Meksika deyince insanın aklına kurak araziler, kaktüsler ve birbirine ateş eden insanlar geliyor. Aslında Meksika çok büyük ve çeşitliliğin olduğu bir coğrafyada yer alıyor. Meksika biraz da bu sebepten insanın ağzını açık bırakacak güzelliklere ev sahipliği yapıyor. İşte görünce Meksika’ya tek yön bilet alma isteği uyandıran 6 yer…
Ä°çindekiler
1- Kristal Mağarası
On sekiz yıl önce bir madencilik Ĺźirketi için çalışan iki erkek kardeĹź, Meksika’nın Chihuahua kentinde Naica Dağı’nın altına bir tĂĽnel kazdılar ve yanlışlıkla kendilerini devasa kristallerin arasında buldular.
Naica’nın Kristaller MaÄźarası, dĂĽnya yĂĽzeyinin 300 metre altında gömĂĽlĂĽ sihirli bir keĹźiftir. İçindeki devasa kristaller bilim kurgu filmlerini andırıyor ve uzunlukları 10 metreye ulaĹźabiliyor. En ağır kristallerden bazılarının 55 ton civarında olduÄźu tahmin edilmektedir.
Kristaller, son 10.000 yıldaki koĹźulların en önemli bileĹźimi sayesinde epik boyutlara ulaşıyor. MaÄźaranın içinde 90 ila 99 nem oranıyla sıcaklık 57 ° C’ye kadar çıkıyor. Hava asidiktir ve doÄźal ışık yoktur. Şartlar, kristaller için harika iken insanlar için çok tehlikeli. MaÄźaraya giren herkes özel bir soÄźutma takımı giymeli ve maÄźarada geçirdiÄźi sĂĽreyi sadece 45 dakika ile sınırlandırmalıdır.
Mağaralar şu anda turistlere kapalıdır, çünkü maden işletmeleri durdurulmuş ve yeraltı mağarasını yine su basmıştır. Koşullar, kristallerin büyümeye devam etmesine izin vererek ilk günkü haline geri dönmüştür.
2- Copper Kanyon
Meksika sınırının 600 mil gĂĽneyindeki Copper Kanyon, BĂĽyĂĽk Kanyon’un bĂĽyĂĽklüğünĂĽ birkaç kez aĹźan bir kanyonlar ağından oluĹźur.
Bu alan biyoçeĹźitlilik, kĂĽltĂĽrel tarih açısından zengindir ve bĂĽyĂĽyen bir turizm altyapısına sahiptir. Creel kasabası muhtemelen kanyonlar arasındaki en popĂĽler geçittir. Chihuahua Ĺźehrinin gĂĽneyinde Hidalgo de Parall kasabası da iyi bir alternatif ve bĂĽyĂĽk ölçüde gözden kaçan Sinforosa Kanyonunu keĹźfetmek için uygundur. Kanyonlar içindeki kasabalarda hayat daha yavaĹź ilerler ve Mexico City, Acapulco ve Cancun’u gibi turistik mekanlara sahip bir ĂĽlkede olduÄźunuzu hayal etmek zor olabilir. MaÄźazalar ve restoranlar, erken ve geç saatlerde açılıyor.
Kanyonlardaki küçük kasabalar kafayı dinlemek için mükemmel yerlerdir. Cizvit misyonerleri tarafından sık sık kullanılan tarihi Katolik kiliseleri vardır. Ancak kanyonların gerçek cazibesi, bölgenin doğal ihtişamıdır. Gizlenmiş çok sayıda şelale ve kaplıca var. Bunlara yürüyüş, atlı ya da rehberli yürüyüşler ile ulaşılır. Işık kirliliğinin olmadığı bölgede yıldızlar altında kamp yapmak güzel alternatifler arasında yer alıyor.
3- Bebek Adası
Mexico City’nin gĂĽneyindeki Xochimico kanalları arasında hĂĽzĂĽnlĂĽ bir geçmiĹźe sahip küçük bir ada var. İsmi Isla de las Munecas (Bebek Adası) olarak biliniyor.
Bölgede binlerce insan yaşasa da bu küçük adanın vatandaşları yüzlerce korkunç oyuncak bebektir. Ayrılmış bacakları, kesilmiş başları ve boş gözleri ile ağaçları süslüyorlar. Bebekler, gün ortasının parlak ışığında bile oldukça rahatsız edici ve bir çok kişi adaya gece gitmeyi bile hayal edemiyor.
Bu ada fakir bir kızın kayıp ruhuna adanmıştır. Genç bir kız yıllar önce bu adanın yanındaki kanallarda boğuluyor ve adada yaşayan kişi kızın cansız bedenini buluyor. Cesedi bulan adam, kızın ruhunun adada kaldığı ve adamı rahatsız ettiğini söylüyor. Kızın ruhunun adamı rahatsız etmesini engellemesi için tüm adaya oyuncaklar bebekler asmaya başlıyor.
Yerel halk arasında anlatılına göre bebekler kollarını bacaklarını hareket ettirebiliyor, gözlerini açıp kapatabiliyorlar. Hatta ve hatta bebeklerin kendi aralarından fısıldaştıklarını iddia edenler bile var.
Tabii ki bunların hepsi hayal ürünü ama gerçek şu ki ada gerçekten çok korkunç
4- Los Coloradas
Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nın ucunda pespembe göller var. Pamuk şekerini andıran bu pembe göller aslında tuz üretimi için kullanılıyorlar.
Las Coloradas, Ä°spanyolca’da “kırmızı olanlar” anlamına gelir. 1000 kiĹźilik nĂĽfuslu küçük bir Meksika balıkçı köyĂĽnĂĽn adı. Yakınlarında bir dizi parlak pembe göl, Meksika Körfezi’nin kenarında okyanusla komĹźuluk yapıyor.
Bölge, flamingolar, timsahlar, deniz kaplumbaÄźaları, jaguarlar ve her tĂĽrlĂĽ deniz kuĹźu gibi hayvanlara ev sahipliÄźi yapan korumalı bir sulak alan olan RĂa Lagartos Biyosfer Rezervi’nin bir parçası. Rezerv yaklaşık 150.000 dönĂĽmdĂĽr.
Mayalar bu bölgeyi tuz üretimi için kullanıyorlardı. O günlerden bu günlere kadar tuz üretimi devam etti. Günümüz koşullarında belki çok zor değil ama Mayalar tuzu nasıl üretiyordu? Yakındaki mangrovlardan gelen tuzlu okyanus suyu, sert lagünler oluşturarak sert düz tuz düzlüklerine taşmaktadır. Güneş daha sonra bu suyu yavaşça buharlaştırıyor ve sadece taze deniz tuzu kalıyor.
Bu gĂĽneĹź ile tuz ĂĽretim sĂĽreci doÄźal olsa da, bugĂĽn gördüğümĂĽz Las Coloradas’ın bĂĽyĂĽk pembe gölleri, daha bĂĽyĂĽk ölçekte (yılda 500.000 ton) tuz ĂĽreten bir Ĺźirket tarafından inĹźa edildi.
Bu göllerin canlı pembe rengi, tuzlu ortamda yetişen kırmızı renkli alg, plankton ve tuzlu su karidesinden kaynaklanmaktadır. Su buharlaştıkça, bu organizmalar parlak Meksika güneşinde ışıl ışıl bir hal alırlar.
Flamingoların pembe olmasının nedeni de bu pembe planktonları yemeleridir. Normalde tüyleri beyazdır, ancak bu planktonları yedikten sonra renklerini değiştiriyorlar.
5- Isla Mujeres Su Altı Müzesi
2009 yılında Cancun, Isla Mujeres ve Punta Nizuc’u çevreleyen sularda MUSA (Museo Subacuático de Arte) adında bir anıtsal su altı çaÄźdaĹź sanat mĂĽzesi kuruldu.
Bu eĹźsiz mĂĽzenin sanat eserlerini yaratması için Ä°ngiliz heykeltraĹź Jason deCaires Taylor görevlendirildi. BugĂĽn, MUSA, 500’den fazla kalıcı ve anıtsal heykelden oluĹźuyor ve dĂĽnyanın en bĂĽyĂĽk ve en iddialı su altı yapay sanat cazibe merkezlerinden biri.
Müze, sanat ve çevre bilimi arasındaki etkileşimi göstermeyi amaçlıyor. Tüm heykeller deniz yatağına sabit ve mercan yaşamını desteklemek için kullanılan özel malzemelerden yapıldı. Yani suyun altındaki her bir heykel zaman içerisinde birer mercan resifine dönüşecek ve su altındaki canlılığı arttırmayı sağlayacak. Ayrıca heykeller yapıldığından beri doğal resiflere yapılan dalış sayısı azalıyor ve böylece doğal alanların gördüğü zarar da azalıyor.
6- Hierve de Agua
Meksika’nın Oaxaca eyaletinde yer alan Hierve El Agua, Pamukkale’nin benzeri bir jeolojik yapı.
Çok ender bir oluşum olan Pamukkale, birçok kişi tarafından dünyada tek olarak adlandırılmakta ama aslında yanlış biliniyor. Meksika’da Oaxaca eyaletindeki Hierve el Agua ise dünyanın başka bir köşesinde bile karşımıza çıkabileceğinin yegane kanıtı.Uçurumun kenarında kalsiyum karbonat, magnezyum ve sadece kükürt içeren iki mineral havuzu var. Sıcak değiller ama sıcak bir günde yüzmek için mükemmeller.
Pamukkale’ye kıyasla çok daha az havuz var ama şelalenin en altına inip kafanızı yukarı kaldırdığınızda ne kadar heybetli olduğunu göreceksiniz.