Dünyanın En Sürreal 27 Yeri

0
1024

Hayal, masal ve rüya… Ne kadar heyecan verici değil mi? Soyut düşünmeyi insanoğlu olarak gerçekten seviyoruz. Okuduğumuz kitaplarda, dinlediğimiz şarkılarda, yazdığımız satırlarda hep betimliyoruz insanları, nesneleri ve şehirleri. Bir kitap okuyoruz ve kafamızda öyle güzel kuruyoruz ki, film uyarlamasını izlediğimiz zaman bir türlü oturtamıyoruz ve hayal gücümüze saygısızlık edilmiş gibi hissediyoruz. Bunlar hep gerçek dışına inanmak istediğimiz için, hayallerimize sarıldığımız için.

Bu yazımızda sizlere dünyanın dört bir köşesinden en gerçek dışı görünen yerleri anlatacağız. Belki varlıklarına inanamayacaksınız, belki de hikayelerini okuduğunuz zaman aklınızda bambaşka manzaralar canlanacak, kim bilir?

Dünyanın En Sürreal 27 Yeri

1) Las Salinas de Torrevieja, İspanyaLas Salinas de Torrevieja

Biri size pembe göllerden bahsetse büyük ihtimalle aklını kaçırmış olduğunu düşünürüz. Akıllarda tek bir soru, pembe göl nasıl olabilir? Bal gibi de oluyormuş işte! İspanya’nın Torrevieja şehrine yakın iki tuzlu ve pembe göl Las Salinas de Torrevieja ismiyle anılıyor. Göllerin rengine alglerin neden olduğu düşünülüyor. Nedeni ne olursa olsun, sonuç kesinlikle görülmeye değer!

Dünyada sadece 9 pembe göl bulunuyor ve tahmin edin bunlardan bir tanesi nerede? Çanakkale! Hem de kalpli! İçindeki yoğun tuzdan kaynaklı kırmızıya çalan bir renge sahip olan göl Alexandra Troas Antik Kenti’nin limanı.

Deniz kıyısında ve pembe gölün çevresindeki mezar kapakları ve büyük granit sütunlar etrafa saçılmış gibi bir görünümde. Kalp şeklindeki pembe gölü görmek isterseniz Ezine Dalyan Köyü’nü ziyaret edebilir ve Bozcaada manzarasının tadını çıkarabilirsiniz.

2) Grand Prismatic Spring, Yellowstone Ulusal Parkı, Amerika Birleşik Devletleri

Grand Prismatic Spring

Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyanın ilk ulusal parkı olan Yellowstone Ulusal Parkı’ndaki Grand Prismatic Spring tam da fotoğrafta gördüğünüz gibi. İnsanın inanası gelmiyor ama tam anlamıyla canlı canlı nasıl görülüyorsa fotoğrafta da aynı renkler mevcut.

Dünyanın tüm sıcak su kaynaklarının yarısı yani 10.000’i aşkın su kaynağı UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yerini alan Yellowstone Ulusal Parkı’nda bulunuyor. Yellowstone Ulusal Parkı’nda görülmesi gereken yerler arasında en çok ziyaret edilen gayzer Old Faithful, her bir buçuk saatte bir yüksek sıcaklıktaki sıcak suyu ve buharını havaya püskürtüyor.

Old Faithful dışında Grand Canyon of Yellowstone, Mammoth Hot Spring, Madison, Mud Volcano, West Thumb, Norris, Yellowstone Lake, Lower-Upper Falls ve Fishing Bridge de görülmesi gereken diğer yerler arasında.

3) Darvaza Gas Crater, Ahal, Türkmenistan

Darvaza Gas Crater

Türkmenistan’ın Ahal şehrinde Derveze ilçesindeki doğal gaz kuyusu olan Cehennem Kuyusu veya Derveze Çukuru listemizin üçüncü sırasında.

Rus yer bilimi uzmanlarının 1971 yılında doğal gaz araması yaparken tesadüf eseri buldukları kuyudan metan gazı çıktığı için o yıl bilim insanları kuyuyu ateşe vermişler. O günden bu güne kadar kuyu yanmaya devam ediyor. Tüyler ürperten bir hikaye değil mi?

4) Wai-O-Tapu Champagne Pool, Yeni Zelanda

Wai-O-Tapu Champagne Pool

İçerdiği karbondioksit oranıyla şampanya köpüğüne benzetilen Şampanya Havuzu, Yeni Zelanda’da bulunan çok ilginç bir jeotermal yapı.

Mineral teraslarıyla, köpüren çamur havuzlarıyla ve gayzerleriyle Yeni Zelanda’nın en çok turist çeken yerlerinden biri olan Champagne Pool aynı zamanda rengarenk oluşuyla da renk cümbüşü sunuyor.

5) Natron Lake, Tanzanya

Natron Lake, Tanzanya

“Dokunanı taşlaştıran”, “ölüyü mumyalayan” şeklinde efsanelere konu olan sodalı göl Natron Gölü de dünya üzerindeki en gerçek dışı yapılardan.

Yüksek alkalik oranına sahip göl girildiği zaman gözleri ve deriyi yakacak kadar ciddi bir pH değerine sahip diyebiliriz. Tabi bu kural bizler için geçerli, şayet yüksek pH değerine adapte olmuş hayvanlar için yaşanabilir bir ortam, örneğin flamingoların üreme alanı bu göl. Natron bu yüksek pH değerini çevresindeki tepelerden dolan sodyum karbonat gibi minerallerden dolayı kazanmış.

Medyada biraz abartı haberlere yol açsa da, aslında Natron Gölü’nde tuz bataklıkları, flamingolar, sulak alan kuşları, tatlı su bölgeleri, alg birikintileri ve tilapiler dahil geniş bir ekosistem yaşıyor.

6) Danakil Depression, Etiyopya

Danakil Depression

Danakil Çöküntüsü, Afrika Boynuzu yarımadasında (Horn of Africa) tektonik levhaların ayrılması sonucu oluşmuş. Danakil’i ilginç kılan nedenlerden bir tanesi de ortalama sıcaklıklar söz konusu olduğunda dünyanın en sıcak yeri olması, aynı zamanda da en düşük seviyedeki yeri olması. Deniz seviyesinin 100 metre altında bulunan çöküntü bir yıl içerisinde çok nadir yağmur görüyor.

Çöküntünün çevresine bakarsak Ayakil Dağı (Mount Ayalu), Danakil Çöküntüsü’nün güney ucundaki iki aktif volkanın Batı yönünde olanı ve en yaşlısı. Diğer aktif yanardağ Erta Ale ise krater göllerinden sadece bir tanesi olmakla birlikte kaplıcalar ve Dallol sülfür yayları barındırıyor.

Danakil’deki bu ıslak ortamlar diğer gezegenler ve uydularda nasıl yaşam koşulları olabileceğini anlamak için hala araştırma altına alınıyor, şayet burada yaşayan herhangi bir mikroorganizma türü astrobiyologların ilgisini çeken ekstremofilik mikroplar olarak karşımıza çıkıyor.

7) Antelope Canyon, Arizona, Amerika Birleşik Devletleri

Antelope Canyon

Antilop Kanyonu, ilk bakıldığında görsel sanatlarla ilgilenen birinin tasarladığı bir fotoğraf gibi görünüyor değil mi? ABD’nin Güneybatı yönünde bulunan ve en çok ziyaret edilip en çok resmi çekilen kanyon burası. Şaşırtıcı olmasa gerek.

Navajo Kum Taşı’nda meydana gelen erozyon sonucu bu hale gelmiş Antilop Kanyonu “The Crack (Upper Antelope Canyon)” ve “The Corkscrew (Lower Antelope Canyon)” olmak üzere iki noktaya ayrılıyor.

İki noktanın Navajo isimlerine bakarsak Upper Antelope Canyon için “Suyun taşların arasından aktığı yer”, Lower Antelope Canyon için de “spiral taş kemerleri” isimlerinin kullanıldığını söyleyebiliriz.

8) Cano Cristales, Meta, Kolombiya

Cano Cristales

İngilizce ismiyle Crystal Channel, yansıttığı 5 renk ile “River of Five Colours” veya “Liquid Rainbow” isimleriyle de anılıyor.

Gerçekten de birbirinden güzel renklerin likit gibi aktığını görüyoruz. Gökyüzünün mavisi, ağaçların yeşili ve yaprakların sarısı, zeminin siyahı, bir de nehrin dibindeki bitkilerden kaynaklı kırmızı rengi…

Guayabero Nehri’nin bu kolu kartpostaldan fırlamış gibi bir manzaraya sahip ve adeta gerçekle hayal arasında bir gökkuşağı yolculuğu sunuyor!

9) Bryce Canyon National Park, Utah, Amerika Birleşik Devletleri

Bryce Canyon National Park

Kapadokya’nın Utah versiyonu karşınızda! Beyaz, turuncu ve kırmızı taşlarıyla eşsiz bir manzarası olan Bryce Kanyonu Ulusal Parkı, 145 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Aslında Bryce bir kanyondan çok Paunsaugunt Platosu’nun Doğu yönündeki bir doğal oluşum.

Rüzgar, buz ve su erozyonuyla meydana gelen peri bacaları bulunuyor. O kadar çok taş var ki, Bryce için peri bacaları cenneti desek yeridir!

10) Richat Structure, Moritanya

Richat Structure

“Sahra’nın Gözü” 40 kilometrelik çapıyla derinden aşınmış Sahra Çölü’nün ortasında bulunan hafif eliptik bir kubbe.

Jeologlar tarafından oldukça simetrik kabul edilen Richat Yapısı muhteşem hidrotermal özellikleriyle her zaman araştırma konusu olmuş.

Sanki tepeden bu gözü incelesek ayağımız kayacakmış da içine düşüverecekmişiz gibi bir his uyandırıyor. Ve düştüğümüz an bir buz parçasına dönüşecekmişiz gibi bir iç ürpermesi hissettiriyor.

11) Fly Geyser, Nevada, Amerika Birleşik Devletleri

Fly Geyser

Diğer bir adı Fly Ranch Geyser olan Fly Gayzeri Nevada-Washoe’da küçük bir jeotermal şofben. Renklerine bakarsak yeşil ve kırmızı tonlardan oluşan bir şofben olduğunu söylesek yanlış olmaz.

1964 yılında jeotermal enerji kaynaklarını araştırırken kazara meydana gelmiş ve kuyu ya doğru şekilde kapatılmamış ya da fişi tamamen çekilmeden bırakılmış. İki şekilde de çözünmüş mineraller yükselmeye ve birikmeye başlamış, sonrasında da üzerinde şofbenin oturduğu ve büyümeye devam ettiği traverten höyüğü ortaya çıkmış.

İçinde envaiçeşit mineral barındıran Fly Gayzeri parlak renklerini termofilik alglerden alıyor.

12) Pamukkale Travertenleri, Denizli, Türkiye

denizli pamukkale

Asın bayrakları! 1988’den itibaren UNESCO referanslı olan travertenler her yıl yerli – yabancı yüz binlerce turisti ağırlıyor. Pamuk gibi görüntüsüyle hayalleri süsleyen kalsit yüklü sular yerini köpüklü beyaz traverten teraslara ve sıcak mineralli havuzlara bırakmış.

Korumak amacıyla teraslara erişim artık kısıtlı, sadece Roma döneminden kalma Antik Havuz dahil olmak üzere daha küçük havuzlar banyo yapmak için ziyarete açılıyor.

Günümüzde Hierapolis-Pamukkale her sene 2 milyon kişinin ziyaretiyle Türkiye’nin en çok turist çeken noktalarından sadece biri.

13) Kamchatka Ice Cave, Rusya

Kamchatka Ice

Korku filmi sahnesini andıran görüntüsüyle Kamchatka Buz Mağarası, listemizin 13. sırasında. Her an bir köşesinden yarasa çıkacakmış gibi hissettirse de bu buz mağarası hayal ürünü değil, tamamen gerçek.

Yaklaşık bir kilometre uzunluğundaki tünel civardaki Mutnovsky yanardağının kenarlarındaki buzulların altında akan sıcak su kaynağından oluşmuş.

Kamçatka volkanlarındaki buzullar son yıllarda eridiği için bu mağaranın çatısı oldukça incelmiş. Öyle ki güneş ışığı içinden geçerek mağara içindeki buz gibi yapıları aydınlatıyor. Ortaya da rengarenk –ve ürkütücü- manzaralar çıkıyor.

14) Salar de Uyuni, Bolivya

Salar de Uyuni

Ve dünyanın en büyük tuz göllerinden Salar de Uyuni! Gündüz ışıl ışıl aydınlığıyla, gece sert mi sert ayazıyla Salar de Uyuni Gölü sert ve buz tutmuş bir göle benziyor. Üzerinde yüründüğü zaman ayak altında gıcırdama hissedeceksiniz, gıcırdayan buz değil kaba tuz kristalleri olacaktır.

10 milyar tonluk tuz kapasitesinin 25 bin tonu yıllık olarak çıkarılarak şehirlere naklediliyor.

Salar de Uyuni’deki en ünlü ada İnka Evi (Incahuasi), 12 metreye kadar uzunlukta görülen kaktüsleriyle Uyuni şehrinden 80 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

15) Zhangjiajie National Forest Park, Hunan, Çin Halk Cumhuriyeti

Zhangjiajie National Forest Park

Çin’in ilk ulusal orman parkı Zhangjiajie aynı zamanda UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yerini kapmış bir park. Şu nefes kesici güzelliğe bakar mısınız? Yükseklik korkusu olan kişiler kadar yükseklik korkusu olmayan kişilerde bile bir karıncalanma hissi yaratıyor Zhangjiajie Ormanları.

Üstüne üstlük Bailong Asansörü’ne ne demeli! Dünyanın en yüksek açık hava asansörü olan Bailong, Zhangjiajie Ulusal Orman Parkı’nda oluşuyla bize ufak kalp krizleri yaşatmaya ant içmiş sanıyoruz ki! Ziyaretçilerini iki dakikadan az bir sürede yukarı taşıyabilen asansörün yapısı tek seferde 50 kişiye kadar taşıyabilen üç ayrı cam asansörden oluşuyor.

Bu parkta sizi sadece asansör ve ormanlar beklemiyor, Zhangjiajie Büyük Kanyon Cam Köprüsü de var. Bu da yine bir “dünyada enler”e imza atarak dünyanın en uzun ve en yüksek yaya cam köprüsü! Adrenalin tutkunları için denemeye değer!

16) Tsingy de Bemaraha National Park, Madagaskar

Tsingy de Bemaraha

UNESCO’dan başka bir Dünya Mirası, Tsingy de Bemaraha Milli Parkı. Yüksek yaylaların yer altı sularıyla aşınması sonucunda ortaya çıkan karstik platolara Tsingy deniyor. Bu tsignylerin hikayesine bakarsak kireç taşında aşınmadan dolayı mağaralar ve büyük yarıklar meydana gelmiş ve erozyon hem yatay hem de dikay doğrultuda aşınmaya sebep olmuş.

Sonuca bakarsak, içinde ciddi anlamda endemik türden hayvanın ve bitkinin yuvası olan benzersiz bir kireç taşı ormanı!

17) Giant’s Causeway, İrlanda

Giant’s Causeway

“Devler Kaldırımı” da diyebileceğimiz Giant’s Causeway, Kuzey İrlanda’nın volkanik kökenli jeolojik yapısı. Bazalt Sütunları ismiyle anılan oluşumların miladı 50-60 milyon yıl öncesine dayanıyor. Evet, epey yaşlı olan ve 40.000 sayıdaki dedelerin en büyüğünün boyu 12 metre.

UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1986 yılında giren bu oluşumların bir benzerine ülkemizde Sinop’un Boyabat ilçesinde rastlanıyor. Deniz kıyısında bulunan bu oluşumlar suyla öyle bütünleşmiş ki, sanki denize girmek için tek tek adım atılması gereken basamaklar gibi görünüyor.

Veya bir efsane uyduralım hemen şimdi, deniz kızlarının sudan çıktıktan sonra oturup saçlarını savurdukları küçük kayalar olsunlar. Her şeyi hayalleştirmeye ne kadar meraklıyız değil mi? Çok uzatmadan listemizin 18. Sırasına geçelim!

18) Yuanyang Rice Terraces, Yunnan, Çin Halk Cumhuriyeti

Yuanyang Rice Terraces

Pirinç terasları denince akla hemen Çin geliyor! Bu güzelliğe de UNESCO karşı koyamamış ve Dünya Kültür ve Tabiat Varlığı alanı ilan etmiş. Kıvrımlı çizgileriyle, doğal ışıkta parlayan sarı, mavi ve mor tonlarıyla adeta bir sanat eseri gibi görünen pirinç teraslar için ne denebilir ki?

Muhteşem üç manzara alanı var karşımızda. Bunlar Duoyishu doğal alanı, Bada doğal alanı ve Laohuzui (Kaplan Ağız) doğal alanı. Yuanyang’daki pek çok teras, bulutların altındaki geniş ormanlar arasında yer alıyor ve nefes kesen manzaralar sunuyor.

Bazı yerlerde 3.000’e yakın teras yağmur ve kaynak suyunu bir yerden başka bir yere taşıyan bir kanal ağı ve hendek oluşturuyor, güneş doğduğunda ise teraslar gökyüzünün ve bulutların yansıtıcı aynalarına dönüşüyor ve böylece terasların manzarasını cennete giden bir merdiven gibi görünüyor.

19) Kelimutu Volcanic Lakes, Flores Adası, Endonezya

Kelimutu Volcanic Lakes

Flores Adası’nın Moni isimli küçük kasabasına yakın duran Kelimutu Yanardağı ve volkanik göller… Göl renkleri, her gölün akışkanının oksidasyon-indirgeme durumundaki ayarlamalara bağlı olarak periyodik olarak değişiklik gösteriyor. Ve bundan dolayı da göllerdeki renkler birbirinden bağımsız olarak sürekli değişiyor, çünkü her birinin altında yatan volkanın aktivitesine kendine özgü bir bağlantısı var.

Örneğin 2016 yılının Ocak ve Kasım ayları arasında kraterlerin renkleri 6 kez değişmiş. Bu değişikliklerin tahmin edilemez olduğuna inanılıyor. Çözülemeyen bir sır gibi bu günlere kadar gelmiş bu volkanik göller kesinlikle görülmeye değer!

20) Confluence of Rhone and Arve Rivers, Cenevre, İsviçre

Confluence of Rhone and Arve Rivers

Rhone Nehri Avrupa’nın en büyük nehirlerinden biri olarak İsviçre’den başlayıp Fransa’nın güneydoğusuna doğru akıyor. Arve Nehri’yle kesiştiği bir nokta var ki, akıllara durgunluk veren bir manzara sunuyor bizlere.

Fotoğrafta gördüğünüz gibi soldaki nehir Rhone, sağdaki ise Arve. Büyük resme bakıldığında sanki üç farklı su tipi varmış gibi görünüyor değil mi?

21) Zhangye Danxia Landform, Çin Halk Cumhuriyeti

Zhangye Danxia Landform

Fotoğrafa uzaktan bakıldığında sanki bir çocuk rengarenk kuru boyalarıyla çizgi çizgi dağ çizmiş gibi görünüyor değil mi? Veya şeker dükkanlarında gördüğümüz renkli lolipoplar. Ama aslında burası 322 kilometrekarelik bir alanı kaplayan Zhangye Danxia Jeoparkı!

Renkli kaya oluşumlarıyla Çin’in en güzel yerlerinden biri. Düz, keskin ve birkaç yüz metrelik kayaların sıra dışı renklerini 24 milyon yıldan fazladır kum taşı ve diğer minerallerin birikiminden alan Zhangye Danxia Jeoparkı’ndaki kuleler, sütunlar ve uçurumlar zamanla rüzgar ve yağmur gibi hava olaylarından dolayı farklı desenler, renkler ve boyutlarda şekiller aldı.

22) Meteora, Yunanistan

Meteora

Komşumuzun Kalambaka kasabası civarında bulunan kayalık bölge Meteora, UNESCO Listesi’ne giren ve her yıl pek çok turisti ağırlayan bir yer.

“Havada asılı” anlamına gelen Meteora bölgesinde çok sayıda Ortodoks kilisesi bulunuyor. Bölgenin özelliklerine bakarsak yüksek kayalıklara oturtulmuş ve merdivenler ile yollar sayesinde erişilebilen 6 işlevsel manastır bulunuyor. Bunlar aralarındaki en büyük manastır olan Great Meteoron Manastırı, ikinci en büyük manastır Varlaam Manastırı, Rousanou / St. Barbara Manastırı, St. Nicholas Anapausas Manastırı, St. Stephen Manastırı ve son olarak Holy Trinity Manastırı.

Mistik, etkileyici, spiritüel, hayali, nefes kesici ve daha birçok sıfatı hak eden bölgeyi ziyaret etmek için neyi bekliyorsunuz?

23) Naica Mine, Chihuahua, Meksika

Naica Mine, Chihuahua

Listemizde 22 yeri geride bıraktık, sırada Meksika’dan kristal dünyası var!

Meksika’daki Naica Madeni kocaman selenit kristallerini barındırıyor. Madencilik işlemleri sırasında keşfedilen mağaralar 1.2 metre çapında ve 15 metre uzunluktaki selenit kristallerini yani alçı taşlarını içeriyor.

Meksika’nın lider üreticisi Industrias Penoles’in işlettiği kurşun, çinko ve gümüş madeni olan madende kristaller keşfedildikten sonra süresiz olarak faaliyetler durduruldu.

Günümüzde yüksek sıcaklık 58 derece ve %99 nem oranına sahip olduğu için nefes almak neredeyse imkansız ve boğulma riski çok yüksek. Bundan dolayı da araştırmacılar Naica Madeni’nde yaptıkları çalışmaları sürdürmek için oksijen kaynaklı özel takımlara ihtiyaç duyuyorlar.

24) Plitvice Lakes National Park, Hırvatistan

Plitvice Lakes National Park

Bilgisayarları ilk satın aldığımızda içinde ekran resimleri bulunurdu hatırlarsanız. Boş ekrana bakmayalım diye onları arka plan yapardık. İşte onlardan bir tanesi var ki tam da Hırvatistan’da bulunan Plitvice Gölleri Ulusal Parkı’na benziyor! Bu manzaraya UNESCO da kayıtsız kalamamış olacak ki Dünya Kültür Mirası listesine almış bu gölleri.

Bosna-Hersek sınırına yakın bir bölgede bulunan Plitvice Gölleri mavisini çevreleyen ormanların yeşiliyle bambaşka bir bütünleşme gösteriyor. Şelalelerin beyaz ve gür sularını da hesaba katarsak ortada beyaz – mavi – yeşil tonları birbirlerine dokunuyor, ortaya da muhteşem bir fotoğraf manzarası çıkıyor.

25) Vatnajökull Glacier, İzlanda

Vatnajökull

Karşınızda İzlanda ülkesinin %8’lik toprak parçası! Evet, yanlış okumadınız. 8.100 kilometrekarelik alanıyla Vatnajökull, İzlanda’nın en büyük buzulu olmakla birlikte Avrupa’nın da hacim açısından en büyük buzulu olarak karşımıza çıkıyor.

Buz tabakasının kalınlığı 1 kilometreyi buluyor ve adanın aktif volkanlarından birkaç tanesi buzulun altında kalıyor. Ve dağların arasında 500 metrelik ve 800 metrelik vadiler görünüyor.

Kara parçası üzerinde buz takkesi gibi görünen buzullar fotoğraflarda pamuk gibi görünüyor ve insanın üzerine “hop!” diye atlayası geliyor!

26) The Bungle Bungles, Purnululu National Park, Avustralya

The Bungle Bungles

2003’te UNESCO’nun Dünya Mirası ilan ettiği Purnululu Milli Parkı bölgesinin en çok dikkat çeken manzarası şüphesiz The Bungle Bungles.

Alternatif turuncu ve gri bantlardaki şeritleriyle görsel olarak çarpıcı olan kum taşı kubbeleriyle ünlü olan The Bungle Bungles’ın turuncu bantları siyanobakterilerin çoğalması için çok çabuk kuruyan tabakalarda oksitlenmiş demir bileşikleri içerirken gri bantlar ise nemin biriktirdiği kum taşı katmanlarının yüzeyinde büyüyen siyanobakterilerden oluşuyor.

Bungle Bungles, dünyadaki en geniş ve en etkileyici kum taşı kulesi karst arazilerinden biri olmakla birlikte nasıl oluştuğu hala tam olarak anlaşılamamış. Yüzeyleri kırılgan olsa bile demir oksit ve bakterilerin kabukları ile stabilize ediliyor.

27) Kapadokya, Türkiye

kapadokya

Ve listemizin son sırasını Kapadokya’ya ayırıyoruz elbette! Yerli turist kadar yabancı turistlerin de ilgisini çeken Kapadokya sadece balonları izlemek için değil, jeolojik yapılarıyla da göreni kendine aşık eden bir güzelliğe sahip!

UNESCO Dünya Miras Listesi’ne adını altın harflerle yazdıran Kapadokya zamanında kayalara oyulmuş evler ve kiliselerle devasa bir sığınak olarak kullanılmış. Doğa ve tarihe dair pek çok detayı barındıran Kapadokya’ya şimdiye kadar gitmediyseniz adresiniz belli!

CEVAP VER

Lütfen yorum giriniz!
Lütfen isminizi yazınız