Kız Kulesi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

0
1701

İstanbul’a gidildiğinde muhakkak gezilecek yerler arasında yer alan hatta ilk başlarda gelen Kız Kulesi milattan önce 5. yüzyılda Yunanlar tarafından İstanbul Boğazı’nın Üsküdar Salacak sahiline yakın bir noktada inşa edilmiştir.

Üsküdar’da Roma imparatorluğundan kalma tek eserdir. Tarih boyunca farklı amaçlar için kullanılmış ve hakkında birçok hikâye türetilmiştir. 

Kız Kulesi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Antik Dönemde Kayalık Olan Kız Kulesi 

Resmi kaynaklara göre tarih anlatan tarihçiler, Kız Kulesi’nden ilk defa MÖ 400’lü yıllarda bahsedildiğini söylerler.

Bilindiği kadarıyla yapılış amacı deniz ticaretini kontrol altında tutmak ve bir gümrük noktası olarak kurulmuştur. Kuran ise Atinalı bir komutan olan Alkibiadis’dir.

Atina o dönemde bölgede hâkim bir Yunan şehir devleti idi. Yüzyıllar boyunca bu küçük kayalığın, kendisine verilmiş olan görevi yerine en iyi şekilde getirdiği bilinen bir gerçektir.

Roma Devrinde Kız Kulesi 

Yüzyıllar sonra Byzantion el değiştirdikten sonra yani Konstantinopolis olduktan sonra Salacak açıklarında bulunan kayalığa ilk kule dikilir.

Romalı tarihçilere göre ilk kulenin yapılış emrini veren kişi Doğu Roma tarihinde önemli bir hanedanlık olan Kommenos hanedanından Bizans İmparatoru Manuel Kommenos’tur.

İmparatorun bu kuleyi yaptırmasında 2 önemli neden bulunuyor. Bu nedenler aynı Atina dönemindeki gibi İstanbul Boğazı’nı denetim altına almak ve geçen gemilerden vergi toplamak amacı ile gümrük istasyonu olarak kullanılması idi.

Bu kuleyi desteklemek için ise kule ile Avrupa Yakası arasında kalın bir zincir çekilmiştir, zincirin batmaması için is onlarca sal kullanılmıştır. Ancak bazı kaynaklara göre ilk kulenin tüm çabalara rağmen zincirin ağırlığını kaldıramadığı ve yıkıldığı yazılır. 

Osmanlı Döneminde Kız Kulesi

Osmanlı imparatorluğu Kız Kulesine İstanbul’un Fethi sırasında imparatorluk sıfatıyla aynı anda sahip oldular, yani gücün doruklarında iken bu yüzden bu kuleyi savunma amaçlı kullanmadılar. Zaten Rumeli ve Anadolu hisarları varken buna çok gerek kalmıyordu.

Osmanlı döneminde kule birçok kere zarar görmüş ve tekrar onarılmıştır. Kız Kulesi’nin en çok zarar gördüğü hadise “Küçük Kıyamet “diye anılan 1509 yılında gerçekleşen deprem olmuştur. Bu dönemde zararı gidermek için dönemin önemli mimarlarından olan Mimar Hayrettin görevlendirilmiştir.

Bu hadiseden 200 yıl sonra ise deniz feneri olarak kullanılan Kız Kulesi bu seferde aydınlanma amacıyla kullanılan kandil yağından dolayı yanmıştır. Yerine yapılan yeni kule ise kagir olarak yani taş ve tuğla kullanılarak inşa edilmiştir.

Kız Kulesi’nin Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanım amaçlarından bazıları şu şekildedir; dini ve diplomatik toplantılarda ev sahipliği yapması, Osmanlı padişahlarının istirahat etmek için gitmesi ve bazı dönemlerde sürgün ve idam yeri olarak kullanılmasıdır. 

Cumhuriyet Dönemi Ve Kız Kulesi 

Cumhuriyetin ilanından sonra 1940 yılında kule zemini sağlamlaştırıldı ve 1980’li yılların başında askeri amaçlı radar istasyonu olarak görev yaptı.

Günümüzde ise muhteşem boğaz manzarasını seyretmek isteyen kişiler için özel bir firma işletmeciliği aracılığı ile ziyaretçilere açıldı.

Kuleyi ziyaret etmek için Salacak Sahili’nden her gün sabah 9 ile akşam 18.45 arası seferler düzenlenmektedir. Kule’nin içinde restoran da bulunuyor. 

Aşka Tövbeli Hero Ve Leandros Efsanesi

Efsane Yunan mitolojisinde aşk tanrıçası olarak bilinen Afrodit’in rahibelerinden biri olan ve Kız Kulesi’nde görev yapan Rahibe Hero ve kıyıda görev yapan Rahip Leandros arasında geçmektedir.

Efsaneye göre rahip ve rahibe olan kahramanlarımızın aşk yaşamaları ve âşık olmaları mitolojik tanrılar tarafından yasaklanmıştır. Ancak Hero bir gün yıllardır kaldığı kuleden çıkarak dini bir tören için kıyıya geçer ve orada Leandrosu görüp ona âşık olur. Leandros da rahibe Hero’ya ilk görüşte âşık olmuştur. Görüşmelerinin tek yolu Leandros’un İstanbul Boğazı’nın serin ve akıntılı sularını yüzerek Kız Kulesi’ne geçmesidir.

Yine bir gün Leandros aşkına kavuşmak için rüzgârlı bir gecede kendini boğazın serin sularına bırakır. Fakat Hero’nun sevgilisine yol göstermek için kullandığı fener sönünce yolunu kaybeden Leandros boğularak can verir. Bu olaylar Hero’nun gözü önünde yaşandığı için o da dayanamayıp kendini boğazın serin sularına bırakır ve ölür. 

Aşkına Sadık Battal Gazi Ve Kız Kulesi Efsanesi 

Bir başka Türk efsanesi olan Battal Gazi Efsanesi. Bu efsanede Battal Gazi dönemin İslam halifesi olan Harun Reşid ve ordusu ile İstanbul kuşatmasına katılır. Kuşatmadan sonuç alamayan İslam ordusu kuşatmayı kaldırır fakat Battal Gazi Üsküdar’da kalmaya davam eder çünkü Üsküdar Tekfuru’nun kızı ile birbirlerine âşık olmuşlardır.

Ancak bunu duyan Üsküdar Tekfuru kızının bir Müslüman ile görüşmesine izin vermeyerek kızını Kız Kulesi’ne kapatır ve Battal Gazi’den kopartmaya çalışır. Bunun üstüne Battal Gazi bir gece Kız Kulesi’ni basarak hem tekfurun kızını hem de kuledeki hazineyi alarak kaçar. Meşhur “atı alan Üsküdar’ı geçti” deyiminin de buradan geldiği söylenmektedir. 

Galata Kulesi Ve Kız Kulesi’nin İmkânsız Aşkı 

Yapıldığı günden beri tüm âşıkların Salacak Sahili’nde seyrettiği bir yer olan Kız Kulesi gün geçtikçe ve âşıkları izledikçe gitgide kendi yalnızlığı hissetmiştir.

Bir gün karşısında bütün endamıyla ve heybetiyle Galata Kulesi yükselmiştir ve ilk görüşte ona âşık olmuştur aynı şekilde Galata Kulesi de Kız Kulesi’ne ama önlerinde kocaman bir boğaz engeli vardı. İmkânsız aşk karşısında günden güne eriyen Kız Kulesi’ni gören Galata Kulesi çok üzülüyormuş ve ona aşkını duyurmak için şiirler, mektuplar yazıyormuş ama ona bir şekilde ulaştıramıyormuş.

Bir gün Hazerfan Ahmet Çelebi çıkıvermiş Galata Kulesi’nin tepesine amacı oradan Üsküdar’a uçmak imiş. Fırsattan istifade Galata Kulesi tüm aşkını dile getirmiş Hazerfan Ahmet Çelebi’ye ve yazdığı mektupları ve şiirleri ona vermiş. Hazerfan Ahmet Çelebi bu aşkın çaresizliğine dayanamamış. Tüm mektupları  aldıktan sonra atlamış Galata Kulesi’nden.

Rüzgâr o kadar kuvvetliymiş ki mektuplar dağılmış boğazın dört bir tarafına ama bunu gören Kız Kulesi anlamış aşkının karşılıksız olmadığını ve martılarla şarkılar söyleyerek dile getirmiş aşkını. İmkânsız olan aşk bir şekilde karşılığını bulmuş olduğundan dolayı iki kule de parlamış günden güne İstanbul semalarında. 

Kız Kulesi’nin Günümüzde Restorasyon Çalışmaları 

Yakın zamanda restorasyona giren Kız Kulesi’nin restorasyonu, tartışmaları da beraberinde getiriyor. Aslına uygun olup olmayacağı ise en büyük merak konusu.

Yapılan açıklamalara göre, restorasyon çalışmalarında restoran bölümünden kalma ve kuleye aşırı yük bindiren teras yıkılıyor. Bunun yanı sıra tarihi dokusunu koruyarak kulenin külah kısmı eski haline getirilmek üzere yıkılmıştır, bunun sebebi ise külah kısmının 1940 yılındaki yangından sonra betonarme şeklinde yapılması ancak depreme dayanıksız olmasından kaynaklıdır.

Betonarme olan külah yıkılıp yerine ilk yapıldığı zamanlardaki gibi özgün malzemesi kullanılarak yapılması planlanıyor.

Külah kısmı yıkıldığı için sosyal medyada Kız Kulesi’nin tamamen yıkıldığına dair birçok haber de ortaya çıktı. Kule’nin yıkılmadığı restoran çalışmalarını yürüten ekip tarafından dile getirildi.

Restorasyon çalışmalarının 2022 Aralık ayında son bulması ve kulenin tarihi ve abidevi değerine uygun bir şekilde, bir anıt eser olarak ve müze olarak hizmet vermek üzere tekrardan açılması bekleniyor. 

CEVAP VER

Lütfen yorum giriniz!
Lütfen isminizi yazınız