Levent Yüksel, “İstanbul” şarkısına,”Saçlarını dağıtır rüzgar/Yeditepe üzerinden/Hatıralar tarihin küllerini savurur…” diye başlar ya, Yedi Tepeli İstanbul‘un herhangi birinden bakıldığında her daim dikkat çeken tarihi kuleler ve sütunlar şehrin silüetinin vazgeçilmez parçaları olarak yüzyıllardır haklı yerlerini koruyorlar.
Tarih boyunca çeşitli badireler atlarak günümüze dek ulaşmayı başarmış tarihi kuleler ve sütunlar İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken eserler arasında bulunuyor ve şehrin en etkileyici manzaralarına ev sahipliği yapıyor.
İçindekiler
Kız Kulesi, Üsküdar
Üsküdar’daki tek Bizans eseri olan Kız Kulesi’nin tarihi milattan önce 24 yılına dayanıyor. Şehrin Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmet tarafından tekrar inşa ettirilen Kız Kulesi, günümüzdeki görünümüne ise II. Mahmut tarafından kazandırılmış.
Osmanlı ve Bizans mimarilerinin harmanlandığı eser, Bizans zamanında gümrük istasyonu olarak kullanılırken, Osmanlı zamanında ise gösteri platformu, sürgün istasyonu, karantina odası, savunma kalesi gibi pek çok alanda kullanılmış. Fakat, en önemli görevi olan gemilere yol gösterme görevini var olduğundan beri yerine getirmiş ve önemini hiçbir zaman kaybetmemiştir.
Anadolu yakasında görülecek yerlerin başında gelen Kız Kulesi’nin bu denli çekici yapansa, zaman içerisinde efsaneleşen hikayeleridir. Bunlardan birinde, Leandros adlı genç, Afrodit’e bağlı rahibelerden Hero’ya aşık olur. Ancak, Kız Kulesi’nde yaşayan Hero’nun aşık olması yasaklanmıştır. Leandros, Hero’yu görmek için her gün Kız Kulesi’ne yüzer. Hero da, Leandros kuleyi bulabilsin diye her gece ateş yakar. Fırtınalı bir günde bu ateş söner, Leandros da yolunu kaybederek boğazın sularına gömülür. Bu acıya dayanamayan Hero ise intihar eder.
Yılın 365 günü açık olan ve içerisinde kafe ve restoran gibi hizmetlerden yararlanabileceğiniz boğaz manzaralı Kız Kulesi Restoran’a kahvaltı için gitmek istiyorsanız rezervasyon yaptırmanız gerekmiyor fakat, akşam yemeği için mutlaka yer ayırtmalısınız.
Ayrıca, düğün, nişan, kokteyl, lansman gibi etkinlikler için de son derece ideal olan Kız Kulesi’ne giriş ücreti ise 400 TL.
Haftanın 7 günü, saat 09:00 ile 19:00 arasında ziyarete açık olan Kız Kulesi’ne son sefer ise 18:30’da düzenleniyor. İstanbul Boğazı, Salacak açıklarında konumlanan Kız Kulesi’ne Üsküdar ve Kabataş‘tan hareket eden ring seferleriyle ulaşabilirsiniz.
Galata Kulesi, Beyoğlu
528 senesinde fener kulesi olarak Bizanslılar tarafından yapılan Galata Kulesi, günümüze gelene kadar geçirdiği yangın, fırtına gibi sebeplerden ötürü sürekli olarak restore ediliyor. Son olarak 1967 yılında yapılan yenileme çalışmalarıyla kule, günümüzdeki halini alıyor.
Yer aldığı semte adını veren Galata Kulesi, turistlerin en çok ziyaret ettiği ve fotoğrafını çektiği yapıların başında geliyor.
Fakat kulenin asıl güzelliği, terasa çıktığınızda kendisini belli ediyor. 66.9 metre uzunluğundaki kulenin teras katına çıkmak için asansör bulunsa da, son iki katında oldukça dar merdivenleri kullanmanız gerekiyor.
Teras katında, belediyeye ait bir de restoran bulunuyor.
5 yaşın üzerindeki tüm yerli ziyaretçiler için Galata Kulesi’ne giriş ücreti 650 TL.
Haftanın her günü saat 09:00 – 19:00 arasında ziyarete açık olan kulenin kafeterya bölümü ise 20:30’da kapanıyor.
Galata Kulesi’ne gelmek isteyenler, otobüs veya tramvayla Karaköy’e kadar gelip, buradan da yürüyerek veya fünikülerle Taksim’e çıkabilirler. Taksim’den de metroyla Şişhane’ye geçtikten sonra Galata Kulesi, birkaç dakikalık yürüme mesafesinde kalıyor. Anadolu yakasından gelecekler de vapurla Karaköy’e geçtikten sonra yukarıdaki güzergahı takip edebilirler. Taksim – Beyoğlu ve Çevresi Gezi Rehberi‘nden bölgedeki gezilecek diğer yerleri de görebilirsiniz.
Beyazıt Kulesi (Yangın Kulesi), Fatih
1749 senesinde, şehirde çıkan yangınları gözlemlemek ve acil çağrı yapmak amacıyla inşa edilen Beyazıt Kulesi bu nedenle Yangın Kulesi olarak da biliniyor. Ancak, yangın kulesinin kaderini yine bir yangın belirlemiş ve tamamen yanarak kül olmuştur.
1826 yılında yeniden inşa edilen kule, bu sefer de yapımından 2 sene sonra çıkan bir Yeniçeri isyanı sonrası tekrardan yanar.
Yangın söner sönmez, II. Mahmut, kulenin yeniden yapılmasını emreder. Bunun üzerine 1828 yılında Mimar Senekerim Balyan tarafından inşa edilen Beyazıt Kulesi, günümüze kadar ulaşmayı başarır.
85 metre uzunluğundaki kuleye çıkmak isteyenleri 256 merdivenden oluşan zorlu bir yolculuk bekliyor. Ancak işin ucunda, neredeyse tüm İstanbul’u içerisine alan panoramik manzara ziyaretçilerini bekliyor.
Zamanında meteoroloji haberlerinin tüm şehre duyurulduğu kulede eğer mavi ışık yanıyorsa ertesi gün hava açık, yeşil ışık yanıyorsa yağmurlu, sarı ışık yanıyorsa sisli, kırmızı ışık yanıyorsa karlı olacak demekti. 1995 senesinde sona eren bu uygulama, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Samsung – Osram işbirliği ile 2010’da yeniden hizmete girdi ve halen meteoroloji haberlerini İstanbul’a vermeye devam ediyor.
2013 senesinde müze olarak tescillenen ve İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kulesi Anıt Müzesi bilinen Beyazıt Kulesi’ne ziyaretler randevuyla yapılıyor. 0 (212) 440 00 00 numaralı telefon numarasını veya 10715 dahili numarasını çevirerek İstanbul Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü arayabilir ve randevunuzu alabilirsiniz. Kuleye giriş için herhangi bir ücret ödemenize gerek yok.
İstanbul Üniversitesi’nin Merkez Kampüsü’nde konumlanan Beyazıt Kulesi’ne gitmek için otobüs veya tramvay kullanabilirler.
Çemberlitaş Sütunu, Fatih
İstanbul’un 7 tepesinden biri olan Çemberlitaş‘a, Bizans İmparatoru I. Konstantine anısına 330 senesinde inşa edilen Çemberlitaş Sütunu’nu Bizans İmparatoru Konstantine, Roma’da yer alan Apollon Tapınağı‘ndan söktürerek günümüzdeki yerine diktirmiş.
Rivayete göre Çemberlitaş Sütunu’nun üzerinde güneşi selamladığı söylenen bir Apollon Heykeli varmış fakat, Konstantine sütunu İstanbul’a diktirdiğinde Apollon Heyekeli’ni kaldırtarak yerine kendi heykelini koydurmuş. 1081’de sütuna düşen yıldırım neticesinde düşen heykel yerine kaide şeklinde bir başlıkla büyük bir hac yerleştirilmiş.
1453 yılında İstanbul’un Fethi ile birlikte hac çıkartılmış, Yavuz Sultan Selim döneminde de sütun restore edilmiş.
Büyük bir yangın sonucu mermerleri zarar gören Çemberlitaş Sütunu, II. Mahmut tarafından demir çemberlerle ördürülerek sağlamlaştırılmış.
II. Mustafa döneminden itibaren ise sütunu sarmalayan demirler nedeniyle adı Çemberlitaş Sütunu olarak anılmaya başlanmış.
Bir rivayete göre de, Çemberlitaş Sütunu’nun altında, İsa Peygamber’in Kudüs’te yer alan mezarından alınan birkaç eşyanın gömülü olduğu söyleniyor. Konstantinus’un annesi Helena, Kudüs ziyareti sırasında büyük bir kilise inşa ettirir. Bölgedeki Hristiyanlar da Helena’ya hediye olarak Hz. İsa’nın gerilmiş olduğu çarmıhın parçalarını, ellerine çakılan mıhları ve mucizevi özellikleri olduğu söylenen eşyaları verirler. Helena’da bu hediyeleri oğlu Konstantinus’a götürür. Konstantinus, kendisinden sonra gelecek hükümdarların bu değerli eşyalara kendisi kadar değer veremeyeceğini düşünerek yer altına taştan bir hücre inşa ettirir. Eşyaları bu hücreye koyar ve hücrenin üstüne Çemberlitaş Sütunu’nu diktirir.
Fatih ilçesinde, Beyazıt Meydanı‘nda konumlanan Çemberlitaş Sütunu’na toplu taşıma araçlarını kullanarak kolaylıkla ulaşabilirsiniz.