Daha önceki yazımda Kadıköy’de gezilecek yerlerden bahsetmiştim. Bu yazımda ise Anadolu yakasının güney kısmında görmeniz gereken yerleri toparladım. Anadolu yakasında gezilecek tüm güzel yerler için linke tıklayabilirsiniz.
Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın yanından başlayan Bağdat Caddesi üzerinden buradaki birçok yere gidebilirsiniz.
Sanırım İstiklal Caddesi ile birlikte Türkiye’deki en meşhur iki caddeden biri olan Bağdat Caddesi’nin ismi, Bağdat’ı fetheden 4. Murat’ın yola buradan çıkmasının şerefine konulmuş ve asırlardır böyle anılıyor.
Birçok lüks mağaza ve restoranın bulunduğu caddede bütçenize (nispeten) uygun yerler de bulabilirsiniz.
Uzun bir yol olduğundan araba ile gezmek mümkün ama en azından bir kısmını yürümenizi öneririm, bence bu şekilde daha iyi anlaşılıyor.
Yazının kalan kısmında, gezebileceğiniz yerleri batıdan doğuya sıraladım. Nasıl ulaşacağınızı da her biri için belirteceğim.
İçindekiler
Göztepe’de Gezilecek Yerler
Fenerbahçe Parkı
FB1 ve FB2 otobüsleriyle gelebileceğiniz bu park, Marmara Denizi’nin içine uzanmış bir burnun ucunda yer alıyor. Bizans döneminde burada Nika İsyanı’nın bastırılmasında büyük rolü olan ve imparatorluğu perde arkasından yöneten ünlü İmparatoriçe Theodora’nın sarayı bulunuyormuş.
Theodora bir aktris olduğundan evlenmeleri o dönemin şartlarında skandal kabul edilmiş ama aşık çift her şeyin üstesinden gelmeyi başarmış.
Denize nazır parkın ismi ise beş asır önce burada bulunan deniz fenerinden geliyor. Şimdi de orada gayet eski bir deniz feneri bulunsa da bu göreceğiniz orijinal olan değil, 1837 yılında Sultan 2. Mahmut tarafından yaptırılan yenisi.
Selamiçeşme Özgürlük Parkı
FB1 hattı üzerinde kendi durağı bulunan bu park da İstanbul’da biraz nefes almak için uğrayabileceğiniz güzel yeşil alanlardan biri.
İçinde yer alan amfitiyatroda zaman zaman gösteriler de düzenleniyor.
Ayrıca hemen yanında bulunan Filizli Köşk de 2. Abdülhamit döneminde yapılmış hoş bir bina.
Genellikle bu civarda oturanlar tarafından Göztepe Parkı’na kıyasla daha fazla beğeniliyor.
Yine de uğramak isterseniz Göztepe Parkı’na Bağdat Caddesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
İstanbul Oyuncak Müzesi
Göztepe’de yer alan bu müze 2005 yılında şair ve yazar Sunay Akın tarafından kurulmuş.
Ulaşmak için GZ1, GZ2 veya ER1 otobüsleri ile gidip yan sokakta inerek beş dakika yürümeniz gerekiyor.
Sunay Akın bu müzeyi oluşturmak için birçok koleksiyon satın almış. İçerideki oyuncakların bazılarının asırlık geçmişi var.
Müzenin kendisi de tarihi bir köşkün içine kurulmuş.
Pazartesi günleri dışında her sabah dokuz buçukta açılan müze hafta içi altıda, hafta sonu yedide kapanıyor. Giriş ücreti 13 TL.
Kazım Karabekir Müzesi
Erenköy’de yer alan bu müzenin bulunduğu sokağın adı da Kazım Karabekir Sokak.
Kadıköy’den ER2 otobüsüne bindikten sonra Erenköy durağında inip on dakika yürüyerek ulaşabilirsiniz (anlayacağınız yeri biraz sapa).
Kurtuluş Savaşı’nın önemli isimlerinden biri olan Kazım Karabekir Paşa’nın 1930 ile 1938 yılları arasında yaşadığı bu köşk 2005 yılında ailesi tarafından müzeye çevrilmiş.
Sadece Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri açık. Ziyaret saatleri ise 10:00-12:00 ile 13:00-16:30 arası.
İçeride Kazım Karabekir’den kalma mobilyalar, fotoğraflar, silahlar, giysiler bulunuyor.
Caddebostan Sahili
Yazılarımı takip edenler artık anlamıştır, benim en sevdiğim etkinliklerin başında deniz kenarında yürüyüş yapmak geliyor. Caddebostan Sahili de bunun için ideal bir nokta.
İstanbul halkı da bu sahil şeridinin tadını fazlasıyla çıkarıyor. Her gün her dakika burada koşanlar, bisiklete binenler, paten kayanlar ve özellikle de sahildeki kayalara oturup ada manzarasını uzun uzadıya seyredenler görebilirsiniz.
Siz de ister etrafı seyrederek salına salına yürümek, ister meltemi koklayarak oturup dinlenmek için burayı tercih edebilirsiniz.
Yürüyüşünüz sırasında kara tarafında ise Hüseyin Avni Paşa Köşkü, Ragıp Paşa Köşkü gibi tarihi binaları görmek mümkün.
Ayrıca Dalyan Parkı da sahil şeridi üzerinde yer alan güzel bir yeşil alan.
Maltepe’de Gezilecek Yerler
Kemal Tahir Evi
Şaşkınbakkal’da yer alan bu müze Türk edebiyatının özellikle de tarihi roman alanında en önemli isimlerinden biri olan Kemal Tahir’in evi.
Hayatının son yıllarını burada geçiren ünlü yazardan geriye dokuz bin kadar kitap ve birçok kişisel eşya kalmış.
Hapse atıldığı dönemde eşinin dikiş dikip kazandığı parayla ona yardım gönderdiği dikiş makinesi de vefalı bir aşkın hatırası olarak göze çarpıyor.
Ayrıca Nazım Hikmet’in daktilosu da iki yazarın karşılıklı mektuplarıyla bir arada sergileniyor.
Kemal Tahir’in eşi Semiha Hanım tarafından kurulan müze, Kemal Tahir Vakfı’nın merkezi.
Hafta içi her gün 09:00 ile 17:00 arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Kadıköy’den Bostancı dolmuşu veya 16 nolu otobüslerle gelip Şaşkınbakkal durağında indikten veya sahilden buraya kadar yürüdükten sonra Kazım Özalp Sokak’tan içeri doğru beş dakika yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Suadiye
Suadiye Mahallesi, Kadıköy’ün en güzel köşelerinden biri. Mahalleye adını veren Suadiye Camii, Reşat Paşa tarafından genç yaşta vefat eden kızı Suad Hanım adına yaptırılmış. İç duvarları çinilerle bezeli asırlık bir cami.
Kemal Tahir Evi’nden çıkıp da iç kısımlara doğru yürümeye devam ederseniz Bağdat Caddesi’ni geçip buraya ulaşabilirsiniz. Yürümek on dakika ya sürüyor ya sürmüyor.
Tarihi Suadiye Çarşısı ise yüz yıldan daha eski, 2. Abdülhamit döneminde inşa edilmiş. Şimdi içerisinde çok sayıda sanat atölyesi barındırdığından dolaşmak keyifli. Alışveriş yapmanız da mümkün; resim, müzik, ahşap, seramik gibi farklı sanat dallarına adanmış atölyeler mevcut.
Orhan Gazi Parkı
Maltepe Sahili’nde bulunan Orhan Gazi Parkı, Anadolu Yakası’nın kıyı şeridi boyunca karşılaşacağınız diğer parklar gibi deniz kenarında geniş bir yeşil alan.
Orhan Gazi döneminde bu civarda yapılan savaş ilk kez bir Bizans İmparatoru’nun Osmanlı Sultanı ile karşı karşıya gelmesi ve Osmanlıların bölgeyi hakimiyet alması açısından büyük önem taşıyor, parkın ismi de bundan kaynaklanıyor.
Konuya ilgi duyanlar Osmanlı’nın kuruluş sürecini anlattığım Handoğan adlı romanımı okuyabilirler.
Bakireler Tapınağı ve Süreyya Plajı
Bakireler Tapınağı ise eskiden denizin ortasında yer alan kayaların üzerine yapılmış, eskiden evlenmek isteyen genç kızlar yüzerek ulaşıp içine girmeye çalışırmış ve bunu başaranların o yıl içerisinde kısmetine kavuşacağına inanılırmış. İsmi de buradan geliyor.
Tabii şimdi denizin doldurulması sebebiyle karada kalmış, hatta sahilden biraz uzak bile diyebilirim.
Direklerin üzerinde duran yuvarlak bir kubbeden ibaret, sade, beyaz renkli bir yapı.
Eskiden burada yer alan Süreyya Plajı ile birlikte ilçenin simgesi iken şimdi biraz göz ardı edildiği söylenebilir ama halen Maltepe Belediyesi’nin logosundaki yerini koruyor. Bu plaj Süreyya Operası’na da adını veren Süreyya İlmen’in ismini taşımaktadır.
Maltepe’deki Köşkler
Fenerli Köşk, Bağdat Caddesi üzerinde yer alan tarihi bir köşk. Ahşap dış cephesindeki işlemeler ve ismini de aldığı kapısındaki fener ile dikkat çekiyor.
Remzi Paşa Köşkü ise Çiftlik Sokak üzerinde yer alan bir diğer tarihi yapı.
Beşçeşmeler ise İstanbul’daki hızlı sanayileşmeye aldırmadan özgün yapısını korumasıyla sizi bu güzel kentin geçmişine doğru tatlı bir yolculuğa çıkarabilir.
Kartal’da Gezilecek Yerler
Bu ilçenin Bizans dönemindeki adı olan Aydos sözcüğü de Yunancada kartal anlamına geliyor. Dolayısıyla ismini tarih boyunca korumayı başardığı söylenebilir, sadece Türkçeye çevrilmiş.
Gerçi bir diğer iddia ilçenin adının Aydos sözcüğünün Türkçesinden değil de MS 6. yüzyılda buraya yerleşip balıkçı köyü kuran Karteli adında bir adamdan geldiği ve Bizans zamanından beri Kartelimin diye anıldığı yönünde. Açıkçası ben ilkine daha yakınım.
Aydos Tepesi ve Aydos Ormanı
500 metreyi aşan Aydos Tepesi Kartal’da bulunuyor ve İstanbul il sınırları içerisindeki en yüksek nokta.
Burada yer alan Aydos Ormanı ise çok sayıda meşe ağacı barındırıyor.
Tepenin karşısında ise Aydos Kalesi bulunuyor. MS 500’lü yıllarda Bizans İmparatorluğu tarafından yaptırılan bu kalenin amacı Üsküdar’a giden kara yolunu korumakmış.
Dolayısıyla önce Anadolu Selçuklu Devleti, daha sonra da Osmanlılar tarafından ele geçirilmiş.
Osmanlı’nın bölgeye hakim olmasının ardından Aydos Kalesi de önemini yitirmiş ve terk edilmiş.
Günümüzde birinci derece sit alanı olan kalede arkeoloji çalışmaları sürüyor.
Ne yazık ki gitmek biraz zor, Göztepe Metro durağından 18K otobüsüne binip Sultanbeyli’de 131 nolu otobüslerden birine binmeniz gerekiyor.
Özel aracınız varsa rahatça ziyaret edilebilir.
Dragos Tepesi
107 metre yüksekliğiyle Dragos Tepesi denizi seyretmek için ideal bir nokta.
Eskiden sadece ağaçlarla kaplı sakin bir yer iken son zamanlarda çarpık kentleşmeden nasibini almış durumda.
Üstü tamamen evlerle kaplanmadan gidebilirsiniz, deniz manzarasını beğeneceğinizden eminim.
İsmi buradaki Dragos Çayı’ndan geliyor.
Anadolu Selçukluları bölgeye ilk ulaştığında bu çay Bizans ile aralarında sınır kabul edilmiş ve iki devlet arasındaki ilk yazılı antlaşma da bundan dolayı Dragos Antlaşması olarak biliniyor.
Bizans döneminde kalma tapınak ve saray kalıntılarında ise halen arkeolojik kazılar devam ediyor.
Pendik’te Gezilecek Yerler
Pendik aslında İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri, son tahminlere göre belki de sekiz bin yıldan uzun süredir burada insan yerleşimi bulunduğu düşünülüyor. İsminin Yunanca’da “surlarla çevrili alan” anlamındaki Pantikion’dan geldiği tahmin ediliyor.
Doğal bir liman olması sebebiyle her zaman ilgi görse de ne yazık ki çoğu eski yapının yerinde yeller esiyor. Sahil ise hala güzel ve diğer bölgelerde olduğu gibi parklarla bezeli.
Ömerli Barajı
Temiz havanın tadını çıkarabileceğiniz bir diğer yer ise Ömerli Barajı ama ben sahili tercih ederim. Barajın suları altında kalan eski bir yerleşim yeri olduğu düşünülüyor ama görmeniz mümkün değil tabii.
Gözdağı Korusu
Benzer biçimde Gözdağı Korusu da hem Pendik manzarasını seyretmek hem de güzel havayı değerlendirmek için uygun bir adres, üstelik Ömerli Barajı’ndan çok daha yakın, Pendik metro durağından E-10 otobüsüyle gidebilirsiniz.
Pendik Höyüğü
Pendik Höyüğü veya diğer ismiyle Temenye Höyüğü, yuvarlak planlı kulübelerin, yontma taştan yapılmış balta gibi aletlerin, çömlek parçalarının ve bir de kadın heykelciğinin bulunduğu çok çok eski bir yerleşim birimi.
Çok sayıda mezar ve insan iskeleti de keşfedilmiş. Arkeolojik çalışmalar halen sürüyor.
Aydos Kalesi gibi buraya da ulaşım biraz zor ama özel aracı olanlar ve arkeolojiye özel ilgi duyanlar gidebilirler.
Temenye Antik Kenti
Aynı isimli Temenye Antik Kenti ise Hz. Yahya Kilisesi ile ünlü. Pavli Burnu’nda ise eskiden burada yer alan bir manastırdan geriye kalan duvarlar hala görülebiliyor.
Çınardere Mahallesi
Çınardere Mahallesi’nde ise yaklaşık bin yıllık bir manastırın kalıntıları da kilisesi, şapeli ve rahiplerin kaldığı odaları içerecek biçimde bulunmuş. Ortodoks mezhebine bağlı olan bu manastırın Katolik olan Haçlılar tarafından yıkıldığı tahmin ediliyor.
Nekropol Kalıntıları
Gelincik Sokak’ta yer alan Nekropol de Bizans döneminden kalma bir mezarlık ancak ben mezarlık gezmeyi sevmediğimden içeri girmemeyi tercih ettim.
Fransız Şapeli
Burla Biraderler Korusu içerisindeki yüz yıllık Fransız Şapeli ise uzun süredir kullanılmadığından oldukça durumda ama bürokratik engellerin aşılması halinde restore edilmesi tasarlanıyor.
Sultan Konağı
Benzer biçimde, Abdülmecit döneminden kalma Sultan Konağı’ndan, diğer adıyla Aynalı Konak’tan da geriye sadece hatırası kalmış.
İstanbul Park ve Son…
Kurtköy’de yer alan İstanbul Park, F1 standartlarında bir yarış pisti. 2005 yılında açıldıktan sonra F1 Grand Prix yarışları düzenlendi.
150 bin seyirci kapasitesine sahip olan bu pist ne yazık ki 2012 yılında Grand Prix takviminden çıkarıldı.
İstanbul’a özel aracıyla gelenler ve motor sporlarına meraklı olanlar ziyaret edebilir, toplu taşıma ile ulaşım kolay değil ama ısrarcı olanlar Pendik’ten KM28 otobüsüne binebilirler.
Bazı günlerde pistte özel etkinlikler düzenleniyor ve siz de araba sürebiliyorsunuz. İlgilenenler gezilerini özellikle böyle bir güne denk getirebilirler.
Böylelikle Anadolu Yakası’nın güneyini köşe bucak gezmiş olduk. Hepsini bir günde gezmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum, zaten parkların ve sahili tadı acele ederseniz çıkmaz.
Listedeki yerlerden ilginizi çekenlere yönelmenizi ve sakin bir gezi planlamanızı öneririm.
İyi tatiller!