Müzecilik tarihine göz attığımızda moda müzeleri ve moda galerilerinin oldukça yeni olduğunu söyleyebiliriz.
Müzelerin, moda endüstrisine sağlayacağı katkılar göz önünde bulundurularak kostüm ve aksesuarların müzelere giriş yapması, zaman içerisinde başka bir farkındalık yaratıyor ve 1960’larda moda, müzelere “tasarım ve kültürün temsilcisi” görevi üstlenerek girmeye başlıyor.
Günümüzde dünyanın pek çok şehrinde hem moda tarihine hem de ünlü tasarımcılara adanmış müze ve galerilerin sayısı her geçen gün artıyor. Genişleyen koleksiyonlar sergilere, sergiler müzelere dönüşerek modanın tarihine ışık tutuyorlar.
Biz de, dünyanın çeşitli yerlerinden hem dünya modasının seyrini değiştiren tasarımcılara adanmış hem de modanın gelişim sürecini bizlere sunan müzeleri sizler için derledik.
Dünyanın En İyi Moda Müzeleri
Metropolitan Sanat Müzesi – New York, Amerika
Her yıl belirli bir konseptte düzenlenen Met Gala’yı duymamış olan var mı? Dünya çapında “Modanın En Büyük Gecesi” olarak da bilinen bu etkinlik, Metropolitan Sanat Müzesi’nin Kostüm Enstitüsü tarafından bağış toplama amacıyla düzenleniyor.
Dünyanın en büyük yardım gecelerinden biri olarak kabul edilen Met Gala’yı düzenleyen müze, moda müzeciliğinin ilk örneklerinden biri.
Moda müzeleri denildiğinde ilk akla gelen MET’in temelleri, aslında iki kız kardeşin mahalle tiyatrosu kurmasıyla atılıyor. Manhattan’da kurulan tiyatro için tasarlanan kostümler zaman içerisinde o kadar dikkat çekiyor ki, gün geliyor Rockefeller Center’da geçici bir sergi dahi kuruyorlar.
O zamanlar adı Museum of Costume Art olan müze, dönemin ünlü modacıları ve moda editörlerinin destekleriyle daha da büyüyor. Böylece Museum of Costume Art, Metropolitan Museum of Art bünyesine giriyor.
Günümüzde 35.000’den fazla kostüm ve aksesuarı bünyesinde barındıran müzenin dijital arşivinde 375.000’den fazla fotoğraf bulunuyor.
Eğer siz de 15. yüzyıldan günümüze kadar olan dünyanın dört bir yanında moda olmuş kıyafetler, yöresel kostümler görmek istiyorsanız rotanızı New York 5. Cadde‘ye çevirmeniz gerekiyor!
Müzenin giriş ücretleri yetişkinler için 25 Dolar; öğrenciler için ise 12 Dolar.
Ferragamo Müzesi – Floransa, İtalya
Ayakkabılara özel bir ilginiz var mı? Cevabınız her ne olursa olsun, sizi böyle alalım!
Floransa’da 1995 yılında açılan Ferragamo Müzesi, dünyadaki moda müzeleri arasında ayakkabılara adanan en özel müzelerden biri.
Tasarladığı ayakkabılarla adını Floransa’da duyurduğu kadar, Hollywood yıldızları tarafından da tercih edilen Salvatore Ferragamo, kama ve kafes topuğun mucidi olarak biliniyor.
Salvatore Ferragamo’nun ölümünün ardından, tasarımcının ayakkabı ve moda tarihine olan rolünü yeni nesillere aktarmak isteyen ailesi tarafından Ferragamo’nun tarihi üzerine bir sergi düzenleniyor. Bu geçici sergiye çeşitli ülkelerin prestijli müzeleri ev sahipliği yapıyor ve büyük ilgi görüyor; bu geçici sergiden de bir müze fikri doğuyor.
1995 yılında kurulan bu moda müzesi, hem Salvatore Ferragamo hem de markanın tasarımlarına dair pek çok hikaye barındırıyor. Kıyafetler, kumaşlar, el yapımı eşyalar, pek çok basılı materyal ve fotoğraflar… Ferragamo Müzesi’nin bünyesinde, tasarımcının 1920’den 1970’teki ölümüne dek tasarladığı 10.000’den fazla ayakkabı bulunuyor.
2006 yılından beri Ferragamo’nun deneyimlerinden yola çıkarak, belirli bir tema seçilip, sanat, mimari, tarih ve felsefe gibi farklı alanları da kapsayan geniş çaplı sergi düzenleniyor müzede.
Modaya ilginiz olsun veya olmasın eğer Floransa’ya yolunuz düşerse, Ferragamo’nun uluslararası moda dünyasında ayakkabının rolünü değiştiren hayal gücünü keşfetmek için mutlaka Ferragamo Müzesi’ne uğrayın.
Müzenin giriş ücreti yetişkinler için 8 Euro, üniversite öğrencileri için ise 4 Euro.
Yves Saint Laurent Müzesi – Paris, Fransa
Yirminci yüzyılın en büyük modacılarından birinin çalışmalarına adanmış ilk müzeyi ziyaret etmek ister miydiniz?
Yves Saint Laurent’in 30 yıl boyunca çalıştığı 450 metrekarelik stüdyo, haute couture evinin kapanmasından tam 15 yıl sonra bir müzeye dönüşerek, 3 Ekim 2017’de açılıyor.
Yves Saint Laurent’in en yakın dostları Nathalie Criniere ve Jacques Grande tarafından tasarlanan müze, tasarımcının 1962 yılındaki ilk koleksiyonundan tutun, almış olduğu ilham kaynakları, sevdiği eşyaları ve 5000’e yakın giysi ile 15.000 civarında aksesuar bulunduruyor bünyesinde.
Yves Saint Laurent Müzesi, dünyadaki ünlü moda müzeleri arasında yer almasının yanı sıra, günümüzde Pierre Berge-Yves Saint Laurent Vakfı’nın ana merkezi görevini de üstleniyor.
Ünlü modacının hayatından parçalar görmek, haute couture koleksiyonu tasarlama sürecini anlamak isterseniz, sürekli değişen retrospektif sergileri ve geçici tematik sergileri olan Yves Saint Laurent Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Müzenin giriş ücretleri 7 Euro‘dur.
Yves Saint Laurent Müzesi – Marakeş, Fas
Paris’teki Yves Saint Laurent Müzesi’nin hemen ardından 19 Ekim 2017 yılında Marakeş’te açılan Yves Saint Laurent Müzesi, Afrika’nın en özel moda müzesi.
Yves Saint Laurent’i daha önce hiç görülmemiş 50 kreasyonunu içeren bu moda müzesi, moda ile alakalı pek çok şey barındırıyor bünyesinde.
Edebiyat, resim, tiyatro ve sokak modası gibi modanın farklı alanlarında pek çok şey bulabileceğiniz gibi, Yves Saint Laurent’in Bernard Buffet tarafından 1958 yılında yapılan portresi ve Andy Warhol imzalı 1982 yılından bir portresi de bulunuyor müzede.
Peki ya, Parisli tasarımcının adına neden Marakeş’te bir moda müzesi kuruluyor, merak ediyorsunuz değil mi? Marakeş’i ilk kez 1966’da ziyaret eden Yves Saint Laurent, şehrin renklerine aşık oluyor ve 1980’de Pierre Berge ile burada bir villa satın olarak, şehrin sakinlerinden biri haline geliyor. Tasarımcının, işlerine Marakeş’in ruhu ve renklerini yansıttığı da vermiş olduğu röportajlardan biliniyor.
İngiliz tasarım dergisi Wallpaper’ın 2018 Tasarım Ödülleri’nde “En İyi Kamu Binası” ödülünü almaya hak kazanan Marakeş Yves Saint Laurent Müzesi, içerdiği koleksiyonun yanı sıra, modaya dair 5.000 civarı kitabın bulunduğu bir kütüphane, 150 kişilik oditoryum ve teras kafeye de sahip.
Eğer Marakeş’in kırmızı sokaklarına yolunuz düşerse, Jardin Majorelle yakınlarında bulunan bu eşsiz moda müzesini ziyaret etmeyi unutmayın.
Müzenin giriş ücreti, yetişkinler için 100 Fas Dirhemi (yaklaşık 10 dolar), öğrenciler için ise 60 DH (yaklaşık 7 dolar).
The Palais Galliera – Paris, Fransa
Dünyanın moda başkentlerinden olan Paris’te bir moda müzesi Palais Galliera. Tarihine bakacak olursak, Moda ve Kostüm Tarihi Birliği, sahip olduğu 2000 parçalık koleksiyonu 1920 yılında Paris’e bağışlıyor.
O zamanlar ortada bir moda müzesi yok, bu sebeple koleksiyon Paris’teki şehir müzesi olarak bilinen Musée Carnavalet’ye gidiyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından tekrar ayaklanmaya çalışan moda endüstrisi, kostümler ve kıyafetlerden oluşan bir müzeciliğin, sektörün gelişmesine etkisi olacağına inanıyor.
Yeni giysilerin Musée Carnavalet’ye bağışlanmasıyla koleksiyon genişliyor ve 1977 yılında günümüzdeki mekanı olan The Palais Galliera’ya taşınarak “Moda ve Kostüm Müzesi” adını alıyor.
Bir süre renovasyon amaçlı kapalı kalan müze, günümüzde dünyanın en zengin koleksiyonlarından bazılarını içeriyor. 200.000’den fazla kostüm, aksesuar, fotoğraf ve çizim bulunan müze, 18. yüzyıldan günümüze kadar Fransa’nın moda tarihine ışık tutuyor.
Modanın başkenti Paris’e kadar gelmişken, 16. bölgedeki şehrin en geniş kapsamlı moda müzesi, “Paris’te Gezilecek Yerler” listenizde yer almalı diye düşünüyorum!
Müzenin giriş ücretleri belli tarihlere göre değişiyor.
- 15 Mart- 1 Nisan tarihleri arasında yetişkinler için 15 Euro, indirimli 10 Euro.
- 2 Nisan-26 Haziran tarihleri arasında yetişkinler için 14 Euro, indirimli 12 Euro.
- 28 Haziran-10 Temmuz tarihleri arasında yetişkinler için 12 Euro, indirimli 10 Euro.
Christian Dior Müzesi – Granville, Fransa
“Çocukluğumun evinde, en hassas ve en harika anılarım var. Bütün hayatımı ve yaşam tarzımı, buraya borçlu olduğumu bile söyleyebilirim” der Christian Dior.
Tasarımcının tüm hayatını ve hatta tasarımlarını dahi etkileyen yaşam alanını görmek istemez miydiniz bu cümlenin üzerine?
Normandiya’nın Granville kentine doğru yola çıkalım o zaman. Christian Dior’un ailesiyle birlikte yaşadığı ve çocukluğunun geçtiği Granville uçurumunda Channel Adaları’na bakan bu eski konak, 1988 yılından beri sanatçıya adanmış bir moda müzesi.
Müzenin bünyesinde kostümler, eskizler, giyim ve aksesuarlara ek olarak 20. yüzyılın farklı dönemlerine ait takılar, parfümler ve kozmetik malzemeleri de yer alıyor.
Christian Dior moda evinin Marc Bohan ve John Galliano gibi diğer tasarımcılarının işlerini de görebileceğiniz müzede, Christian Dior’un ailesine ait eşyaları, tasarımcının kendi yapmış olduğu resimlerden oluşan koleksiyonu da incelemek mümkün.
Christian Dior Müzesi’nin en özel yanlarından biri ise tartışmasız bahçesi. Dior parfümlerini üretmek için kullanılan bitkileri, çiçekleri ve eşsiz gül koleksiyonunu görebilirsiniz bu bahçede.
Üstelik Haziran ve Eylül ayları arasında burada parfüm atölyeleri de düzenleniyor.
Atölye kapsamında Christian Dior parfümlerinin ana bileşenleri, parfümün nasıl geliştiğini öğrenebilir, kokuların nasıl ayırt edildiğini kavrayabilirsiniz.
Her yıl Mayıs ayında geçici bir sergi ile açılan müzeyi ziyaret etmek isterseniz, Ekim ayına kadar rotanızı Normandiya Sahilleri‘ne çevirmeniz gerekiyor.
Müzenin çay salonunda İngiliz porselenlerinden bir çay keyfi yapmayı da unutmayın!
Müzenin giriş ücreti, yetişkinler için 9 Euro, öğrenciler için ise 7 Euro. 12 yaşından küçükler için ücretsiz.
Gucci Müzesi – Floransa, İtalya
Gucci, İtalyan moda markalarından bahsederken ilk akla gelen isimlerden. 1900’lerin başında Londra’daki Savoy Hotel’de çalışan Guccio Gucci, buradan görmüş olduğu valizlerden ilhamla kendi şehri Floransa’ya dönerek seyahat çantaları ve aksesuarları üretmeye başlıyor.
1921’de Floransa’da ilk deri çanta mağazasını açan Gucci, 1938’de Roma’ya kadar genişliyor ve zaman içerisinde ülke geneline yayılmaya başlıyor. Böylece efsanevi Gucci markası doğuyor.
Floransa doğumlu marka, kuruluşlarının 90. yılına denk gelen 2011’de, doğduğu şehirde Gucci Müzesi’ni açıyor. Müze yalnızca kendi tarihlerine değil, İtalya’nın moda tarihine de ışık tutuyor.
Bodrum katta yer alan geniş bir moda arşivi, 1920’lerin Gucci valizleri ve sandıkları, 50’lerin çantaları, 70’lerin çiçekli ikonik Gucci eşarpları, Hollywood yıldızlarının üzerinde taşıdığı kıyafetlerin yanı sıra, Gucci tasarımlı bisikletler, sörf tahtaları, şnorkeller ve paletler yer alıyor müzenin bünyesinde.
Gucci Müzesi’ne Floransa’nın en güzel binalarından biri ev sahipliği yapıyor: 14. yüzyılda inşa edilmiş Palazzo della Mercanzia. Hemen yanı başında ise Floransa’nın ikonik sembollerinden Palazzo Vecchio. Floransa seyahatinizde atlamamanız gereken bir moda müzesi Gucci Müzesi.
Dilerseniz müze ziyaretiniz sonrasında, ünlü şef Massimo Bottura’nın işlettiği Gucci Osteria da Massimo Battura’da bir şeyler de yiyebilirsiniz.
Müzenin giriş ücreti 7 Euro. Cuma günleri akşam 8’den sonra ise 5 Euro ücret karşılığında müzeyi ziyaret edebiliyorsunuz.
Güzel Sanatlar ve Dantel Müzesi – Alençon, Fransa
Fransa’nın Normandiya bölgesinde yer alan Alençon kasabası, dantel üretimleri ile dünya çapında ünlü küçük bir kasaba. Dantelleri o kadar ünlü ki, dantel sanatına ve tarihine adanmış bir müzeleri dahi var.
Vakti zamanında, düşesler, iğne oyası gelinlikler için hep bu bölgeye gelirmiş. Günden güne bölgenin ünü her yere yayılmış.
1870 yılında kurulan eski dantel fabrikası, günümüzde dantel tarihine ve üretim biçimlerine ışık tutan Güzel Sanatlar ve Dantel Müzesi (Musée des Beaux-Arts et de la Dentelle d’Alençon) olarak hizmet veriyor. Burada 1850’lerden günümüze kadar gelen 3200 farklı model, 500.000’den fazla tasarım örneği ve 30.000’den fazla dantel içeren bir kumaş kütüphanesi var.
Müzenin bünyesinde Chanel, Dior, Valentino gibi büyük markaların haute couture tasarımları da yer alıyor. Bunların yanı sıra 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Fransız, İtalyan ve İskandinav okullarından eserler de kalıcı olarak sergileniyor müzede.
Müzenin koleksiyonunun en önemli özelliği ise, “Point d’Alençon” iğne oyasının sunumu. Bu danteli yapma tekniği, 2010 yılından beri UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alıyor.
Siz de Alençon’un etkileyici dantellerini incelemek isterseniz müzeyi ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti yetişkinler için 4,10 Euro, indirimli ise 3,05.
Bata Ayakkabı Müzesi – Toronto, Kanada
Ayakkabı koleksiyonundan müzeye dönüşen Bata Ayakkabı Müzesi, Toronto’da yer alan dünyadaki etkileyici moda müzelerinden biri.
Onlarca ayakkabı hayal edin, her bir çift kültürel tarihin izlerini sunsun bizlere. Çinli kadınların giydiği geleneksel Manchu terliklerden tutun Amerika yerlilerinin yapmış oldukları yucca sandaletlerine, Kraliçe Victoria’nın giydiği ipek saten ayakkabılara kadar pek çok ayakkabı sergileniyor Bata Ayakkabı Müzesi’nde.
Müzenin nasıl ortaya çıktığından bahsetmek gerekirse, Bayan Bata tam bir ayakkabı tutkunu. 1940’lardan beri, farklı dönemlerden ayakkabıları toplamak için dünyayı dolaşıyor ve oluşturmuş olduğu zengin ayakkabı koleksiyonu sonucunda Bata Ayakkabı Müzesi Vakfı’nı kuruyor. Vakfın amacı, ayakkabı araştırmaları için uluslararası bir merkez olmak.
1995 yılında Bata ailesi tarafından açılan müzenin koleksiyonunda 13.000’den fazla ayakkabı ve ayakkabı ile ilgili öğeler yer alıyor.
Eğer siz de altı kıtadan toplanmış binlerce yıla ait ayakkabılar eşliğinde moda tarihine göz atmak istiyorsanız Toronto’da yer alan Bata Ayakkabı Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Müzenin giriş ücreti yetişkinler için 14 Kanada Doları, öğrenciler için 8 Kanada Doları.