İstanbul iskeleleri kimi zaman dostlukların, kimi zaman aşkların ilk uğrak noktasından biri olmuştur. İnşa edildikleri günden bugüne hatıraları ve ziyaretçileri ile tarihe ışık tutan bu iskelelerin bazıları günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.
29 numaralı Nüzhet, 31 numaralı Amed, 8 numaralı Meymenet, İstanbul’da yük taşımacılığı ve yolcu taşımacılığı yapan vapurların yalnızca birkaçının adıdır.
İstanbul’un iskeleleri arasında gidip gelen bu vapurların kullandığı tarihi iskelelerin bir kısmının yeri değişti, bir kısmı da çeşitli restorasyonlara maruz kaldı. Sizler için bu yazımızda İstanbul’u Boğaz ile kavuşturan tarihi iskeleleri inceleyeceğiz.
İçindekiler
İstanbul’un İskeleleri
1) Sarıyer İskelesi
Sarıyer Kayık İskelesi’ne yeni restorasyonlar yapılarak ortaya çıkarılan bu iskele, Sarıyer’in ilk iskelesi olma unvanını taşıyor.
Halk arasında Mezar Burnu olarak adlandırılmış bu iskele kötü bir anlama geldiği için Şirket-i Hayriye ile mesire anlamını karşılayan Mesar Burnu olarak değiştirilmiş.
1890 yılında Şirket-i Hayriye tarafından hem restore edilmiş, hem de büyütülmüştür.
İlerleyen dönemlerde iskelenin üst katı iptal edilerek, gazino haline getirilmiştir. 2003 yılında da bu tarihi iskele tamamen beton olarak inşa edilmiştir.
2) Beşiktaş İskelesi
1851 senesinde Şirket-i Hayriye’nin kuruluşu ile beraber Beşiktaş’ta Hayrettin Önü olarak isimlendirilen yerde ilk vapur iskelesi kurulmuştur.
Tarihin okları 1884’ü gösterdiğinde ise bu iskele Beşiktaş semti için yeterli olmamıştır. Bunun üzerine çevrede olan iki bina yıktırılmış ve yeni bir iskelenin inşaatına başlanmıştır.
Her ne kadar güçlendirme çalışmaları ve rıhtım yapılmış olsa da yıllar yılı eskimesi ile 1913 yılında eski iskelenin yerine, yeni bir iskele yapılmıştır.
Yeni yapılan iskelenin çatısında iki adet kubbe, kâgir bina, yığma günümüzde halen kullanılan iskele binasıdır. Yapı yıllar içerisinde birden fazla yenileme çalışmasına maruz kalmıştır.
Günümüzde ise bu iskeleye Boğaz vapurları ve Üsküdar- Beşiktaş arasında yol alan vapurlar tarafından kullanılmaktadır.
3) Sütlüce İskelesi
İnşa edildiği günden bugüne birçok badire atlatan Sütlüce İskelesi birçok kez açıldı, kapandı, atıl durumda yer aldı ve sonunda günümüzde kullanılır bir duruma geldi.
Taşı toprağı altın olan İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Sütlüce ismini, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde anlattığına göre, bölgede yeşillik yiyen, bol sütlü ineklerden almış.
Sütlüce’ye inşa edilen bu iskele diğer iskeleler kadar eski değil. 1913 senesinde inşaatı tamamlanan iskele 1967 senesinde kapatıldı. Uzun bir süre yeniden inşa edilmek üzere kullanıma kapatıldı, tekrar 1989 senesinde kullanıma açıldı.
Her ne kadar kullanıma açılsa da vapurların yanaşma noktasının derinliği 2 metreye kadar ulaştığından dolayı bu yüzü gülmeyen iskelenin kullanımı 1991 yılında tekrar durduruldu.
Atıl bir şekilde terkine karar verilen iskele zamanla oldukça yıprandı. Haliç’in temizlenmesinin hemen ardından baştan sona yenileme çalışmasına alınarak 1998 yılında tekrar kullanıma açıldı.
4) Ortaköy İskelesi
İlk kurulan Ortaköy İskelesi bizleri tarihin tozlu sayfalarından selamlıyor. İskelenin eski fotoğraflarına bakıldığında günümüzdeki konumunda değil de Ortaköy Camii’nin kuzeyinde yer aldığı anlaşılıyor.
1909 senesinde, bugünkü iskelenin yer aldığı yeni iskele kurularak kullanılmaya açılınca, eski iskele de tarihin tozlu yapraklarına karışmıştır.
5) Moda İskelesi
İnşa edildiği dönemin kültürel, ekonomik ve tarihi özelliklerini başarılı bir şekilde yansıtan Moda İskelesi, semtin kültürel taşlarından biri olmayı başardı.
Mustafa Kemal Atatürk, İngiltere Kralı Edward, İsmet İnönü, Irak Kralı Faysal, Şahı Rıza Pehlevi gibi dönemin önemli isimlerinin ziyaret ettiği iskele, uzun seneler sosyal ve spor etkinliklerine ev sahipliği yapmıştır.
Kısa bir dönemde sosyal yaklaşımını kaybeden Moda İskelesi, 1986 senesinde yolcuların az olması nedeniyle, ilk olarak vapur seferlerini kaybetti. Daha sonra da bakımsızlık nedeni ile kaderin kollarına teslim edilir, böylece Moda semti simge haline gelen bu tarihi iskeleyi kaybetmek durumuna geldi.
Halkın “iskelemizi kurtarın” çağrılarına kulak verilerek 2000 senesinde restorasyon çalışmaları başladı. Moda İskelesi’nin bakımının ve korunmasının devam etmesi için vapur seferleri tekrar aktif hale geldi.
1 Temmuz 2001 Kabotaj Bayramı’nda yeniden hizmete açılan iskele, hem İstanbul halkına hizmet vermekte hem de yerli ve yabancı birden çok sanat ve devlet adamını ağırlamaktadır. İskele 2022 yılında tekrar restore edilmiş, kültür merkezi olarak açılmıştır.
6) Emirgan İskelesi
1851 senesinde hizmet vermeye başlayan Emirgan İskelesi, hemen hemen her iskele gibi kökleri oldukça eskiye dayanmaktadır.
İlk yapılan iskele, 1. Abdülhamid Camii’nin önüne konumlanmış, 1897 yılında onarım görmüştür. 1900 senesinde ise biraz daha güneye yapılmış, böylece eski iskele kaldırılmış.
1989 yılında kapatılan iskele toplamda 12 ay boyunca kapalı kalmıştır. 2001 yılında tekrar hizmete açılmıştır.
7) Kadıköy İskelesi
Kadıköy’de ilk vapur kullanımı Sultan Abdülmecit döneminde Fevaid-i Osmaniye tarafından Kadıköy istikametine 1846 yılında aktif hale getirildi. O dönemde köprü ile bağlanmış bir dubadan hareket ederken günümüzde oldukça ihtişamlı bir iskeleden kalkıyor.
Bir dönemin unutulmaz gazetecilerinden Hikmet Feridun Es, bir gün yıllarını şehir hatlarına adayan bir iskele memuruna, iskele saatinin altında randevulaşan günde 200 kişinin bulunduğunu anlatmıştı. Memurun dediğine göre, birçoğu da iskelenin altında boşu boşuna beklermiş…
8) Haydarpaşa İskelesi
İstanbul’u demiryolları ile Anadolu’ya kavuşturan Haydarpaşa Garı’nın hemen önünde konumlanan ve Vedat Tek’in mimarlığını üstlendiği bu tarihi iskele gar, İstanbul’un Avrupa Yakası arasında kolay ulaşım imkanı sağlıyor.
Tarihi iskelenin dış tasarımında vitray çalışmalarını görüyoruz ayrıca çini ve taş işçiliği de oldukça dikkat çekmektedir. İskele günümüzde hizmet vermeye devam etmektedir.
9) Beylerbeyi İskelesi
Anadolu yakasının Ortaköy’ü olarak bilinen Beylerbeyi’nde, Boğaziçi Köprüsü’nün altında yer alan iskele, tarihi dokusu ile dikkat çekiyor.
İnşa edildiği ilk yıllarda ahşap olarak tasarlanan iskele, 1894 yılında yaşanan büyük depremde hasar almış ve 1898 senesinde restore edilmiştir. Uzun yıllar bu şekilde hizmet sağlayan Beylerbeyi İskelesi 2000’li yılların ilk çeyreğinde kapatılmış ve restore edilerek tekrar hizmete sunulmuştur.
Hemen yanında küçük bir balıkçı barınağı yer alan iskelenin vapur yanaşma yerinin yüksekliği uzunluğu 15,2, sudan yüksekliği ise 1,3 metredir. İstanbul’un kilometre taşları arasında yer alan iskele, bugün de geçmişin izlerine ayna olmaya devam ediyor.
10) İstinye İskelesi
İlk defa 1851 senesinde Karakolhane’nin önüne inşa edilerek hizmete açılan İstinye İskelesi, zamanın etkisi ile kullanılmaz duruma gelmiştir.
1898 senesinde tekrar onarımı yapılan iskele, kapasitesi ve kullanım hacmi ile İstanbul Boğazı’nın en önemli iskeleleri arasındadır.
1960’lı yıllarda Paşabahçe ile İstinye arasında hizmet veren araba vapurlarının da uğrak noktası olan iskele, Boğaziçi Köprüsü’nün hizmete açılması ile kullanımı azalsa da hala Çubuklu arasında arabalı vapur seferleri düzenlenmektedir.
11) Bebek İskelesi
1851 yılında Hümayun-u Abad Camii ile Kadın Mehmet Yalısı arasına inşa edilen iskelenin bugünkü yeri 1920 senesinde ahşap kazık çakılarak inşa edilmiştir.
1986 yılına gelindiğinde büyük bir restorasyon çalışması geçiren iskele, bina yetersizliği nedeni ile hizmet dışı bırakılmıştır.
Boğazda yer alan diğer iskelelerin mimarisinden esinlenerek tekrar inşa edilen Bebek İskelesi, 2002 senesinde tekrar hizmete açılmıştır. Eski Bebek İskelesi ise restore edilerek koruma altına alınmıştır.