Almanya’nın başkenti Berlin, hem kozmopolit yapısı nedeniyle hem de yaşayan çok sayıda vatandaşımızın bulunmasıyla ülkemizden yola çıkan seyyahların sıkça tercih ettiği bir rota. Önceki yazımda size Berlin’de Görmeniz Gereken 20 Yer’den bahsetmiştim. Burada ise Berlin hakkında bilgi vereceğim.
İçindekiler
Berlin’de Geçen Dizi ve Filmler
Uzun zamandır yazmadığım, yazmayı da başvurmayı da hiç sevmediğim Vize bölümüne geçmeden önce gelin Berlin’de geçen film ve dizilere göz gezdirelim de biraz güç toparlayalım:
Koş Lola Koş – Lola Rennt
1998 yapımı Lola Rentt filmini Berlin’e gitmeyecek olsanız bile izlemenizi öneririm. Farklı kurgusuyla bence sinema tarihinin en önemli, en başarılı filmlerinden. Tom Tykwer’in yazıp yönettiği filmde Franka Potente’nin canlandırdığı Lola karakterinin bir gününü, en ufak hareketinin her şeyi nasıl değiştirdiğini görerek seyrediyoruz. Çıktığı zaman epey ses getirmişti.
Good Bye Lenin!
2003 yapımı bu filmin başrolünde Alman sinemasının son dönem yıldızlarından Daniel Brühl yer alıyor. Goodbye Lenin, tam da duvarın yıkılışını ve ardından Berlin’in yeniden birleşmesini anlatıyor. Esas oğlanımız ise üzülmesin diye bu durumu annesinden saklamaya çalışıyor. Özellikle Berlin’in yakın tarihini anlamak için birebir.
Counterpart
Yeni bir dizi olan Counterpart son zamanlarda oldukça popüler. İkinci sezon onayını da almış durumda. Sürprizleri bozmamak için konusunda bahsetmeyeceğim ama Berlin’i, özellikle de TV Kulesi’ni görmeye doyacaksınız. Başrolde Whiplash filmiyle oskar kazanan J. K. Simmons bulunuyor ve ona Game of Thrones dizisinin ilk sezonundaki Viserys rolünden tanıyabileceğiniz (gerçi uçuk sarı renkli uzun saçlar olmadan zor oluyor) Harry Lloyd eşlik ediyor.
Unknown
Aynı isimdeki Jim Caviezel filmiyle karıştırmayın (ama o da güzel bir film, izleyebilirsiniz). Başrolünde Liam Neeson ve Diane Kruger’ın yer aldığı bu 2011 yılı Unknown aksiyon filmi Berlin’de geçiyor. En ilginç yanı ise bir sahnede Diane Kruger’ın Türk kahvesine gitmesi, Türkçe konuşmalar ve arkada duran Trabzonspor atkısı. Bazı yerlerde Unknown Identity olarak adlandırılıyor.
Das Leben der Anderen
“Başkalarının Hayatı” olarak çevrilen bu film 2006 yapımı. Adından da anlaşılabileceği üzere eski Doğu Almanya Federal Cumhuriyeti’nde insanların telefonlarını ve evlerine yerleştirilen mikrofonları dinleyen, kendini işine fazla kaptırmış bir casusu anlatıyor. Doğu Almanya’nın kötü namlı polis teşkilatı Stasi’nin arşivinden faydalanılmış. Doğu Berlin’i görmek ve Soğuk Savaş sırasındaki hayata bir göz atmak için birebir. Çok fazla turistik mekan beklemeyin!
Almanya Vizesi
Eğer yeşil pasaportunuz yoksa ve Berlin’e devlet görevlendirmesi ile gidip gri pasaport alamıyorsanız Almanya ziyaretinizden önce vize başvurusunda bulunup Schengen Vizesi almanız gerekiyor. Artık vizeler konsolosluğa şahsen yapılmıyor, resmi anlaşması bulunan acenteler aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye’de Almanya vizesi için resmi olarak görevlendirilmiş kurulmuş iDATA.
Vizenize yolculuğa çıkmadan 3 ay önce başvurmanız iyi olacaktır, en geç bir ay kala başvurmanız gerekiyor. Sonuç ise iki haftada çabucak belli oluyor. Turistik vize almak için hazırlamanız gereken belgeler ise şunlar:
- Vize Başvuru Formu (elle doldurulmalı)
- Pasaport (dönüş tarihinizden sonra üç ay daha geçerli olmalı)
- 35×45 mm, yüzünüzün açıkça görüldüğü, en fazla 6 ay içerisinde çekilmiş Biyometrik Fotoğraf
- Ekonomik Durumunuzu Gösteren Belgeler (Bankadan alacağınız hesap dökümü, varsa tapu ve araba ruhsatı, varsa maaş bordronuz, emekliler için emekli maaş cüzdanı, şirket sahipleri için vergi levhası gibi şirket belgeleri)
- Almanya’dan vize talep ettiğinize yönelik dilekçe (çalışanlar için şirketin antetli kağıdına)
- Öğrenci iseniz Öğrenci Belgesi
- Öğrenci, ev hanımı gibi kendi geliri olmayanlar için geliri olan bir sponsordan taahhütname. Almanya’da bir akrabanız varsa ondan da alabilirsiniz.
- Uçak rezervasyonu
- Seyahat Sağlık Sigortası
Tüm bunları hazırladıktan sonra acenteye gidiyorsunuz. Parmak iziniz alınıyor. Vize ücreti için 60 Euro, şirkete de komisyon olarak 26.27 Euro ödüyorsunuz (daha doğrusu bu miktarın karşılığı güncel kurdan TL olarak alınıyor, kredi kartı da geçerli).
Yazarken yine içim sıkıldı, hepinize şimdiden kolay gelsin diyorum ve Berlin’e nasıl ulaşacağımıza geçiyorum.
Berlin’e Ulaşım: Berlin’e Nasıl Gidilir?
Berlin eskiden doğu ve batı olarak ikiye bölünmüş olduğundan iki havalimanı bulunuyor ama esasen batıdaki Tegel Havalimanı kullanılıyor. Bölünme zamanında da kentin çevresi Federal Doğu Almanya Cumhuriyeti toprakları ile sarılı olduğundan bu havaalanı dış dünya ile esas bağlantısını oluşturduğundan önemli ve geniş bir yer. Doğudaki Schonefeld Havalimanı’na da ülkemizden uçuşlar yapılıyor, obilet.com üzerinden biletleri inceleyip karar verebilirsiniz. İkisinden de şehir merkezine ulaşımı anlatacağım.
Şehir merkezi olarak kullanacağım adres Berlin Merkez Tren İstasyonu olan Hauptbahnhof. Buradan hem Berlin’in her yerine toplu taşıma ile ulaşım mümkün hem de kendisi oldukça güzel bir bina. Böylece burayı da ziyaret etmiş olursunuz.
Tegel Havalimanı’na tren ile ulaşım yok. Sadece otobüs ile gidip gelebiliyorsunuz. İyi yanı ise otobüslerde normal bilet fiyatının geçerli olması. Otobüs kodları X9 ve 109.
Schonefeld ise demiryolu bağlantısına sahip. S-Bahn’a geçerek normal bilet (3.40 Euro) ile Berlin’de istediğiniz yere gidebilirsiniz, S9 ve S45 hatları işliyor. Daha hızlı biçimde merkeze ulaşmak isteyenler ise ekspres tren servisi olan RE7 veya RB14 tercih edebilir.
Berlin içerisinde ulaşım ise oldukça kolay. Zaten Almanya düzenli ve işlek kentleriyle tanınan bir ülke. S-Bahn için banliyö treni, U-Bahn içinse kent merkezindeki metro benzetmesi yapılabilir ama S-Bahn ile önemli turistik noktalara gitmek mümkün kendinizi sadece U-Bahn ile sınırlamayın. Ayrıca otobüs ve tramvay da iyi işleyen seçenekler. En güzel yanı ise hepsinde aynı biletin geçerli olması. Tek alımda AB bölgesi 2.60 Euro, Schonefeld Havalimanı’nın bulunduğu C bölgesi ise 3.40 Euro. Dörtlü alımlar daha ucuza geldiği gibi günlük Tageskarte ve haftalık 7-Tage-karte de hesaplı seçenekler.
Bir günde üç defadan fazla toplu taşımaya binecekseniz (otelden gidiş geliş iki ediyor zaten) günlük kart kullanmak tek biletten hesaplı oluyor ben tavsiye ederim. Berlin büyük ve karışık bir kent, yürüyerek gezmek çok zor. Aslında diğer yazılarımı okuyanlar bilir genelde yürümekten yanayımdır ama Berlin bunun için pek uygun bir şehir değil.
Ayrıca uzun süreli serbest toplu taşıma kullanımı ile birlikte müze girişlerini de kapsayan Berlin CityTourCard ve Berlin WelcomeCard da mevcut. İkincisinden Berlin’de Görmeniz Gereken 20 yer adlı yazımda bahsetmiştim. Fiyatları biraz yüksek olduğundan almadan önce hesabınızı iyi yapmanızı öneririm.
Berlin’de Konaklama: Berlin’de Nerede Kalınır?
Berlin’de toplu ulaşım ağı gerçekten kullanışlı. Tek bilet alsanız dahi aktarma yapabiliyorsunuz, zaten günlük bilet alırsanız rahat rahat kullanıyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz üzere Almanya’da her şey dakik biçimde, düzenli olarak işliyor. Ek olarak, gezmek isteyeceğiniz noktalar tüm kente dağılmış biçimde yani nerede konaklarsanız konaklayın yol gitmeniz gerekecek.
Tüm bunlar nedeniyle benim size tavsiyem konaklama tercihinde fiyata odaklanmanız. Örneğin ben pek adetim olmamasına rağmen Doğu Berlin’de bir hostelde kaldım. Çok ucuzdu ama gayet temiz bir yerdi. Her yere de yorulmadan ulaşabildim. Siz de konaklayacağınız yerin sağladığı hizmetlere, temizliğine ve elbette fiyatına bakın derim. İlle de merkezi bir konumda kalmak istiyorsanız, Mitte bölgesine bakmanızı öneririm. Biraz daha lüks bir ortam isteyenler – ve parası yetenler – Schöneberg bölgesini de yeğleyebilir. Berlin otellerini linkten görüntüleyebilirsiniz.
Berlin’de Yeme İçme: Berlin’de Nerede Yenir?
Almanya genel olarak İtalya ve Fransa gibi diğer başlıca Avrupa ülkelerine kıyasla mutfağının çok zayıf olmasıyla bilinir. Kendileri için bira ile domuz sosisi (bratwurst) yemek gayet yeterli görünüyor. Bir de oldukça tuzlu ve sert pretzel var, onu da bira ile tüketmeyi tercih ediyorlar.
Her yer, özellikle Kreuzberg, dönercilerle ve kebapçılarla dolu olduğundan aç kalmak gibi bir tehlike yok ancak memlekette sürekli yediğimiz şeyleri turistik geziye çıkmışken yemek de pek bir anlam ifade etmiyor. Yine de yazmak zorundayım ki Berlin’in en meşhur restoranı Mustafas Gemüse Kebap! Tabii bütçesi Euro üzerinden bol sıfırlı hesapları kaldırabilecek olanlar Michelin yıldızlı restoranlara gidebilir ama makul fiyata lezzete ulaşabileceğiniz yerler arasında en kalabalık nokta burası. Adında kebap olsa da Almanya’da bunun anlamı genellikle döner oluyor, burası da ekmek arası tavuk döner, özel sos, sebze ve peynirden oluşan spesiyalleri ile meşhur. Ekmek arası tavuk döner yemek için sıra beklemek ise sizin tercihiniz. Mehringdamm durağının hemen karşısında yer alıyor, zaten sırayı fark edeceksiniz.
Bizim buralardan olup da Berlin’de pek tutulan bir diğer lezzet ise falafel. Bunun da en iyi adresi Oranienburger Tor durağının karşısında kalan DaDa Falafel. Pide arası falafel, yani kızarmış nohut köftesi sadece 3 Euro, ki Berlin’de bu fiyata karnınızı doyurabilmek bir mucize sayılır. Lezzeti de yerinde, çeşitli soslar arasından istediğinizi seçebiliyorsunuz. Şavurma da var, bizim Hatay usulü döner olarak tabir ettiğimiz, lavaşa sarılı, soslu et. Burada kullandıkları et dana-kuzu karışık. Gönül rahatlığıyla karnınızı doyurabilirsiniz.
Kastanienallee üzerindeki Habba Habba da size yabancı gelmeyecek lezzetleri sunan bir diğer restoran. Özellikle humusu meşhur, pideye sürüp yemek oldukça güzel (ve yalnızca 4 Euro). Halloumi Wrap dedikleri deyine pide arası bizim Hellim peyniri, tanıdık ve doyurucu bir seçenek.
Meksika mutfağına meraklı olanlar ise Danzigerstrasse’de yer alan Maria Bonita’dan memnun kalacaktır. Bütçeye uygun fiyatlarla leziz tacolar, quesadillalar yiyebiliyorsunuz. Metronun Eberswalder durağına yakın, tramvayın ise Husemanstrasse durağının hemen karşısında.
Eğer yolunuz düşerse, Preussenpark’ın içerisinde Tayland kökenli aileler hem piknik yapıyor hem de evde pişirdikleri Thai yemeklerini makul fiyatlara satıyorlar. Tabii menü falan yok, mutfağın çeşitlerine hakimseniz sorun yaşamazsınız ama aksi takdirde göz kararı seçmeniz gerekebilir.
Son olarak, Monsieur Vuong da Berlin’deki en meşhur restoranlardan biri. Dolayısıyla her zaman epey kalabalık. Vietnam yemeklerini sevenler memnun kalacaktır ama sevmeyenler de aç kalacaktır. Fiyatlar makul. Mitte bölgesinde yer aldığından gezileriniz sırasında yakın olacaksınız. Rosa-Luxembourg-Platz durağıyla Weinmeisterstrasse duraklarının tam ortasında kalıyor.
Gördüğünüz gibi Berlin Rehberi yazmama rağmen pek de Alman usulü besleyemedim sizi. Önceki yazılarımdan bilirsiniz; İtalya’da İtalyan yemekleri, Japonya’da Uzakdoğu mutfağı, Paris’te Fransız tatlıları yedik ama Berlin’de durum bu maalesef. Son olarak ağzınızı tatlandıracak bir nokta önereceğim: Kauf Dich Glücklich. Bu kafe ise waffle ile meşhur, dondurmaları da oldukça lezzetli. Oderbergerstrasse’de bulunuyor. İsminin anlamı ise “Kendinize mutluluk satın alın” olarak çevrilebilir.
Berlin’de Gece Hayatı
Bence Berlin’in en ilginç club’ı ismiyle dikkat çekiyor, karışması diye tırnak içinde yazacağım: “ ://about blank ”. Ancak bloğumuzda bir adet Berlin Gece Hayatı yazısı mevcut ona göz atabilirsiniz! İçerisi bildiğiniz club, zaten pek hakim olmadığım bir kültür olduğundan çok detaylı olarak değerlendiremedim. Oldukça meşhur bir yer, içerisi de tıka basa dolu. Yüksek sesli müzikten, cildinizi titreten bas notalardan, her an üstünüze devrilebilecek gibi duran sarhoş Almanlardan hoşlanmayan insanlara göre değil (sanırım hangi gruptan olduğum anlaşılıyordur). Hemen Ostkreuz istasyonunun yanında yer alıyor.
Daha sakin bir gece geçirmek isteyenler içinse Spree Nehri kenarındaki Standige Vertretung (kısaca Stav da deniyor) uygun bir tercih olabilir. Berlin’in spesiyali curry wurst de bulunuyor ama domuz sosisinden yapıldığı aklınızda bulunsun. Yirmi yıldır aynı noktada olan bar oldukça meşhur. Bunun dışında Berlin’de bulunan çok sayıda Biergarten da size Alman damak tadından bir kesit sunacaktır (çok da kompleks bir şey değil, bol bol biradan ibaret).
Yemek listesinde sürekli farklı mutfaklar yer almıştı, pub konusunda da bir İskoç barından bahsedeyim: Das Gift. Adına bakıp da hediye zannetmeyin, Almanca da “zehir” anlamına geliyor. Weichselstrasse tramvay durağından inince karşı sokağa girin, hemen bulursunuz. İskoç mutfağından yemekler de servis ediliyor. Berlin’e gelip İskoçya havası tatmak isteyenlere…
Berlin’de Alışveriş
Yine yazmaya elim gitmiyor ama Berlin’in en ünlü ve bütçeye en uygun alışveriş noktası Türk Pazarı! Makul fiyatlara hediyelik eşya bulabilirsiniz, üstelik satıcılarla Türkçe konuşabilmek de büyük rahatlık. Sac kavurma ve börek de yiyebilirsiniz. Tabii Berlin’e özgü herhangi bir deneyim sunmuyor, bildiğin pazar. Landwehr Kanalı’nın kenarında yer alıyor, Schönleinstrasse durağında inip azıcık yürüyerek ulaşabilirsiniz. Sadece salı ve cuma günleri açılıyor.
Daha pahalı ve daha Alman bir alışveriş isteyenler çok tanıdık gelecek biçimde kısaca KaDeWe diye anılan Kaufhaus des Westens’e gidebilirler. Yüz yıllık eski ve hoş bir binası olan bu çok katlı mağazada aklınıza ne gelirse var. Wittenbergplatz istasyonunda inerek ulaşabilirsiniz. Buradaki Kufürstendamm sokağında çok sayıda mağaza yer alıyor, onlara da bakabilirsiniz.
Bir diğer tarihi deneyim içinse Mitte bölgesinde Friedrichstrasse’de yere alan şık mağazalara göz gezdirebilirsiniz. Aynı isimli duraktan ulaşılıyor. Berlin Duvarı ve Checkpoint Charlie geziniz sırasında zaten bu sokaktan geçeceksiniz.
Son olarak, Alexanderplatz’da yer alan Alexa da şehrin en ünlü alışveriş merkezi ve kolay ulaşılan canlı bir noktada yer alıyor. Metro durağı da Alexanderplatz adını taşıyor.
Berlin’de İklim
Berlin Almanya’nın kuzeyine yakın sayılır. Epey soğuk olduğunu siz de tahmin edebilirsiniz sanırım. Yaz aylarında bile ortalama sıcaklık 20 derecenin altında. Kış aylarında ise dondurucu soğuk var ve bence gezmenin hiç tadı olmaz. Yaz tatilinde gitmenizi öneriyorum. Giderken de buradan baharlık giysilerinizi götürün. Almanlar 15 derecede bile mayoyla gölde yüzebiliyor ama ben üzerimde yağmurluk olmasına rağmen biraz üşüdüm.
Berlin’den Dönüş
Gezdik, gördük, yedik, aldık, eğlendik! Artık memlekete dönme vakti. Umarım ihtiyacınız olan her bilgiyi bulabilmişsinizdir. İyi yolculuklar!