“Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi” ikilemine cevap olabilecek bir turizm türü: edebiyat turizmi. Bu turizm turu, tartışmaya son verecek ve iki kavramı entelektüel açıdan birleştirebilecek potansiyele sahip.
Seyahat tutkusunu ve edebiyat sevgisini birleştiren edebiyat turizmi ve bağlantılı özel kültür turlarıyla edebiyat turizmi her daim gelişiyor.
Edebi eserlerin konusunu oluşturan seyahat gibi, edebi eserler de okuyucularına yeni seyahat yolları gösterebilir. Okunan eserin verdiği ilhamla kitapseverler yolculuğa çıkabilir.
Edebiyatın seyahat ile bağlantısı, dünyanın bilinen ilk destanı Gılgamış’la başlıyor diyebiliriz. Gılgamış’ın dünya yolculuğu ile ölümsüzlük arayışının bir benzerini Yunan edebiyatının Odysseus karakteri de yaşıyor. Her iki kültürden de beslenen İngiliz Edebiyatı’nda ise ada ülkesinin başkenti Londra’nın ayrı bir yeri var.
Birçok ünlü romancıya ev sahipliği yapmış olan Londra, edebiyatının en bilinen ve en sevilen eserlerinin de yazıldığı yer ayrıca. Charles Dickens kitaplarının geçtiği yerleri göreceğiniz, Shakespeare’in oyunlarının sergilendiği tiyatroları görebileceğiniz Londra’da, Sherlock Holmes misali edebiyatın izlerini takip ederek İngiliz Edebiyatı’nın gizemlerini keşfe çıkabilirsiniz.
Londra’da Edebiyat Turizmi
Sherlock Holmes İzinde Londra Turu ve Sherlock Holmes Müzesi
221b Baker Caddesi, Londra’nın en ünlü adreslerinden biri olabilir. Zeki, çevik ve hazırcevap Sherlock Holmes’ün ev arkadaşı ve yakın dostu Dr. Watson ile beraber yaşadığı ev, Victoria çağında inşa edildiği haliyle günümüze denk korunmuş.
Sir Arthur Conan Doyle’un 1881-1904 arasında yazdığı hikayelerde yarattığı Sherlock Holmes karakteri ve karakterin ev arkadaşı Dr. Watson ile beraber yaşadığı ev, televizyon dizileri ve filmlerle dünya çapında ün kazandı.
Dünyanın en ünlü dedektifi haline gelen Sherlock Holmes’ün evine mimari ve tarihi bir ilgi devam ediyor.
Yetişkinlerin 15 pound, çocukların 10 pound karşılığında ziyaret edebileceği müze sabah 9.30, akşam 18 saatleri arasında ziyarete açık.
“Duygusal nİtelİkler berrak düşünmenİn düşmanıdır.”
Arthur Conan Doyle (Sherlock Holmes – Dörtlerİn Yemini)
İmparatorluğun simgelerinden biri haline gelen dedektif rasyonelliğin ve akıl yürütmenin de sembol isimlerinden biri.
Karındeşen Jack’in İzinde: Londra Korku Yolu
Sherlock Holmes’un macaralarının geçtiği aynı dönemde ortaya çıkan ve sırrı bir türlü keşfedilemeyen Karındeşen Jack -Jack the Ripper-, ilginç bir şekilde Sir Arthur Conan Doyle’un hikayelerinde yer almıyor. Hatta öyle ki, dünyanın en iyi dedektifinin çözdüğü cinayetlerin hiçbiri Whitechapel bölgesinde geçmiyor. Bunun Doyle tarafından bilerek kurgulandığı, böylece kamuoyunu meşgul eden bu davaya karakterinin karışmasını engellediği söyleniyor. Öyle ya, dünyanın en zeki dedektifi Sherlock Holmes dahi Karındeşen Jack’in gizemini çözemezse, rasyonalite ve düzene nasıl inanabiliriz?
Fakat dönemin cinayet hikayesi seven okurları her yeni Sherlock Holmes hikayesi yayınlandıkça, Karındeşen Jack’in gözükmesini beklediklerini tahmin etmek zor değil.
Her ne olursa olsun, Sherlock Holmes ile aynı döneme gelen Karındeşen Jack’in korku dolu hikayesine, kurbanların acıklı hayat koşulları ve ölümleri eklendiğinince Viktorya Çağı toplumu ile ilgili detaylı bilgi edinecek ve polisiye türünün doğuşuna tanık olacaksınız.
Cinayetlerine 1888’de başlayan Karındeşen Jack, hala dünyanın en ünlü seri katillerinden biri ve cinayetlerini gerçekleştirdiği dar sokaklar Whitechapel’de bulunuyor. Hala tam olarak çözülememiş cinayetlerinin sorumlusu olarak Viktorya çağı polisinin başarısızlığı gösteriliyor.
Karındeşen Jack’in hem ulusal hem de uluslararası çapta ün kazanmasına yol açan da bir nevi edebi metin aslında. Karındeşen Jack olduğunu iddia eden bir kişi tarafından yazılıp aynı dönemde gazetelere gönderilen mektupların gerçek katil tarafından yazılıp yazılmadığı hala tartışılsa da, potansiyel bir seri katilin soğukkanlı bakış açısını incelemek açısından mektuplar oldukça önemli.
Gerçekleştirdiği cinayetler sayısız romana ve filme konu olmaya devam ediyor. Kimliği hala bilinemeyen seri katilin kimliği hakkındaki teoriler ve yapıtlar zamanla gerçekle kurgunun birbirine karışmasına sebep olmuş.
Whitechapel, Londra’nın Doğu Yakası’nda bulunuyor. 16. yüzyıldan beri ülkeye gelen göçmenlere ev sahipliği yapmış. Büyük şehirde açılan fabrikalarda çalışmak üzere taşradan gelen işçilerin evleriyle genişlemiş bir bölge. Viktorya Çağı’nda gecekonduların ve fabrikaların bulunduğu bölge oldukça kaotik ve tehlikeli bir yermiş.
Böylece şehrin Batı Yakası büyük bir refahla ilerlerken şehrin diğer yarısında tamamen zıt bir görüntü oluşmaya başlamış. Bu eşitsizliği ve bölgenin sorunlarını günümüzdeki Londra’da fark etmek ise oldukça zor. Hala çok kültürlü olan bölge, büyük bir şehirde olduğunuz göz önünde bulundurulursa oldukça güvenli. Gittikçe turistikleşen bölge günün her saatinde hareketli.
Karındeşen Jack’in, Whitechapel’daki izini sürmek için düzenlenen birçok rehberli tura katılmayı tercih edebilirsiniz.
Westminster Abbey’de Şairler Köşesi
İngiltere’nin en önemli dini ve mimari yapılarından biri olan Westminster Abbey, edebiyat dünyasına damga vuran İngiliz yazar ve şairlerin de anıt mezarlarının bulunduğu bir yapı.
Gotik tarzda inşa edilen manastır kilisesi, Londra’nın Westminster semtinde bulunuyor ve resmi adı Aziz Peter Kilisesi. İngiliz kraliyet ailesinin geleneksel taç giyme ve düğün gibi törenlerine de ev sahipliği yapan kilise aynı zamanda da kraliyet defin yeri.
Dünya mirası listesine giren kilisede anıt mezarı bulunan İngiliz şairler ve yazarlardan bazıları şu şekilde: William Shakespeare, Jane Austen, Bronte kızkardeşler, Charles Dickens, Geoffrey Chaucer, Edmund Spenser, Ted Hughes, C.S. Lewis ve Philip Larkin.
Bu mezarların birçoğu anıtsal olup, yazarların gerçek mezarları burada bulunmamaktadır.
Her gün 9.30-15.30 saatleri arasında ziyaret edilebilen Şairler Köşesi’ni ziyaret etmek için yetişkinlerin 23 pound, öğrencilerin 18 pound, çocukların ise 10 pound ödemesi gerekiyor.
“Evlat,”derdİ annem, “Bİrçok adam,ağzını açtığı ve çok konuştuğu için işini kaybeder. Sessizlik en İyi siyasettir.”
Geoffrey Chaucer (Canterbury Hikayeleri)
Bloomsbury
Londra’nın West End bölgesinde bulunan Bloomsbury semti, kültürel, entellektüel ve eğitim kurumları ile dikkat çeken bir yer.
Şehrin en büyük müzesi British Museum da bu bölgede bulunuyor.
Edebiyat açısından bölgeyi nadide kılan özelliklerinden biri de 19. yüzyıldaki “Bloomsbury Grubu” adı verilen edebiyat grubunun bu semtte yaşaması ve çalışmalarını buradaki kendi yayınevlerinde yayınlamaları. Virginia Woolf, eşi Leonard Woolf, John Maynard Keynes, E. M. Forster, Lytton Strachey ve daha birçok yazar, şair ve entellektüelden oluşan grup, yaşadıkları döneme göre yenilikçi ve yaratıcı işlere imza atmışlar. Cambridge ve King’s College London üniversitelerinin akademik çevresiyle etkileşim halindeki grup 20. yüzyılın entellektüel ve edebi tarihine damga vurmuş.
“İstersenİz kitaplıklarınıza kİlit vurun; ama zİhnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne de bir sürgü; ne de kapatabileceğiniz bir kapı.”
VirgInIa Woolf (Kendİne Aİt Bir Oda)
Adını bölgeden alan dünyaca ünlü yayınevi de, 12 farklı yayınevinin reddetmesinden sonra Harry Potter kitaplarını basan Bloomsbury Publishing. Bu kararın ne kadar doğru olduğu ise günümüzdeki Harry Potter ve Büyücülük Dünyası’nın büyüklüğünü ve popülerliğini düşündüğümüzde kolayca anlayabiliyoruz.
Şehrin merkezinde olmasına rağmen her daim sessiz ve sakin kalabilen bölge, bu huzurunu ünlü meydanlarına ve parklarına da borçlu diyebiliriz. Bloomsbury, Russell ve Tavistock parkları, bütün bu yazarların kitaplarını sakince okuyabileceğiniz yerlerden sadece birkaçı.
Bölgenin öne çıkan değerleri arasında Londra’nın en iyi üniversiteleri de bulunuyor. Londra Üniversitesi SOAS, Londra Üniversitesi Akademisi (University College London), Yeni Beşeri Bilimler Koleji (New College of the Humanities), Kraliyet Dramatik Sanat Akademisi (the Royal Academy of Dramatic Art) gibi birçok üniversitenin en önemli kampüsleri bu bölgede bulunuyor.
Charles Dickens Evi Müzesi
Sabah 10’dan akşam 4’e kadar ziyaret edebileceğiniz müze, pazartesi günleri hariç her gün ziyarete açık.
Aralık ayında ise, özel bir planlamayla haftanın her günü açık. Haliyle Noel zamanı Londra’daysanız rahatlıkla ziyaret edebileceğiniz adreslerden biri Charles Dickens Müzesi.
Charles Dickens, Londra ile özdeşleşmiş bir isim desek yanlış olmaz. Viktorya Çağı’nda yaşamış ve eserlerini yazmış olan yazar, dünyanın en ünlü hikaye anlatıcılarından ve İngiliz edebiyatının en büyük roman yazarlarından biri.
Yetişkinlerin 9,50; öğrencilerin 7,50; çocukların ise 4,50 pound karşılığında ziyaret edebildiği müze, 48 Doughty Caddesi’nde bulunuyor. Müzeye en yakın metro istasyonu ise Bloomsbury’deki Russell Square.
Büyük Umutlar, Oliver Twist, Bir Noel Şarkısı, İki Şehrin Hikayesi ve David Copperfield kitaplarının yazarı Charles Dickens yaşadığı dönemde de ünlü olmuş ender isimlerden biri. Londra halkının çok sevdiği, kitaplarını büyük bir coşkuyla okuduğu ve takdir ettiği Dickens ve eşi bu evi 1837’de satın almış ve 10 çocuklarından ilk üçü bu evde doğmuş ve büyümüş. Ev aynı zamanda yazarın entellektüel çevresi için düzenlenen partiler ve akşam yemekleri ile ün kazanmış.
Yazarın özel dünyasına tanık olabileceğiniz, Viktorya mimarisinde inşa edilmiş evde aile odalarının yanı sıra Dickens’ın çalışma odası da bulunuyor. Bu odada dolma kalemle ve mum ışığında yazdığı uzun romanlar düşünüldüğünde etkilenmemek mümkün değil.
Müzede etkinlikler, sergiler, özel workshoplar, tiyatro oyunları ve konferanslar da düzenleniyor. Uluslararası araştırma merkezi olarak da faaliyette olan müzenin kendine ait bir kafesi ve mağazası da bulunuyor.
“Onca kalabalığa rağmen, bu nasıl bir yalnızlık!”
Charles Dickens(İki Şehrİn Hikâyesi)
Londra Kütüphanesi
Londra’daki en tarihi ve en etkileyici kütüphane olarak 1841’de açılan Londra Kütüphanesi, Aziz James Meydanı’nda bulunuyor. Piccadilly Circus, Buckingham Sarayı ve Trafalgar Meydanı arasında bulunan kütüphane, yıllık ücret ödeyen herkese hizmet veriyor.
Kitap ödünç almak için yıllık ücret ödemeniz gerekse de kütüphane içerisinde rehberli turlara katılmanız mümkün. Rehberli turlara katılmak için yerinizi kütüphanenin resmi sitesinden ayırmalısınız.
Shakespeare’in Globe Tiyatrosu
Elizabeth Dönemi Tiyatrosu’nun eşsiz örneklerinden biri olan Globe Tiyatrosu, Shakespeare ile özdeşleşmiş yerlerden biri.
1599’da inşa edilen tiyatro, Londra’daki çeşitli yangınlarda zarar gördüğü için 1997’de aslına uygun olarak tekrar inşa edilmiş.
Günümüzde 1400 kişilik izleyici kapasitesi olan tiyatroyu daha iyi anlayabilmek için 16. yüzyıldaki Elizabeth Dönemi Tiyatrosu’nu incelemeliyiz.
Özellikle drama alanında gelişmelerin görüldüğü, adını Kraliçe Elizabeth’ten alan ve Altın Çağ ya da İngiliz Rönesansı olarak da adlandırılan 16. yüzyılın ilk yarısı, İngiliz Edebiyatı’nın kökten değişmesine sebep olmuştur.
Döneminde dahi popüler bir isim olan ve oyunları neredeyse tüm Londra halkı tarafından defalarca izlenen William Shakespeare’in yenilikçi oyun yazarlığı toplumda tiyatro sevgisinin artmasını sağlamıştır. Shakespeare’in oyunları temelde İngiltere’nin toplumsal değişikliklerini ve İngiliz toplumunun farklı çağlardaki anlayışlarını anlatan dramalardır. İnsanlığın genel sorunlarını irdelediği anlatımları günümüze dahi ışık tutabilmiştir.
“İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu İçİn, sevmekten korkuyor.
Sevİlmekten korkuyor, kendİsinİ sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getİreceğİ için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştİrilmekten korktuğu İçin.
Duygularını İfade etmekten korkuyor, reddedİlmekten korktuğu içİn.
Yaşlanmayan korkuyor, gençlİğİnin kıymetini bİlmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya İyİ bİr şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bİlmedİğİ için.”
The George Inn
Southwark’taki Borough High Caddesi’nde bulunan pub, Thames Nehri ve Londra Köprüsü’ne de 250 metre uzaklıkta bulunuyor.
İsmini Aziz George ve Ejderhası efsanesinden alan mekan, Londra’nın eski şehir merkezinin en önemli simgelerinden biri.
İngiltere’nin “pub” kültürünü deneyimleyebileceğiniz tarihi mekanda, Chaucer ünlü Canterbury Hikayeleri’ni yazmaya başlamış; Elizabeth Altın Çağı’nda çeşitli tiyatro oyunları sahnelenmiş ve Charles Dickens Little Dorrit kitabını yazmış.
Peki nedir bu pub? Klasik bar, kafe ve restoranlardan ne farkı var? “Pub” kelimesi, aslında İngilizce’deki “public house” kelimesinin kısaltılmış hali; yani bir nevi halk evi olarak çevirebiliriz.
Şehirdeki herkese açık olan bu tür yerlerde herkes birbirini tanır ve rahatça eğlenebilir. Bulunan bölgenin kalbi bu pub’larda atar diyebiliriz. Toplumsal sorunlardan mahalle dedikodularına kadar her türlü konunun buralarda konuşulduğuna günümüzde dahi tanık olabilirsiniz.
Daha çok bira içmek için tasarlanan bu mekanlarda atıştırmalık yerine geçen yiyecekleri de tüketebilirsiniz. Ayrıca fiyatları, şehirdeki restoran ve kafelere göre çok daha uygundur. Pub’ların belki de en popüler atıştırmalığı ise İngiliz mutfağının pane balık, patates kızartması ve bezelye püresinden oluşan “Fish&Chips” yemeği.
Keats Evi
Romantik şair John Keats’in arkadaşı Charles Brown ile yaşadığı iki bitişik evden biri olan müstakil ev, şehrin kuzeyindeki Hampstead’de bulunuyor.
Evin hem Keats’in kişisel hayatı hem de şairliği için büyük önemi var. Komşu evdeki Fanny Brawne’a aşık olan Keats, en ünlü şiirlerini de yine bu dönemde kaleme aldı.
Keats’in aşkına ve şairliğine ise verem hastalığı engel oldu. 1821’de daha sıcak iklimlerin daha iyi geleceği tavsiye edilince İtalya’ya gitti ve Roma’daki İspanyol Merdivenleri’nin hemen yanındaki bir dairede yaşamaya başladı. Fakat ne yazık ki aynı yıl hastalığı kötüleşti ve hayata veda etti.
Keats’in trajik aşk hikayesi ve hayatını Bright Star filminde de izleyebilirsiniz.
“İşte bundan dolayı buradayım şİmdi ben
Yalnız dolaşıyorum, benzİmde solgunluk var,
Kurumuş da olsalar sazlar göl kıyısında
Susmuş da olsa kuşlar.”
King’s Cross Tren İstasyonu ( Platform 9¾)
Harry Potter’ın Felsefe Taşı filminde tren duvarından geçerek Hogwarts Treni’ne ulaştığı anı hatırlıyor musunuz? İster ilk olarak kitap satırları içerisinde okumuş ister de beyazperdede izlemiş olun, popüler kültür tarihinin bu unutulmaz ve büyüleyici anı aklınıza kazınmış olmalı.
Tıpkı Harry Potter gibi hissedeceğiniz King’s Cross Tren İstasyonu’nda peron 9 ve 10 arasında Platform 9¾ bulunuyor.
Elbette yapmazsınız; ama biz yine de hatırlatalım: ne yazık ki duvarlar arası yolculuk yapabileceğimiz o büyülü dünyada değiliz. Yine de Londra’nın bu en ünlü ve en önemli tren istasyonu yaratıcı mimarisi ve her zaman dinamik oluşuyla ilgi çekiyor.
“Hem güzel, hem korkunç bir şeydİr gerçek; özen ister.”
Harry Potter ve Felsefe Taşı, J. K. Rowling
Doktor Johnson’ın Evi
Yazar, sözlükbilimci ve doktor Samuel Johnson’ın evi ve muayenesi günümüzde müze olarak ziyaret edilebilmektedir. Pazartesi-Cumartesi günleri arasında saat 11 ve 17 arasında ziyaret edilebilen müzeye giriş ücreti yetişkinler için 8 pound; öğrenciler için ise 7 pound.
Johnson’ın 9 yıl üzerinde çalıştığı İngiliz Dili Sözlüğü 1755’te yayınlanarak modern İngilizce’nin gelişimi üzerinde büyük bir etki bırakmıştı. Biyografi ve seyahat temalı eserler de veren Johnson, Shakespeare’in oyunlarını incelediği eseri ve modern bir epik olarak adlandırabileceğimiz Abissinia Prensi: Rasselas’ın Tarihi kitabıyla da ün kazanmıştır.
“İnsanın kendİne güvenİ, büyük işlere girişmenin İlk şartıdır…”
Samuel Johnson
Londra’da Uğramanız Gereken Kitapçılar
Waterstones Bookshop
Londra’da birçok şubesi olan Waterstones Bookshop, çok katlı binalara yerleşmiş. Ülkenin en büyük kitap zinciri olarak gücünü ve prestijini artırarak korumaya devam ediyor.
Kitap lansmanlarının, okumaların ve imza günlerinin düzenlendiği devasa kitapçı 1982’de açılmış. Birçok dilde her türlü kitabı bulabileceğiniz kitapçıda kitap satışının yanı sıra kırtasiye malzemeleri de satılıyor.
Foyles
2018’de Waterstones tarafından satılan devasa başka bir kitap zinciri ise Foyles. En ünlü mağazası Charing Cross Yolu’nda olan Foyles mağazasına Leicester Square metro istasyonunda indikten sonra ulaşabilirsiniz.
Kendine ait bir kafesi de bulunan kitapçı Londra’nın en ünlü kitapçılarından biri olarak çok sayıda turistin de ilgisini çeken yerlerden.
1903’te açılan kitapçı dünyanın en büyük kitapevlerinden biri ve bu kitapçıda bulamayacağınız kitap gerçekten yok.
Skoob Books
Büyük kitapçılardaki fiyatlar her kitapseverin kalbini kıracak kadar yüksek olabiliyor. Yüksek fiyatlara kurtarıcı olarak ise karşımıza ikinci el mağazalar çıkıyor.
Tek bir şubesi olan Skoob Books, entellektüellerin vazgeçilmez bölgesi Bloomsbury’de bulunuyor.
Russel Square metro istasyonundan kolaylıkla ulaşabileceğiniz ikinci el mağazasında aradığınız her kitabı bulabileceğiniz gibi nadir bulunan kitaplara da ulaşabilirsiniz.
Daunt Books
Özellikle seyahat kitaplarıyla ünlenen Daunt Books, 1912’de açılmış.
Her yıl Mart ayında düzenlenen ve kendi adını taşıyan festivale de ev sahipliği yapan Daunt Books, mimarisiyle de ön plana çıkıyor.
The Notting Hill Book Shop Ltd
1999 yapımı romantik komedi Notting Hill filmini izleyenler mavi tenteli seyahat kitapçısını mutlaka hatırlayacaktır.
Notting Hill bölgesinin en ünlü caddesi Portebello Caddesi’nde bulunan kitapçı 1979’da açılmış.
Rengarenk evlere sahip Portebollo Caddesi’nde ayrıca sahaflar ve antikacılar da bulunuyor.
Charing Cross Yolu Kitapçıları
İkinci el kitapların bulunduğu ve antikacılarla dolu olan bölge, Thames Nehri yakınında bulunuyor.
I. Charles’ın heykelinin çevrelediği bölgede bulabileceğiniz Quinto Bookshop, Henry Pordes and Any Amount of Books gibi kitapçılarda zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyebilirsiniz.
Londra’nın En İyi Kitap Kafeleri
The Poetry Café
Covent Garden Metro İstasyonu’ndan çıkarak ulaşabileceğiniz kafe hem vejetaryan ürünler sunan kafelerden biri hem de yazı yazmak için ideal bir sakinliği sunuyor.
Bir şair grubuna da ev sahipliği yapan kafede akşam olunca şiir okumaları, kitap partileri, canlı müzik ve birçok entellektüel etkinlik de düzenleniyor.
Vejeteryan öğlen yemekleri ve akşam yemeklerinin sunulduğu kafede ayrıca ev yapımı kekleri de deneyebilirsiniz.
Kafenin pazar günleri kapalı olduğunu hatırlatmamızda fayda var.
Adres: 22 Betterton St, London WC2H 9BX, Birleşik Krallık
The London Review Cake Shop
Pazar günleri kapalı olan kafe, haftanın geri kalanında sabah 10’dan akşam 6.30’a kadar açık.
İngilizler Avrupa’nın en çok çay tüketen milletlerinden biri (Diğeri de elbette biziz). İşte İngiliz çaylarının en iyi örneklerini deneyebileceğiniz ve bu sırada masanızda huzurla kitap okuyup yazı yazabileceğiniz bir kafe.
Çayların yanı sıra kafe öğlen yemekleri ve atıştırmalıklar da servis ediyor.
Adres: 14 Bury Place, London WC1A 2JL
Londra Sokaklarında Edebiyat İzi
Ücretsiz Hikaye Otomatları-Köşe Başı Sokak Hikayeleri
Yolda okuyabileceğiniz hikayeler sunan otomatlar 1,3 veya 5 dakika uzuklarında kısa hikayeler veriyor. Geri dönüştürülebilir kağıtlar üzerine basılan hikayeler yolda ve yolculukta da dünya edebiyatının en seçkin hikayelerini okumanıza olanak sağlıyor.