Yaz mevsimini keyifli bir şekilde başlamak ve İstanbul’un koşturmacasından biraz olsun uzaklaşmak için bazısı İstanbul sınırları içinde olan, kimisi de çok yakınındaki şehirlerde olan pek çok yeri sizler için seçtik. İstanbul’a 2-3 saat uzaklıktaki bu yerlere, günibirlik geziler düzenleyebilir, haftasonlarını İstanbul’a yakın en güzel yerlerde geçirebilir, daha uzun süre kalmayı da düşünebilirsiniz.
Güzel havalarda İstanbul’dan ve rutinlerinizden uzaklamşadan bir kaçamak yapmak için siz de bu noktalardan birine gideceğiniz ufak bir seyahat planlayabilirsiniz.
1) Maşukiye, Kocaeli
İstanbul’dan 1,5 saat uzaklıktaki bu muhteşem köye şahsi aracınızla ulaşabilirsiniz. Bahar aylarında sıklıkla ziyaret edilen Maşukiye’nin iki önemli noktası sizi buraya çekmeye yetecek. Bunlardan biri kış sporlarının vazgeçilmez noktası olan Kartepe Kayak Merkezi, diğeri ise huzur içinde piknik yapabileceğiniz Maşukiye Şelalesi.
Üstelik Kartepe sadece kayak için değil, aynı zamanda piknik için de çok ideal bir alan. “Kendin pişir, kendin ye” tarzında bir eğlence anlayışınız varsa burada harika vakit geçireceğinizi garanti ediyoruz. Eğer doğanın tadını çıkarıp güzelce karnınızı doyurmak istiyorsanız Vadi Restaurant’ta oldukça meşhur ve enfes bir lezzete sahip olan kiremitte alabalığı tercih edebilirsiniz.
Maşukiye’ye Halkalı veya Söğütlüçeşmeden kalkan trenlerle ulaşabileceğiniz gibi, Kocaeli otobüslerini de tercih edebilirsiniz. İzmit-Kocaeli merkez otogarından kalkan otobüslerle 10 dakika içerisinde Maşukiye’ye ulaşabilirsiniz.
Ezgi’nin notu: Köy havasını özleyenlerdenseniz Maşukiye’nin Kirazlı ve Kuzu yaylalarında vakit geçirmenizi öneriyoruz.
2) Kandıra, Kocaeli
Kocaeli’ne bağlı Kandıra ilçesi, doğal güzellikler açısından İstanbullulara güzel bir tatil alternatifi olabiliyor. İlçe merkezine oldukça yakın bir mesafede bulunan ama sakin bir kamp yapma özlemi içinde olanlara eşsiz bir seçenek olan Sarısu, büyüleyici bir güzelliğe sahip, mutlaka görülmesi gereken Kandıra nimetlerinden oluyor.
Kefken bölgesine de uğrarsanız sizi yapısıyla büyüleyecek bir oluşumla daha karşılaşacaksınız, Pembe Kayalar ile. Pembe Kayalar, güneş ışınlarının yardımıyla misafirlerini etkilemeyi amaçlarcasına pespembe bir duruş sergiliyor. Nerede yiyelim derseniz de bahçesinde sizi tavus kuşuyla karşılayacak olan Kandıra Sofrası’nı tercih edebilir ve piknik masalarının üzerinde güzel bir köy kahvaltısı edebilirsiniz.
Kandıra’ya ulaşmak için Kocaeli otobüslerini de tercih edebilirsiniz. İzmit-Kocaeli merkez otogarından kalkan otobüslerle yaklaşık 1 saat içerisinde Kandıra’ya ulaşabilirsiniz.
Ezgi’nin notu: İstanbul’a yakın tatil yerlerinden biri olan ve İstanbul’dan 146 kilometre ötede bulunan Kandıra’yı bahar aylarında bir görmelisiniz.
3) Sapanca, Sakarya
İstanbul’dan yaklaşık 139 kilometre uzaklıkta olan Sapanca’ya geldiğinizde Kırkpınar’ın sakinliğiyle tanışmanız gerekiyor mutlaka. Çünkü çiçeklerle bezenmiş olan bu mahalle, şehrin boğucu havasından sizi uzaklaştıracak. Hatta gelmişken Naturköy’de buraya göç etmiş olan Çerkezlere özgü lezzetlerle güzel bir kahvaltı edebileceksiniz.
Bu enfes kahvaltının ardından yolu Sapanca’ya düşen düşmeyen herkesin bildiği Sapanca Gölü’ne doğru çevirebilirsiniz rotanızı. Hatta gelmişken geceyi burada geçirmek için göl çevresindeki otellere bir göz atabilirsiniz. Huzurla kitabınızı okuyup kahvenizi içebileceğiniz sakinliği olan bu yer ATV ile safariye çıkabilecek kadar da çılgın rotalara sahip.
Bunlardan dolayı çok farklı kesimlerden kişilerin tercihi olan Sapanca’yı seyahat planlarınız arasına aldıysanız ilkbahar aylarını tercih etmenizi tavsiye ediyoruz. Sapanca otobüsleriyle yaklaşık 2,5 saatte Sapanca Gölü’ne direkt ulaşım sağlayabilirsiniz.
4) Acarlar Longozu, Sakarya
204 kilometrelik mesafeyle İstanbul’dan ayrı düşen Acarlar Longozu, Sakarya iline nasip olmuş bir güzellik. Bu yüzden İstanbulluların burayı ziyaret edebilmesi için araçlarıyla yaklaşık iki buçuk saat seyahat etmesi gerekiyor ama Acarlar Longozu öyle enfes bir güzelliğe ve doğallığa sahip ki yolda geçirilen vakti de yaşanan yorgunluğu da unutturuyor.Burayı özel kılan şey ise ülkemizde sınırlı sayıda longoz ormanının kalmış olması.
Akarsuların setlerini aşamayarak yeni oluşumlara gebe kalmasından mütevellit bu yepyeni sisteme ad olan longoz ormanlarından Acarlar, 7,5 kilometrelik bir alana yayılıyor.Ekim ve kasım aylarında görenleri büyüleyen renk cümbüşünün sahne aldığı Acarlar Longozu’nda çıkacağınız yürüyüş sizde bağımlılık yapacak.
Eğer öğleden önce ziyaret ederseniz sizi nilüfer çiçekleriyle şaşırtacak ve büyüleyecek bu orman.Acarlar Longozu için Sakarya’ya geldiğinizde ıslama köfte yemeden dönmemenizi öneriyoruz.Sakarya otobüsleriyle şehir merkezine geldikten sonra Acarlar Longozu otobüslerini kullanarak kolaylıkla bu bölgeye ulaşabilirsiniz.
5) Kıyıköy, Kırklareli
İstanbul’a yalnızca 2 saat uzaklığı bulunan Kıyıköy, Kırklareli’nin Vize ilçesinde bulunuyor.Boş zamanlarınızda veya kafa dinlemek istediğinizde kaçıp gelebileceğiniz bu yerde yapılacak en popüler aktivite trekking. Temiz havayı ciğerlerinize depolamak, şehirdeki strese dayanma kat sayınızı da artıracak. Bu yüzden fırsat buldukça gelmek isteyeceğiniz Kıyıköy’den bu yürüyüşlere rağmen dinlenmiş olarak ayrılacaksınız.
Trekking size göre değilse ama balık tutmayı seviyorsanız Kıyıköy falezleri size bu imkânı sağlayacaktır.Buraya gelenlerin ziyaret etmeden ayrılmadığı yer, Aya Nikola Manastırı onu koruyan ve bakımıyla ilgilenen gönüllü bir meleğe sahip olmasından ötürü ilgi çekiyor.
Buraya 30 yılını veren birinin varlığını bilerek bu antik yapıyı ziyaret ettiğinizde bakıma muhtaç bir yaşlının son demlerini yaşadığı düşünceleri oluşacak zihninizde. Bu yüzden bu yıpranan tarihi yapıyı hala ayaktayken görmek isteyeceğinizi düşünüyoruz. Kırklareli otobüsleriyle İstanbul’dan Kıyıköy’e direkt ulaşım sağlayabilirsiniz.
6) İğneada, Kırklareli
İstanbul’dan kaçmak istemek artık normal sayıldığından çevre illerdeki daha küçük ve huzur veren yerler daha bir gelişme kaydeder oldu. İşte Kırklareli’nin güzeller güzeli İğneadası da bu yerlerden biri. Bu yüzden siz de özellikle yaz sonunda kalkıp buraya gelmelisiniz.
Çünkü doğanın eşsiz güzelliklerini insanoğluna konforlu bir şekilde sunabilen İğneada 199 kilometre öteden, İstanbul’dan gelen misafirlerine gerek tarihi gerekse doğal güzelliklerini sunarken oldukça bonkör davranıyor. Dahası Avcılar Köyü’nde bulunan Zindandere Şelalesi’ne yapılacak yürüyüş de tüm dertlerinizi unutturmaya yetecek cinsten.
Sadece bu sebeple ziyarete değer İğneada’nın en ünlü köftecilerinden biri olan Dobrodisli Köftecisi’nde karnınızı doyurup enerji topladıktan sonra Longoz Ormanı’na geçerek İğneada’yı keşfetmeye devam edebilirsiniz. İstanbul’dan kalkan İğneada otobüs seferleriyle kendinizi hızlıca bu büyülü ormanda bulabilirsiniz.
7) Trilye, Bursa
Bursa Gezilecek Yerler Rehberi‘nde de bahsettiğimiz ve Bursa’nın Mudanya ilçesinde bulunan Trilye, çok eski bir Rum köyü aslında. Hala Rum mimarisinin esintileriyle misafirlerini buluşturan Trilye’nin Marmara’ya kıyısı da bulunduğundan deniz otobüsleriyle İstanbul’dan buraya gelmek çok kolay. Üstelik pek çok dizi ve film yapımcısı tarafından da set alanı olarak tercih ediliyor. Bu yüzden fırsatını bulduğunuzda bu kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzel olan ilçenin her köşesinde karşınıza çıkacak Rumlardan arta kalan sayısız yapıyı görmelisiniz.
Mesela 12. yüzyıldan beri varlığını sürdürdüğü düşünülen Dündar Evi ve geçmişi 13. yüzyıla dayanan Kemerli Kilise için de en az 1-2 saatinizi ayırmalısınız. Ayrıca Tarihi Trilye Çamlı Kahve’de yapacağınız o leziz Trilye zeytinlerinin de bulunduğu kahvaltıyla güne başlamanızı önermek de çok yanlış olmayacaktır. Çünkü bu kahvaltıyı yapmadan dönerseniz sonra çok üzülebilirsiniz.
Adı kadar kendi de harika olan Trilye’ye Mudanya İskelesi’nden araçla ulaşmak için 16,5 kilometre katetmeniz gerekiyor. Bursa otobüsleriyle şehir merkezine ulaştıktan sonra şehir içi otobüsler ve minibüslerle de Trilye’ye geçebilirsiniz.
8) Gölyazı, Bursa
Apollon Krallığı’na zamanında başkentlik yapmış olan Gölyazı, bilhassa organik yaşama ilgi duyan, köy yaşantısını özleyenler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Sadece huzuru arayanların değil, otantik set hayali peşinde koşan yapımcıların da adresi olmuş burası. Tabi, bunun sebebi salaş mekanların verdiği o doğal samimiyet hissi.
Dolayısıyla sizin de buraya geldiğinizde yapacağınız en güzel şey, foto safari yaptıktan sonra dönerken yanınızda eşsiz hatıralar götürmek olacaktır. Çünkü eski tip evleri ve lokantaları size epey ilham verecek bu konuda. Bu ilginizi çekmediyse Uluabat Gölü’ndeki adalara düzenlenen turlara da “hayır” diyeceğinizi düşünmüyoruz. 20 dakikayı bulan bu turların ardından arta kalan zamanda Ağlayan Çınar ve leyleklerle tanışıp Gölyazı Balık Restaurant’ına giderek turna balığı yiyebilirsiniz.
Özel aracınızla ulaşım sağlayacaksanız arabalı vapuru kullanarak İstanbul-Gölyazı yolunu yaklaşık 2 saatte aşmanız mümkün. Bursa otobüsleriyle şehir merkezine ulaştıktan sonra şehir içi otobüsler ve minibüslerle de Gölyazı’ya geçebilirsiniz.
9) Amasra, Bartın
Batı Karadeniz’in en güzel illerinden biri olan Bartın’da bulunan Amasra, İstanbul’dan 457 kilometrelik uzaklıkta bulunuyor. 3 bin yıllık geçmişine rağmen güzelliklerini sır gibi saklayan Amasra, keşfedildiğinden beri özellikle İstanbullular tarafından sıklıkla ziyaret edilir oldu.
Gerek plajları gerekse tarihi yapılarıyla ön plana çıkan bu yerde doğayla bir daha hiç bırakmamak üzere kucaklaşmak istiyorsanız Karaman Köyü’nde yakın bir mesafede konumlanan Göldere Şelalesi’ne gidebilirsiniz. 300 yaşlarında olduğu düşünülen Ağlayan Ağaç’ın altında soluklanıp bir çay için mutlaka Amasra’ya gelmişken. Çünkü havadaki nemden dolayı yapraklarından su damlıyor ve sadece bu hadiseyi deneyimleyebilmek için insanlar burada vakit geçiriyor. Üstelik buradan Tavşan Adası’nı da seyretme imkanınız var.
İstanbul’dan Amasra’ya direkt ulaşım sağlayan Amasra otobüs seferleri bulunuyor.
Ezgi’nin notu: Bahar aylarında mükemmel olan Amasra’da bulunan Mustafa Amca’nın Yeri Canlı Balık Restoran’da söyleyeceğiniz balığın yanında meşhur Amasra salatasını da yemeden dönmeyin deriz.
10) Safranbolu, Karabük
Karabük’ün özel köşesi Safranbolu, her köşesinde tarihi detayları barındırması yönünden müze kent gibi görülüyor. Bu bakımdan İncekaya Su Kemeri, ilçenin etnik yönüne işaret eden tarihi Safranbolu evleri ile Kaymakamlar Evi ilçenin bu isimle adlandırılmasını çok iyi açıklıyor. Bu görülmeye değer noktalara vakit ayrılmalı ve hatta son zamanlarda Safranbolu’da en çok tercih edilen yerlerden Kristal Teras’a da bir uğramalısınız. Çünkü camdan yapılmış olan bu terasa çıktığınızda kanyon resmen ayaklarınızın altında kalıyor ve size eşsiz bir deneyim sunuyor.
Safranbolu’da yaptığınız bu güzel geziyi denemeden dönmemeniz gereken lezzetlerden biri olan peruhi ile taçlandırmak isterseniz Safran Konak’ı önerebiliriz. İstanbul’dan yaklaşık dört buçuk saatte ulaşabileceğiniz Safranbolu’ya kış aylarında gelirseniz kendinizi kavurucu sıcaklarından da korumuş olursunuz.
İstanbul’dan kalkan Safranbolu otobüs seferleri ile kolayca bu açık hava müze şehrine ulaşabilirsiniz.
11) Eskişehir
İstanbul’dan 3,5 saatte ulaşabileceğiniz Eskişehir’e geldiğinizde gezinize Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı’ndan başlayabilirsiniz. Korsan Gemisi, Japon Bahçesi, Sabancı Uzay Evi gibi bölümleri bulunduğu için farklı ilgi alanları olan insanların bile birlikte vakit geçirebileceği eşsiz bir yer. Masal Şatosu, Esminyatürk ve Korsan Gemisi gibi yerlde burada oldukça dikkat çekiyor.
Haşhaşlı dolama, kaşık börek ve cantık gibi lezzetlere sahip Eskişehir’de çiğbörek yiyelim, derseniz adresiniz Papağan Çiğbörek olsun. Biraz kafa dinlemek ve kendinize zaman ayırmak için geldiyseniz bu şehirde pek çok konsept kafeden dilediğinizi seçebilirsiniz. Bunlardan Eskişehir Kitapçısı, kitaplarla arası olanlar için efsane bir mekân.
Eskişehir Gezilecek Yerler Rehberi yazımızdan tüm gezilecek yerler hakkında detaylı bilgilye ulaşabilirsiniz.
Ezgi’nin notu: İstanbul’dan kalkan TCDD yüksek hızlı trenleri ile Eskişehir’e 2,5 saat gibi kısa bir sürede ulaşabileceğiniz gibi Eskişehir otobüslerini de tercih edebilirsiniz..
12) Abant Gölü
Milli park statüsünde olan bölgenin içinde kalan Abant Gölü, tanrının Bolu’ya bir armağanı adeta. Öyle ki sadece yerli değil yabancı turisti de sahip olduğu güzelliğiyle kendine çekmeyi başarmış olan Abant Gölü, kendi başına kalmak isteyenlerin de kalabalık bir grupla tatil planı yapanların da ilk tercihleri arasında yer alıyor.
İstanbul’dan sadece 3 saat uzaklıkta olduğu için kısa tatil kaçamaklarının da ilk adreslerinden biri olan Abant Gölü çevresinde Samandere Şelalesi ve Akkayalar gibi görülecek pek çok eşsiz güzellik de mevcut. Karadeniz havasını soluyarak Abant Gölü’nün o nefes kesen manzarasının bir parçası olabilmek için kendinizi buraya atabilirsiniz.
Abant Gölü çevresinde yaptığınız geziler karnınızı acıktıracağından Abant Göl Restaurant’ta yiyeceğiniz alabalığın üzerine içeceğiniz salep gibisi başka yerde yok. Bu salebin yorgunluğunuzu bir çırpıda alıp götüreceğine emin olabilirsiniz. Abant’a direkt otobüs ile ulaşım mümkün olmadığı için Abant’a ulaşmak için önce Bolu merkeze giden otobüs seferlerini kullanmanız gerekiyor. Merkezden minibüs veya taksiyle de Abant’a ulaşabilirsiniz.
13) Yedigöller
Heyelan göllerinden olan Yedigöller, yıllardır İstanbul kaçaklarının sığınağı olmuş. Aynı sebeple oluşmuş olsalar da her birinin kendine has özelliklerinin olması bu yerin cazibesini hat safhaya çıkarıyor. Alabalık üretiminin de yapıldığı Yedigöller, 1965 yılından beri milli park olarak korunuyor.
Yedigöller Milli Parkı’nı ziyaret ettiğinizde dinlendirici bir doğa yürüyüşüne çıkabilir ve Kapankaya’dan baktıkça bakasınız gelecek manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Mengen’e doğru uzandığınızda nehir kenarındaki piknik alanlarında Seringöl’ün arka tarafındaki üretim merkezinden alacağınız alabalıkları pişirmek için mangal yakabilirsiniz.
Yaklaşık 305 kilometrelik yolu kat ederek İstanbul’dan Yedigöller’e arabanızla gelebilirsiniz. Yedigöller’e direkt ulaşım sağlanmıyor; Bolu merkeze otobüsle ulaştıktan sonra minibüs veya taksilerle Yedigöller’e gidebilirsiniz.
14) Mudurnu
Eğer İstanbul’un dışına çıkıp şöyle derin bir nefes almaya ihtiyacınız varsa 3 saat uzaklıkta bulunan rotanızı Mudurnu’ya çevirebilirsiniz. Çünkü burada yıllara meydan okuyan pek çok eski yapı bulunuyor ve sokaklarında gezerken zamanda yolculuk ediyormuş hissine kapılıyorsunuz. Bir de 600 yıldır devam eden bir gelenek var ki o da esnafın dilinden düşmeyen ve her cuma okunan Ahilik duası.
Özellikle nostalji rüzgarları estiren heybetli Keyvanlar Konağı’nın gölgesinde oturup bir bardak çay içmek, Bolu gezinizin en unutulmaz anlarından olacak. Olur da açlık midenizi ele geçirirse kendinizi Tekkeliler Konağı’na atın ve kızılcık tarhanası ve kaşık sapını deneyin.
Ezgi’nin notu: Bolu merkeze otobüsle ulaştıktan sonra minibüs veya taksilerle Mudurna’ya gidebilirsiniz.
15) Kaz Dağları, Çanakkale-Balıkesir
İstanbul’un stresinden kaçıyorsanız Kazdağı Milli Parkı’nda kamp yapmalısınız. Eğer temiz hava çarpmazsa burada yürüyüş hem bedeninize hem de ruhunuza çok iyi gelecek. Köyde kimseyi istemediği için adı çıkarılan kızın töre sebebiyle dağda bir başına bırakılma efsanesinin yaşadığı Sarıkız Türbesi burada görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Zeus’un Truva Savaşı’nı izlediği rivayet edilen Zeus Altarı’ndan güneşi batırmak burada adet olmuş. Girişi ücretsiz olan Zeytinyağı Müzesi’ne gittiğinizde ise köy ekmeğinin tadına bakmanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Burada var olan ilginç aktivitelerden biri var ki, o da zayıflama kamplarına katılmak. Düşünürseniz eğer Darıdere Tabiat Parkı’nda bir tane var.
İstanbul’dan yaklaşık 5,5 saat uzaklıkta olan Kaz Dağları’nda karnınız acıkırsa Adatepe’ki Cafe Meftun’da limonata içip mantı yiyebilirsiniz. Hızlıca Kaz Dağları’na ulaşmak için Balıkesir Koca Seyit Havalimanı’na uçakla gelip buradan araç kiralayarak Kaz Dağları’nı keşfe çıkabilirsiniz.
16) Çanakkale
Truva Antik Kenti’nin yuvası Çanakkale, adıyla bile ülkemize zafer kazandıran şehitlerini anımsatmaya yetiyor. Sadece bu sebeple bile bıkmadan usanmadan defalarca ziyaret edilebilecek türde bir yer olan Çanakkale, İstanbul’dan 410 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Dillere pelesenk olmuş türküde geçen Aynalı Çarşı’nın hikayesini öğrenip, içini gezdikten sonra Gelibolu Yarımadası’ndaki Conkbayırı Anıtları ile Mustafa Kemal’in saatinin tam olarak nerede vurulduğunu görebilirsiniz.
57. Piyade Alayı Şehitliği’ne uğradığınızda göğsünüze dolan gurur duygusuna ve kedere mâni olamayacaksınız.
Hüzünden iştah kalırsa Çanakkale’de oldukça meşhur bir mekân olan Sardal-ye’de ekmek arası balık yiyebilirsiniz elbette. Meşhur peynir tatlısının tadına bakmak isterseniz Kadir Usta’da bu tatlı çok iyi yapılıyor.
17) Karaburun, İstanbul
İş ve okul gibi çeşitli sebeplerden bu şehrin kalabalığına maruz kalanların bir kısmı, hafta sonunda soluklanmak için Arnavutköy’de bulunan Karaburun’a sığınıyor. Taş çatlasın, 1 saatte varabileceğiniz bu mahalle, balıkçı kasabası olarak anılıyor. Bu yüzden gittiğinizde Gizli Bahçe’ye uğrayıp güzel bir kalkan balığı yiyebilirsiniz.
Üstelik burada kano ve sörf gibi deniz sporlarının yanı sıra yamaç paraşütü gibi dağ sporları da yapma imkânı bulabileceksin. Henüz taze bir tatil merkezi olduğu için, Karaburun Köyü’ndeki plaj, denize girmek isteyenlere fazla bir hizmeti sunamıyor. Bu da aslında sessizlik arayanlar için Karaburun’u benzersiz bir seçenek haline getiriyor.
Karaburun Köyü’ne ulaşmak için Bayrampaşa metro istasyonundan Terkos minibüslerine binebilirsiniz.
18) Şile, İstanbul
İstanbul Beykoz’dan sizlere el sallayan meşhur Şile’yi kafa dinlemek için tercih edecekseniz ilkbahar mevsiminin başlarında veya sonbaharın ortalarına doğru buraya gelmelisiniz. Çünkü Şile sezonda o kadar çok ilgi görüyor ki bırakın kafa dinlemeyi, yer bulmanız bile imkânsız hale geliyor. Onbir Göller Vadisi’ne gidip de Hacılı Şelaleleri‘nin sularına kendini bırakmayan yoktur. Bu yüzden Şile’ye gittiğinizde sadece balık yiyip çarşı gezmeyin, bizce.
İstanbul’dan ortalama 1 saat uzaklıkta olan Şile’nin romantik havasından faydalanmak isterseniz hafta sonundaki özel ve anlamlı günleriniz için tercih edebilirsiniz. Üsküdar’dan ve Harem’den Şile’ye düzenli olarak çalışan 139 ve 139A numaralı İETT otobüslerini kullanabilirsiniz.
19) Riva, İstanbul
Beykoz burnunuzun dibindeyken ne gerek var kilometreler aşmaya değil mi? Riva, Beykoz’un velinimeti olarak tüm stres kaçaklarının buluşma noktası haline gelmiş. Yarım saatte merkezden rahatlıkla gelebileceğiz Riva, sahiliyle yazı erkenden getirenlerin de tercih ettiği bir yer oluyor sıklıkla. Sadece bu da değil, aynı zamanda ATV ile turların, eğlenceli pikniklerin ve turistik gezilerin de adresi olmuş Riva zaman zaman.
Riva Kalesi gibi hem tarihe ilgi duyanların hem de güneşin batışını izlemek isteyenlerin soluklanma noktası olabilecek pek çok değer sahip bu mahalleye gelmek için bu hafta sonu arabalarınıza doluşun. Gelmişken 10 dakika mesafede bulunan Anadolu Feneri’ne de uğrayabilirsiniz. 137 nolu İETT otobüsüyle Beykoz’dan Riva’ya ulaşabilirsiniz.
20) Belgrad Ormanları, İstanbul
Stresle başa çıkmanın en iyi yolu temiz havada yapılan sıkı bir yürüyüş olabilir kimi zaman. Bu açıdan İstanbul, şahane bir yürüyüş parkuruna sahip aslında: Belgrad Ormanları. Üstelik yarım saatlik uzaklıktaki bu güzelliğin tadını çıkarmak için hafta sonunu beklemenize bile gerek yok. Doğanın huzur veren sessizliğinde, sadece adımlarınızı veya kulaklığınızdaki müziğin sesini duyabileceğiniz bu alanda 6 kilometrelik bir parkur bulunduğundan dolayı sabah koşuları için dahi buraya gelmeniz mümkün.
İstanbul’da gezilecek yerler arasında özel bir yere sahip olan Belgrad Ormanları, sabahları erkenden gelerek yürüyüş yapıp dinlenebileceğiniz ve size uygun bir piknik alanı bulup doğa içinde huzurlu bir hafta sonu tatili yapabileceğiniz bir yer. Belgrad Ormanları size meşe, Anadolu kestanesi gibi ağaç türlerinin yanı sıra pek çok yabani hayvan türüyle de karşılaşma imkânı tanıyan, harika bir kaçış noktası görevi görüyor.
Çayırbaşı’na 5 kilometre ve Büyükdere’ye 6 kilometre uzaklıkta bulunan Belgrad Ormanı’na 42T, 42R, 42M, 42HM veya 153 numaralı İETT otobüs hatları ve sadece hafta sonu çalışan D2 numaralı otobüs ile ulaşabilirsiniz.
21) Kilyos, İstanbul
İstanbul merkezden yaklaşık 1 saat ötede bulunan Kilyos, yazları çok daha popüler olsa da tadını rahatlıkla çıkarabilmek adına bahar aylarında tercih edilmesi daha iyi. Çünkü yazın sıcakları daha selam vermeden plajlarına akın edilen bir yer burası.
Aynı zamanda Kilyos Kalesi gibi tarihi dokulara sahip noktalarıyla genel kültürünüzü geliştirebileceğiniz bir yerleşim yeri.
Ayrıca burada öyle bir çınar ağacı var ki 1453 yılında İstanbul’un fethi sırasında dikildiği rivayet ediliyor.
Mutlaka bu noktalara uğrayıp öyle çekilin Kilyos’ta inzivaya.
Karadeniz’in sularından nasibini almış Kilyos’a gelip de güzel bir Karadeniz pidesiyle veya meşhur kuymağıyla karın doyurmak isterseniz Peçko Pide size hizmet verebilir.
22) Polonezköy, İstanbul
Polonya’dan göçüp de vatanının özlemiyle Osmanlı toprağında yanıp tutuşan insanların Adampol diye anılan bu yere yerleşmesiyle başlayan macera, bu yerin isminin Polonezköy ile değişmesiyle devam etmiş ve kültürünü bu topraklara yerleştiren insanlar biriktirmiş. İstanbul’da piknik dendi mi ilk akla gelen alanlar arasında yer alan Polonezköy Ormanları, İstanbul’a yarım saatlik mesafede bulunduğundan günü birlik seyahatler ve hafta sonunda ufak tatil kaçamakları için ideal.
Gelmişken de Polonyalıların mimarisine dalıp giden ziyaretçiler, ormanda yürüyüş yapıyor ve huzur içinde bisiklet sürüyorlar. Yeme içme derdine düşüldüğünde de buraya has kirazlara dadananlar ve ev usulü Polonez pastası yiyenler çoğunlukta.
Baharda bir başka açılıp saçılan Polonezköy’e özel reçellerinin bulunduğu kahvaltısını etmek için de mutlaka uğrayın. Levent’ten kalkan 121A, Beykoz’dan geçen 137 ve Ümraniye’den kalkan 138 numaralı İETT otobüsleriyle Cumhuriyet Köyü’ne ulaşabilirsiniz.
22) Ağva, Şile-İstanbul
İstanbul’dan yaklaşık 106 kilometre ötede bulunan Ağva’ya kendi arabanızla gidebilirsiniz. Daha tabelasını görünce sizi huzurla tanıştıran Ağva’yı romantik gezileriniz için tercih etmenizde fayda var. Hatta Göksu Nehri üzerinde yapacağınız tekne gezintisi de bu romantik tatilin hoş bir aktivitesi olabilir.
Denk getirebilirseniz oldukça meşhur olan Ağva Mantar Günleri’ne de katılmanızı öneriyoruz. Bu özel etkinlikte mantar toplayan insanlar daha sonra canlı müzik eşliğinde eğlenerek harika vakit geçiriyorlar. Buraya kadar gelmişken meşhur barbekü partilerine katılmayı sakın ola atlamayın. Bir de geçirdiği restorasyondan sonra Sünger Bob’a benzetilen, kireç taşlarından yapılmış şu meşhur Ocaklı Kale’yi de görmelisiniz.
23) Prens Adaları, İstanbul
Her mevsim apayrı bir güzelliğe bürünen Prens Adaları Büyükada, Burgazada, Heybeliada ve Kınalıada’yı da kapsıyor. İstanbul’dan vapurlarla ulaşım sağlayabileceğiniz bu adalarda yapılabilecek en güzel şey kesinlikle bisiklete binmek olacaktır. İster kendi bisikletinizle gidin ister orada kiralayın ama mutlaka bunu yapın.
Kızıl Adalar olarak da anılan bu adalardan Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nu, Burgazada’da meşhur öykücü Sait Faik’in evinden dönüştürülen müzeyi ve tavşanı bol olan Sedef Adası’nı mutlaka gezmeli, görmelisiniz. Bu adaları ziyaret ettiğinizde palamut pilaki, mangalda su böreği ve torik lakerda gibi özel lezzetlerin tadına bakabilirsiniz.
Prens Adaları Gezi Rehberi yazımızdan tüm adalardaki gezilecek yerleri görebilirsiniz. Kadıköy ve Bostancı’dan kalkan vapurlarla Prens Adaları’na ulaşabilirsiniz.
24) Poyrazköy, İstanbul
Merkezden 40 kilometrelik mesafede olan ama yine de Anadolu Yakası sınırları içinde bulunan Poyrazköy’e Kadıköy’den kalkan vapurlarla gelebileceğiniz gibi kendi aracınızla da ulaşım sağlayabilirsiniz. Limana yanaşmış olan küçük balıkçı teknelerinin huzurlu bir hava kattığı Poyrazköy, tipik bir Karadeniz kasabası gibi görünüyor. Bunun sebebi de buraya Karadeniz’den göç eden insanların özünü çok geride bırakamamış ve beraberlerinde kültürlerini buraya kadar taşımış olmaları muhtemelen.
Samimi bir izlenim yaratan bu yere geldiğinizde oldukça otantik bir havası olan kahvede biraz takılıp yörenin insanlarıyla sohbet etmeyi ihmal etmeyin. Çünkü ne varsa bu has insanların sohbetinde var. Bu sohbetler şehir yaşantısının bunaltıcı ve stresli havasını dağıtacak cinsten, bizden söylemesi! Yüzmek sizi acıktıracak, bunu çok iyi biliyoruz. Bu yüzden Poyrazköy’e has, güzel bir balık yemek isterseniz Poyraz Sahil Balık’ın kapısını çalabilirsiniz.
İstanbul’a yakın en güzel yerleri listelemeye çalıştık. İstanbul çevresindeki bu yerleri hala ziyaret etmediyseniz, listemizdeki her yeri tek tek ziyaret etmenizi öneririz. Şehir dışından gelecekseniz uçak bileti için linke tıklayabilirsiniz. İyi gezmezler!
İstanbul’a Yakın 5 Günübirlik Gezi Rotası
1 – Düzce Rotası: Aydınpınar Şelalesi, Efteni Gölü, Güzeldere Şelalesi, Pürenli Yaylası
İstanbul’a en yakın konumlardan bir tanesi Düzce. İstanbul’dan çıkarak Düzce rotası üzerinde güzel bir günübirlik gezi yapabilirsiniz. Bu rota üzerinde gidebileceğiniz pek çok yer var. Fakat en güzelleri kesinlikle doğanın içinde olan mekanlar. Düzce rotasında ilerlerken kesinlikle gitmeniz gereken şelaleler ile Düzce gezi rotamıza başlayalım.
Öncelikle Düzce rotasında günübirlik yapılacak bir seyahat için erkenden kalkmak gerekiyor. Saat 07.00 sularında yola çıkmak, keyifli bir gezi için yeterli olacaktır.
Günün İlk Destinasyonu: Aydınpınar Şelalesi
Düzce’de ilk gideceğiniz yer olarak Aydınpınar Şelalesi’ni tercih edebilirsiniz. Doğanın içinde olmak ve keyifli bir gezi için harika bir konum.
Aydınpınar Şelalesi’nin giriş ücreti tek kişi için 35 TL olarak belirlenmiş. Şelalenin etkileyici görüntüsünün yanı sıra doğanın içinde hissedeceğiniz bu güzel yerde keyifli vakit geçirmek için gerekli olan her şey bulunuyor. Aydınpınar Şelalesi’nin olduğu yerde yemek için küçük bir tesis ve özel araç ile gelenler için otopark bulunuyor. Araba ile girişlerde kişiler farklı ücrete tabii tutuluyorlar.
Aydınpınar Şelalesi araba giriş ücretleri;
- Binek arabalar 75 TL
- Minibüs 225 TL
- Otobüs 750 TL
- Karavan 75 TL
Aydınpınar Şelalesi’nde kamp alanı da bulunuyor. Bu kamp alanını kullanmak için de ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. Aydınpınar Şelalesi’nde bulunan tesiste yemek yiyebilmenizin yanında yanınızda gerekli eşyalarınız varsa burada piknik de yapabilirsiniz. Muhteşem doğa manzarası ve kullanışlı alanları ile Aydınpınar Şelalesi, İstanbul’dan yapacağınız günübirlik Düzce gezinizde kesinlikle gitmeniz gereken bir yer.
Günün İkinci Destinasyonu: Efteni Gölü
Aydınpınar Şelalesi’nde güzelce gezdikten sonra şimdiki rota, Efteni Gölü. Efteni Gölü, ilçe merkezine yaklaşık olarak 5 km uzaklıkta. Bu şelalenin en bilinen özelliği ise neredeyse 150 farklı türden kuşa ev sahipliği yapması. Ev sahipliği yaptığı tek şey tabi ki kuşlar değil. Çok çeşitli bir bitki örtüsüne de sahip olan Efteni Gölü çevresi gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerden. Kuşların rahat bir şekilde seyredilebilmesi için seyir terası da olan bu güzel alanda vakit geçirmekten çok keyif alacaksınız. Giriş ücreti bulunmayan Efteni Gölü’nü gezerken yanınıza termosta çay veya kahve almanızı tavsiye ediyoruz.
Günün Üçüncü Destinasyonu: Güzeldere Şelalesi
Efteni Gölü’nden ayrılıyoruz ve Güzeldere Şelalesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Güzeldere Şelalesi 135 metre yükseklikten akıyor. Tam bir görsel şölen yaşatan Güzeldere Şelalesi, oldukça geniş bir alana yayılmış. Bu büyük alanın içinde çok büyük bir de tesis var. Her mevsimde harika bir manzaraya ev sahipliği yapan Güzeldere Şelalesi’ne arabayla giriş ücreti 12 TL olarak belirlenmiş.
Güzeldere Şelalesi hem fotoğrafçılıkla hem de kampçılıkla ilgilenen kişilere fazlasıyla hitap eden bir bölge. Günübirlik gezilerinizin yanı sıra eğer kamp yapmak ve güzel doğa fotoğrafları çekmekle de ilgileniyorsanız İstanbul’a oldukça yakın konumu ile kesinlikle Güzeldere Şelalesi’ni seçebilirsiniz.
Günün Son Destinasyonu: Pürenli Yaylası
Şelale ve göl gibi harika doğal güzellikleri gördükten sonraki rotamız Pürenli Yaylası. Pürenli Yaylası’nın yaklaşık rakımı 1400 metre. Düzce Gölyaka’dan 24 km uzaklıkta bulunuyor. Hem Efteni Gölü’ne hem de Güzeldere Şelalesi’ne yakın olan yayla tamamen doğanın içinde ve oldukça sakin bir yer. Yaylada çok az yerleşimin olmasından kaynaklı olarak bölgede herhangi bir tesis bulunmuyor. Etkileyici doğasını ve Pürenli Yaylası sınırları arasında bulunan küçük bir gölet de bulunuyor.
Aynı Güzeldere Şelalesi’nde olduğu gibi burada da muhteşem bir doğa var ve doğa fotoğrafı meraklıları için oldukça güzel bir destinasyon. Fotoğraf çekimi yapabilmenizin yanı sıra yaylada kamp da yapabiliyorsunuz. Doğanın içinde dinlenilen, huzurlu bir gün için harika bir alan olan Pürenli Yaylası’na giderken yanınıza yiyecek atıştırmalıklar ve çay, kahve gibi atıştırmalıklar da almanızda fayda var.
Ek olarak her ne kadar bugünün son rotası Pürenli Yaylası olsa da buradan yürüyerek gidebileceğiniz bir destinasyon daha bulunuyor. Eğer hala vaktiniz varsa Pürenli Yaylası’na 2 km uzaklıkta bulunan Balıklı Yaylası’na gitmenizi de kesinlikle tavsiye ediyoruz. Balıklı Yaylası’nda Pürenli Yaylası’na kıyasla çok daha fazla yerleşim yeri bulunuyor. Ayrıca Düzce’nin diğer şelale ve yaylalarında olduğu gibi burada da harika bir doğa sizi bekliyor olacak. Günü bitirmeden önce keyifli bir yürüyüş yapmak isterseniz Balıklı Yaylası’na kesinlikle uğrayın.
Düzce rotasını bitirirken iki ufak uyarı yapmakta fayda var. Bu rota üzerinde ilerlerken Güzeldere Şelalesi’nde itibaren çoğunlukla telefon çekmiyor. Düzce rotasında ilerlerken bunu göz önünde bulundurmanız daha rahat bir yolculuk geçirmeniz için önemli. Diğer ve son uyarımız ise, Düzce rotasındaki her yer tamamen doğanın içinde bulunuyor ve pek çok canlıya ev sahipliği yapıyor. Buralarda gezerken etrafa zarar vermediğinizden ve çevreyi kirletmediğinizden emin olun.
2 – İzmit Rotası: Ormanya Doğal Yaşam Parkı
İstanbul’a oldukça yakın konumlardan bir tanesi de İzmit. İstanbul’da oturuyor ve günübirlik İstanbul dışında ufak geziler yapmak istiyorsanız kesinlikle gitmeniz gereken bir rota. Şehrin yoruculuğundan ve trafiğinden uzaklaşmak ve doğanın içinde dinleneceğiniz bir yere gitmek istiyorsanız İzmit’te gidebileceğiniz harika bir yer bulunuyor.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı, İzmit
Ormanya Doğal Yaşam Parkı, oldukça büyük bir doğal yaşam parkı. İzmit’in Kartepe ilçesinde bulunuyor ve dünyanın üçüncü,i Avrupa’nın ise en büyük doğal yaşam alanı olma özelliğini gösteriyor. Bu yüzden İstanbul’da yaşayan ve günübirlik kaçamaklar yapmayı seven kişilerin gitmesi gereken bir yer.
İstanbul’dan oldukça kısa sürede buraya varılabiliyor. Fakat İstanbul’un trafiği ve İstanbul’da nerede oturduğunuza göre buraya gidiş süreniz değişecektir. Anadolu Yakası’nda oturanlar için trafiksiz bir günde Ormanya Yaşam Parkı’na yaklaşık 1 saatte ulaşım sağlanabilir. Özellikle hafta sonları oldukça kalabalık olan Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda keyifli ve rahat vakit geçirmek istiyorsanız erken saatlerde yola çıkmanızı öneriyoruz. Aksi takdirde Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda yapabileceğiniz pek çok keyifli etkinliği yapamayabilirsiniz ya da çok zorlanarak yapabilirsiniz.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı’na girmek ücretsiz. Fakat ilerleyen tarihlerde girişin ücretlendirilmesi söz konusu olabilir. Ormanya Doğal Yaşam Parkı’na geldikten sonra ise oldukça keyifli vakit geçirmeniz mümkün. İçeride yapabileceğiniz etkinliklerin yanı sıra keyiflice oturup dinlenebileceğiniz ya da çok güzel fotoğraflar çekebileceğiniz alanlar da bolca var.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda hayvanat bahçesi, göl ve Hobbit evleri var. Özellikle çocuklu ailelerin çok keyif alarak vakit geçirebileceği bu alanlar o kadar güzel ki yetişkinler de en az çocuklar kadar eğlenecektir. Buraya gelirken bisikletlerinizi getirebilirsiniz. Çünkü Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nın içinde bisiklet parkuru da bulunuyor. Yürüyüş alanları da olan doğal yaşam parkında kamp yapmak için alanlar da kampseverleri bekliyor. Piknik de yapılabilen alan, karavanla gelen kişiler için de uygun. Ormanya Doğal Yaşam Kampı’nın özellikle de çocuklar için çok harika bir yer olduğunu söylemiştik. Burada çocuklar için oyun parkı ve çocuklara özel ücretsiz ata binme eğitimleri de veriliyor.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nın içerisinde piknik yapmak için ayrılan alan oldukça geniş. O yüzden buraya gelirken piknik malzemeleri getirerek piknik de yapabilirsiniz. Fakat doğal yaşam parkının içerisinde mangal yapmak ve ateş yakmak yasak. Piknik yaparken ve piknik için malzeme getirirken bu unsurlara dikkat etmenizde büyük fayda var.
Dolu dolu bir gün geçirmek için herkese ve her yaşa hitap eden Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nı tercih edebilirsiniz.
3 – Kırklareli Rotası: Kızılağaç Köyü, Dupnisa Mağarası, İğneada, Kıyıköy
İstanbul’a çok yakın bir başka rota tabi ki Kırklareli. Gidişi oldukça kolay olan Kırklareli’nde gezilecek çok güzel yerler bulabilirsiniz. Sizin için bir keşif haline dönebilecek Kırklareli gezisi günübirlik kaçamaklarınız için oldukça uygun bir rota.
İlk Destinasyon: Kızılağaç Köyü, Vize
Keyifli bir gezi günü için İstanbul’dan erken saatlerde çıkış yapmanız en iyisi olacaktır. Günübirlik gezilerde en önemli olan gezilecek yerlere yeterince vakit kalması ve keyifli bir şekilde vakit geçirebilmektir. Kırklareli rotasında ilk gideceğiniz durak Kızılağaç Köyü. Vize’de bulunan Kızılağaç Köyü, Kırklareli’nde bulunan ufak bir köy olmasının yanında güzel bir kahvaltı için de çok güzel bir rota. Hem doğanın içinde hem de lezzetli bir kahvaltı için burada seçebileceğiniz birkaç farklı seçenek bulunuyor. Fakat en çok tercih edileni Köyevi adında bir mekân. Burada çok güzel bir köy kahvaltısı yapabilir ve gezinize harika lezzetlerle başlayabilirsiniz. Köyevi’nde aynı zamanda konaklama da yapılabiliyor. Kahvaltıdan sonra köyün sokaklarında dolaşabilir ve çevreyi keşfedebilirsiniz.
İkinci Destinasyon: Dupnisa Mağarası
Kırklareli’nin Demirköyü ilçesinde bulunan Dupnisa Mağarası, Trakya’nın ilk ve tek mağarası. Bu yüzden oldukça özel bir yer ve kesinlikle görülmesi gerekiyor. 3 farklı girişe sahip olan mağara 3000 metre uzunluğunda. İlk 1000 metresi su ile dolu olan mağara, oldukça popüler. 3 farklı girişi olduğu için mağarayı üçe ayrılmış şekilde düşünebiliriz. Zaten mağaranın bu üç bölümüne de farklı isimler verilmiş.
İlk mağara girişinin adı Dupnisa Dolin, ikinci girişin adı Kuru Mağara ve üçüncü girişin adı Kız Mağarası. İlk giriş kapısı olan Dupnisa Dolin 400 metrenin üstündeki derinliği ile en derin giriş.
Oldukça etkileyici bir mağara olan Dupnisa hem tarihi hem derinlik hem de estetik açıdan her göreni büyülüyor. Kesinlikle herkesin görmesi gereken bu mağara çevre halkı için de oldukça değerli ve önemli. Eskiden bu mağarayı sadece profesyonel tırmanışçılar gezebiliyorken, son yıllarda yapılan çalışmalar sayesinde halk da rahatlıkla gezebiliyor. Mağaraya sadece belirli tarihler arasında açık. Bu yüzden buraya yapacağınız gezilerde tarihe dikkat etmeniz gerekiyor. 15 Mayıs-15 Mart tarihleri arasında gidecek kişiler mağarayı rahatlıkla ziyaret edebilirler. Bu tarihler dışında mağara maalesef açık değil.
Mağaranın ziyaret saatleri sabah 8’den akşam 5’e kadar. Bu saatler dışında mağarayı gezmenizi tavsiye etmiyoruz çünkü mağaradaki yarasa popülasyonu akşamları ortaya daha çok çıkıyor. Aynı zamanda mağaraya giriş için belirli bir giriş ücretinin ödenmesi gerekiyor.
Dupnisa Mağarası Giriş Ücreti
Öğrenci ve Gazi Giriş Ücreti: 20 TL
Normal Giriş Ücreti: 30 TL
Dupnisa Mağarası’na girerken dikkat etmeniz gereken bir başka nokta ise mağaranın sıcaklık derecesi. Mağaranın içerisinde sıcaklık düşük olduğu için sıcak havalarda dahi içeri girerken üstünüze ekstra bir kat giysi giymenizde fayda var.
Üçüncü Destinasyon: İğneada
Dupnisa Mağarası’ndan sonraki rotamız İğneada. Zaten İğneada yolu üzerinde bulunan mağarayı gezdikten sonra İğneada’ya geçmek için çok fazla yol gitmenize gerek kalmıyor. Hızlı bir şekilde varabileceğiniz İğneada’da yapabileceğiniz güzel etkinlikler mevcut.
İlk etkinlik, Langoz Ormanları’nda yürüyüş yapmak. Langoz Ormanları, oldukça geniş bir alana yayılmış tamamen doğanın içinde sakin bir alan. Burada çok keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Çok geniş bir bitki örtüsüne sahip olan ormanda farklı ve çok güzel bitkilerle karışılabilirsiniz. Hem tam bir görsel şölen olan hem de tam bir keşif deneyimi yaşatacak olan bu doğa yürüyüşü, İstanbul’un gürültüsünün ve kabalığının yorgunluğuna çok iyi gelecek.
İkinci etkinlik ise kano. İğneada’da bulunan Mert Gölü’nde kano etkinliklerine katılabilirsiniz. Farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız ve günübirlik gezilerinizin unutulmaz olmasını istiyorsanız kano harika bir tercih olabilir.
İğneada’da yapılabilecek üçüncü etkinlik Limanköy’deki Fransız Feneri’ni görmeye gitmek. Fransız Feneri İğneada’ya yaklaşık 4 km uzaklıkta bulunuyor. Tarihi olarak önemli olan fener denize 50-60 metre uzaklıkta bulunuyor ve çok güzel bir manzaraya sahip. Buraya gelmek de geziniz için keyifli bir tercih olabilir. Buraya kadar gelmişken de Fransız Feneri’ne çok yakın olan ve Bulgaristan sınırında bulunan Beğendik Köyü’ne de gidebilirsiniz. Çok küçük bir köy olan Beğendik, çok tatlı manzaralara da ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda kendi plajı olan Beğendik’de isterseniz yaz aylarında denize girebileceğiniz bir plaj da bulunuyor.
Son Destinasyon: Kıyıköy
Dönüş yoluna geçerken hala uğramanız gereken birkaç yer var. Kıyıköy’de Aya Nikola Manastırı’na uğrayabilirsiniz. Burayı gezdikten sonra ise Pabuçdere kıyısındaki restoran ya da kafelerde günün yorgunluğunu atamak için mola verebilir ve yemek yiyebilirsiniz. Gün batarken harika bir manzara görmek için ise Aşıklar Tepesi’ne çıkabilir ve muhteşem bir gün batımı izleyerek geziyi burada sonlandırabilirsiniz.
4 – Bolu Rotası: Taraklı, Göynük, Çubuk Gölü, Sünnet Gölü, Abant Gölü
Bolu yine İstanbul’a çok yakın ama doğasıyla hem çok dinlendirici hem de gezmesi çok keyifli bir yer. Özellikle gölleri ile oldukça meşhur olan Bolu, hem çok keyifli ve tam doğanın içinde hem de gerçekten tam bir günübirlik gezi yeri. Çünkü özellikle göllerinin çevreleri oldukça sakin olduğu için uzun süreli kalışlarda canınız sıkılabilir. Ama günübirlik, keyifli bir doğa gezisi için Bolu rotası harika bir rota.
Günübirlik gezi için Bolu’da gidebileceğiniz pek çok yer var. Bu yerlerin pek çoğunu bir gün içinde gezmek mümkün. Fakat bunun için erkenden uyanıp yola çıkmanız gerekiyor. Aksi takdirde bütün destinasyonlar için yeterli vaktiniz olmayabilir.
Birinci Destinasyon: Taraklı
Gideceğiniz bütün destinasyonlara Taraklı üzerinden gitmeniz oldukça kolay. Bu yüzden İstanbul’dan çıktıktan sonra ilk varacağınız rota Taraklı. Eğer yeterince erken gidebilirseniz burada gezmek için de vaktiniz olabilir.
Taraklı’da keyifli ve ufak bir gezi yapabileceğiniz yerler mevcut. Özellikle buraya gelenlerin en beğendiği yapılar eski ve restore edilmiş ev ve konaklar. Ufak bir yürüyüşten sonra rotamıza devam edebiliriz.
İkinci Destinasyon: Göynük
Taraklı’dan sonra Göynük’e gidiyoruz. Göynük, gölleri ile çok meşhur. İstanbul’a yakın ve görülmesi gereken göllerden bir kısmı burada bulunuyor. O yüzden burası önemli bir rota. Buraya geldiğinizden ilk başta isterseniz Göynük sokaklarını gezebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz. Tercihe göre dinlenebileceğiniz ve araba yolculuğuna ufak bir mola verebileceğiniz yerler de bulabilirsiniz.
Üçüncü Destinasyon: Çubuk Gölü
Göynük’te bulunan Çubuklu Gölü, masalsı bir çevreye sahip. Gölün etrafında bulunan yel değirmenleri ve yemyeşil çevresi ile İstanbul’dan tamamen uzaklaşmış hissedeceksiniz. Çubuk Gölü o kadar meşhur ve popüler ki dönem dönem burada dizi ve film çekimleri oluyor. Hatta buranın doğal güzelliğine estetik bir dokunuş gibi duran yel değirmenleri de bir dizi çekimi sırasında yapılmış.
Çubuklu Gölü’ne girerken herhangi bir ücret ödenmiyor. Gölün etrafından herhangi bir tesis ya da konaklama alanı bulunmuyor. Ama dağlarla çevrili olan gölün etrafında kamp yapılabilecek alanlar mevcut. Günübirlik gezi dışında da buraya gelmeyi düşünüyorsanız gölün etrafında bulunan kamp alanlarını değerlendirebilirsiniz.
Dördüncü Destinasyon: Sünnet Gölü
Diğer bir destinasyonumuz olan Sünnet Gölü, etrafında bulunan orman ve temiz su kaynakları ile oldukça geniş bir alana yayılmış bir tabiat parkı. Sünnet Gölü, aynı zamanda çok çeşitli bir bitki örtüsüne sahip. Gölün güzelliğinin yanına çeşitli bitki popülasyonunu da ekleyince burada geçirdiğiniz vakit boyunca tam bir görsel şölen yaşamamanız imkânsız. Sünnet Gölü bitki popülasyonunun yanı sıra hayvan popülasyonu olarak da çeşitlilik gösteriyor. Özellikle kurbağa gibi semender türleri gölün çevresinde sıklıkla bulunuyor.
Sünnet Gölü’nde balık tutabilir, bisiklet sürebilir ve keyifli yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Gölün etrafında bulunan alanlarda doğaya karşı keyifli bir piknik de yapabilirsiniz. Sünnet Gölü’ne giriş için herhangi bir ücret ödemenize gerek yok. Ücretsiz olarak ziyaret edebileceğiniz Sünnet Gölü size tam bir görsel şölen yaşatacak.
Son Destinasyon: Abant Gölü
En popüler göllerden biri olan Abant Gölü’ne ulaşmak için yola çıkıyoruz. İlk başta Mudurnu ilçesine varmak gerekiyor. İsterseniz burada dolaşabilirsiniz. Etrafı gezdikten sonra ise Abant Gölü’ne doğru yola çıkabilirsiniz.
Çok geniş bir alana yayılmış olan Abant Gölü etrafındaki geniş bitki örtüsü ile tabiat parkı olarak koruma altına alınmıştır. Her mevsim çok etkileyici manzaralara ev sahipliği yapan göl, her göreni kendine hayran bırakıyor. Günübirlik gezilerde sıklıkla tercih edilen Abant Gölü, konaklama için de tercih ediliyor. Birçok bitkiye ev sahipliği yapan gölün etrafında dolaşırken değişik bitkilerle karşılaşabilirsiniz. Bu bitkilerin yanı sıra nilüfer gibi su bitkilerine de rastlamanız mümkün.
Abant Gölü’ne girerken herhangi bir ücret ödenmiyor. Abant Gölü’ne giriş hem ücretsiz olduğu için hem de alanda yapılacak çeşitli etkinler olduğu için özellikle hafta sonları kalabalık olabiliyor. Abant Gölü’ne geldiğinizde, burada bisiklet sürebilir, doğa yürüyüşü yapabilir, balık tutabilirsiniz. Bu etkinliklerin yanı sıra Abant Gölü’nde bulunan doğa müzesini gezebilirsiniz. Abant Gölü’ne çok yakın olan Çepni Yaylası’nda ise yamaç paraşütü yapabilirsiniz.
Abant Gölü’nün olduğu alanda yöresel ürünlerin satıldığı satış reyonları bulunuyor. İsterseniz buralarda alışveriş yapabilirsiniz. Aynı zamanda Abant yolu üzerinde çeşitli restoranlar bulunuyor. Bu restoranlarda da yemek yiyebilirsiniz.
5 – Trakya Bağ Rotası
İstanbul’a yakın günübirlik gezi için bir diğer seçenek ise Trakya Bağ Rotası. Oldukça keyifli olabilecek bu 1 günlük etkinlikte dolu dolu ve çok keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Etkinlikleri düzenleyen yerler bulunuyor. Etkinlik öncesinde bu yerlerle iletişime geçmenizi tavsiye ediyoruz. Fakat genel olarak belirli bir program üzerinden ilerleniyor ve etkinliğin genel hatları çok değişmiyor. Bu bir günlük etkinlikler neler yapılıyor bakalım.
İlk olarak 8.00’de etkinlik alanı için yola çıkılması gerekiyor. Yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra bağa varabilirsiniz. Varıştan sonra kısa bir dinlenme molası veriliyor. Molanın ardından da işletmenin sahibi ya da yetkilisi süreçlerle ilgili bilgilendirme yapıyor, sorularınızı cevaplıyor ve ikramlara başlanıyor. İkramlar yapılırken ise bağlarda yürüyüş yapılırken aynı zamanda da etrafı daha iyi tanıyorsunuz. Bağlarda dolaşırken, bağlar ve üretimle ilgili bilgiler yetkililer tarafından anlatılıyor. Gezi yapılırken aynı zamanda yöresel tatların tadımı da yapılıyor.
Tadım ve bağlarda gezilerden sonra Tekirdağ’ın merkez ilçesine gidiliyor. Gezilerde talep üzerine Namık Kemal Evi, Barbare Bağ evi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi gibi yerler de geziye eklenebiliyor. Öğle yemeği için Tekirdağ’ın geleneksel lezzetleri tadılıyor. Sonrasında ise başka bir bağ evi ile geziye devam ediliyor. Muhteşem manzaralar eşliğinde bağlarla ilgili bilgiler verilmeye ve tadımlar yapılmaya devam ediliyor.
Saat 18.00 sularında etkinlik sona eriyor ve artık İstanbul’a geri dönüş yolu başlıyor. Eğer farklı ve planlı bir günübirlik gezi yapmak