Bambaşka bir şehirle içli dışlı olmanın, o şehrin yerlisi gibi hissetmenin farklı yolları var elbette… Kimileri şehrin sokaklarında kaybolmayı tercih ediyor, kimileriyse saray, müze, park, bahçe demeden karış karış dolaşıyor.
Bense şehrin en kendi haline büründüğü saatleri yani geceleri, insanlara karışmayı ve müzikle buluşmayı seviyorum. Avrupa’nın pek çok şehri zengin tarihi ya da nefes kesici doğasıyla ön plana çıksa da bazı şehirler yalnızca gece hayatı için bile size uçak bileti aldırabilir. Mesela…
İçindekiler
1) Dünyanın Gece Hayatına Damga Vuran Londra…
İngiltere’nin ikonik başkenti Londra’yı yalnızca London Eye, Big Ben ya da Buckingham Sarayı’ndan ibaret sananlar çok yanılıyor.
Londra, gündüzleri kadar geceleriyle de adından söz ettiren bir şehir.
Neredeyse her mahallede bulunan ve civarda oturanların akşamları bir bira eşliğinde günün yorgunluğundan arınıp dost sohbetlerine ortak olduğu pub’larda bir akşam geçirmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bir köşede oturup, bu atmosferi yaşamak, hatta varsa bir maçı burada izlemek şart. Ama sakın Londra’da kaldığınız sürece her akşamınızı bir pub’da öldürmeyin. The Rising Sun Pub ya da The Old Tea Warehouse tercih edebileceğiniz mekanlardan.
Londra’da gece hayatı denince tüm dünyanın bir marka olarak kabul ettiği Soho, dünya çapında eğlence anlayışını değiştiren ve trendlere yön veren konumunu asla elden bırakmıyor.
Soho, klasik restoranları ve gece kulüpleriyle alışıldık eğlence anlayışına sahip sayısız seçenek sunuyor. Her müzik zevkine ve damak tadına uygun bir bar ya da bistro bulmak oldukça kolay.
Caz müzik severler için Ronnie Scott’s, The Crazy Coqs ve Pizza Express Jazz Club başı çeken mekanlar. İçkinizi yudumlarken bir yandan ateş yutanları ya da dev pitonuyla ortada dolaşnaları izlemek isterseniz Cirque le Soir, nefes kesici şovları ve akrobatlarıyla sizi büyülemeye hazır bekliyor.
Soho dışında da şehirde kendinizi müziğin ritmine kaptırabileceğiniz seçenekler saymakla bitmiyor. Pacha, Fabric ve Studio 338 Londra’da çılgınca eğlenebileceğiniz mekanlardan sadece birkaçı.
Londra Seyahat Rehberi yazımızdan Londra ile ilgili tüm detaylara erişebilirsiniz!
2) İspanya’yı Barselona ve Madrid’den İbaret Sananlara İnat: İbiza
İspanya tatili dendiğinde akla ilk gelen yer olmasa da ülkenin yaz başkenti Ibiza denebilir. Tam bir tatil adası olarak tanınan Ibiza’nın alametifarikası ise rengarenk gece yaşamı.
Hatta iddiamı bir adım ileri taşıyarak, plaj partilerinin burada doğup tüm dünyaya yayıldığını rahatlıkla öne sürebilirim.
Nüfusu fazla kalabalık olmayan bu mütevazı ada, güneşin batışıyla birlikte bambaşka bir çehreye bürünüyor. Yaz boyunca milyonlarca turiste kucak açan İbiza, dünyaca ünlü DJ’leri mega gece kulüplerinde ağırlıyor.
Eğlencenin sabahın ilk ışıklarına kadar sürdüğü en tanınmış mekanlardan bazıları ise elbette Pacha ve onu izleyen Amnesia ile Privilege… Dünyanın en büyük diskoteği olma iddiasını cümle aileme duyuran Privilege’a mutlaka birkaç saatinizi ayırmanızı öneriyorum.
3) Gündüz Ağır Başlı Bir Beyefendi, Gece Kıpır Kıpır Bir Delikanlı: Berlin
Dünyanın işkolik olarak tanıdığı sert görünüşlü Almanlar, birçok şehirde akşam saat 8 itibarıyla kabuklarına çekilse de Berlin’de düzen çok daha farklı işliyor. Asla uyumayan, 7 gün 24 saat nefes alan Berlin; her zevke, her bütçeye uygun eğlence alternatifleriyle sizi şaşırtmaya hazır.
Her eğlence anlayışı demişken, gerçekten aklınıza hayalinize gelebilecek her türlü eğlence mekanından söz ediyorum. Devasa boyutlardaki fabrikaları andıran endüstriyel-tekno gece kulüplerinden bodrum katlardaki ufak eğlence merkezlerine, bira bahçelerinden envai çeşit kokteyllerini denemeye ömrünüzün vefa etmeyeceği teras barlara uzanan bir çeşitlilikten söz ediyorum. Rengarenk kabarelerden senfoni orkestralarına uzanan canlı müzik salonlarına değinmiyorum bile…
Berghain, Griessmühle, Berlin’de müziğin ritmine kapılabileceğiniz en tanınmış mekanlardan Kosmonaut ise gençlerin yeni favorisi olarak öne çıktı bile. Berlin Seyahat Rehberi yazımızdan Berlin hakkında tüm detaylara ulaşabilirsiniz!
4) Güzel Olduğu Kadar Küstah: Budapeşte
Doğanın cömertliğini esirgemediği yeryüzü cennetlerinden biri Budapeşte. Gündüzleri sahip olduğu tarihi zenginliği tüm ziynet eşyalarını takıp dışarı çıkan bir kadın gibi sergileyen şehir, akşamları bambaşka bir çehreye bürünüyor.
Avrupalıların yakın zamada keşfedip hafta sonu kaçamağı adresi yaptığı Budapeşte, yenilikçi bir eğlence anlayışının öncüsü oldu. Budapeşte gece hayatı denince ilk akla gelen “romkocsma” yani “yıkıntı, virane bar” anlamındaki “ruin bar”lar.
Şehirde komünist düzenden kalma yıkıntı binaların, içindeki çer çöple daha doğrusu eski eşya ve mobilyalarla döşenip restore edilerek yepyeni bir dekorasyona kavuştuğu ruin barların en ünlüleri Eski Yahudi Mahallesi çevresinde konuşlanıyor. Budapeşte’nin en popüler ve bilindik ruin barı Szimpla Kert, size bu türün diğer temsilcileriyle ilgili de yeterince fikir verecektir.
Budapeşte’ye gelmişken mutlaka denemeniz gereken eğlence ise hamam partileri. Evet, tam olarak hamamlarda verilen partilerden bahsediyorum. Doğanın cömertliğinden bahsederken Budapeşte’nin termal kaynaklarına da değinmeden geçmek olmaz. Dev termal havuzların uygun ışıklandırma ve muhteşem DJ performanslarını deneyimlemek için yolunuzu Széchenyi Thermal Bath’a düşürmeyi unutmayın.
Budapeşte’de Yapılması Gereken 8 Şey yazımız ile Budapeşte hakkında mutlaka bilinmesi gerekenler hakkında bilgi edinebilirsiniz.
