Müzeler; temalarına, koleksiyonlarına ve lokasyonlarına göre ziyaretçilerini bambaşka dünyalara sürükleyebilen mucizevi mekanlar. Özellikle müze tutkunları için, yeni bir şehri gezip görmenin ve keşfetmenin ilk yolu orada bulunan müzeleri araştırmaktan geçiyor. Özenle hazırlanmış bir müze koleksiyonu, gezginlere yerel halkın ilgi alanları hakkındaki en büyük ipucunu sunuyor.
Müzenin koleksiyonuna ek olarak; hizmet verdiği yer de ilginç bir mimariye sahipse müze gezisi iki kat daha heyecanlı hale geliyor elbette. Tarih, sanat, arkeoloji, etnografya veya bilim alanındaki müzelere okul yıllarından bu yana çoğu kişi aşina olsa da bir müze yalnızca tarihi eserler sergilemek zorunda değil elbette.
Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan son derece ilginç müzelerde herhangi bir tema sınırlaması yok. Su altında konumlanan müzeler de var, mumyaları ve kemikleri sergileyenler de. Tuvaletlere yazılan şiirlerden, klozetin kısa tarihine kadar insanlığın arka bahçelerine ışık tutan müzeler bile mevcut. Kimi zaman da koleksiyon sahibi iş adamları, bireysel zevkleri için biriktirdikleri objeleri bağışlayarak ülkelerinin turizmine katkıda bulunuyor.
Dünyanın hangi ülkesinde, hangi şehirde karşınıza çıkacağı hiç belli olmayan bu müzeleri mutlaka bir köşeye not almalısınız. Bu sayede seyahatinizin teması ne olursa olsun, gezinizi ilginç bir müze ile renklendirebilirsiniz. Dünyanın farklı köşelerinden en ilginç müzeleri sizin için aynı başlıkta bir araya getirdik.
İçindekiler
- 1) Museum of Broken Relationships (Kırık Kalpler Müzesi), Zagrep, Hırvatistan
- 2) Shin Yokohama Raumen Museum (Shin Yokohama Ramen Müzesi), Yokohama, Japonya
- 3) International Spy Museum (Uluslararası Casusluk Müzesi), Washington, Amerika Birleşik Devletleri
- 4) Museum of Torture (İşkence Müzesi), Amsterdam, Hollanda
- 5) The Mummy Museum (Mumya Müzesi), Guanajuato, Meksika
- 6) Cancun Underwater Museum (Cancun Su Altı Müzesi), Cancun, Meksika
- 7) Phallological Museum, Reykjavik, İzlanda
- 8) Avanos Saç Müzesi, Nevşehir, Türkiye
- 9) The Dog Collar Museum (Köpek Tasması Müzesi), Kent, İngiltere
- 10) Sulabh International Museum of Toilets, (Sulabh Uluslararası Tuvalet Müzesi), Yeni Delhi, Hindistan
- 11) Le Musée des Egouts (Kanalizasyon Müzesi), Paris, Fransa
- 12) Meguro Parasitological Museum (Meguro Parazit Müzesi), Tokyo, Japonya
- 13) Plastinarium, (Kadavra Müzesi) Guben, Almanya
- 14) Chiesa del Sacro Cuore del Suffragio, Roma, İtalya
- 15) Museum of Witchcraft and Magic (Cadılık ve Sihir Müzesi), Cornwall, İngiltere
- 16) National Mustard Museum (Ulusal Hardal Müzesi), Middleton, Amerika Birleşik Devletleri
- 17) Currywurst Museum (Sosis Müzesi), Berlin, Almanya
- 18) Gelato Museum (Dondurma Müzesi), Bologna, Italy
- 19) National Museum of Mathematics (Ulusal Matematik Müzesi), New York, Amerika Birleşik Devletleri
- 20) Le Musée des Vampires (Vampir Müzesi), Paris, Fransa
- 21) International UFO Museum and Research Center (Uluslararası UFO Müzesi ve Araştırma Merkezi), Rosswell, Amerika Birleşik Devletleri
- 22) British Lawnmover Museum (İngiliz Çim Biçme Makineleri Müzesi), Southport, İngiltere
1) Museum of Broken Relationships (Kırık Kalpler Müzesi), Zagrep, Hırvatistan
Kanalizasyona girmeden önce nasıl derin bir nefes almak gerekiyorsa belki burada da derin bir ah çekmek istersiniz. Zagrep’teki tarihi Upper Town bölgesinde yer alan bu müze, sadece aşk ilişkilerinde değil tüm insan ilişkilerindeki ayrılıkları konu alıyor. Veda mektupları, çiftlerden birbirlerine kalan nesneler, kırık saatler, oyuncaklar… Bu müzede her objenin anlatıldığında hüzün veren bir hikayesi var.
Müzeye 40 Hırvatistan Kunası karşılığında giriş yapabilirsiniz. Müzenin kapıları sizin kırık aşk hikayenize de her zaman açık. Dilerseniz, eski aşkınızdan kalan bir ayrılık nesnesini hikayesi ile birlikte müzeye bağışlayabilirsiniz.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Museum of Broken Relationships (Kırık Kalpler Müzesi), Zagrep, Hırvatistan resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
2) Shin Yokohama Raumen Museum (Shin Yokohama Ramen Müzesi), Yokohama, Japonya
Tokyo Körfezi’nin batısında yer alan bir Japon şehri olan Yokohama’da, Japonların ünlü lezzeti ramene adanmış bir müze var. Japon eriştesi olarak ifade edilebilecek bu lezzet, yıllardan beri haşlanmış suya karıştırılarak pişiriliyor ve farklı tatlarla servis ediliyor.
Ramen tutkunlarını aynı çatı altında buluşturan ise hem 60’lı yıllardaki Japon mutfağını gözler önüne seren hem de içindeki 8 farklı restoranda ziyaretçilere ramen lezzetini tatma fırsatı sunan orijinal bir müze.
Müze çıkışında hediyelik olarak çikolatalı ramen satışa sunuluyor. Restoranlarda vejetaryenlere özel ya da domuz eti içermeyen ramen çeşitlerini talep etme şansınız var.
Müzeye girebilmek için yetişkinlerin kişi başı 310 Japon yeni, 6-12 yaş aralığındaki çocukların ise kişi başı 100 Japon yeni ödeme yapmaları gerekiyor. 0-6 yaş aralığındaki çocuklardan ücret alınmazken; 15 kişinin üzerindeki gruplara indirim yapılıyor.
Bu tarz müzelere ilgi duyuyorsanız; bir başka Japon şehri olan Osaka’da bulunan The Momofuku Ando Instant Ramen Museum adlı müzeyi de gezmek isteyebilirsiniz. Osaka’daki müzeye giriş ücretsiz olduğu gibi; orada da farklı markalara ait binlerce farklı ramen ambalajının tarihe göre sıralaması mevcut.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Shin Yokohama Ramen Müzesi resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
3) International Spy Museum (Uluslararası Casusluk Müzesi), Washington, Amerika Birleşik Devletleri
Amerika Birleşik Devletleri’nin kalbi Washington’da bulunan Uluslararası Ajan Müzesi, özellikle aksiyon ve macera dolu ajan filmlerine ve bilim kurgu romanlara ilgi duyanlar için ideal. Minyatür kameralardan radyo alıcılarına, gizli silahlardan buluşma yerlerine kadar bu müzede yok yok. Son derece zengin bir koleksiyona sahip olan müze film arşivi, tarihi fotoğraflar ve güncel ajan filmlerine ait obje ve oyuncaklar ile daha da zenginleştirilmiş durumda.
The Avengers gibi güncel yapımlara olan ilgi müzeyi de şenlendiriyor. Müzede James Bond gibi özel temalarda sergilerin ya da şovların sergilendiği bir de etkinlik takvimi var.
6 yaşına kadar çocuklardan ücret almayan müzeyi 20,95 dolar karşılığında gezebilir ve 6-12 yaş aralığındaki çocuğunuz için 14,95 dolar ödeme yapabilirsiniz. Haftanın her günü açık olan Ajan Müzesi, 10.00 ile 18.00 saatleri arasında hizmet veriyor.
Eğer müze gezisiyle birlikte bir ajan macerasına da katılmak isterseniz, kombine bilet fiyatlarının kişi başı 30 dolar seviyesine kadar yükseldiğini hatırlatalım.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için International Spy Museum (Uluslararası Casusluk Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
4) Museum of Torture (İşkence Müzesi), Amsterdam, Hollanda
Hollanda denildiğinde akla hep eğlenceli turistik aktiviteler gelse de; ülkenin başkenti Amsterdam’da kasvetiyle insanın içine işleyen bir İşkence Müzesi mevcut. Avrupa’nın karanlık geçmişine bir yolculuk yapmak isterseniz, siz de 40’tan fazla işkence aletinin sergilendiği bu müzeyi gezebilirsiniz. Başta elektrikli sandalye ve giyotin olmak üzere, 100’den fazla ülkede hala işkencelerin aktif olarak devam ettiğine dikkat çeken bu müze, farkındalık yaratması bakımından da önemli.
Müze, Amsterdam’ın ünlü Red Light District bölgesine birkaç adımlık yürüme mesafesinde yer alıyor. Her gün 10.00-23.00 saatleri arasında açık olan müzeyi gece gezmek sizi iyice Ortaçağ karanlığına götürebilir ve huzursuz edebilir. Müze giriş ücreti kişi başı 7,5 avro.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Museum of Torture (İşkence Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
5) The Mummy Museum (Mumya Müzesi), Guanajuato, Meksika
Bu başlığı okuyanlara bu gece uyku yok! Bir mumya müzesi de Meksika’dan geliyor. Müzenin bulunduğu yer olan Guanajuato, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir eyalet başkenti. Mumya Müzesi’nde her an minicik ölü bir çocuk bedenini karşınızda bağdaş kurmuş otururken bulabilirsiniz. Üstelik buradaki mumyalama süreci, tamamen bölgenin iklim koşulları nedeniyle doğal olarak meydana geldiği için iki kat fazla ilgi çekiyor.
Mısır’daki Firavunların aksine, Meksika’daki mumyalar son derece fakir kimseler. 19. yüzyılda bu antik kentte kişiler mezar yerleri için her yıl vergi ödemek durumundaymış. Vergisi ödenmeyenlerin mezardan çıkarılması ne kadar ilginçse; mezardan çıkan zavallı bedenlerin hiç bozulmamış olması da o kadar ilginç! Böylece toprağın altında keşfedilen onlarca mumya, Mumya Müzesi’nin de yolunu açmış. 19. yüzyıldan kalma bedenler neredeyse bütün orijinallikleriyle, tüyler ürpertici biçimde Mumya Müzesi’nde varlık gösteriyor.
Her gün 9.00-18.00 saat aralığında ziyaret edilebilen müzeye girişler; yetişkinler için 55 peso ve çocuklar için 36 peso olmak üzere ücretlendiriliyor.
6) Cancun Underwater Museum (Cancun Su Altı Müzesi), Cancun, Meksika
Meksika’nın Karayipleri olarak da anılan Cancun, dünya çapında son derece popüler bir turist destinasyonu. Cancun’da dünyanın en ilginç su altı müzelerinden birini de bulabilirsiniz. Tabii bu muhteşem görsel şölene yakından tanıklık etmek için; şnorkelle ya da aletli dalış gibi bir yolla suyun altına inmeniz gerekecek.
Deniz altında kendine ve nefesine güvenmeyenler için de kısaltması MUSA olan müzeyi ziyaret etmenin farklı yolları düşünülmüş. Çevresi camlarla kaplı botlar her yaştan ve her kesimden ziyaretçinin ilgisine açık.
Tabii bu turistik tatil beldesinde bu kadar orijinal bir müzeyi gezmenin fiyatı da oldukça yüksek. Şu ana kadar duyduğunuz en yüksek müze giriş ücretinden söz ediyor olabiliriz! Şnorkelle dalışta 47 dolar olarak ücretlendirilen bir müze turu, profesyonel bir dalgıç eşliğinde 140 dolara kadar yükselebiliyor.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Cancun Underwater Museum (Cancun Su Altı Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
7) Phallological Museum, Reykjavik, İzlanda
İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te dünyanın en ilginç müzelerinden biri var, adı da İzlanda Penis Müzesi. Karada ve suda yaşayan 200’den fazla canlıya ait penisler bu müzenin konusunu oluşturuyor. Balinalara, fillere ve hatta insanlara ait, aklınıza gelebilecek birçok örneği ile penisin her boyutu bu müzede mevcut.
Müzenin kurucusu Sigurdur Hjartarson, 1974 yılından beri biriktirdiği hayvan penislerinden yola çıkarak 1990 yılında bu müzeyi halkın ziyaretine açmış. Müze tanıtımında; koleksiyoncunun sakladığı ilk objenin bir boğaya ait olduğu belirtiliyor.
Müze haftanın her günü, 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaretinizi bekliyor.
8) Avanos Saç Müzesi, Nevşehir, Türkiye
Dünyanın en ilginç müzeleri için uzak diyarlara gitmeden önce Türkiye’deki Saç Müzesi’ne mutlaka uğramalısınız. Avanos’ta bulunan müze, Galip Körükçü isimli çömlek ustasının eseri. Chez Galip ya da Türkçe adıyla Galip’in Yeri olarak anılan atölyenin duvarları baştan başa kadın saçları ile dolu.
Hikayesi yıllar önce yaşanan bir aşk öyküsüne dayanan bu müzeye ilk tutam saçı, ustanın Fransız asıllı kız arkadaşı hatıra olarak bırakmış. Duvarlarda bugün kaç tutam saç olduğunun resmi bir kaydı yok ancak farklı milletlerden 16 binin üzerinde kadın turist, kendilerinden bir parçayı mağara duvarlarına iliştirmiş durumda.
Defalarca kez dünya çapında müze listelerine giren bu ilginç koleksiyonun Kapadokya turizmine katkısı tartışılmaz. Haftanın her günü ziyaret edilebilen müzede, saçların hikayesini bizzat toprak sanatçısı olan Galip Usta’dan dinleyebilir ve atölyelere katılabilirsiniz. Üstelik ustanın turizme katkısı bununla da sınırlı değil. Saç tutamlarını müzeye bırakırken iletişim bilgilerini de kağıtlara iliştiren kadınlar arasında her yıl, yılda iki kez olmak üzere çekiliş düzenleniyor. Bu sayede ücretsiz Kapadokya tatili kazanan kadınlar, özellikle yurt dışında yaşıyorlarsa tekrar Türkiye’ye davet edilmiş oluyorlar.
Müze girişinde 3 TL gibi sembolik bir ücret alınıyor. Atölyeden hediyelik eşya alışverişi yapacak olursanız; giriş ücreti ödemenize gerek kalmıyor. Son olarak, müze içinde fotoğraf çekmenin yasak olduğunu da belirtelim.
9) The Dog Collar Museum (Köpek Tasması Müzesi), Kent, İngiltere
İngiltere’nin başkenti Londra’ya 1 saatlik sürüş mesafesinde yer alan Kent son derece ilginç bir şatoya ve müzeye ev sahipliği yapıyor. Burada bulunan Leeds Şatosu’nun görkemli duvarlarının ve yeşilliklerle dolu dev bahçesinin arkasında hiç akla gelmeyecek bir müze var. The Dog Collar Museum ya da Türkçe adıyla Köpek Tasmaları Müzesi beş asırlık bir tasma koleksiyonuna sahip. Kalenin son sahibi olan Lady Baillie’nin köpek sevgisi, bu ilginç koleksiyona da ilham vermiş. 15. ve 16. yüzyılda kullanılan antika tasmalardan bugünün süslü tasmalarına kadar yüzlerce farklı obje müzede sergileniyor.
Her yıl yaklaşık 500 bin hayvansever tarafından ziyaret edilen müzede, köpeğiniz için alışveriş yapabileceğiniz bir mağaza bölümü de mevcut. Müzeye dair en ilginç ve komik detaylardan biri ise, içeriye köpeklerin kabul edilmemesi!
Şatoyu ve içerisindeki müzeyi gezmek için kişi başı 24 poundun üzerindeki biletlerden satın alabilir ya da kalabalık bir aileyseniz toplam 70 poundluk aile biletlerini tercih edebilirsiniz.
10) Sulabh International Museum of Toilets, (Sulabh Uluslararası Tuvalet Müzesi), Yeni Delhi, Hindistan
Böyle bir müzenin varlığını düşünmek bile insanı güldürse de, ortada ciddi bir emek var. Hijyen ve temizlik anlayışının Milattan Önce 2500 yılına kadar uzanan tarihini, Hindistan’daki Uluslararası Tuvalet Müzesi’nde bulabilirsiniz. Gandhi’nin temizlik üzerine özlü sözleri müze duvarlarını süslüyor.
Hindistan’ın resmi tatil günleri dışında yılın her günü açık olan müzede, klozetlerin çağlara, yıllara ve milletlere göre değişimi ustalıkla sergilenmiş durumda. Müzeyi gezmenin ücretsiz olduğunu da belirtmekte fayda var. Klozetlerin halkla buluşması tamamen kamu hizmeti olarak tasarlanmış durumda.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Sulabh International Museum of Toilets, (Sulabh Uluslararası Tuvalet Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz
11) Le Musée des Egouts (Kanalizasyon Müzesi), Paris, Fransa
Söz konusu Paris olunca, son derece asil bir Fransız müzesiyle karşı karşıya olduğunuzu hayal edebilirsiniz. Olsa olsa parfümden, şaraptan ya da peynirden söz ediliyordur öyle değil mi? Maalesef değil. Derin bir nefes alarak gezmeniz gereken bu müze, Paris’in Kanalizasyon Müzesi.
1200’lü yıllarda kurulan ve günümüzdeki anlamıyla kanalizasyon sistemlerinin en eskilerinden biri olan Paris kanalizasyonu, limitli olarak müze dahilinde gezilebiliyor. Bunun için kırktan fazla basamakla yer altına inmeli, 500 metre kadar yer altında yürümeli ve yürüyüş boyunca yaklaşık bir saat orada kalmalısınız. Burası güvenli sayılan bir müze işletmesi olsa da farelere dikkat etmekte fayda var!
12) Meguro Parasitological Museum (Meguro Parazit Müzesi), Tokyo, Japonya
Yine Japonya, yine son derece ilginç bir müze… Burada parazitlere dair aradığınız ne varsa bulabilirsiniz. “Kim parazitlerle bu kadar yakından ilgilenir ki?” diye düşünmeyin. Müzenin hatırı sayılır bir ziyaretçi kitlesi mevcut. Müzede, parazitlerin hangi organları etkilediği ya da insanlarda ve hayvanlarda nasıl göründüğü çarpıcı biçimde gözler önüne seriliyor. Parazit ile ilgili bilimsel araştırmalara da aktif olarak yer verilen müzenin dünyada başka bir örneği yok.
Müze pazartesi ve salı günleri dışında halkın ziyaretine açık. Müze tamamen halkı parazitler hakkında bilgilendirmek üzerine kurulmuş gönüllü bir oluşum.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Meguro Parasitological Museum (Meguro Parazit Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz:
13) Plastinarium, (Kadavra Müzesi) Guben, Almanya
Kişi başı 12 euro karşılığında ziyaret edilebilen bu müze, kadavraların sanatsal biçimde sergilendiği orijinal bir müze. Kas bütünlüğü tamamen korunan bedenleri ve organları, farklı pozisyonlarda izlemek gerçekten de dikkat çekici. Bir an için karşınızdaki figürün yaşadığından şüphe etmeniz bile mümkün.
İnsanlar buraya vücutlarını bağışlama şansına da sahip. Bağışçılar müzeyi hayatları boyunca istedikleri kadar ücretsiz gezebiliyor! Burayı kendi kendinize gezebileceğiniz gibi, bir rehberden insan bedeni ve anatomisi hakkında bilgi almayı da tercih edebilirsiniz.
Kadavra Müzesi yalnızca cuma ile pazar günleri arasında hizmet veriyor; hayal kırıklığına uğramamak için bu bilgiyi de not almayı ihmal etmeyin.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Plastinarium, (Kadavra Müzesi) Guben resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz:
14) Chiesa del Sacro Cuore del Suffragio, Roma, İtalya
İtalya’nın başkenti Roma’da ziyaret edebileceğiniz bu müze, aslında aynı adlı kiliseye ait küçük bir bölüm. Araftaki Kutsal Ruhlar Müzesi olarak adlandırılan bu kutsal yer için giriş ücreti ödemenize gerek yok. Kilise açık olduğu sürece bu bölüme de ücretsiz girilebiliyor.
Yüzyıllar önceki bir yangında araftaki ruhların bu odadan bir rahibe seslendiğine inanıldığı için, bu odadaki her obje kutsal sayılıyor ve titizlikle korunuyor. Görebileceğiniz objeler arasında üzeri el ve parmak izleriyle kaplı İncil’ler var. Bu ellerin arafta kalan kutsal ruhlara ait olduğunu düşünmek bile sizi dehşete düşürebilir.
Özellikle gitmek için ilginizi çekmese de, Roma sınırlarındaki bu müzeye birkaç dakikanızı ayırabilirsiniz.
15) Museum of Witchcraft and Magic (Cadılık ve Sihir Müzesi), Cornwall, İngiltere
Tarihten günümüze tuhaflıkların yer aldığı ancak içinde cadıların olmadığı bir liste düşünülemez herhalde, sizce de öyle değil mi? Birleşik Krallık’a ait bir kontluk olan Cornwall’da çok sayıda müze mevcut ancak bunlardan en ilginci kesinlikle Cadılık ve Sihir Müzesi. Boscastle Şatosu’nda yer alan bu müze ancak randevu ile gezilebiliyor.
Müzede cadılık ve sihir tarihine dair çarpıcı belgelere ulaşmak mümkün. 3 bin adetin üzerinde olduğu belirtilen bu belgeler, cadılıkla suçlanan ne kadar çok insan olduğunu da gözler önüne seriyor. Müze koleksiyonunda, cadılıkla suçlanan kadınlara yapılan işkencelerin aletleri, aynalar ve iyileştirici otlar da var. Dilerseniz müze dönüşünde dev şapkalar ve çalı süpürgeleri satın alıp kendi cadılığınızı da belgeleyebilirsiniz tabii..
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Museum of Witchcraft and Magic (Cadılık ve Sihir Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz:
16) National Mustard Museum (Ulusal Hardal Müzesi), Middleton, Amerika Birleşik Devletleri
Bir müzede neler sergilenebileceğinin sınırı yok ve hardal da bu sınırsız olasılıklardan yalnızca biri. Evet, bildiğimiz hardaldan bahsediyoruz. Amerika’da bulunan Hardal Müzesi, 60 ülkeden 5 bine yakın hardal çeşidini aynı çatı altında buluşturuyor. Eti ve burgeri bu kadar seven bir millet için hardalın ne kadar önemli olduğu anlaşılsa da, müzeler dolusu hardalın yaratacağı turistik etkiyi daha önce düşünen olmamıştır.
Müzeye giriş için herhangi bir ücret ödemenize gerek olmadığı gibi dilerseniz mağaza bölümünden hardal alışverişi de yapabiliyorsunuz. Bu tuhaf ziyareti ölümsüz kılmanın en iyi yolu, eve koca bir şişe hardalla dönmek olur herhalde, öyle değil mi?
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için National Mustard Museum (Ulusal Hardal Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz:
17) Currywurst Museum (Sosis Müzesi), Berlin, Almanya
Amerikalıların hardalı varsa, Almanların da Worcester sosu var. Bu sosa köri gibi çeşitli baharatlar eklenerek yapılan Currywurst isimli sosis yemeği ise müzeleştirilmeye değer bulunan bir başka lezzet.
Berlin ve Hamburg arasında sosis konusunda yaşanan çekişmeyi daha önce duymuş olabilirsiniz. Her iki şehir de sosis fikrini kendilerinin hayata geçirdiğini ve sosisi daha güzel pişirdiğini iddia ediyor. Tabii Berlin, bu Sosis Müzesi ile tartışmasız olarak 1-0 öne geçmiş durumda. Müzede dilerseniz seyyar bir satıcı gibi sosis yapmayı ve satışını gerçekleştirmeyi de deneyimleyebilirsiniz.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Currywurst Museum (Sosis Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
18) Gelato Museum (Dondurma Müzesi), Bologna, Italy
Söz yöresel lezzetlerden açılmışken, İtalyanların meşhur “gelato”sundan bahsetmemek olmazdı. Dünyadaki tek Dondurma Müzesi İtalya’nın Bologna şehrinde bulunuyor. Burada hem dondurma yapımında kullanılan teknolojinin yıllar içindeki değişimi hem de dondurma yapımının sanatsal ve kültürel yönleri sergileniyor. Özellikle çocuklar bu müzeye heyecanla yaklaşacaktır!
Müze Pazar ve Pazartesi günleri kapalı. Eğer bir dondurma yapımı atölyesine de katılmak istiyorsanız, mutlaka gitmeden önce randevu alın. Farklı yaş gruplarına göre düzenlenen atölyelerin süreleri 2 saati aşabiliyor.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için Gelato Museum (Dondurma Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
19) National Museum of Mathematics (Ulusal Matematik Müzesi), New York, Amerika Birleşik Devletleri
Amerika’nın New York şehrinde bulunan Matematik Müzesi; sayıları seven insanları bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Ancak sayılarla ya da matematik bilimiyle aranız iyi değilse bile bu müzeden sonra fikrinizin değişme ihtimali yüksek.
Müzede 30’un üzerinde sergi mevcut. Çocuklar ve yetişkinler için her gün çeşitli atölye ve workshoplar düzenleniyor. Müzede matematik seviyenize göre çalışmalara katılabilir, matematik temalı hediyeliklerden satın alabilir ve hatta çocuğunuz için kalabalık bir doğum günü partisi bile düzenleyebilirsiniz!
Yetişkinler 17 dolar, çocuklar ve öğrenciler ise 14 dolar karşılığında müzeye giriş şansı bulabiliyor. Müze haftanın 7 günü 10.00-17.00 saatleri arasında açık.
Müze hakkında daha detaylı bilgi almak için National Museum of Mathematics (Ulusal Matematik Müzesi) resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
20) Le Musée des Vampires (Vampir Müzesi), Paris, Fransa
Cadılar, cesetler, mumyalar derken sıra vampirlerde elbette… Paris’e bağlı Les Lilas adlı yerleşimde yer alan Vampir Müzesi, korkularının üstüne yürümek isteyenler için. Özellikle vampir temalı Hollywood filmlerinin gençler tarafından büyük ilgi görmesi, bu müzeye olan ilgiyi de giderek artırıyor.
Üstelik müzede tek yapabileceğiniz vampir kostümleri arasında dolaşmak da değil. Burada rehberli bir tura katılabilir ya da daha iyisi kasvetli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Elbette mutlaka rezervasyon yaptırın. Vampir temalı korku oyunlarına da katılmayı deneyebilirsiniz ancak gotik bir atmosferde ürkünç sesler arasında koşuşturmak herkes için keyifli olmayabilir tabii!
21) International UFO Museum and Research Center (Uluslararası UFO Müzesi ve Araştırma Merkezi), Rosswell, Amerika Birleşik Devletleri
Tuhaflıklar listesine göz gezdirip hala bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyorsanız doğru yerdesiniz. İnsanların tarih boyunca ilgisini en çok çeken konulardan biri olan UFO konusu da Amerika Birleşik Devletleri’nde müze haline gelmiş durumda. “Roswell olayı” olarak anılan ve bir uçan dairenin yeryüzüne düştüğüne inanılan olay; bu müzenin hem temasına hem de lokasyonuna ilham vermiş durumda.
Müzede uzaylı ve uzay aracı tasvirleri sergilenirken; konuyla ilgilenenlere özel sunumlar ve atölyeler de yapılıyor. Roswell’e kadar gitmişken bu şehrin en turistik efsanesini görmeden geri dönmeyin.
Haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında açık olan müze yalnızca yeni yıl, Noel gibi özel günlerde kapalı. Yetişkinler kişi başı 5 dolar, çocuklar ise kişi başı 2 dolar gibi makul ücretler karşılığında müzeye giriş yapabilir.
22) British Lawnmover Museum (İngiliz Çim Biçme Makineleri Müzesi), Southport, İngiltere
“Bunun da müzesi mi olur?” demeyin, yazlıkta çim biçerken kendinden geçen bir emekliyi gözünüzün önüne getirin! Evet yanlış okumadınız, bu müze tamamen çim biçme makinelerine adanmış durumda. Sadece İngiltere’nin değil, dünyanın en ilginç müze koleksiyonlarından biri Southport’ta bulunuyor. Çim biçme makinelerinin köklü tarihinin yüzlerce model ile anlatıldığı müzede ünlü isimlere ait makineler de mevcut. Prens Charles ve Prenses Diana’ya ait olanların her kesiminin ilgisini çektiğini belirtmeye gerek bile yok. Müzede bulunan en eski modellerin tarihi 1700’lü yıllara kadar gidiyor.
Müzeye giriş ücreti yetişkinler için kişi başı 3 pound, çocuklar için ise kişi başı 1 pound olmak üzere ücretlendiriliyor. Pazar günleri kapalı olan Çim Biçme Makineleri Müzesi; haftanın kalan günlerinde 09.00-17.30 arası hizmet veriyor. Taşıma imkanınız varsa, çim biçme makinenizde kullanabileceğiniz yedek parçaları ya da yeni bir makineyi de içeride bulunan mağazadan satın almak isteyebilirsiniz!