Avrupa’nın en mütevazi başkentlerinden biri olan Kişinev; genel anlamda ucuz bir kent olmasının yanında; nefis şarap mahzenleri, yoğun yeşil alanları ve vizesiz giriş olanağı ile son dönemde özellikle de Türk turistlerin gözdesi durumunda.
Bic Nehri’nin kıyında kurulan ve Moldova’nın en büyük şehri olan Kişinev’in popülerliği gittikçe yükseliyor.
Yaklaşık olarak 700 bin civarında nüfusu olan Kişinev şehrinin tarihi 15. yüzyıla dek uzanıyor.
Burada sizi Avrupa başkentlerinizden alıştığınız o modern mekanlar ve ışıltılı sokaklar değil, dingin bir atmosfer ve tarihi dokusunu koruyan sade bir şehir bekliyor olacak.
Vizesiz ve hatta sadece çipli kimlik kartınızla ziyaret edebileceğiniz Moldova’da görmeniz gereken tüm şehirler için Moldova’da Gezilecek Yerler yazımıza göz atabilirsiniz.
Dilerseniz sözü fazla uzatmadan hemen “Kişinev’de Gezilecek Yerler” listemize geçelim.
Kişinev’de Gezilecek Yerler
Kişinev’deki Tarihi Eserler
Su Kulesi (Water Tower)
Kişinev, Moldova özelinde gezip görmeye değer ender şehirlerden birisi. Buraya geldiğiniz zaman uğramanız gereken duraklardan bir tanesi de Water Tower olmalı.
Kişinev’e gelen yabancı turistlerin asla es geçmediği bu özel mekan, atmosferi ve ihtişamı ile sizi büyüleyecektir. Bu su kulesi esasen şehrin biraz da dışında kalmasına rağmen popülerliğini yitirmiş değil.
Water Tower, 1800’lü yılların sonlarına doğru oluşturulur. Bir zamanlar şehrin içme ihtiyacına da cevap veren kule, bugün kültürel anlamda şehrin turizmine değer katıyor.
Konumlandığı tepeden dolayı oldukça yüksek bir yerde olan Water Tower, 22 metrelik bir uzunluğa sahip.
Kulenin bir zamanlar şehirdeki yangın kulelerinden biri olarak değerlendirildiği bilinir.
Panoramik bir şekilde tüm şehri ayaklarınızın altına almak istiyorsanız, tarihi su kulesi tam olarak aradığınız yer!
Büyük Stefan Anıtı (Stephen the Great Monument)
Anıt, zafer kemerinin hemen karşı kısmında konumlanır. Bu anlamda iki güzel ve büyük parkın karşılıklı olduğunu söyleyebiliriz.
III. Stephen Parkı olarak da bilinen bu tarihi park, Kişinev şehri için çok şey ifade ediyor.
Parka adını veren Stephen, ülkenin bir anlamda ulusal kahramanları arasındadır. Zaten parkın giriş kısmında da kendisine ait bir heykele yer verilir.
Kendisi görevde olduğu dönemde haçlı ordusundan uzunca bir süre destek almayı başarmıştır.
III. Stephen, fetih sonrasında Osmanlı Devleti’nin batıya doğru açılmasını geciktiren isim olmuştur. Bunu da zaten tarihte başaran ender isimlerden birisidir.
Moldova bağımsızlığına kavuşunca aynı yerde olan Aleksandr heykeli halk tarafından yıkılır ve yerine bu heykel dikilir.
İsa’nın Doğuşu (Nativity) Kadetrali
Kişinev şehir merkezinde gezilecek yerler listesine her zaman girmeyi hak eden Nativity Kadetrali, “İsa’nın Doğuşu Katedrali” olarak kabul görür.
Şehirde mutlak suretle Sovyet etkisinden dolayı Rus mimarisinden esintiler bulmanız mümkün.
Nativity Kadetrali, Rus mimarisi açısından ideal bir örnektir. 1836 senesinde inşa edilen tarihi katedral, Neoklasik bir üsluba sahip.
Eklektik olarak oluşturulan yapının bugüne dek sağlam bir şekilde ulaşmasında gerçekleştirilen onarımların payı büyüktür.
Katedralin çan kulesi, ne yazık ki 1. Dünya Savaşı esnasında önemli ölçüde zarar görür. 1997 senesinde hassas bir restorasyon çalışmasıyla çan özgün dokusuna bağlı kalınarak yeniden yapılır.
Nativity Kadetrali’ni ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz; ancak içeride fotoğraf çekmek konusunda bir hayli katılar, bu uyarıyı da eklemiş olalım.
Bir dönem kültür merkezi olarak işlev gören katedral, sonraki dönemlerde çeşitli sergi ve koleksiyonların merkezi olmayı başarır.
Albisoara Caddesi
Vize koşulları konusunda oldukça esnek bir ülke olan Moldova, bunun karşılığını son zamanlarda artan turist sayısı ile almaya başlıyor.
Başkent Kişinev’e geldiğinizde sevdiklerinizle beraber Albisoara Caddesi’nde uzun uzun yürüyüşler yapmayı ihmal etmeyin.
Şehrin en popüler ve canlı caddelerinden bir tanesi olan Albisoara Caddesi, aynı zamanda otellerin, restoranların ve gezilecek mekanların hemen yakınında bulunuyor.
Şehrin kalbi olarak görülen cadde, Kişinev gece hayatı için de uygun yerlerden birisidir.
Oldukça eski bir cadde olan Albisoara Caddesi, çok sayıda tarihi yapıya ve parka da ev sahipliği yapar.
Bankalar başta olmak üzere çok sayıda resmi kurum binası da aynı şekilde burada konumlanır. Bir turist olarak Kişinev’de aradığınız hemen her şeyi bu cadde üzerinde bulabilirsiniz.
Zafer Takı (Triumphal Arch)
Kişinev şehrinde dolu dolu gezmeye devam ediyoruz. Sıradaki durağımız Triumphal Arch.
Katedralin yer aldığı meydanın üzerinde yaklaşık olarak on metrelik yüksekliğe sahip olan bir kemer dikkat çeker.
Kemerin 1849 senesindeki Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra dikildiği aktarılır. Savaş esnasında alınan Osmanlı topları eritilmiştir ve kemer yapımında bir tür ham madde olarak değerlendirilir.
Holy Gates
Şehrin bir diğer önemli anıtı olan Holy Gates, sembolik bir değere sahiptir. Bu nedenle de şehirle alakalı bazı görsellerde kendine sıkça yer bulur.
Holy Gates, 1800’lü senelerde I. Zaushkevich’in girişimleri sonucu inşa edilmiştir.
Beyaz, renkli taşların üstünde konumlanan dikilitaş hemen dikkat çeker. Zamanında çan yapmak amacıyla inşa edildiği rivayet edilir.
Kaynaklarda, Osmanlı’nın savaşta bırakacağı toplardan çan yapma düşüncesinden söz edilir.
Sovyet askerlerinin şehri terk ettiğini ifade eden bir yazı, hemen yapının üstünde bulunur.
Kişinev’deki Doğal Güzellikler
Stefan Cel Mare Parkı ve Anıtı
Moldova’nın başkenti olan Kişinev’de ilk durağımız Stefan Cel Mare Parkı ve Anıtı.
Burası hala bazı kaynaklarda Puşkin Parkı olarak geçiyor. Zaten şehrin pek çok noktasında Puşkin’in hatıralarının canlı tutulduğu görülür.
Buranın en önemli özelliği şehrin aynı zamanda en eski parkı olmasıdır. İnsanlar için hala en popüler buluşma noktası olarak görülen Stefan Cel Mare Parkı ve Anıtı, bu özelliğinden dolayı halk arasında “Aşıklar Parkı” şeklinde de anılır.
Kişinev’de yeşilin her tonuna tanıklık edeceğiniz pek çok nokta var; ancak park bu anlamda biraz daha öne çıkan bir mekan.
Parkın en hoş bölümlerinden birisi, Moldova tarihine damga vuran önemli şahsiyetlerin heykellerinin yan yana dizili olduğu yoldur. Turistlerin bu yoldaki heykellerin önünde sıkça fotoğraf çektiğine tanıklık edebilirsiniz.
Stefan Cel Mare Parkı ve Anıtı’nın tam ortasında büyük bir havuz bulunur. Şu anda park içinde yaklaşık olarak 50 civarında ağaç türünden söz edilebilir.
Parkta yer alan anıt ise 1923 senesinden bu yana parka önemli bir değer katmayı sürdürüyor. Bu anıt o dönem Romen bir heykeltıraş tarafından yaptırılır.
Kişinev Botanik Bahçesi
Kişinev tabiatseverler için de uygun olan bir şehirdir. Kişinev Botanik Bahçesi, şehrin doğal güzelliklerini yansıtan yerler arasında başı çeker.
Bu özel mekan, Moldova Bilimler Akademisi’nin çabaları sonucunca 1950 senesinde açılır. Dev bahçe toplamda 76 hektarlık bir alanı kaplar.
En sert iklim koşullarında dahi açan harika çiçek ve ağaçlara burada tanıklık edebilirsiniz. Müthiş bir bitki çeşitliliğine sahip olan Kişinev Botanik Bahçesi, kelimenin tam manasıyla bir oksijen deposu.
Kişinev’deki Müzeler
Etnografya ve Doğa Tarihi Müzesi
Böyle bir Avrupa şehrine gelmişken müze gezmemek olmaz. Her başkentte olduğu gibi Kişinev’de de müzeler önemli bir hacme sahip. Tam bir müzeler şehri olan Kişinev, bu anlamda ziyaretçilerine yoğun bir program vadediyor.
Bu müzelerden biri olan Etnografya ve Doğa Tarihi Müzesi’nin tarihi yaklaşık olarak 100 yıl öncesine uzanıyor. Müze içinde tematik anlamda çok önemli koleksiyonlarla karşılaşabilirsiniz.
Sadece şehrin değil aynı zamanda Moldova’nın kültürel mirasını bünyesinde barındıran müzede bilhassa Gigantisimus dinozorunun kemiklerinden yapılan heykel, ciddi düzeyde ilgi görür.
Ülkenin en eski müzesi olan Etnografya ve Doğa Tarihi Müzesi, 1889 senesinden bu yana hizmet veriyor.
Müzedeki Botanik Bahçesi’nin de yaklaşık bir asırlık ömrü olduğunu söyleyelim.
Tarihi müze temel olarak iki ayrı bölümden meydana geliyor. Birinci bölüm, Moldova ülkesinin bitki varlığına ayrılmış durumdadır. İkinci bölüm ise daha çok o topraklarda var olan insanların tarih boyunca kullandıkları eşyalar, giysiler ve diğer ev eşyaları teşhir edilir.
Puşkin Müzesi
Şehirde Sovyet dönemine ait izlere rastlayacağınız pek çok yer bulunuyor. Yakın tarihte, özellikle Rusya ile olan ilişkileri bütün yönleriyle yakalamak olasıdır.
Alexandr Puşkin Evi olarak da bilinen Puşkin Müzesi, Kişinev’de severek ziyaret edeceğiniz yerler arasında.
Puşkin’in Rusya’dan buraya sürgün edildikten sonra şehirde kaldığı o meşhur ev, bugün bir müze çatısı altında ziyaretçilerle buluşuyor.
Müzeye girdiğiniz zaman Puşkin’in yaşamına, kitaplarına ve yaşam biçimine dair çok önemli doneler bulmanız mümkündür.
Özellikle edebiyat severler için heyecan verici bu mekan, pazartesi dışında her gün açıktır. Müzeyi 10.00 ve 18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Alexandr Puşkin, sadece Rusya’ya değil tüm dünyaya mal olmuş usta bir yazardır.
Kendisinin, “Kafkasya Tutsağı” adlı klasik romanını burada yazdığı bilinir.
Puşkin’in uzunca süre kaldığı ev, 1948 senesinde müzeye dönüştürülür. Eğer siz de Rus edebiyatına büyük bir hayranlık duyuyorsanız, bu fırsatı asla kaçırmamalısınız.
Kişinev Tarih Müzesi
Geldik şehrin en özel, en kapsamlı müzesine. Kişinev Tarih Müzesi, adına yaraşır bir yoğunluğa sahiptir.
Şehrin ana müzesi olarak görülen History Museum, toplamda 350 bin civarında arkeolojik kalıntı barındırır. Diğer yandan müzenin belli bölümlerinde çok sayıda eski dergi, belge, kitap, sanat eseri, para ya da silah ile karşılaşabilirsiniz.
Yapı olarak da çok büyük bir yer olan Kişinev Tarih Müzesi, bunun avantajlarını ciddi boyutta kullanır.
Müzede yer alan koleksiyonlar, müzenin büyüklüğünden dolayı sıkışık durumda değildir. Bu açıdan her bir eseri rahat rahat keşfedebilir, müze içinde özgürce hareket edebilirsiniz.
Müzenin bir bölümünde diğer yandan 2. Dünya Savaşı’na özel bir seri yer alıyor. Sene boyunca bazı özel, tematik sergilere mutlaka yer veriliyor.
Bu heyecan verici müzeyi sadece 10 Moldova leyi karşılığında gezebilirsiniz.
Kişinev’de “ulusal arkeoloji ve tarih” gibi konulara ilgi duyanları daha pek çok sürpriz bekliyor.
Kişinev Silah ve Cephane Müzesi
Yakın dönem tarihine ilgi duyan biriyseniz Kişinev’de yer alan Silah ve Cephane Müzesi’nde de listenizde yer ayırmalısınız.
İkinci Dünya Savaşı’nda tercih edilen çok sayıda silahın sergilendiği müzede, çok ayıda cephanelik malzeme teşhir edilir.
Silah teknolojisindeki gelişim kadar 2. Dünya Savaşı’nın soğuk yüzü, sizi epey etkileyecektir.
Askeri Müze
Şimdiki durağımız ise yine tarih severler için. Avrupa’nın en sempatik başkentlerinden biri olan Kişinev’de görmeniz gereken bir diğer müze de Army Museum.
Her yaş grubundan insanın büyük ilgi gösterdiği müze, temel olarak bir askeri müze niteliği taşır.
Müzede ülkenin Sovyetler zamanında yaşadığı baskılar aktarılır. Bu anlamda, o dönem “Kızıl Terör” olarak adlandırılan oluşumun işlediği insanlık suçlarına müzede yer verilir. Bu suçlar arasında ne yazık ki açlık ve sürgün başı çeker.
Army Museum, yakın dönemde işlenen bu insanlık suçlarını fotoğraf, video, gazete haberi ya da çeşitli eşyalar üzerinden teşhir eder.
Özellikle de tüyleri diken diken eden sorgu odaları ve bu odaların duvarlarında yer alan Sovyet propaganda posterleri, işlenen suçların boyutu hakkında fikirler verir.
Müzenin avlu kısmında da askeri ekipmanlarının sergilendiği ayrı bir bölüm bulunur.
