gün olacak. Ama bunun için güzel bir kahvaltı yapmanızı öneriyoruz. Çünkü bugün aynı zamanda geri dönüş günü. Adanın sokaklarında dolaşmak da en az müze ve ören yerlerini gezmek kadar keyifli. Rum Mahallesi ve Türk Mahallesi birbirine çok yakın mahalleler. İkisini de keyifli bir şekilde gezmenizi öneriyoruz. İkisinde de muhteşem ezgiler taşıyan yerler ve çok güzel yerler keşfedeceksiniz
Rum mahallesinde, eskilerden olduğu kadar Rum kesimi yok. Ama yinede o kültür adada devam ettiriliyor. Özellikle Rum mahallesinde, Rum kültürüne ait çok güzel tınılar bulmak mümkün. Buralarda oturabileceğiniz çok güzel kafe ve restoranlara oturabilir ve adaya özgü tatları tadabilirsiniz.
Türk mahallesi ise Rum mahallesine göre daha sakin ve daha dar yapılı bir mahalle. Burada daha çok Türk kültürüne ait mekanlar bulmak mümkün. Burada restoran yerlerinden daha çok konaklama imkanları mevcut.
Buralarda keyifli bir kültürel gezi yaptıktan sonra Rum mahallesine çok yakın olan Meryem Ana Kilisesi’ne uğrayabilirsiniz. Burası sadece Pazar günleri ayin için açılıyor. Onun dışında kiliseyi ziyaret etmeniz mümkün değil. Ama kiliseyi yakından görmek de oldukça keyifli ve zaten gezinin son günü büyük ihtimalle pazar gününe geleceği için açık olacak olan kiliseyi gezebilirsiniz. Daha sonra ise burada oldukça popüler olan Madamın Kahvesi’ne de uğramanızı öneririz.