İslam dünyası için son derece kutsal bir yer olan Medine, Suudi Arabistan’ın en önemli şehirleri arasında yer alıyor.
Aynı zamanda İslam mimarisinde ilk örneklerin verildiği yer olan bu özel şehir, Mekke’den sonra ülkede en çok ziyaret edilen şehir konumunda.
İslam’ın yayılmasında büyük bir role sahip olan Medine şehri, 1,5 milyona yaklaşan nüfusuyla dikkat çekiyor.
Kutsal şehir, Suudi Arabistan ziyaretlerinde listenin en üst sıralarında kendine yer bulmayı başarıyor.
Hem kültürel hem de dini ve tarihi açıdan pek çok ilke imza atması, İslam medeniyetine ev sahipliği yapan önemli şehirlerden biri olması, Medine’yi ayrıcalıklı kılmaya yetiyor. Eyyubilerden Memlüklere, Selçuklulardan Osmanlılara çok farklı kültürleri bünyesinde barındıran bölge, ziyaretçilere yoğun bir miras vadediyor.
Sözü çok uzatmadan, dilerseniz Medine’de gezilecek yerler listemize hemen başlayalım.
Medine’de Gezilecek Yerler
Medine’deki Tarihi Mekanlar ve Medine’deki Tarihi Eserler
Medine şehrinde tarihi mekanların önemli bir çoğunluğu camilerden meydana geliyor. Din turizmine önemli bir katkı sunan bu mekanlara yakından bakalım.
Kuba Mescidi
Tam anlamıyla peygamber şehri olarak bilinen Medine’de tahmin edileceği üzere gezilecek yerlerin önemli bir çoğunluğunu kutsal mekanlar oluşturuyor. Camiler de bu mekanların başında geliyor.
Kuba Camii olarak da anılan Kuba Mescidi, bu anlamda sembol yerlerin başında geliyor. İslam’ın bilinen ilk ibadet yerlerinden biri olan mescidi yakından görmek sizi fazlasıyla heyecanlandıracaktır.
Kuba Mescidi ayrıca Hz. Muhammedin Medine’ye gelirken halk tarafından ilk karşılandığı noktada bulunur. Bu özelliği mescidi daha da anlamlı kılıyor.
İnanca göre Kuba Mescidi’nde namaz kılmak, umre ziyaretinde bulunmak kadar kutsal bir eylem.
Bu arada, Hz. Muhammed’in şehrin en önemli iki ibadet mekanından biri olarak kabul edilen Kuba Mescidi’nin yapımında çalıştığı biliniyor. Kendisi ayrıca 14 gün boyunca burada kalmıştır.
Mescidin en önemli özelliği, İslam tarihi içinde Müslümanların toplu halde namaz kıldıkları ilk yer olması. Tam olarak bundan dolayı pek çok ziyaretçi namaz kılmak için öncelikli olarak Kuba Mescidi’ni tercih ediyor.
Mescidi Nebevi
Medine’de mutlak suretle görülmesi gereken yerlerden birisi de hiç şüphesiz ki Mescidi Nebevi’dir.
Mescidi Nebevi’nin Müslümanlar için ne denli önemli ve kutsal bir mekan olduğunu burayı ziyaret ettiğiniz zaman çok daha iyi anlayacaksınız.
Hz. Muhammed’in kabrinin de yer aldığı mekan, hicretten hemen sonra inşa edilmiştir. Aynı zamanda Hz. Ebubekir’in mezarı da tam olarak burada yer alır.
Ziyaret rekorları kıran Mescidi Nebevi’de kılınan namazların, tüm namazlardan daha hayırlı olduğuna inanılır.
Hz. Muhammed’in hem yaptırıp hem de namaz kıldırdığı bu önemli ibadet mekanı, çoğu zaman “Peygamber Camii” ismiyle anılıyor.
Günümüze gelene dek geçirdiği pek çok felakete rağmen çeşitli onarımlar sayesinde ayakta kalmayı başaran cami, özgün dokusuna rağmen modern çizgilere de sahip.
Mescidi Nebevi’nin 623 senesinden bu yana ibadete açık olduğu düşünülüyor.
Bu arada ağlayan kütük olayının bu mekanda yaşandığına inanılıyor.
Cennet Bahçesi – Ravza-i Mutahhara
Medine özelinde görülmesi gereken yerlerin başında olan Cennet Bahçesi, adının hakkını fazlasıyla veriyor.
Orijinal adı Ravza-i Mutahhara olan Cennet Bahçesi, Peygamber Camii’nin içinde konumlanıyor.
Burayı bu kadar anlamlı ve ayrıcalıklı kılan şey, Hz. Muhammed’in Cuma Hutbesi’ni burada okumuş olması. Bu durum, geniş kitlelerin camiye akın etmesi için yetiyor.
Diğer taraftan Ravza-i Mutahhara, süslemeleri ve yeşillikleriyle de göz dolduruyor.
Özellikle süsleme motifleri, caminin özgün bir görünüme sahip olmasında en önemli etken olarak öne çıkıyor. Buranın bir diğer özelliği ise bulunduğu alanın yeşil halılarla belirlenmiş olması.
Mescid-i Kıbleteyn
Şehrin sıklıkla ziyaret edilen ibadet mekanlarından birisi olan Mescid-i Kıbleteyn, “İki kubbesi bulunan mescit” manasına geliyor. Sade güzelliğiyle dikkat çeken mescit, Mekke’ye de oldukça yakın bir konuma sahip.
“Vebere Harresi” adı verilen bölge içinde konumlanan Mescid-i Kıbleteyn’in ilk ismi Beni Selime Mescidi’dir. Bu isim, o dönemlerde burada yaşayan yerleşik bir kabileden dolayı verilmiş.
Medine’nin kuzey bölümünde bulunan Mescid-i Kıbleteyn, Halife olan Ömer bin Hattab’ın çabaları ile yenilenmiş.
Osmanlı zamanında ise Kanuni’nin buranın onarım ve yenilenme süreciyle yakından ilgilendiği kayıtlarda yer alır.
Cennetül Baki
Medine, İslam dünyası için pek çok açıdan merkezi bir şehir. Bunu şehirdeki ibadet mekânlarına duyulan müthiş ilgi ve saygıdan görmek mümkün.
Burası Hz. Muhammed tarafından bir kabristan olarak inşa edilir. Medine’ye gelenlerin mutlaka uğradığı Cennetül Baki, şehrin en mühim mezarlıkları arasındadır. Bunun en önemli nedeni de kabristanda çok sayıda önemli sahabenin yatıyor olması.
Hz. Muhammed kabristana özellikle sahabelerin defnedilmesini arzulamıştır. Mekan ayrıca Medine içindeki ilk Müslüman mezarı olarak öne çıkar.
Cennetül Baki, mezarlık olarak değerlendirilmeden önce çalılıklarla kaplı olan bir yerdir. O dönemlerde bir garkad olarak değerlendirilir.
“Meşhur Medine Kabristanı” şeklinde de anılan mezarlıkta bugün Osman bin Mazun, Hz. İbrahim, Hz. Rukiye, Hz. Zeyneb gibi değerli zatlar yatıyor.
Mada’in Saleh
Kutsal mekanlara dilerseniz kısa bir ara verelim ve Medine’nin tarihi mirasından kalıntılarını bünyesinde barındıran özel bir mekana geçiş yapalım.
Mada’in Saleh’e geldiğiniz zaman Medine’nin gerçekten de çok farklı bir yüzü ile karşılaşırsınız.
Şehrin arkeolojik açıdan en kıymetli noktalarından bir tanesi olan Mada’in Saleh, İslamiyet öncesindeki zamanlardan bugüne taşınan kalıntılara tanıklık etme şansı veriyor.
Bölgede gezdiğiniz zaman özellikle Roma izleri taşıyan eserler sizi heyecanlandıracaktır. Bu kalıntıların bazılarının Nabatean Krallığı’ndan kaldığı tahmin ediliyor.
Büyük bir sit alanı olarak değerlendirilen Mada’in Saleh, şehrin turizmine de apayrı bir boyut katıyor. Hükümet de özellikle bu yöndeki girişimleri uzun zamandır destekliyor.
UNESCO ise 2000’lerin başında Mada’in Saleh’i Dünya Mirası Listesi ile onurlandırdı.
Bütün bu çabalara rağmen şehir, genelde kutsal mekanları görmek isteyen kişilerce ziyaret edildiği için Mada’in Saleh görece arka planda kalabiliyor. Bölgenin adı Hz. Salih’ten gelir.
Halk arasında buranın lanetli olduğuna dair bir söylenti yaygındır. Bu durum ne yazık ki Mada’in Saleh’in keşfedilmesini zorlaştırıyor.
Uhud Şehitliği
Kutsal mekanlar arasındaki yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim. Medine’nin ilgi gören yerlerinden biri olan Uhud Şehitliği, Medine şehir merkezinin yaklaşık olarak 5 km uzağında yer alır.
Şehrin sembol yerlerinin başında gelen Uhud Dağı’nda konumlanan bu tarihi şehitlikte, Uhud Savaşı’nda şehit düşenler yatıyor.
Şehit olanların arasında Hz. Muhammed’in amcası olan Hz. Amca’nın da yer aldığı görülüyor. Yaşadığı dönemde peygamberimizin, sıklıkla Uhud şehitlerini ziyarete geldiği biliniyor. Her sene çok sayıda Müslüman da şehitliğe gelip burada dualar ediyor.
Uhud Şehitliği, dağın hemen eteklerinde yer alır. Diğer şehitler arasında Abdullah Cübeyr başta olmak üzere birçok önemli zat yer alır.
Kabirlerin etrafı, koruma amaçlı olarak duvarlar çevrilidir.
Yeşil Kubbe
Yeşil Kubbe, Mescidi Nebevi’nin en önemli bölümünü oluşturuyor.
Yerel dilde Nebevi sözcüğü, “Peygambere ait yer” manasında kullanılıyor. Hz. Muhammed’in kabrini görmek isteyenler bu nedenle Mescidi Nebevi’de yer alan Yeşil Kubbe’yi ziyaret etmek durumunda.
Yapıldığı ilk döneme göre çok büyük değişikliklere uğrayan mekan, manevi değerinden dolayı müthiş bir ilgiyle karşılaşıyor. Yeşil Kubbe’nin orijinal adı “Kubbetü’l- Hadra” şeklinde.
Kubbe, Mısır sultanı Kalavun tarafından yaptırılır. II. Mahmut eskiyen kubbenin kurşunla kaplanmasını ve yeşile boyanmasını sağlayan isim olmuştur.
İnşaat harcında su yerine gül suyu kullanılmıştır. Her sene hac mevsimine yakın bir dönemde burada özel bir temizlik ve onarım çalışması yapılıyor.
Burada namaz kılmak, Müslümanlar için “cennetin bahçesinde namaz kılmak” olarak tanımlanıyor.
Amberiye Mescidi
Amberiye Mescidi, kimi kaynaklarda Mescid-i Hamidiye olarak da geçiyor. Burası, Suudi Arabistan’ın Mekke ile beraber en önemli iki şehrinden biri olan Medine’deki Osmanlı-Türk yapılarından birisi. Bu durum, tahmin edileceği üzere Medine’ye gelen Türk ziyaretçiler için özel bir motivasyon yaratıyor.
Amberiye Mescidi’nin inşa edildiği tarih incelendiği zaman II. Abdülhamid dönemine kadar uzanmamız gerekecek. Hicaz Demiryolu projesi kapsamında inşa edilen mescit, Suudi Arap aşiretinin kontrolüne geçtikten sonra ciddi bir değişim yaşar.
Krallık o dönemlerde Osmanlı-Türk eserlerine zarar verir ya da yok etme yoluna gider. Selefi inancına göre farklı ideolojilere ait eserler tartışmaya kapalı bir şekilde yok edilmelidir.
Mescidin hemen tren istasyonunun yanında bulunması, görünüm olarak buraya apayrı bir hava katıyor.
Mescide dair yıllardır anlatılan pek çok rivayet bulunuyor. Bu rivayetleri bizzat yerinde dinlemek adına Medine’deki Amberiye Mescidi’ni hiç düşünmeden ziyaret etmelisiniz.
Medine’deki Müzeler
Diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi Suudi Arabistan’da da müze faaliyetlerinden övgüyle bahsetmek zor.
Müzeler ayağında Medine Müzesi ve Hicaz Demiryolu Müzesi öne çıkıyor.
Medine Müzesi
Medine ziyaretinizi sadece kutsal mekanlarla sınırlandırmak yerine görece kültürel yerlere de zaman ayırmalısınız.
Bu bağlamda şehrin en önemli müzesi olan Medine Müzesi’ne ayrı bir parantez açabiliriz.
Çok daha önce inşa edilmiş olmasına rağmen 1983 senesinde hizmete açılan müze, genel anlamda İslam medeniyetine dair saklı kalmış bir hazinenin gün yüzüne çıkmasını sağlıyor.
İslam tarihinde kilit rol oynayan pek çok figür, buradaki 14 sergi alanına yayılmış durumda.
Şehrin geçmişine ayna tutan oldukça değerli koleksiyonlar, büyük ilgi görüyor. Hz. Muhammed ile ailesinin yaşamına dair pek çok done barındıran müze, aynı zamanda küçük de bir hediyelik eşya bölümüne sahip.
Şehrin merkezinde yer almasından dolayı müzeye ulaşım konusunda hiçbir sorunla karşılaşmazsınız.
Çok uzun zamandan bu yana hem müze hem de çevresi özenle korunuyor.
Müzenin belli bölümlerinde sizi film gösterimlerinin beklediğini hatırlatalım.
Hicaz Demiryolu Müzesi
Medine’de görmenize değecek müzelerden bir tanesi de Hicaz Demiryolu Müzesi.
Müze anlamında şehirde seçenekler görece sınırlı olmasına rağmen en azından var olan müzeler, nitelik açısından güven veriyor. Hicaz Demiryolu Müzesi’nin koleksiyonları bu düşünceyi doğrular nitelikte.
2. Abdülhamid tarafından inşa ettirilen demiryolunun Medine şehrindeki gar binası, şimdilerde bir müze olarak hizmet veriyor. Bu özel müzeyi ücretsiz bir şekilde ziyaret edebilirsiniz.
2006 senesinden bu yana hizmet veren mekânda; tren motorları, vagonlar ya da trenlere ait çeşitli parçalar teşhir ediliyor. Hicaz Demiryolu Müzesi toplamda dört ayrı bölümden meydana geliyor.
Şehir için manevi anlamda önemli bir yeri olan demiryolu ve gar binasına dair önemli materyallerle müze içinde karşılaşabilirsiniz.
Hem demiryolu teknolojisinde kullanılan eski nesneler, hem de pek çok olaya tanıklık etmiş tarihi gar binası sizi bekliyor olacak.
Medine’deki Doğal Güzellikler
İklimi ve coğrafi yapısı nedeniyle Medine’nin tabiat güzellikleri, ibadet mekanlarının bir hayli gerisinde yer alıyor.
Uhud Dağı
Her sene milyonlarca hacı adayının Mekke ile beraber ziyaret ettiği şehirler arasında yer alan Medine, kutsal mekanları ile geniş kitleleri başarıyla ağırlıyor.
“Medine’de gezilecek bölgeler” denildiği zaman akla gelen ilk noktalardan bir tanesi, kesinlikle Uhud Dağı oluyor.
Oldukça ihtişamlı bir görünüme sahip olan Uhud Dağı, meşhur Uhud Savaşı ile özdeşleşmiş bir yer.
Burası aynı zamanda Peygamber Camii’ne de oldukça yakın bir konuma sahip. Hac ya da umre ziyaretleri için Arabistan’a gelen kişiler, tarihsel anlamda çok önemli bir yer olan bu dağa uğramayı ihmal etmiyor.
Hatırlanacağı üzere bu bölgenin ev sahipliği yaptığı Uhud Savaşı’nda 70 sahabe şehit düştü.