İran’ın kuzeybatısında, Doğu Azerbaycan eyaletinin başkenti Tebriz, Tarihi İpek Yolu’nun üzerinde yer alıyor. Tarih boyu birçok medeniyeti topraklarında ağırlayan Tebriz, günümüzde tam bir Azeri şehri.
Oldukça köklü bir tarihe de sahip olan Tebriz’in kuruluşu günümüzden 5 bin yıl öncesine dayanıyor.
Tarihi Ahameniş İmparatorluğu’ndan bile geriye giden Tebriz’de çoğunluğu Türklerin oluşturduğu pek çok devlet yönetimi kurulmuş.
Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Tebriz Hanlığı, Pehlevi Hanedanı, Azerbaycan Milli Hükümeti, Pehlevi Hanedanı ve ardından 1979’dan günümüze kadar İran İslam Cumhuriyeti yönetimi Tebriz’de hüküm sürdü.
Azerice ve Farsça konuşulan Tebriz’de kullanılan para birimi ise İran Riyali.
İran’ın Batı’ya açılan kapısı olarak görülen Tebriz, ülkenin bilim ve toplumsal gelişmelerinde de öncü rol oynamış.
Kuzeyde Eynali Dağı, güneyde Sehend Dağı arasında yüksek bir platoda bulunan Tebriz, İran’ın genel iklimine kıyasla daha serin bir havaya sahip. Mehran Çayı ile Acı Çay’ın birleşimiyle doğan nehir, şehre hayat veriyor.
Hem edebiyatın hem de tarihin beşiği denebilecek bu muhteşem şehre uçmak için Tebriz uçak bileti almadan önce birlikte kısa bir keşif gezisine çıkmaya ne dersiniz?
Tebriz’de GörĂĽlmesi Gereken Yerler
Tebriz’de Gezilecek Tarihi Yerler
Tebriz Çarşısı
Dünyanın en büyük kapalı çarşısı olan Tebriz Çarşısı, 2010 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
İstanbul’daki kapalı çarşı ile benzerlik gösteren çarşı, tüm kollarıyla toplam 7 kilometre uzunluğunda ve 24 kervansaraya ev sahipliği yapıyor.
Altın çağını Safevi Devleti zamanında yaşayan Tebriz, o dönem ülkenin başkenti olması nedeniyle büyük öneme sahipti. İpek Yolu’nun üzerindeki en büyük ticaret merkezlerinden biri olan Tebriz’deki bu dev çarşının bir zamanlar ne kadar kalabalık ve hareketli olduğunu hayal etmek pek de zor değil.
Günümüzde; altın ve mücevher kısmı olan Amir Çarşısı, halıcılar bölümü olan Muzafferiye ve ayakkabıcılar kısmı olan çarşı, hala büyük bir ticaret merkezi olmak özelliğini koruyor.
Tebriz’den ne alınır diyenler için Tebriz Kapalı Çarşısı tam bir alışveriş cenneti denebilir. Tebriz’den hediyelik almak isteyenler için; her biri tablo değerindeki kilimler, Azerilerin geleneksel şapkası papak, deri giysi, gümüş veya altın takı da alternatiflerden birkaçı…
Gök Mescit (Göy Mescid)
Tebriz’de mutlaka gezilmesi gereken en önemli tarihi yapılardan biri de ismini mavi çinilerinden alan Gök Mescit.
Mescid-i Kabud adıyla da bilinen ve yapımına 1465’te Karakoyunlu padişahı Cihan Şah döneminde başlanan caminin inşasını Akkoyunlular tamamlamış.
Caminin duvarlarında yer alan mavi ve turkuaz çinilerde Allah, Muhammed, Ali isimleri farklı hat yazı üsluplarıyla yazılmış durumda.
Caminin 17 metre yükseklikteki ihtişamlı girişinden girdikten sonra, Karakoyunlu hükümdarlarının namazgahı olan altın işlemeli odayı, Cihan Şah Türbesi’ni ve mescidin bahçesinde, 12. yüzyılda yaşamış ünlü Azeri şairi Afzaladdin Bedel Khagani’nin heykelini görmeyi ihmal etmeyin.
Azerbaycan MĂĽzesi
Tarih ve arkeolojiye ilgi duyuyorsanız, Gök Mescit’ten çıkar çıkmaz ilk durağınız Azerbaycan Müzesi olmalı.
Gök Mescit’in ve Hakani Parkı’nın hemen yakınındaki müze, İran’daki en zengin arkeolojik koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapıyor.
Demir Çağı ve Pers İmparatorluğu döneminden itibaren, Kaçar Hanlığı, Safeviler, Akkoyunlular ve Karakoyunlular döneminden kalma birçok arkeolojik buluntu müzede sergileniyor.
Kaçar Müzesi- Emir Nizam Evi
1794 – 1925 arası hüküm süren Kaçar Hanlığı döneminden kalan en önemli mimari yapılardan biri olan Emir Nizam Evi, Veliaht Prens Abbas Mirza (1789-1833) döneminde yapılmış.
1200 metrekarelik bir alana yayılan bu devasa yapı, 2006 yılından beri müze olarak kullanılıyor. Kaçar Hanlığı’nın sarayı olarak inşa edilen bu muhteşem yapı, günümüzde Kaçar Müzesi olarak ziyarete açık.
Behnam Evi
Tebriz’de yer alan en göz alıcı saray kompleksi Behnam Evi dersek yanılmış olmayız.
Hem yazlık saray hem de kışlık saray olması için iki ayrı binada inĹźa edilen Behnam Evi, Zand Hanenı’nın geç dönemi ile Kaçar Hanedanlığı’nın erken döneminden muhteĹźem bir mimari karışım sunuyor.
Muhteşem vitraylı pencereleri, taş işlemeleri ve zarif mimarisiyle dikkat çeken yapı, 3 bin metrekarelik bir alana kurulmuş.
Günümüzde Tebriz Sanat Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Kentsel Gelişim Fakültesi binası olan yapı, mimar olarak yetişen öğrenciler için tam bir ilham kaynağı.
Makberetüş-Şuera – Şairler Anıt Mezarı
Edebiyatın ve şiirin başkenti sayılabilecek Tebriz, pek çok şairin yaşadığı, eser verdiği ve bugün türbelerinin bulunduğu bir kültür kenti.
Şairler Anıt Mezarı (Makberetüş-Şuera) ise İran topraklarında yaşamış; Farsça ve Azerice eserler vermiş sayısız edebiyatçının ve düşünürün ebedi istirahatgahı.
Şairler Anıt Mezarı, büyük anıt yapısının yanı sıra içinde yer alan şairlerin heykelleri ve büstleri ile de dikkat çekiyor.
Paris’teki şairler mezarlığında 26 şair yatarken Tebriz’deki bu mezarlıkta 410 şairin kabri var. Mezarlıktaki en eski kabir ise 1072 yılında buraya gömülmüş olan Esad Tusi’ye ait.
Heyder Baba Dağı için yazdığı şiir neredeyse dünyanın tüm dillerine çevrilen Azeri Edebiyatı’nın büyük şairi Muhammed Hüseyin Behzat Tebrizi yani damı diğer Şehriyâr’ın mezarı da burada yer alıyor. Şehriyar’ın da buraya defnedilmesiyle mezarlık büyük ilgi görmüş. Şehriyar’ın ölüm günü olan 18 Eylül tüm ülkede her sene kutlanan Milli Şiir Günü olarak ilan edilmiş.
Mezarlıkta Türkiye’de alışık olduğumuzun aksine, şairler ve sanatçılar burada ikindi vaktinden sonra bir araya gelerek müzik yapıyor ve şairleri şiirleriyle anıyorlar.
Tebriz Ark Kalesi (Arg-e Tabriz)
Tebriz’in simgelerinden biri olan Tebriz Kalesi ya da Tebriz Ark Kalesi, 14. yüzyılda İran’da Moğol hakimiyeti kuran İlhanlılar tarafından cami olarak inşa edilmiş.
Daha sonra eğitim merkezi, silah deposu ve idam cezalarının infazı için de kullanılan yapı, Mescid-i Alişah olarak da tanınıyor.
Taceddin Ali Şah tarafından yaptırılan bina, 26 metre yüksekliğinde ve duvarlarının eni 10 metre kalınlığında.
Bir zamanlar oldukça geniş bir alana yayılan yapının, küçük bir kesimi günümüze sağlam olarak ulaşmış.
Tebriz Meşrutiyet Binası – Meşrutiyet Evi
Ä°ran’daki MeĹźrutiyet Devrimi sıralarında devrim yanlılarının ve liderlerin buluĹźma noktası olan MeĹźrutiyet Evi, 1868’de Hacı Mehdi Koozekonani‘ın emriyle inĹźa edilmiĹź.
Sattar Han, Bakır Han, Sigat-ül İslam Tebrizi ve Hacı Mirza Ağa Farisi gibi devrimde başrol oynayan isimler; Hacı Mehdi Koozekonani desteğiyle devrim çalışmalarını ve gazete basımını bu binada gerçekleştirmiş.
1975’te Ä°ran’ın kĂĽltĂĽrel mirası olarak kayda geçen yapı, Tebriz’de turistlerin yoÄźun olarak ilgi gösterdiÄźi yerlerden biri.
Cuma Mescidi
Meşrutiyet Evi’nin tam karşısında yer alan Cuma Mescidi, Tebriz Çarşısı’na ait yapılardan biri.
İran’da Büyük Selçuklu Dönemi’nden kalan önemli bir tarihi yapı olan Cuma Mescidi, Tebriz’de gezilecek yerler arasında kolayca ulaşılan bir noktada yer alıyor.
Saat Kulesi
Tebriz’in altın anahtarlarının, şehrin eski haritalarının ve fotoğraflarının sergilendiği Saat Kulesi, 1934’te inşa edilmiş.
Uzun süre Tebriz Belediye Sarayı olan bina, halen yönetim merkezi olarak kullanılıyor.
Şehrin modern hayatını temsil eden simge yapılardan biri olan Saat Kulesi, Tebriz seyahatinizde fotoğraf fonu olarak seçebileceğiniz noktalardan biri.
Alman bir mimar tarafından kanatlarını açmış bir kartal imajı çizmesi planlanan binanın 3. katında Tebriz işi muhteşem halılar sergileniyor.
Aziz Stephanos Manastırı
Tebriz’de ve İran Azerbaycanı’nda azımsanmayacak bir Hristiyan Ermeni cemaati de yaşıyor. Bu cemaatin en eski ve en iyi korunmuş manastırların başında St. Stephanos Manastırı geliyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 2008 yılında alınan manastırın kubbesi, tahta oymalı kapısı, taş işlemeli duvarları görülmeye değer.
Jolfa sınırında yer alan bu manastır 9. yüzyıldan kalma önemli bir ibadethane.
Günümüzde de pek çok ayine ev sahipliği yapan kilise, çok sayıda ziyaretçi ağırlıyor.
Aras Nehri’nin oluşturduğu geniş bir kanyonun ortasında yükselen bu eşsiz yapı, birkaç kez yıkılıp yeniden inşa edilse de zarif mimarisiyle mutlaka Tebriz gezi rehberinize eklemeniz gereken yerlerden biri.
Tebriz’de Görülecek Doğal Güzellikler
El Gölü (Şah Gölü)
Bir zamanlar Şah Gölü olarak anılan bu geniş park ve havuz, İslam devriminden sonra El (Halk) Gölü adıyla anılmaya başlanmış.
Kaçkarlar Hanedanlığı döneminde yazlık bir sarayın bahçesi olan bu yeşil alan ve dev havuz, şimdilerde bir park ve restoran olarak kullanılıyor.
Duru mavi suyun içinde yüzen kırmızı balıklarıyla Tebriz’deki en yeşil yerlerden biri olan Şah Gölü’nün kıyısındaki restoranda yemek yiyebilir, göl kıyısında bir yürüyüşle manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Etrafı yürüyüş yolları, çay bahçeleri ve banklarla çevrili parkın ortasındaki havuzun derinliği yaklaşık 12 metre.
Gölün ortasındaki zarif bir bina olan Kaçar Sarayı, günümüzde restoran olarak hizmet veriyor.
Kandovan Köyü
Tebriz’den arabayla yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Kandovan Köyü, Türkiye’deki Kapadokya’yı andırıyor.
Sehend Dağı eteklerinde, Osku şehristanında yer alan Kandovan Köyü, halen burada yaşayan birkaç yüz nüfusuyla otantik bir yerleşim yeri.
Volkanik arazi üzerinde kaya oyması evlerin yer aldığı bu köy, özellikle kış aylarında görülmeye değer muhteşem manzaralar sunuyor.
İran misafirperverliğini yaşatan bu 700 yıllık köy, turistik bir merkeze dönüşmüş. Burada yer alan tezgahlardan hediyelik alışverişi yapabilir, muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz.
Tebriz’e 50 km uzaklıkta olan Kandovan’a ulaşım oldukça kolay. Tebriz’den Kandovan’a günde birkaç sefer düzenleyen otobüslerle gidilebileceği gibi taksiyle ufak bir pazarlık yapmak kaydıyla da ulaşabilirsiniz.
Eynali Dağı
Tebriz’in her yerinden görülebilen kırmızı topraklı Eynali Dağı, Tebriz’e gelmişken görmeniz gereken doğal güzelliklerden biri.
1800 metre yüksekliğindeki dağa, teleferikle, taş basamakları izleyerek yaya olarak veya asfalt yoldan arabayla çıkmak mümkün.
Tebriz’in de 1.300 metre yükseklikteki bir şehir olduğunu göz önünde bulundurduğunuzda zirve bir dağ zirvesine oranla karlı olmasa da şehrin genelinden epeyce serin.
Sıcak bir bardak çay ile Eynali Dağı’nın zirvesinden Tebriz manzarasının tadını çıkarmayı unutmayın.
Zerdüştlük inancının bu Eynali Dağı’nın zirvesinde kurulup yayıldığına dair yaygın bir inanış var. Ayrıca Hz. Ali’nin iki oğlunun kabrinin bulunduğuna inanılan bir türbe de (Un İbn-i Ali) dağın zirvesinde yer alıyor.
Eynali Dağı’nın zirvesinin batı yüzünde dev Şehitler Anıtı yükseliyor. Geceleri ışıklandırılan bu anıt, çinileri, taş işlemeleri ve sütunlarıyla bu coğrafyanın tüm kültürel izlerini üzerinde taşıyor.