Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre dünya üzerinde toplam 193 ülke bulunuyor. Ancak bu sayı dünya devletleri tarafından tanınmayan diğer ülkeler de eklendiğinde 206’ya kadar ulaşıyor.
Bazı ülkeler fazlasıyla küçük bir yüzölçümüne sahipken bazı ülkeler neredeyse bir kıta kadar büyük olabiliyor.
Dünyanın toplam yüzölçümünün 510.100.000 kilometrekare olduğu biliniyor.
İçlerinde Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya gibi büyük devletlerin de yer aldığı dünya üzerinde en çok yer kaplayan ilk 10 ülkeyi sizler için derledik:
İçindekiler
1) Rusya
Rusya’nın yüz ölçümü: 17.1 milyon km2
Dünya üzerinde en fazla toprağa sahip olan ülkelerin ilki Rusya olarak karşımıza çıkıyor. Dünyanın yüz ölçümü en büyük ülkesi Rusya’dır.
Başkenti Moskova olan Rusya Federasyonu 145 milyona yaklaşan da bir nüfusa sahip.
Dünyanın en büyük yüz ölçümüne sahip olan ülke konumunda bulunan Rusya öyle büyük bir ülke ki dünyanın yaklaşık olarak sekizde birini kapladığı söylersek abartmış olmayız.
Ruslar ile birlikte 150 adetten fazla etnik kökene ev sahipliği yapan bu geniş toprakların bir kısmı Asya kıtası ve diğer kısmı da Avrupa kıtası üzerine yayılmış vaziyette.
Ülkenin resmi para birimi ise Rus Rublesi ve ülke geneline hakim olan din de Hristiyanlık. Buradaki Hristiyanların pek çoğunun Ortodoks olduğu biliniyor.
Ülkede ana dil Rusçaya ek olarak İngilizce, Fransızca, Almanca ile İtalyancanın da konuşulduğu görülüyor.
11 milyonluk nüfusuyla hem başkent hem de en büyük şehir olma unvanını elinde bulunduran Moskova’nın ardından Kazan, St. Petersburg, Rostov, Saratov, Krasnodar ve Novosibirsk gibi gelen büyük şehirler federasyon sınırları içerisinde yer alıyor.
Rusya öyle geniş bir yüz ölçümüne sahip ki 11 zaman dilimi boyunca uzanan topraklara sahip oluşuna şaşırmamak gerek. Dünya üzerinde Rusya’dan başka bu kadar çok zaman dilimine sahip olan başka bir ülke bulunmuyor.
Bu kadar geniş topraklara yayılmış olmasına karşın iklim koşulları ve coğrafi yapısı gereği ülke topraklarının yalnızca %30’a yakın bir kısmında şehirleşme görülüyor. Topraklarının %70’inin boş olduğunu söylersek abartmış olmayız.
Ülke dünyaca ünlü Don ve Volga Nehirlerini barındırıyor ve büyük şehirlerin neredeyse tamamına yakınının bir nehir kenarına kurulduğu görülüyor.
Avrupa ve Asya kıtalarında toprakları olan Rusya’da hakim iklimin orta karasal iklim olduğu görülüyor. Ülkede yaz, kış, ilkbahar ve sonbahar olmak üzere 4 mevsimin yaşandığı söylenebilir.
Ancak yazlar çok sıcak geçmiyor. Yaz mevsimindeki en yüksek sıcaklık 25 derece iken kışların da fazlasıyla çetin geçtiğini söylemek gerekiyor. Kışın ölçülen ortalama sıcaklığın -10 ile -15 santigrat derece arasında olduğu biliniyor.
Kıtalara yayılan Rusya ulaşım olanakları yönünden de oldukça gelişmiş bir ülke. Demir ağlarla örülü olan ülkenin dört bir yanı metro hatları ve kara yollarıyla çevrili.
Rusya’nın geneline bakıldığında ülkenin ortalama düzeyde bir yaşam maliyetine sahip olduğu söylenebilir. Ancak Moskova ile St. Petersburg dünyanın en pahalı şehirleri sıralamasında ne yazık ki üst sıralarda yer alıyor.
Edebiyat ve kültürel, sanatsal faaliyetler dendiği zaman ilk akla gelen ülkelerin başında Rusya oluyor.
2) Kanada
Kanada’nın yüz ölçümü: 9.985 milyon km2
Rusya Federasyonu’nun ardından dünya üzerindeki en büyük yüzölçümüne sahip olan ülke olarak karşımıza Kanada çıkıyor.
9.985 milyon kilometrekarelik toprak büyüklüğüne sahip olan Kanada’nın başkenti ise dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasında sayılan Ottawa.
Ülkede toplam on eyalet ve üç de bölge bulunuyor. Kanada gerek ekonomik koşulları ve gerek halkının eğitimli olması sayesinde dünya üzerindeki en yaşanabilir ülkeler arasında başı çekiyor.
Bu ülkede birçok etnik kökene ve dine sahip olan insanlar bir arada ve refah içerisinde yaşıyor. Bu kadar farklı kültür ve milletten gelen insanları ortak paydada birleştiren unsur ise ülkeye barış dolu atmosferin hakim olması.
Kanada öyle yüksek eğitim düzeyine sahip bir ülke ki burada yaşayan insanların neredeyse yarıdan fazlasının üniversite mezunu olduğunu söyleyebiliriz.
Bir federasyon olarak varlık gösteren Kanada’da topraklar eyaletlere ayrılmış durumda. Ülkenin idaresi eyalet ve federal hükümet arasındaki güç dağılımına göre yapılıyor.
38 milyon kişinin yaşadığı bu ülkede başkent Ottawa’da 1 milyondan fazla nüfusun olduğu biliniyor.
Başkentin ardından Montreal’de ise 1.78 milyon kişi ve Vancouver’da da 675 bin kişi yaşıyor. Ülkede halkın büyük çoğunluğu büyük şehirlerde yaşamını sürdürüyor.
Dünya üzerindeki en uzun sahile ve dünyanın geri kalan kısmındaki göller toplamı ile aynı sayıdaki gölleriyle Kanada için bir doğa cenneti diyebiliriz.
Ülkede iklimin genel olarak soğuk olduğunu söylemek gerek. Kışlar oldukça uzun ve yağışlı geçerken yaz aylarında da sıcaklığın en fazla 16-20 santigrat derece arasında seyrettiği görülüyor.
Ülkede balıkçılık, turizm, madencilik ve çiftçilik esas geçim kaynakları olarak öne çıkıyor. Zengin bitki örtüsü, gölleri ve heybetli dağlarıyla Kanada’nın her yeri adeta cennetten bir köşe. Bu topraklarda en çok rastlanan akçaağaç ise Kanada bayrağında da yer alan bir sembol.
Refah düzeyi yüksek yaşam koşulları ve gelişmiş ekonomisi sayesinde dünyanın çeşitli yerlerinden sürekli olarak göç alan Kanada’da hem İngilizce hem de Fransızca olmak üzere iki adet resmi dil bulunuyor.
Pek çok ırka ve dine mensup insanların bir arada yaşadığı bu geniş topraklardaki kültür çeşitliliği oldukça ilgi çekici.
Tarihi yapıları, doğal dokusu, dünyaca ünlü festivalleri ve kalabalık metropolleriyle Kanada’yı mutlaka görmelisiniz.
Dünyanın en geniş topraklara sahip olan ikinci ülkesi Kanada adeta bir turizm cenneti. Devasa milli parkları, doğal güzellikleriyle Kanada’da keşfedilecek çok yer var.
3) Çin
Çin’in yüz ölçümü: 9.597 milyon km2
Yaklaşık 1.4 milyarlık nüfusuyla yalnızca Doğu Asya’nın değil tüm dünyanın süper gücü olarak Çin karşımızda.
Her geçen gün katlanarak artan nüfusu sayesinde yarattığı ucuz iş gücüyle Çin’in dünya ekonomisindeki gücü sürekli artıyor.
Çin hem kalabalık nüfusu hem de 9.597 milyon kilometrekarelik yüz ölçümüyle dünyanın en geniş topraklara sahip olan 3. ülkesi olarak karşımıza çıkıyor.
Dünya ekonomisine yön veren sanayisi, üretim gücü, ucuz işçiliği sayesinde Çin günümüzde dünyaya yön vererek etkisi altına alabiliyor.
Buna ek olarak köklü tarihi, kültürel yapısı ve doğal güzellikleriyle de dünyanın gözünün üstünde olduğu bir ülke olarak Çin’den söz edebiliriz.
Asya’nın en çok rağbet edilen turistik rotası olan Çin’in toprakları Orta Asya’nın doğusundan başlıyor. Ülkenin güney sınırında Rusya ile Moğolistan, doğusunda Kuzey Kore ve güneyinde de Güney Doğu Asya ülkeleri konumlanıyor.
Bu kadar geniş bir alana yayılmasının bir sonucu olarak da çok sayıda ülkeyle komşu durumunda. Kırgızistan, Hindistan, Afganistan, Filipinler, Japonya, Kuzey Kore, Nepal, Rusya, Tacikistan, Moğolistan, Laos, Butan, Myanmar ve Vietnam ülkenin komşuları arasında sayılıyor.
Türkiye’den yaklaşık olarak 12 kat daha geniş toprağa sahip olan Çin Halk Cumhuriyeti 23 eyalet, 2 geniş özerk bölge, Pekin, Şangay, Tianjin, Chongqing’ten oluşan 4 merkeze bağlı şehir ve 5 de özerk bölgeden oluşan bir idari sisteme sahip.
Kanada ve Rusya’nın ardından en büyük topraklara sahip olan bu ülkenin kuzeyinden güneyine kadar 5500 kilometre uzunluğunda bir mesafe olduğu biliniyor.
Doğusu ile batısı arasındaki uzaklık ise 5000 kilometre kadar olan ülke o kadar kalabalık ki metrekare başına 400 kişinin düştüğü edinilen bilgiler arasında yer alıyor.
Yapılan nüfus araştırmalarına göre dünya nüfusunun neredeyse %20’lik bir bölümünün Çin’de yaşadığı görülüyor.
Ülkede halkın %40’ı büyük şehirlerde yaşıyor ve aktif olarak endüstriyel üretime katılıyor.
Burada nüfusun her yıl 8 milyon civarında arttığı da biliniyor. Söz konusu artış ise bazı ülkelerdeki nüfusun tamamına tekabül eden oldukça ciddi bir rakam.
Dünyanın en kalabalık ülkesinin başkenti ise Pekin.
Çin Komünist Partisi tarafından yönetilen Çin’in ana dili de Çince. Halkının oldukça yüksek eğitim seviyesine sahip olduğu biliniyor.
Ülkede Şamanizm, Müslümanlık, Hristiyanlık, Budizm, Taoizm ve Dongba gibi dinler görülüyor.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin para birimi ise halk arasında Yuan olarak da adlandırılan ve RMB kısaltmasıyla kullanılan Renminbi.
Bu kadar yoğun nüfusa sahip olmak aynı zaman da iş gücüne de sahip olmak demek. Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde Çin ilk olarak dünyanın en büyük 2. ekonomik gücü haline geldi. Ardından kazandığı ivmeyle Amerika’yı da geçerek ekonomik güçte birinci sıraya yerleşti.
Ülkenin ekonomik gelişme yönündeki hamlesinin 1978 yılındaki reformlara dayandığı biliniyor. Özellikle 1980 sonlarında bayındırlık ve sanayi üretimi faaliyetlerinde çağ atlayan Çin için dünyanın üretim üssü dersek yanılmış olmayız.
Günümüzde dünyaca ünlü pek çok marka üretimini Çin’de kurduğu tesislerde yerine getiriyor.
Asya ülkeleri ile kendi arasında Serbest Ticaret Anlaşması’na sahip olan Çin dünya üzerindeki en büyük 3. serbest ticaret bölgesinin de sahibi.
Tekstil ürünleri, elektronik eşyalar, endüstriyel makineler, inşaat teçhizatları Çin’de üretilen ve dünyaya ihraç edilen ürün kalemlerinin yalnızca birkaçı.
Çin hem ucuz ürünlerde hem de yüksek teknoloji ürünlerinde her geçen gün dünyaya daha fazla hükmediyor. Dünyanın hiçbir yerinde hem bu kadar fazla iş gücü hem de ucuza üretimin mal edilmesi mümkün gözükmediğinden Çin’in ekonomik gücünün katlanarak artacağı öngörülüyor.
Yalnızca ekonomik ve endüstriyel yönden değil kültür ve köklü tarihi yönünden de Çin dünya üzerinde eşi benzerine az rastlanır bir örnek. Zengin doğal kaynakları, farklı etnik değerlere kucak açan toplumsal yapısı, ilginç gelenekleri, Avrupa medeniyetlerinden eski kültürü ve zengin mutfağıyla Çin dünyanın dört bir yanından turistlerin akınına uğruyor.
Özellikle son dönemlerde turizmin de ülke ekonomisinde önemli bir pay sahibi olmaya başladığı görülüyor. Ülkede turistik rotalar her geçen gün çeşitlenirken Çin’i keşfetmeye gelen turistlerin sayısı da aynı oranda artıyor. Çin’in turizmi tarihi zenginlikleri, kültürel yapısı, ilginç örfleri ve doğal güzellikleri olmak üzere dört ana unsurdan oluşuyor.
Dünya üzerindeki çoğu ülkenin aksine Çin en az 6000 yıllık kadim bir geçmişe sahip. Günümüzdeki medeniyetin inşa edilmesinin temelinde yer alan kağıt, matbaacılık ve pusulanın Çin’de icat edildiği biliniyor.
Ülkenin geçmişine ait 4000 yıl kadar öncesine giden yazılı kaynaklar da bulunuyor. UNESCO Dünya Mirası listesine giren çok sayıda tarihi ve kültürel unsur Çin’de yer alıyor.
4) Amerika Birleşik Devletleri
Amerika’nın Yüzölçümü: 9. 834 milyon km2
4 Temmuz 1876 yılından beri bağımsız bir devlet olarak varlık gösteren Amerika dünyanın en büyük yüz ölçümüne sahip olan 4. ülkesi olarak karşımıza çıkıyor.
Bu ülkenin 50 adet eyalet ve de 1 adet federal gölgeden oluşan bir idari düzeni olduğu biliniyor.
Geçmişte bu topraklar üzerinde İngilizler hüküm sürerken bağımsızlık savaşlarının sonunda federal ve anayasal bir devlet düzeni oluşturulmuş.
Diğer ülkelerin aksine Amerika kıtasının daha geç dönemlerde keşfedilmesi nedeniyle burada Avrupa’dakine benzer bir kültürel ve tarihi yapı görebilmek mümkün değil.
Henüz yalnızca birkaç yüzyıllık bir geçmişe sahip olan Amerika Birleşik Devletleri halkının dünyanın çeşitli yerlerinden gelen göçmenlerden oluştuğu biliniyor.
Hindistan ve Çin’in ardından 329.5 milyon kişi ile dünyanın en çok nüfusa sahip olan 3. ülkesi olarak Amerika öne çıkıyor.
Yıllarca hayallerin gerçekleştiği ülke olarak tanınan Amerika günümüzde de yoğun bir şekilde göçe maruz kalıyor.
Pek çok dil, din ve ırka mensup insanların birlikte yaşadığı bir ülke olan Amerika’da en çok konuşan dil İngilizce iken ardından İspanyolca geliyor.
Geçmişte Sovyet Rusya ile dünyanın süper gücü olma yarışına giren Amerika Sovyet rejiminin yıkılması sonucunda tek süper güç olmayı başarmış. Ekonomik yönden Çin Amerika’nın tahtını sarsmayı başarmış olsa da burası hala dünyanın çekim merkezi olarak kabul ediliyor.
Teknoloji ve kapitalist ekonomik düzenin merkezi olan Amerika doğal yönden oldukça zengin topraklar üzerine kurulmuş olan bir devlet.
Kuzey hattı boyunca Kanada’yla güney hattında Meksika ile komşu olan Amerika Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus’a kıyısı olan bir ülke. Ülkenin doğusu ile batısının okyanuslar ile çevrili olduğu biliniyor.
Ülkede dünyanın dikkatlerini üzerinde toplayan New York, California, Columbia, Los Angeles, San Francisco ve Las Vegas olmak üzere çok sayıda şehir bulunuyor.
Hem yoğun bir göç altına olan hem de dünyanın dört bir yerinden turist akınına uğrayan Amerika pek çok kişinin rüyalarını süsleyen bir ülke.
Sayısız doğal güzelliğe ev sahipliği bu ülkede Büyük Kanyon, Nevada Dağları, Columbia Platosu, Arizona Çölü, Antelope Kanyonu, Chihuanhuan Çölü ve Humbolt Sıradağları gibi çok sayıda yer ziyaretçilerini bekliyor.
Sahip olduğu doğal kaynaklar sayesinde Amerika dünya üzerinde ekolojik çeşitliliği bir arada barındıran bir ülke.
Her bir şehri görmeye değer farklı unsurlarla bezenen Amerika’da turistlerin en çok rağbet ettiği yerlerin başında California geliyor. Ülkenin West Coast adı verilen batı kıyısını keşfetmek istiyorsanız gideceğiniz en doğru yer bu şehir.
Eğer Hollywood film sektörüne meraklıysanız mutlaka dünyanın en ünlü şehirlerinin başında gelen Los Angeles’a gelmeniz gerek. Burada kendinizi film setinde hissedeceğiniz Universal Studios ilk durağınız olmalı.
San Francisco’ya geldiğinizde ise pek çok filme sahne olan Golden Gate Bridge ile Lombart Street bu şehirde ilk görmeniz gereken yerler arasında bulunuyor.
Eğer eğlenceye ve gece yaşamına meraklıysanız birbirinden lüks oteller, gece kulüpleri ve casinolarla ile çevrili olan dünyanın eğlence merkezi Las Vegas’a mutlaka seyahatinizde yer vermelisiniz.
Nevada eyaletinde çölün ortada adeta bir vaha gibi parıldayan bu şehirde Grand Canyon, Red Rock Canyon ve Strip Bölgesi’ndeki Fremen Street burada ilk görmeniz gereken yerler arasında sayılıyor.
Las Vegas, San Francisco gibi büyük şehirlerden sonra herkesin göz bebeği olan New York eyaleti Amerika seyahatinizin olmazsa olmazlarından birisi olacak.
New York’a geldiğinizde Central Park’ta dinlenebilir, 5th Avenue’da alışveriş yapabilir ve Times Meydanı’nda sıradan bir Amerikalı gibi dolaşabilirsiniz. Empire State Binası, Özgürlük Anıtı ve Brooklyn Köprüsü’nü görmeden buradan ayrılmayacağınıza eminiz.
Bu büyük şehirlere ek olarak Florida eyaletine giderek Miami’de deniz ve güneşin tadını çıkarabilirsiniz.
Her yönüyle harikalar diyarı olan Amerika dünya üzerindeki en büyük ülkelerden birisi olduğu kadar en çok da merak edilmesiyle öne çıkıyor.
5) Brezilya
Brezilya’nın Yüzölçümü: 8.516 milyon km2
Dünyanın yüzölçümü ve nüfus bakımından en büyük 5. ülkesi olarak karşımıza Brezilya çıkıyor.
Dünyaca ünlü futbol yıldızlarının Brezilya’dan çıktığı herkesin malumu.
Amazon ormanları, dillere destan karnavalları ve sıcacık kültürüyle Brezilya dünyanın en ilgi çekici ülkelerinden birisi.
Ülkenin başkenti Brasilia ve burada kullanılan para biriminin ismi ise Brezilya Reali olarak biliniyor. Ülkenin nüfusu ise 212.6 milyon kişiden oluşuyor.
Konum olarak Güney Amerika kıtasında bulunuyor.
Ülkenin Resmi dili ise Portekizce.
Bolivya, Peru, Arjantin, Paraguay ve Uruguay ülkenin sınır komşularını oluşturuyor.
Ülke toprakları öyle geniş bir alana yayılıyor ki toplamda 5 adet iklim ülke genelinde hüküm sürüyor.
Ortalama sıcaklık değerlerinin 18 ile 25 derece arasında çeşitlilik gösterdiği Brezilya’da tropikal iklim yoğun olarak görülüyor.
Latin kültürünün en güzel halini bulacağınız Brezilya’nın mutfak kültürü de oldukça zengin. Buradan dünyanın dört bir yayılan leziz baharat kokusu, salsa sosu, Hindistan cevizi ve palmiye yağı günümüzde fazlasıyla popüler. Ayrıca herkesin en sevdiği içecek olan kahvenin pek çok çeşidine Brezilya’da rastlamak mümkün.
Ülkenin en çok turist alan şehirleri arasında Sao Paulo, Rio de Janeiro ve Belem yer alıyor.
Brezilya denildiğinde ilk akla yer olarak şüphesiz ki Rio de Janeiro karşımıza çıkıyor. Halk arasındaki diğer isminin Tanrı Kent olduğu biliniyor. Burası ülkenin 2. büyük şehri olarak öne çıkıyor. Herkesin aşina olduğu devasa boyutlu Kurtarıcı İsa Heykeli’ne Rio de Janeiro ev sahipliği yapıyor. Eğer futbola meraklıysanız buradaki ünlü Maracana Stadyumu da fazlasıyla ilginizi çekebilir.
Rio aynı zamanda bir festival şehri olarak kabul ediliyor. Her yıl Rio Karnavalı’na ev sahipliği yapan Rio’ya dünyanın dört bir yanından turistler akın akın geliyor.
- Sabahlara kadar süren sokak eğlenceleri, samba dans gösterileri ve birbirinden lezzetli yerel lezzetlerle dolu dolu geçen Rio Karnavalı hayatınız boyunca unutamayacağınız bir tatil tecrübesi olabilir.
- 1840 yılından beri düzenlenen bu karnaval tarihi bir yöne de sahip.
- Şubat ayının en güzel etkinliği olarak dünya çapında kabul edilebilir.
Rio de Janeiro’nun ardından Brezilya’nın mutlaka görülmesi gereken bir diğer yeri de dünyaca ünlü olan Sao Paulo şehri.
Güney Amerika’nın en büyük kenti olan ve 1554 yılından beri var olan bu şehir katedrali, sıcacık insanları ve 24 saat uyumayan canlı sokaklarıyla turistlerin vazgeçemediği bir rota.
6) Avustralya
Avustralya’nın Yüzölçümü: 7.688 milyon km2
Başkenti Canberra olan Avustralya Güney Yarım kürede yer alıyor.
Avustralya, dünya üzerindeki en geniş topraklara sahip olan 6. ülke olarak öne çıkıyor.
Burası için dünyanın en büyük ada ülkesi de diyebiliriz. Ülkede 25.69 milyon kişi yaşıyor.
Resmi dilinin İngilizce olduğu bilinen Avustralya’da para birimi olarak Avustralya Doları kullanılıyor.
Sayısız doğal güzelliğe sahip olan Avusturalya refah düzeyi oldukça yüksek bir ülke.
Dünyanın en zengin 5. ülkesi olmasının yanı sıra yaşam kalitesinde dünya üzerinde 2. sırada yer alıyor. Sydney, Canberra, Melbourne ve Brisbane gibi dünyaca ünlü şehirlere ev sahipliği yapan bu devasa ada Hint Okyanusu ile Büyük Okyanus arasındaki benzersiz konumuyla tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başarıyor.
Avustralya kıtası yılın büyük bir bölümünde ılıman iklimin görüldüğü bir yer. Ülkenin bazı yerlerinde de tropikal iklim hüküm sürüyor.
Çağdaş görünümü, gelişmiş yaşam koşulları, yüksek kalkınmışlık oranı sayesinde dünya vatandaşlarının ilgisini çeken bu ülke aynı zamanda yeşilin her tonuna ve vahşi yaşamın tüm boyutlarına tanıklık edebileceğiniz bir yer olmasıyla biliniyor.
Avustralya esasen Aborjinlerin anavatanı. Hala ülkenin bazı yerlerinde Aborjinlerin yerli dillerini konuştuğu biliniyor. İlkel yaşam tarzları, doğayı kullanış şekilleri ve hayvanları evcilleştirmeleri sayesinde bu yerlileri tüm dünya tanıyor.
Avustralya’nın 25.760 kilometrelik bir sahil şeridi bulunuyor.
Tropikal ormanları ve güler yüzlü halkıyla mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.
Avustralya UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan çok sayıda yere ev sahipliği yapıyor. Bunlardan birisi de Kakadu Milli Parkı olarak karşımıza çıkıyor. Buranın günümüzden önceki 40 bin yıl boyunca kıtanın yerlisi Aborjinlerin yaşadığı yer olması burayı ilgi çekici yapan yönlerden biri.
Parkın 20 bin metrekareye yayıldığı biliniyor. İçerisinde binlerce tür yeşil bitkinin ve vahşi hayvanın barındığı Kakadu Milli Parkı’na her yıl binlerce turist ziyarete geliyor.
Etrafı okyanuslarla çevrili olan Avustralya’nın en güzel manzarasına sahip olan Büyük Okyanus Yolu’nda mutlaka bulunmalısınız.
Torquay’dan Warranmbool kentine kadar devam eden bu rota dünyanın en etkileyici yerlerinden birisi olarak öne çıkıyor.
Büyük Okyanus Yolu boyunca birbirinden güzel okyanus manzarasının fotoğrafını çekerek seyahat anılarınızı ölümsüzleştirebilirsiniz.
Avustralya’nın en çok rağbet edilen şehirlerinden biri olan Sidney’de yer alan Sidney Köprüsü harika bir mimari tasarıma sahip. Bu köprü için Sidney’in simgesi dersek abartmış olmayız. 1931 yılında inşa edilen köprü 134 metrelik bir yüksekliğe sahip.
Avustralya’nın en ilginç yerlerinden birisi de Coober Pedy adındaki yer altı şehri olarak turistleri selamlıyor. Coober Pedy kasabasındaki bu yer altı şehri kasabanın 40 dereceyi aşan sıcaklığın korunabilmek için inşa edilmiş.
7) Hindistan
Hindistan’ın Yüz Ölçümü: 3.287 milyon kilometrekare
Renklerin ülkesi olan Hindistan bol baharatları, zengin yemek kültürü, mutlu insanları, eğlenceli sokakları ve farklı dini inanışlarıyla dünya üzerinde toprak bakımından en büyük yedinci ülke olarak öne çıkıyor.
Ülkenin nüfusu ise 1.38 milyar kişiden oluşuyor.
Oldukça geniş topraklara sahip olan Hindistan’ın batı komşusu Pakistan, doğu komşuları ise Myanmar ile Bangladeş.
Ülkenin kuzeydoğu sınırında ise Nepal, Butan ve Çin Halk Cumhuriyeti bulunuyor. Bu da Hindistan’ın oldukça stratejik bir konuma sahip olduğunu bizlere gösteriyor.
Hint Okyanusu ve Umman Denizi ile Bengal Körfezi’yle çevrelenen bu neşeli insanların ülkesi dünyanın dikkatini her daim çekmeyi başarıyor.
Nüfusunun 1 milyardan fazla olduğu bilinen Hindistan Çin’in ardından dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olan ülkesi.
Bu neşeli ülkede neredeyse her gün bir adet festival düzenliyor. Bu yüzden Hindistan’a festivaller ülkesi dersek yanılmış olmayız.
Ülkenin başkenti Yeni Delhi ve ana dil Hintçe başta olmak üzere burada 850 adetten fazla dilin konuşulduğu biliniyor. Para birimi olarak da Hindistan rupisi kullanılıyor.
Kalabalık nüfusu ve gelişmekte olan teknolojisiyle Hindistan dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmaya aday.
Hollywood ile kapışacak kadar Bollywood adı altındaki büyük sinema endüstrisi, 1 milyon adet çalışana sahip olan Hindistan Demiryolu İşletmeleri ve dünyaya yön veren teknolojik buluşlara imza atılan devasa Ar-Ge tesisleriyle Hindistan dünyanın geleceğine giderek fazla yön veriyor.
Hindistan oldukça köklü bir tarihe ve kültürel yapıya sahip. Burada halkın geleneklerine ve inançlarına oldukça bağlı olduğunu söyleyebiliriz. 4500 yıldır varlık gösteren Hinduizm felsefesinin hakim olduğu ülkede Hinduizm ,edebiyat, dini inanç ve mitoloji olmak üzere toplumun kültürel pek çok alanına şekil veriyor.
Din, Hindistan kültürünün temeli ve halkı birleştirici bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ülke laik bir anayasa ile yönetiliyor ancak halk toplumsal yaşamda dinine oldukça bağlı bir profil çiziyor. Ülkenin neresine giderseniz gidin bir Hindu tapınağıyla karşılaşabilirsiniz.
Hinduizm’e ek olarak ülkede Şamanizm, Sihizim, İslam ve Hristiyanlık da rastlanılan diğer arasında sayılıyor.
Hindistan turizm yönünde adeta bir cennet. Burada 35 adet turistik yerin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olduğu biliniyor.
Ülkenin pek çok yerinde yüzlerce yıllık Hindu tapınaklarını, doğal yaşam parklarını ve tarihi binaları görebilirsiniz.
Hindistan’ın en fazla turist alan şehirleri Delhi, Kerala, Goa, Mumbai, Agra ve Chennai’den oluşuyor. Mumbai yani Bombay ve Kalküta Hindistan’ın en kalabalık şehirleri olarak biliniyor.
Ülkenin dünya çapında en çok tanınan ve simgesi haline gelen turistik yeri şüphesiz ki Tac Mahal. Dünyanın yedi harikasından biri olan Tac Mahal bir dönem hükümdarlık yapan Şah Cihan tarafından eşi Mümtaz Mahal için inşa ettirilmiş. Bu ölümsüz aşkın simgesi olan efsanevi binayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Eğer Hinduların yaşam tarzını gözlemlemek istiyorsanız Delhi tam da size göre. Burada Hint kültürünün en saf haline tanıklık edebilirsiniz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de adını yazdırmış olan Hümayun Türbesi, ülkenin en büyük camisi Jama Masjid bu şehirde yer alıyor.
8) Arjantin
Arjantin’in Yüz Ölçümü: 2.78 milyon km2
Konum olarak Güney Amerika’nın güney kısmında yer alan bu ülke And Dağları ve Atlas Okyanusu arasında bulunuyor.
Bulunduğu kıtanın en büyük 2. ülkesi olan Arjantin aynı zamanda dünyanın da 8. büyük toprak parçası olarak biliniyor. Ülkede 45.38 milyon kişi yaşıyor.
Kuzey doğu tarafında Paraguay, güney batıda Şili, kuzey batı tarafında Bolivya ve doğuda ise Brezilya, Atlas Okyanusu ile Uruguay ile çevrili olan ülke fazlasıyla stratejik bir yerde bulunuyor.
Ülkede resmi dil olarak İspanyolca konuşuluyor. Para birimi ise Arjantin Pezosu olarak biliniyor. Ancak ülkede sürekli olarak bir ekonomik kriz görülmesi durumu yaşandığı için ülkeye ziyarette bulunan kişilerin yanların mutlaka dolar bulundurması gerekiyor. Aksi halde kur farkı nedeniyle fazlasıyla zarar etmek söz konusu olabiliyor.
Başkenti Buenos Aires olan Arjantin’de 41 milyonluk bir nüfus ikamet ediyor.
Uzun sahil şeridi, ılıman iklimi ve güler yüzlü insanlarıyla Arjantin, Latin Amerika’nın en gözde yerlerinin başında geliyor.
Ancak ne yazık ki sık sık yaşanan devalüasyon, yüksek işsizlik oranları ve enflasyonun hakim olduğu kriz halinde ekonomik koşullar nedeniyle burada yaşam giderek zorlaşıyor.
Arjantin tüm dünyada ses getiren pembe dizileri, dünyanın en ünlü kulislerinde top koşturan futbolcuları, leziz baharatlı yemekleri ve tango dansıyla dünyanın en çok ilgi çeken yerleri arasında yer alıyor.
Ülkenin genelinde sıcak havanın olduğu bir iklim görülüyor. Yazlar burada çok sıcak geçtiğinden nispeten daha serin bir havanın yaşandığı sonbahar ve kış mevsiminde Arjantin’i ziyaret edebilirsiniz.
Harika mimarisi, huzur veren iklimi ve doğal güzelliklerle Arjantin’de gezip görmeye değen çok sayıda yer mevcut.
Bunlardan ilki ise Buenos Aires olarak karşımıza çıkıyor:
- Şehirde yer alan Museo National de Bellas adlı müzede Rodin, Van Gogh, Monet, Renoir ve Goya gibi dünyanın en ünlü ressamlarına ait tabloları görebilirsiniz.
- Bunun dışında neo-klasik bir mimariye sahip olan Metropolitana Katedrali ile koloni döneminden kalma Cabildo ile Gobierno Evi’ni de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Bu büyük şehirden sonra ülkenin batı kesimindeki tam bir Güney Amerika şehri olan Mendoza’ya gidebilirsiniz. Burası şarapçılığı ile ünlenmiş bir yer.
Birbirinden güzel üzüm bağlarını görebilir ve dünyanın en lezzetli şaraplarını Mendoza’da içebilirsiniz.
Büyük şehirlerine ek olarak çok sayıda doğal güzelliğe de ev sahipliği yapan Arjantin’de doğayı keşfe ilk olarak Iguazu Şelalesi ve Iguazu Milli Parkı’ndan başlayabilirsiniz. Brezilya ve Arjantin sınırına konumlanan Iguazu, Büyük Sular anlamını taşıyor.
1984 yılında UNESCO Dünya Doğal Mirası olarak belgelenen Iguazu Milli Parkı ve Nehri her yıl binlerce turistin görmeye geldiği bir yer.
Nehrin bir bölümünde 3 kilometre genişlik ve 80 metrelik bir yüksekliğe sahip olan Iguazu Şelalesi tüm heybetiyle turistleri karşılıyor.
Milli parkın içerisindeki 2000’den fazla sayıdaki bitki çeşidini görebilirsiniz.
9) Kazakistan
Kazakistan’ın Yüzölçümü: 2.725 milyon km2
Dünya üzerinde 7 adet bağımsız Türk devleti bulunuyor ve bunlardan birisi de Kazakistan Cumhuriyeti olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyanın en fazla toprağa sahip 9. ülkesi olan Kazakistan’ın başkentinin Astana olduğu biliniyor. Ülkede 18.75 milyon kişi yaşıyor.
Kazakistan’da hem Rusça hem de Kazakça resmi dil olarak kabul ediliyor.
Aynı soydan geldiğimiz için Kazakça’daki sözcüklerin büyük çoğunluğunu anlamamız mümkün. Çağdaş binalar ve büyük alışveriş merkezleri ile dolu olan Kazakistan’da kullanılan para birimi ise Tenge.
Ülke öyle büyük topraklara sahip ki doğusu ve batısı arasında saat farkı bulunuyor. Konum olarak Çin’in batısında olan Kazakistan’ın kuzeydeki komşusu Rusya, Sibirya ve Ural Dağları iken, doğusunda da Doğu Türkistan ile Moğolistan yer alıyor.
Güney hattı boyunca da Özbekistan, Tanrı Dağları, Aral Gölü, Hazar Denizi ve Kırgızistan sıralanıyor. Bu da ülkenin hem doğal kaynaklar bakımından hem de stratejik önem açısından oldukça önemli bir coğrafya üzerinde olduğunu bize gösteriyor.
Almatı, Astana, Aktav, Çimkent, Türkistan ve Taraz gibi kalabalık nüfuslu şehirleri bünyesinde barındıran Kazakistan’da sert bir karasal iklimin görüldüğünü söyleyebiliriz.
Kışın sıcaklıkların -19 ile -5 arasında seyrettiği bu coğrafyada mevsim koşulları oldukça çetin. Yaz aylarında ise en fazla 29 derecelik bir sıcaklığın görüldüğü bu ülkeye seyahat etmek isterseniz bahar aylarının en uygun tarihler olduğunu söyleyebiliriz.
Orta Asya’daki Türki cumhuriyetler içerisinde gerek toprak genişliği gerekse de köklü kültürü ve tarihiyle dikkat çekmeyi başaran Kazakistan dünyanın çeşitli yerlerinden turistleri ağırlıyor.
1 milyon kişinin yaşadığı bu ülkede misafirperver halk, büyük opera ve tiyatro salonları, çağdaş mimariyle inşa edilmiş devasa yapılar, meşhur kayak merkezleri ve tarihi anıtlar dikkat çekiyor.
Ülkeyi keşfe ilk olarak Almatı şehrinden başlamanızı öneriyoruz. Buraya geldiğinizde Almatı Cumhuriyet Meydanı’nı ziyaret ederek şehrin ruhunu hissedebilirsiniz.
Meydanın yakınındaki başkanlık sarayı ile Merkez Devlet Müzesi de görülmeye değer diğer yerler olarak öne çıkıyor. Müzede toplam 20 bin adet eser sergilendiği edinilen bilgiler arasında.
18 bin metrekarelik alana yayılan müzeye gelerek Türk dünyasının tarihine doğru bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Almatı’dan sonra başkent Astana’ya yolunuz düştüğünde Kazakistan Ulusal Müzesi ile Nur Astana Camii’ni ziyaret etmelisiniz.
Kazakistan Ulusal Müzesi’nde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkabilir ve ardından Orta Asya’nın 3. büyük camisi olan Nur Astana Camii’ne geçebilirsiniz.
2008 yılında inşa edilen bu camii öyle büyük bir alana yayılıyor ki aynı anda 7 bin kişi birlikte ibadet edebiliyor. Cam ile granitin bir arada kullanıldığı gösterişli mimarisiyle bu camiden gözlerinizi alamayacaksınız.
Orta Asya’nın coğrafi güzelliklerine tanıklık edeceğiniz Kazakistan’ın en güzel yerlerinden birisi de Kök Töbe olarak öne çıkıyor. 1100 metrelik bir yükseklikte konumlanan Kök Töbe halk arasında yeşil tepe olarak anılıyor. Eğer şehir manzarasını görmek istiyorsanız mutlaka buraya gelmelisiniz. Tepedeki kafe ve restoranlarda manzaraya karşı keyifli zaman geçirebilirsiniz.
Türki cumhuriyetler arasında benzersiz coğrafyası, kapladığı geniş yüzölçümü ve köklü tarihi ile fark edilen Kazakistan’da doğal ve kültürel zenginlere hayran kalacağınıza eminiz.
10) Cezayir
Cezayir’in Yüzölçümü: 2.382 milyon km2
Cezayir veya diğer ismi ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti, Afrika kıtasının en büyük ikinci ülkesi olarak karşımıza çıkıyor.
Cezayir, büyüklük bakımından Afrika’da Sudan’ın ardından geliyor.
Ülkenin nüfusu ise 43.85 milyon kişiden oluşuyor.
Konum olarak Kuzey Afrika’da yer alan Cezayir, 1025 kilometrelik de bir sahil şeridine sahip. Akdeniz kıyısındaki bu ülkede büyük şehirlerin hemen hemen hepsinin kıyıda sıralandığını görebilirsiniz.
Sahil kesiminde Akdeniz iklimi görülürken ülkenin kıyıdan uzak yerlerinde ise çöl iklimi hakim oluyor.
Kuzey Afrika’da bulunan bu ülkenin kuzey doğu sınırında Tunus var iken doğusunda da Libya ile komşuluğu bulunuyor.
Güney doğu sınır hattı Nijer ileyken güney batısında da Mali ve Moritanya yer alıyor.
Batıda Sahra ve Fas ile komşu olan Cezayir, Kuzey Afrika’nın bir dönem Fransız sömürüsü altında kalmış olan ilginç bir ülkesi olarak karşımıza çıkıyor.
Ülke topraklarının bir kısmı Akdeniz’e kıyı olan Cezayir’in nüfusu ise toplamda 21.9 milyon olarak biliniyor.
Cezayir’de 3 adet resmi dil kullanılıyor. Bu dillerin başında Arapça geliyor. Ardından da Fransızca ve Berberice geliyor.
31 vilayete ayrılarak yönetilen ülkede 200 adet de ilçe mevcut. Arap Birliği başta olmak üzere Afrika Birliği, İslam Konferansı ve Petrol ihraç Eden Ülkeler gibi çeşitli teşkilatlara üye olan ülkenin başkenti ise Cezayir olarak adlandırılıyor.
Afrika kıtasındaki en büyük yüzölçümüne sahip ülke olan Cezayir’de para birimi olarak Cezayir dinarı kullanılıyor.
Akdeniz’e kıyısı bulunması sayesinde kuzeyinde Akdeniz ikliminin görüldüğü ülkenin kıyıdan uzakta kalan güney bölgelerinde ise çöl iklimi hakim. İç kesimlerinde yüksek bölgelerin yaygın olarak bulunduğu ülkede yayla bölgelerinde mevsimler daha serin geçiyor. Bu yüzden özellikle yaz aylarında yaylada yaşayan nüfus yoğunlaşıyor.
Eğer buraya seyahat etmeyi düşünüyorsanız son bahar ve ilk baharın tatil için en elverişli dönemler olduğunu söylememiz gerek.
Ülke verimli topraklar üzerine kurulu olduğu için birçok kez savaşlara, ayaklanmalara ve işgallere sahne olmuş. Bu kaotik durum Cezayir’deki günlük yaşama da fazlasıyla yansımış. Bunun bir göstergesi olarak ülkede hiçbir cadde ve yolda trafik ışığının bulunmamasını örnek gösterebiliriz. Bu ilginç durumun esas nedeni ise trafiğin hiçbir kesintiye uğramadan devam etmesinin gerekliliği.
İslamiyet’in hakim olduğu Cezayir’de cuma ve cumartesi günleri resmi tatil hükmünde. Cezayir seyahatiniz sırasında bol bol şekerli ve koyu demli çay içebilirsiniz. Ayrıca şekerli naneli çay, Hamoud isimli yerel gazoz ve kolanın bir türevi olan Selecto da Cezayir’in diğer popüler içecekleri arasında sayılıyor.
Ülkedeki İslami yönetim sebebiyle alkollü içeceklerin sınırlı sayıdaki yerde satıldığını belirtmemiz gerek.
Genel olarak Akdeniz mutfağının esintilerini görebileceğiniz Cezayir’de birbirinden lezzetli yemekler yiyebilirsiniz.
Cezayir günümüze dek çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bir ülke. Bu yüzden de burada çok sayıda tarihi ve kültürel esere rastlamak mümkün.
Dünya edebiyatı önemli katkılarda bulunan Albert Camus, Cezayir asıllı bir sanatçı olarak biliniyor. Muhammed Dib ve Katib Yasin gibi edebiyatçılar da Fransızca ile Arapça arasında seyreden çağdaş Cezayir edebiyatının en önemli sanatçılarından sayılıyor.
Uzun bir süre boyunca Fransız sömürgesi olarak varlık gösteren Cezayir’de günümüzde hala Fransız etkilerini görebilmek mümkün. Dünyaca ünlü modacı ve Cezayir asıllı Yves Saint Laurent de Fransız etkisinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Cezayir’e geldiğinizde yüzyıllık camileri ziyaret edebilir ve Sahra Çölü’nde safariye çıkabilirsiniz.
Ülkenin en çağdaş bölgesi olarak kabul edilen başkent Cezayir fazlasıyla kalabalık bir şehir. Burada ülkenin diğer yerlerinin aksine günlük yaşamda kadının sokaktaki varlığına tanıklık edebilirsiniz.
İslami medeniyetin hakim olduğu ülkede şehirlerin pek çoğunda hem Osmanlı hem Fransız kültürünün esintileri ile karşılaşabilirsiniz.
İki kültürün sentezini görebileceğiniz yerlerin başında ise başkentteki Kasbah bölgesi geliyor. Burada Osmanlı ile Fransız mimarisiyle inşa edilen tarihi binaları görebilirsiniz. Kentin yüksek kesimin kalan Kasbah eşsiz güzellikte bir manzaraya sahip.
Surların çevrelediği bu bölgenin geçmişi 1516 yılına kadar gidiyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki bu tarihi bölge daracık sokakları, güler yüzlü insanları, tarihi meydanları ile turistlerin dikkatini çekiyor.
Pek çok tarihi yapıya ev sahipliği yapan başkentte dikkat çeken bir diğer görkemli bina ise Notre Dame Katedrali. 1872 yılında inşa edilen katedral Bizans mimarisi ile yapılmış. Akdeniz’in serin sularına hakim olan bir manzaraya sahip Notre Dame Katedrali, dünyanın dört bir yanından turistlerin merakla ziyaret ettiği bir yer olarak öne çıkıyor.
Cezayir’in kuzey tarafında konumlanan katedral göz alıcı dış görünüşü kadar iç mimarisiyle de görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Pek çok medeniyete ev sahipliği Cezayir dünya üzerindeki en yüksek asma köprülerden birini de topraklarında barındırıyor. Gantaret El Hıbal 175 metrelik bir yüksekliğe sahip. Konstantin şehrindeki bu köprünün haricinde kentte Sidi Rached, Rhumel Köprüsü, El Kantara Köprüsü gibi farklı köprülerde yer alıyor. Bu yüzden de Konstantin’e halk arasında köprüler şehri deniliyor.
Tarihi yapıları keşfettikten sonra Akdeniz’in masmavi sularına kendinizi bırakmak isterseniz El Bahia Plajları’nı mutlaka görmelisiniz. Oran kentinde yer alan bu plaja gelerek deniz, kum ve güneşin keyfini çıkarabilirsiniz.
Zengin mutfağı, köklü tarihi ve medeniyetler beşiği olan kültürel dokusuyla Cezayir mutlaka ziyaret edilmesi gereken ülkeler arasında yer alıyor.